Kadiri Yolu

 

Câbir (ra.)’ın Diriltilen Oğulları

Câbir (ra.)’ın Diriltilen Oğulları

Ashab-ı Resûlden Câbir Ensari (radıyallahu anh)'ın bir devesi vardı. Onu kesti ve Resûl-ü zişân efendimizi konuk olarak evine davet etti. Bu zatın, iki oğlu vardı. Birisi hocaya gider, tahsil eder ve diğeri küçük olduğundan evde otururdu.

Câbir, deveyi kesip yüzerken, evde bulunan oğlu onu seyrediyordu. Neyse, işini bitirdi, eti parçaladı ve karısına:

– Sen bunları pişir, ben gidip biraz kuru odun getireyim, diyerek baltasını ve ipini aldı, gitti. Biraz sonra, mektepte okuyan çocuk da geldi, kan izlerini gördü ve kardeşine sordu:

– Bu kan izleri ne?

– Babam deveyi kesti.

– Nasıl kesti, anlatsana.

Evde bulunan ve devenin nasıl kesildiğini gören çocuk, içeriye gitti, annesi görmeden babasının deveyi kestiği bıçağı aldı, kardeşine: Yat aşağı, ellerini bağlayayım. Babamın deveyi nasıl kestiğini sana göstereyim. Çocuk yattı, kardeşi onun ellerini bağladı ve kardeşini deve boğazlanır gibi kesti. Biraz sonra, anneleri dışarıya çıktı, çocuğunun gırtlağından kesilmiş, yerde yattığını gördü ve sordu:

– Kardeşini kim kesti ?

– Ben kestim. Mektepten gelince, babam deveyi nasıl kesti bana göster dedi. Ben de onu yatırdım, ellerini bağladım ve göstereyim derken onu kestim, öldü.

Kadın, çocuğu yakalayıp dövmek istedi. Fakat, oğlan elinden kurtuldu ve damın üzerine çıktı. Annesi, onu yakalamak için peşinden çıktı. Çocuk, kaçmak isterken damdan aşağıya düştü ve o da öldü. Kadın, aşağıya inince onun da öldüğünü anladı amma hiç ses çıkarmadı, ‘El-Hükmü Lillah’ dedi ve ikisini bir araya getirdi, yatırdı ve üzerlerini örttü, odanın kapısını da kilitledi.

Bir müddet sonra,

Câbir radıyallahu anh da geldi, getirdiği kuru odun ile devenin etini pişirdiler. Kadın, kocasına çocuklarının akibetini söylemedi. Derken, Resûl aleyhisselâmda teşrif ettiler. Sofra kuruldu ve o büyük misafir buyur edildi, diğer ashab-ı kiram ile sofraya oturdular. Efendimiz, ev sahibine sordular:

– Hani, senin iki çocuğun vardı, nerede onlar?

– Ya Resulallah! Kim bilir nerede oyuna dalmışlardır.

– Olmaz, çağırın onlar da gelsinler, hep birlikte yiyelim.

– Câbir radıyallahu anh Aleyhissalâtü vesselâm efendimizin bu emirlerini gitti karısına söyledi. Kadıncağız:

– Ben onların paylarını ayırdım, efendimiz afiyetle yesinler, dedi.

Câbir radıyallahu anh, karısının sözlerini aynen efendimize arzetti. Resûl-ü erham efendimiz:

– O iki çocuk gelip bizimle birlikte yemeyince, vallahi ben bu eti yemem, buyurdular. Câbir, tekrar karısının yanına giderek:

– Ya hatun, Resûl aleyhisselâm çocuklar olmazsa yemem diye and içti. Var git bul şu oğlanları, dedi. Kadın daha fazla dayanamadı ve:

-Gel sana göstereyim çocukların nerede olduklarını, diyerek kocasını çocukların ölülerinin bulunduğu odaya götürdü ve olan biteni kendisine anlattı:

– Yâ Câbir, dedi, işte bunların hali böyle oldu, ben sabrettim, kimseye bişey demediğim gibi, sana da söylemedim.

iki cihan fahri Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem, kırk yılın başında bir evimize şeref verdi, acımızı görmesin istedim.

Câbir radıyallahu anh, olup bitenleri arzetti. Resûl-ü zişan efendimiz, iki yavrunun huzurlarına getirilmelerini emrettiler. Câbir, gitti her ikisinin ölüsünü aldı ve huzur-u Resûlullah’a bıraktı. Bunları, o halde görünce efendimiz çok üzüldü ve mübarek gözlerinden yaşlar aktı. O esnada, Cebrail aleyhisselâm geldi ve:

– Yâ Resûlallah! Hak teâlâ sana selâm etti ve buyurdu ki, Habibim dua etsin ve ashabı âmin desinler, o yavrucukları dirilteyim. Onların anaları olan hatun, benim Habibime hürmet eyledi ve yavrularının musibetine sabretti, bağırıp çağırmadı. Onun sabrı berekâtına ve senin hürmetine çocukları diriltirim, buyurdu.

Efendimiz, hamd-ü senâ etti, Hak teâlâya tevekkülle mübarek ellerini açarak dua eyledi ve ashabı âmin dediler. İki çocuk, uykudan uyanır gibi gözlerini ovarak doğruldular ve gittiler aleyhissalatü vesselâm efendimizin mübarek ellerinden öptüler. 

Sonra, Resûl aleyhisselâm ile sofraya oturarak eti âfiyetle yediler. Resûl-ü ekrem sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz ile, ashab-ı kiram, Câbir ve hatunu şad oldular.

Post a Comment

İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...

أحدث أقدم

Öne Çıkanlar

Nefs