Kadiri Yolu

 

Kabir Azabı Ve Şiddeti

Kabir Alemi:

Kabir alemi ahiret aleminin ilk geçiş kapısıdır. Buradan dünya hayatında ağustos böcekliği yapmadan, karınca gibi çalışıp Rabbimin rahmetini sığınarak hayırlı ameller işleyen ve Hakk rızasını düşünerek koşturan müminler kazançlı çıkacaklardır. Dünya hayatında günler boşa geçmekte hayatın koşuşturması ahiret aleminin zorluklarını çoğu insana unutturmuş. Halbuki bu günler bizim için bir sermayedir değerinin bilinmesi gerekir.

Ahiret pazarında işler kesattır. Orada alış veriş olmaz dünyada yapmadıklarını, dünyan için kazandıklarını orada harcayarak alma imkanın yoktur. Sana verilen süre sahip olduğun en büyük nimettir. Öyle ise şimdiden o gün için bir şeyler hazırlamakla meşgul olmalısın.

Dünya hayatında tedarik ettiğin şeyler ilk önce kabir aleminde sana lazım olacaktır. Şimdi sağlık ve afiyette iken elin ayağın tutarken sarılmalısın daha vakit var deme insanın ne zaman eli ayağı düşer bilinmez. Her ölen ihtiyarlayıp belli zaman içinde ölmüyor. Mezar taşları bu konuda çok şeyler anlatıyor.

Allah’tan niyazımız o zorlu günler için bir hazırlık yapma imkanını ihsan eylesin. Biz hatamızı anladık bize tekrar dünyaya dönme fırsatı ver ki biz bundan sonra hep hayır üzere olalım diyenlerin ahirette düştükleri hale bizleri düşürmesin. Ölümün acılarını bize ve tüm Müslüman kardeşlerime kolaylaştırsın. Rabbim sen Merhametlilerin en Merhametli olanısın bizler senin rahmetine sığınıyoruz.

Hz. Aişe anlatıyor :
– Ben kabir azabının ne olduğunu bilmiyordum. Bana bir Yahudi kadını geldi ve bir şey istedi; verdim. Şu duayı yaptı:
Allah seni kabir azabından korusun. Onun bu sözü, Yahudi milletinin batıl sözlerindendir; sandım.

Resulullah(ﷺ) geldi; durumu anlattım; şöyle buyurdu: «Kabir azabı haktır Kabir azabından Allah’a sığınmak her mümine vaciptir. Sonra, kabre girmeden önce, iyi işler yaparak, kabir için hazır olmalı. Çünkü, dünyada iken kabre hazırlık yapmak kolaydır. Kabre girdikten sonra, bir iyilik yapmak için izin ister: ama verilmez. O zaman hasret ve nedamet içinde kalır.» Akıllı olan kimsenin ölüler üzerinde düşünmesi gerekir,

Ölüler, iki rekat namaz kılmak, bir defa olsun “LAİLAHE İLLALLAH MUHAMMEDUN RESULULLAH”, (Allah’tan başka ilah yoktur: Muhammed Allah’ın Resuludur) demek için izin isterler. Bu izin onlara verilmez. Yahut bir kerecik Allah’ı tespih için zaman talep ederler. Müsaade edilmez. Onlar, sağlara hayretle bakarlar. Günlerini nasıl boşa geçirdiklerine şaşarlar.

Ölümle başlayan ahiret yolculuğunda kabir hayatında bedenin ve ruhun hapsedilip eziyet gördüğü veya mükafatlandırılarak ödüllendirildiği bir berzah alemi yaşanır. Kabre getirilen mevta nelerle karşılaşır bir bakalım;

Mümin Kulun Kabirde İlk Anları:

Berra b. Azib rivayet ediyor: Resulullah(ﷺ) ile Ensar’dan birinin cenazesine çıkarak, kabre kadar gittik. Henüz kabri açılmamıştı. Resulullah (ﷺ) bir yere oturdu. Bizde çevresini sarıp oturduk. Sessiz ve hareketsiz idik; sanki başımıza kuş konmuştu. Resulullah’ın (ﷺ) elinde bir ağaç parçası vardı, yeri eşip duruyordu.

münker ve nekir ile ilgili görsel sonucuBir ara başını kaldırdı; şöyle buyurdu:
–“Kabir azabından Allah’a sığınınız.”
Bu cümleyi iki veya üç defa tekrarladı; sonra şöyle devam etti:
“Mümin kul, dünya hayatından kesik, ahirete dönük olduğu sırada; kendisine melekler gelir. Onların yüzleri beyaz, güneş gibi parlaktır. Yanlarında cennet kefeni vardır. Ayrıca, cennetin ölüye saçılacak kokuları da vardır. Gözün görebileceği yere kadar otururlar.

Bundan sonra, ölüm meleği gelir; hastanın bas ucuna oturur; şöyle der : 

ーEy hakikate ermiş nefis! Allah’ın mağfiretine, rızasına cık. O nefis çıkar; hem de sakanın kabından akan su gibi. Onun ruhu çıktıktan sonra, yerde ve gökte olanların hepsi, namazını kılar. Fakat ins ve cin taifesi hariç.

Nefisten çıkan o ruhu, bir an dahi ellerinde durdurmadan, getirdikleri cennet kefenine sararlar. Kokular serperler. Ondan öyle güzel koku çıkar ki; yeryüzünde bulunan miskten daha güzeldir.  O güzel ruhu böylece alıp yükselirler. Onu alıp yükselirken, uğradıkları her melek kafilesi sorar:

Bu güzel kokulu ruh kimin? Onu taşıyan melekler ise şöyle derler:
-Bu, falan oğlu falanın ruhudur.
Bunu böyle söylerken, en güzel isimlerini sayar dökerler. Bu hal ile, dünya semasına kadar giderler. Dünya seması kapısının açılmasını isterler. Onlara kapı açılır. Güzelce karşılanırlar. Sonra onu uğurlarlar. Bu karşılama ve uğurlama ile yedinci semaya kadar giderler.

Orada, Allah’u Teala’nın şu fermanı gelir:
-Onun sicilini illiyyin arasında tutunuz. (Yani cennetlikler arasında.) ve onu yeryüzüne götürünüz. Çünkü, biz onları yerden yarattık yine oraya iade edeceğiz ve oradan tekrar çıkaracağız.

münker ve nekir ile ilgili görsel sonucu

Kafirin Kabirdeki Hali:

Bir de kafir kulun halini dinleyelim Resulullah (ﷺ) anlatıyor:
– Dünya hayatından kopan, ahiret hayatına yönelen, Kafir kułun durumu şöyledir:
Ona da gökten melekler inerler. Fakat yüzleri simsiyahtır. Gözlerin gördüğü yere kadar çok yakınına, o kulun yanına otururlar. Beraberlerinde bir çul parçası getirmişlerdir. Daha sonra, ölüm meleği gelerek, onun başucuna oturur; Şöyle hitap eder: Ey habis ruh! Allah’ın gazabına, dargınlığına çık. Bunun üzerine onun azaları darmadağın olur. Onun ruhu çıkar; ama nasıl? Kızgın demir, ıslak yüne nasıl bastırılır çekilirse, öyle çıkar. Damarlar ve sinirler birlikte çekilir.

O çıkan ruhu alır; elinde hiç bekletmeden o çul parçasına koyarlar. Öyle bir kokusu vardır ki, cifeden daha kötüdür. Ve onu bu hali ile alıp çıkarlar, Meleklerden hangi grup onlara rastlasa, sorar :

-Bu habis ruh kimin? Onlar da: Bu, falan oğlu falanın ruhudur; diyerek, en çirkin isimleri ile tanıtırlar. Bu hal ile dünya semasına kadar varırlar. Dünya semasının kapısının açılmasını isterler, ama açılmaz.:

Bundan sonra, Resulullah (ﷺ)su ayeti okudu :
“Onlara sema kapıları açılmayacaktır. Cennete de giremeyeceklerdir. Onlar, deve iğne deliğine girinceye kadar cennete giremeyecektir.” (7/40)

Resulullah (ﷺ) devam etti:
-“Sonra, şu nida gelir :
– Onun sicilini cehennemlikler arasında tutunuz. Bundan sonra, onun ruhu fırlatılıp atılır.”
Şu ayeti okudu: «Allah’a şirk koşan, gökten düşüp kuşa yem olana: rüzgarın uzağa savurduğuna benzer.» (22/31)
Resulullah(ﷺ) devam etti:

-“Böylece yuvarlanır. Sonra, gelip cesede girer.”

Bundan sonra neler başa gelmekte de devam ederek öğrenelim;

Ä°lgili resimEbu Hazim Hz. Ömer’den naklen anlatıyor: Resulullah (ﷺ) Hz. Ömer’e şöyle buyurdu : “Ya Ömer! Kabrin iki kahramanı Münker ve Nekir geldiği zaman halin nice olur? Onlar kara yüzlü, yeşil gözlüdürler. Köpek dişleri ile, yeri delerek gelirler. Kılları dik diktir. Sesleri, gök gürültüsünü andırır. Gözleri, çakan şimşek gibidir.” Bunun üzerine Hz. Ömer (r.a) söyle sordu :Ya Resulallah! O zaman aklım başımda mıdır? Ben, şu anda olduğum hali o zaman muhafaza eder miyim?
Bunun üzerine Resulullah(ﷺ): Evet! Buyurunca, Hz. Ömer şöyle söyledi: O halde ben Allah’ın izni ile onlara yeterim.

Resulullah (ﷺ) tekrar şöyle buyurdu: Ömer, muvaffak olmuştur.”

Kabir suali ne şekilde yapılmaktır sorusuna alimler sual ruha gelir cesede sual gelmez. Bu sual anında, ruh gelir cesedin göğüs kısmına girer. Ruh cesetle kefen arasındadır. ” mümin kabre konulduğunda zaman münker ve nekir gelir ve onu sorguya çekerler…”

kabir azabı ve ÅŸiddeti ile ilgili görsel sonucuEbu Hüreyre Resulullah (ﷺ)  efendimizin şöyle buyurduğunu anlattı: Ölen hiç bir kimse yoktur ki, onun yakınında bulunan her bir hayvanın işittiği, fakat insanların işitmediği bir böğürme olmasın.

-Sonra, kabrine götürüldüğü zaman, eğer salih biri ise, şöyle der Acele ediniz. Eğer benim için orada hazırlananı bilseydiniz, biran önce beni oraya kavuştururdunuz.

Eğer salih değilse, şöyle der Beni çabuk götürmeyiniz. Eğer benim için hazırlanan şerri bilseydiniz, çabuk götürmezdiniz.

Ölü kabrine konduktan sonra iki melek gelir. Mosmor ve siyahtırlar. Baş kısmından ölünün yanına girmek isterler. Eğer ölü mümin ise onun namazı melekleri karşılar ve şöyle derler:
-Bu taraftan geçilmez. Nice geceleri uyanık geçirdik. Hep bu yatağı korumak içindi. Bunun üzerine ayak ucuna giderler. Oradan girmeye çabalarlar. Orada da, ana baba iyiliği karşılar ve şöyle der :
Benim tarafımdan da geçilmez. Bu yatağının korunması için, bütün günlerini bize bağlı olarak geçirdi. Bu defa sağ yandan girmeye çabalarlar. Orada da zekatı karşılar.

Meleklere hitaben şöyle der: Benim tarafımdan da geçemezsiniz. Çünkü o, bu yatacak yerin zorluğundan korunmak için, beni dağıttı. Bu defa solundan gelmeye çalışırlar. Orada da orucu karşılar. Şöyle der:

ーBurayı korumak için susuz kalırdı. Aç kalırdı. Bu taraftan da geçemezsiniz.

Bundan sonra, o kimse tıpkı uyuyan birinin uykusundan uyandırıldığı gibi, kabrinde rahatça uyandırılır. Ve kendisine sorulur: Şu bulunduğu hal için, söylediği kadar söyleyen zat için ne dersin? Nasıl bulursun?

Melekler sorar:
-O kimdir?
Mümin der ki
O, Muhammed’dir.
Şehadet ederim ki, o Allah’ın Resulu’dur: deyince, melekler ona şöyle derler:
Mümin olarak yaşadın. Mümin olarak öldün. Bundan sonra, kabri ona açılır. Allah’ın dilediği kadar ona ikram saçılır.»
Allah’u Teala’dan başarı dileriz. Bizi koruyacağını umarız. Bizi, sapıtıcı, saptırıcı, şeylerden; gaflet ve kabir azabından korusun.

kabir azabı ve şiddeti ile ilgili görsel sonucu

Kabir Azabından Kurtulmak:

FAKİH der ki :
Kabir azabından kurtulmak isteyen şu dört şeye devam etmeli;
dört şeyden de kaçınmalı.

Devam edecekleri şunlardır:

1) Namaza devam etmek. 2) Sadaka vermek. 3) Kur’an okumak  4) Allah’ı çok tespih etmek.
Bu anlatılan dört şey, kabri aydınlatır ve genişletir.

Kaçılması gereken dört şey de şudur:

1) Yalan 2) Hıyanet  3) Dedikodu  4) Sidik sıçraması.
Bu, sonuncusu için Resulullah (ﷺ) şöyle buyurdu: “Sidik sıçramasından sakınınız. Zira kabir azabının çoğu, ondan dolayı gelir.”

Kabirde Durum:

Abdullah b. Ömer’e dayanarak rivayet edilmektedir:
“Mümin kabrine konduğu zaman kabir-enine yetmiş; uzunluğuna da yetmiş ZiRA  açılır. Üzerine de reyhan kokulan saçılır. Üstüne ipek şal örtülür.
-Eğer-Kurandan bir-bildiği varsa,-nur-olarak-kendisine yeter.. Eğer yoksa, kendisine güneş gibi bir nur ihsan edilir.
O kabrinde bir gelin gibidir. Uyur. Onu ancak ehli arasında, en sevgili olan uyandırır. Uykudan uyanır ama, ona hiç doymamış gibi.
Kafire gelince; kabri onu sıkar: kaburga kemiklerini birbirine geçirir. Üzerine yılanlar saldırır ki: onların kalınlığı deve boynuna benzer. Etini yer bitirirler; kemik üzerinde en ufak bir parça bile bırakmazlar.
Sonra, kör, sağır ve dilsizlerden azab melekleri gönderilir. Yanlarında bir de demir topuz getirirler. Onunla dövmeye başlarlar.
Sağırdırlar Feryadı duymazlar ki, acısınlar.Kördürler : Onun halini görmezler ki, merhamet duyguları kabarsın. Sonra onu akşam sabah ateşe atarlar.

Ä°lgili resimMuhammed, b. Semmâk, bir kabre bakarak şöyle dedi: 

Buradakilerin sükutu sizi aldatmasın. Orada öyle gamlılar vardır ki, tahmin edemezsiniz. Sonra, kabirlerin böyle eşit durması da sizi aldatmasın. Onların birbirinden farklı öyle halleri vardır ki; tahmin edemezsiniz. Akıllı kimseye yakışan odur ki: Kabre girmeden evvel, kabri aklından çıkarmasın.

Hz. Ali’den (r.a.) şöyle rivayet edilmiştir:

Bir hutbesinde söyle buyurdu : Ey Allah’ın kulları, ölüm! Ölüm! Ondan kurtuluş yoktur. Durursanız, sizi yakalar. Kaçarsanız, peşinizden yetişir. Çünkü o, alnınıza yazılmıştır. Kurtuluş isteyiniz; kurtuluş! Tehlike var; hem de korkunç tehlike! Peşinizde sert bir arayıcı vardır. Ki o, Kabirdir.

Ayık olunuz! Kabir, ya cennet bahçelerinden bir bahçedir; yahut cehennem çukurlarından bir çukurdur. Uyanık olunuz, o, günde üç defa seslenir: Ben, zulmet eviyim. Ben, vahşet eviyim. Ben, kurtlar eviyim.

Uyanık olunuz! Bugünün peşinden daha Çetin bir gün gelecek. O bu anlatılan günden daha zorludur. O gün, küçükleri ihtiyarlatır. Yaşlıları sarhoş eder. Süt emziren ana çocuğun sütünü unutur. Hamile kadınlar, çocuklarını düşürürler. insanları sarhoşlara benzer görürsün: ama onlar, sarhoş değildir: Allah’ın azabı çetindir.

Uyanık olunuz, anlatılan günün sonunda yine zorlu bir gün vardır. Onda ateş vardır. Yani; Cehennem. Onun ateşi çok kızgındır. Derinliği dipsizdir. Takısı, demir bukağıdır. Allah’ın o gün orada rahmeti yoktur.

Hz. Ali’nin (r.a.) bu anlatışı, Müslümanlara çok tesir etti. Ağlamaya başladılar; hem de çok ağladılar.
Bundan sonra, şöyle devam etti:
-Bunun ötesinde bir gün daha var ki o: Cennettir. Oranın genişliği, yer ve sema genişliğidir. Orası, ittika sahibi kullara hazırlanmıştır
Allah bizi de, sizi de, elim azaptan korusun. Cümlemize nimet evi olan Cenneti nasip eylesin… Amin

Post a Comment

İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...

أحدث أقدم

Öne Çıkanlar

Nefs