Küfür, Şirk, Büyük Günahlar
Bütün iyilikler ve fenalıklar, Tevhid ve şirk ile alakalıdır. İnsanın şahsiyetinin derinliklerinde tevhidin kökleri bulunur şirk öyle değildir. Şirk dıştan sonradan kazanılan veya düşülen çirkinlik ve fenalıklardır.
Yüce Allah şöyle buyuruyor: "Çirkin bir söz de yerden koparılmış kökü olmayan kötü bir ağaca benzer." (İbrahim Suresi: 26)
İnsanın ibadet mahiyeti taşıyan herhangi bir uygulama ile Allah'tan başkasına yönelmesi, şirkin kavramının içerisine girer.”Aynı şekilde yalnız Allah'a has olması gereken bir şeyin, Allah'tan başkasına nispet edilmesi de şirk kavramının içerisinde bulunur. İnsanın, Allah'tan başkasının yaratma gücüne sahip olduğuna inanması da şirke girmektedir. Kısaca tevhid anlayışına ters düşen her şey şirktir.
Şirk iki türlüdür: Gizli şirk ve açık şirk. İnsanın yalnız Allah rızası için yapılması gereken bir işi, O'ndan başkası için yapması gizli şirktir.
İslam, insanın ruhundan, kalbinde, uygulama ve tavırlarından şirkin gizlisini de açığını da tamamen silmek için gelmiştir.
Şirk, küfrün türlerinden biridir. Hatta küfrün her türünün aynı zamanda şirk olduğu da söylenebilir.
Şirk, küfür ve dinsizliğin kendilerine göre anlayışları vardır. Kur'an-ı Kerim bu konuda ayrıntılı bilgiler içermektedir. Ayet ve hadislerde büyük günahlar ve fuhşiyatlar, çoğu zaman şirkle bir arada ele alınmaktadır. Çünkü insanlar içinde, büyük günahları ve fuhşiyattan sayılan hareketleri işlemeye en çok cüret edenler kafirler ve müşriklerdir. Bununla birlikte müslümanın da şirke girmeden, büyük günahlardan herhangi birini işlemesi söz konusu olabilmektedir.
Küfrün dışında kalan her şeyin bağışlanması mümkündür. Allah dilerse bağışlar: “Allah kendisine ortak koşulmasını elbette bağışlamaz. Bundan başkasını dilediği için bağışlar.” Nisa 48
Ehl-i sünnet mezhebine göre bir kişiyi herhangi bir günahı helal saymadığı ve iki şehadet kelimesine ters bir tutum içine girmediği sürece günah işlemekten dolayı kafir olmaz.
Ehli sünnet alimlerinin ortak görüşlerine göre büyük günah işleyen kimse imandan ve İslam'dan çıkmaz küfre düşmez ve kâfirlerle birlikte ebedi azabı da hak etmiş olmaz. Kalbinde zerre ağırlığında bile iman olmanın azaptan çıkarılacağına dair birçok nass nakledilmiştir.
Allahu Teala bütün günahları bağışlaması mümkündür. Sadece müşrik olarak ölen ve bir mümini kasıtlı olarak öldüren bundan müstesnadır. Ayet-i kerimede ”Kim bir mümini kasten öldürürse cezası, içinde temelli kalacağı cehennemdir.” Nisa Suresi 93 buyurulmaktadır.
İbn Abbas (Ra) zahiri anlamlarına dayanarak mümini kasten öldürenin bağışlanmayacağını söylemiştir. Ancak Selef alimlerinin büyük çoğunluğu ve Ehli sünnet alimlerinin tamamı, söz konusu hükmün bir mümini öldürmeyi helal sayarak yahut işkence, baskı ve aşırı zorlama yollarına başvurarak öldürme fiilini işleyen için söz konusu olduğunu ifade etmişlerdir. Çünkü şirkin dışında kalan büyük günahların, bu günahları işleyen kimse tövbe etmeden önce bile, Allahu Teala tarafından bağışlanması mümkündür. Ehl-i sünnet alimleri adam öldürenin de tövbesinin kabul edileceğini söyleyerek Yüce Allah'ın yukarıda geçen ayeti kerimedeki: “Onun cezası, temelli kalacağı cehennemdir.” ifadesini eğer Allah onu işlediği günaha karşılık cezalandırmak isterse anlamına almışlardır bunu söylerken de Yüce Allah'ın: “Allahu Teala kendisine ortak koşulmasını elbette bağışlamaz, bunun dışındakileri dilediği için bağışlayabilir.” Nisa 48 ayet-i kerimesine dayanmışlardır.
Bu konuda israiloğullarından bir kişinin 99 kişiyi öldürdükten sonra kendisinin bağışlanmayacağını söyleyen bir rahibi de öldürmek suretiyle öldürdüğü kişilerin sayısını yüze tamamladıktan sonra bağışlandığını bildiren hadis-i şerifte delil gösterilmiştir. Şöyle ki bu ümmetten öncekiler için böyle bir durumda af mümkün olabildiğine göre, bu ümmet için öncelikle mümkün olur. Çünkü Allahu Teala önceki ümmetlerin üzerinde bulunan bazı yükleri bu ümmetten kaldırarak bu ümmetin yükünü hafifletmiştir. Ayrıca bu konuyla ilgili daha başka pek çok nassın bulunması da dayanak kabul edilmiştir.
Öldüren üzerinde 3 hak bulunduğu anlaşılmaktadır:
Birincisi: Allahu Teala'nın hakkı
İkincisi: Öldürülenin hakkı
Üçüncüsü: Öldürenin aile ve yakınlarının hakkı.
Allah dilerse, tevbe, kısas yahut tevbe ve diyet ile Allahu Teala'nın hakkı düşer. Yani Allahu Teala, öldüren kişiyi işlediği fenalıktan dolayı ahirette cezalandırmayabilir. Bu iki şey ile, öldürülenin yakınlarının hakları da düşmüş olur. Geriye öldürülenin hakkı kalır. Allah dilerse öldürüleni (herhangi bir karşılıkla) hakkından vazgeçmeye razı eder, dilerse de onu öldüreni belli bir süreye kadar azaba uğratır.
Küfür, Şirk ve Büyük Günahlar
* Allahu Teala'nın Bütün günahları bağışlaması mümkündür. sadece müşrik olarak ölen ve bir mümini kasıtlı olarak öldüren bundan müstesnadır.
* Allah'a ortak koşmak
* Anne babaya isyankarlık etmek
* Bir canı öldürmek
* Yalan yere yemin etmek
* Yalan şahitlik yapmak
* Seninle birlikte yemek yiyecek diye çocuğunu öldürmek
* Komşunun hanımı ile zina etmek
* Düşmanla karşı karşıya gelindiğinde geri kaçmak
* Sihir yapmak veya yaptırmak
* Yetim malı yemek
* Faiz almak yemek
* Kadınlara iftirada bulunmak
* Hırsızlık etmek
* Sarhoşluk vereceği şey içmek
* Hicretten sonra müşriklerin bedevilerin arasına geçmek yani imandan sonra irtibat etmek
* Allah'ın rahmetinden ümit kesmek ve Allah'ın yardımının gelmeyeceğinin zannına kapılmak
* Gizli şehvet
* Lanet okumak anne ve babaya
Ümmet bozulduğunda ve içlerinde zina yayılıp çocuklar bundan dolayı çoğaldığında ümmetin hayır üzere olan işi biter. İşleri yolundan çıkar tümüne genel bir azap gönderilmesinden korkulur. Resulullah (sav) zamanında doğu tarafında bir yerde bir toplumun yere geçirilmesinden söz edildi. Resulullah (sav) ey Allah'ın resulü içerisinde müslümanların da bulunduğu bir yerde insanlar yere geçirilir mi? diye soruldu. Resulullah (sav) cevap verdi: “Evet. Eğer halkının çoğu pislik olursa (mümkündür).”
Büyük ve Küçük Günahlar Konusunda Alimlerin Görüşleri
"Büyük günahın belirlenmesi konusundaki en geniş ve şümullu tanıma göre,kişinin herhangi bir korku ve pişmanlık duygusu hissetmeden işlediği fenalık büyük günahtır. Günahı işlemeyi basit bir şey gibi gören ve sık sık bir fenalığı işlemeye cüret gösterenin yaptıkları da bu tanıma girer. Bu günahı işlemeyi hafife alma ve basit görme bizzat büyük günahtır. Ancak nefsin yanılmaları ve dil sürçmeleri türünden sayılan ve takva gözetiminden anlık kopmalar şeklinde ortaya çıkan ve bununla birlikte günah işlemekten dolayı haz duyulmayan hareketler bunun dışındadır. Pişmanlık duygusundan kopmayan tutumla işlenen yanlış filler kişinin adalet sıfatını bozmaz ve büyük günahlardan sayılmaz." İmam Gazali
İlim adamları şöyle söylemişlerdir: "Küçük bir günahı sürekli işlemek de onu büyük günah yapar."
Hz. Ömer (r.a), İbni Abbas (r.a) ve daha başkalarının: "İstiğfarla birlikte bir
günah büyük olmaz, sürekli işlendikçe de bir günah küçük olmaz" diye söyledikleri rivayet edilmiştir. Bunun anlamı şudur: Büyük günah istiğfarla yani Allah'tan mağfiret ve bağış dilemekle silinir. Sürekli işlendiği takdirde de küçük günah büyük günah haline gelir.
İmam Gazali bazı durumlarda küçük günahların da büyük günah özelliği kazanacağını söylemiştir. ona göre bir günaha önemsemeden işlemek ve herhangi bir rahatsızlık duymadan işlemeye devam etmek o günahın büyük günah halini almasına neden olur.
Büyük günahlar konusunda İmam zehebi Kebair adlı kitabında 70 kadar büyük günahtan söz etmiştir Ayrıca İbni Hacer zevacir ittirafilkebayir isimli kitapta yazmış olduğu 467 büyük günah sayısına ulaşmıştır.
Müslüman Allah'a itaat yollarını ve günahları öğrenip farz kılınan fiilleri işler günahlardan kaçınır, nafile olanlardan da gücünün yettiği kadarını yerine getirirse, Allah'ın izniyle Allah'ın dostluğu velayetullah kapılarına ulaşmış olur.
Büyük günahların sayılarını arttırılması ve azaltılması birtakım farklı değerlendirmelerden dolayı ileri gelmektedir. Şeriatte emirler ve nehiyler diğer bir ifade ile itaatler ve masiyetler bulunmaktadır. Ehli sünnet vel cemaat mensupları şöyle söylemişlerdir.
Allahu Teala'nın kendisine ortak koşmayanı bağışlaması mümkündür. Bu Allahu Teala'nın iradesi dahilindedir. Ancak böyle bir bağışlama Allah için bir gereklilik değildir. Bu onun ilahi ihsanındandır. Yüce Allah'ın günah işleyenler hakkındaki korkutmaları, yine onun ilahi iradesi içinde bazıları için mutlaka yerine olacaktır. Bu uygulamada onun adalet sıfatının yahut fazlının bir tezahürüdür. Bunun yanı sıra yerine göre Allahu Teala yine kendi ilahi iradesiyle işlemiş oldukları bir takım iyilikler nedeniyle yahut kendilerine günahlarını bağışlatmaya neden olacak bir takım özelliklerin bulunması sebebiyle bazılarının günahlarını bağışlayacaktır. Takdir onundur.”
Nevevi, Sahih-i Müslim Şerhi'nde şu açıklamalara yer vermektedir: "Resulullah (a.s)'ın, Allah'a ortak koşarak (müşrik olarak) ölenin cehenneme gireceğini, Allah'a ortak koşmadan (müşrik olmaksızın) ölenin de cennete gireceğini bildirdiği konusunda bütün ilim adamları icma etmişlerdir. Müşriklerin cehenneme girmesi ile ilgili hüküm geneldir. Müşrik cehenneme girer ve orada ebedi olarak kalır. Cehenneme girme yönünden ehl-i kitap sayılan yahudiler ile hıristiyanlarla, puta tapanlar ve diğer kafirler arasında fark yoktur. Hak ehline göre, inatla kafir olan ve başkaları ile İslam ümmetine muhalefet eden ve İslam ümmetine bağlandıktan sonra herhangi bir hükme karşı çıkma sından dolayı veya başka bir nedenle kafir olduğuna hükmedilen arasında da fark yoktur.
Allah'a ortak koşmaksızın (müşrik olmayarak) ölenin cennete girmesi kesindir. Ancak bir büyük günahı işlemede israrlı olmaksızın yani büyük günah işlemeden veya işlemiş olduğu büyük günahlarına tevbe edip ve pişman olarak ölen, öncelikle cennete girer. Bir büyük günahı işlemede ısrarlı olarak ölürse onun durumu Allah'ın iradesine bağlıdır. Eğer bağışlanırsa doğrudan cennete girer. Yoksa azabını çeker, sonra cehennemden çıkarılır ve ardından cennete girerek orada ebedi hayata kavuşur.
Resulullah (a.s)'ın: "Zina etmiş olsa da, hırsızlık etmiş olsa da..." hadisi, ehl-i sünnet mezhebinin, büyük günah işlemeyenlerin cehennem azabına çarptırılmalarının kesin olmadığı ve bu gibiler cehennem azabına çarptırılsalar bile sonradan oradan çıkarılacakları ve cennette ebedi hayata kavuşturulacakları yolundaki görüşüne delil oluşturmaktadır." (Nevevi, Sahih-i Müslim Şerhi, C. 2, sh. 97)
إرسال تعليق
İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...