Kadiri Yolu

 

Vesveseler

Vesveseler, imanın azalması ve artması


Yaşadığımız şu hayatın değişik dönemlerinde kalpleri meşgul eden bir takım vesveseler ile karşı karşıya insan kalabilir. Kalp bu gibi vesveselere hoş bakmayıp onlara karşı durduğu sürece bu vesveselerin hiçbir önemi yoktur. Çünkü bunlar dışarıdan gelmektedir. Biri gelir de insanı fenalığa çağırması ve onun da bu çağrıya uymasına benzer. 


Kalplere gelen ve etkileyen bazı vesveseler bulunur. Bazen bunlar şüpheye  ve tereddüte yol açabilir. İnsanın zikir ehli ve ilimleri ile amel alimlerle bir arada oturması ve onlarla fikir alışverişinde bulunması suretiyle bu tür vesveselere karşı durmalıdır. 


“ İyi bilin ki, Kalpler ancak Allah'ın zikri ile mutmain olur.” Rad / 28 

buyuruyor.


Bir hadis-i Şerife Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Eğer siz, benimle birlikte bulunduğunuz anlardaki halinizi sürekli koruyabilseniz, melekler sizinle musafaha ederler.” Bu hadis-i Şerife Müslüm rivayet etmiştir.


Olağan dışı bazı vesveseler vardır ki çok ağırdır. Müslim’in Ubeyy bin Ka’b (r.a)’dan rivayet etmiş olduğu vesveseye bir örnek: “Kalbime öyle bir tereddüt düştü ki, cahiliye döneminde bile böylesi bir şeyle karşılaşmış değildim.” (Müslim (1/562) 6-Kitabu Salati'l Musafirin ve Kasriha. 48-Kur'an'ın yedi harf üzere indirilmesi ve bunun anlamı babı..)


Yüce Allah da, ayet-i kerimesinde bu konuya işaretle şöyle buyurmuştur

"Allah için çeşitli zanlarda bulunuyorsunuz." (Ahzab Suresi: 10)


Bu tür vesveselerden korunmanın yolu sadıklar ve doğru yolda olan insanlarla bir arada bulunmaktır.


Bazı durumlarda iman nurunun zayıflaması olmaktadır. Bunun sebebi de insanın işlerine dalıp Allah'ı anma ve O'nun sıfatlarını düşünmeden uzak kalmasıdır. Bütün bu konuların çözüme ihtiyacı vardır. Kim kendini zikirlere, ilim adamlarıyla ve salih insanlarla bir arada bulunmaya alıştırır, zikir ve ilim meclislerine devam ederse, imanının sürekli tazeleneceği ve dolayısıyla tereddütlerden uzak kalacağı umulur.


Kesin delillere dayanan akli imanın azalması söz konusu olamaz. Çünkü böyle bir imandaki azalma, şüpheden ileri gelir, şüphe ise küfür ifade eder. Ancak bir de insana hissi bir zevk veren kalbi iman vardır. Bu iman, kalbin nurunun artıp eksilmesine ve yine ihlaslı amellerin artıp eksilmesine göre artıp eksilebilir. İhlaslı amel arttıkça, bu iman da artar. İtaat azalıp günah arttıkça, bu iman da azalır. İmanın artıp artmayacağı konusu ile ilgili yorumlardan çıkardığımız budur. 


Ebu Hanife: "İman artmaz ve eksilmez," demiştir. Yüce Allah'ın: "Kendilerine Allah'ın ayetleri okunduğu zaman, bu ayetler onların imanlarını artırır" (Enfal Suresi: 2) ayet-i kerimesinde ve buna benzer ayetlerde imanın artışı ile, iman edilen şeyin artmasının kastedildiği ifade edilmiştir.


Anladığımız kadarıyla Ebu Hanife burada akli imanı kastetmektedir. Çünkü

böyle bir imanın kesin olması gerekir. İmanın artacağı görüşünde olan ilim

adamları ise, konuyla ilgili ayet ve hadis metinlerine dayanarak kalbi imanın artmasını kasdetmişlerdir. Kalbi iman ise hissedilen bir şeydir. Bu açıklamalar ve anlamlar çerçevesinde konularla ilgili nasslara geçmek istiyoruz.

Resûlü (s.a.s.) bize şöyle haber vermiştir: “Şeytan sizden birinize gelerek ‘filan ve filan şeyi kim yarattı?’ der. O kişi ‘Allah yarattı’ deyince peki, ‘Allah’ı kim yarattı?’ der. İş bu dereceye varınca o kimse hemen Allah’a sığınsın ve o düşünceden uzaklaşsın!” “Sizden herhangi birinize şeytan gelir ve 'Şunu böyle kim yarattı? (Şunu) böyle kim yarattı?' en sonunda, 'Rabbini kim yarattı?' diye sorar(ak sürekli vesvese verir). İşbu raddeye gelince o kişi derhâl (şeytandan) Allah'a sığınsın ve (vesvesesine) hemen son versin!” (Buhârî, Bed’ü’l-halk, 11 [3276]; Müslim, Îmân, 214 [134]). Bazı rivâyetlerde “Allah’a iman ettim, desin!” (Müslim, Îmân, 212 [134]) ilavesi de vardır.


Kuruntulu kişilerin, içlerinden bir sesin fısıldadığını söyledikleri küfür vb. ifadeleri, vesvese kapsamında olup sahiplerinin imanlarına ve dinlerine zarar vermez. Zira Allah Teâlâ, kullarını güçleri ile orantılı olarak sorumlu tutmuştur. Yükümlülük güç oranındadır. 


Bezzar, Umare bin Ebi Hasan -ya da İbni Hassan (R.a)’dan o da amcasından şöyle rivayet etmiştir: “İnsanlar Resulullah (Sav)'e kalplerini meşgul eden vesveseler konusunda sorular sordular ve işlerinden birinin Süreyya yıldızından düşmeyi bu vesveselerden söz etmeye tercih edebileceğini ifade ettiler bunun üzerine Rasulullah (Sav) şöyle buyurdu: “Bu imanın açıklığındandır. Şeytan kula bu dereceden öncesinde gelir. Kişi burada onun vesvesesinden kurtulursa, o bir başka yerden yanaşır.” 


Ebu Davud, Abdullah bin Abbas Radıyallahu rivayet etmiştir: “ bir adam Resulullah (Sav)'e gelerek: “Ey Allah'ın Resulü, bizden biri bazen öyle düşüncelere maruz kalıyor ki, kömür halini alması, Onun için bu düşüncelerden söz etmesinden daha sevimli olur” diye söyledi. bunun üzerine Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: 

“ Allahu ekber, Allahu ekber. imtihanını vesveseye dönüştüren Allahu Teala ya hamd olsun.” 


Bir başka rivayette Ebû Zumeyl şöyle demiştir: “ İbn Abbas (r.a)’a: “Kalbime  ne gibi fikirler geliyor biliyor musunuz?  dedim. “Neler geliyor?” dedi. Ben: “ vallahi onları söyleyemem” dedim. İbn Abbas (ra): “Bu tür düşüncelerden kimse uzak kalamamıştır. Hatta Yüce Allah şu ayeti kelimesini indirdi: “Sana indirdiğimizden şüphede isen, senden önceki peygamberlere indirdiğimiz kitapları okuyanlara sor.”  Yunus Suresi 94  Bu ayeti kerime iyi okuduktan sonra da şöyle söyledi: “Zihnine bu tür düşünceler geldiğinde: “O Allah ilk ve sondur (evvel ve ahirdir) açıktır, gizlidir (zahirdir batındır) O her şeyi bilendir” diye söyle  Ebu Davud(4/329) Kütabu’l Edeb.


"Hz. Peygamber’e (s.a.v.) ashab-ı kiramdan bazıları gelerek şöyle demişlerdi: ‘Kimimizin aklından bir kısım vesveseler geçiyor, normalde bunu söylemenin günah olacağı kanaatindeyiz.’ Hz. Peygamber (s.a.v.) ‘Gerçekten böyle bir korku duyuyor musunuz?’ diye sormuş, oradakiler de ‘Evet!’ deyince, ‘İşte bu (korku) imandandır (akla gelen vesvese de zarar vermez).” (Müslim, Îmân, 209) buyurmuştur. 


Konu ile ilgili başka bir hadis-i şerif de şöyledir: “Allah Teâlâ, içlerinden geçen fena şeylerle amel etmedikçe veya onu konuşmadıkça, o şey yüzünden ümmetimi hesaba çekmeyecektir.” (Buhârî, Talâk, 11 [5269]; Eymân, 15 [6664]; Müslim, Îmân, 201-202 [127]).



Post a Comment

İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...

أحدث أقدم

Öne Çıkanlar