Kadiri Yolu

Sırların Aynası Kalp


 Sırların Aynası Kalp

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ

Kalp… insanın hem taşı hem cevheri. Kalp öyle bir merkezdir ki, Hakk’a açıldığında nur kaynağı olur; dünyaya döndüğünde ise karanlıkların menbaı hâline gelir. Kur’an ve sünnet, bu hakikati defalarca beyan etmiştir. Cenâb-ı Hak buyurur:

“Gerçek şu ki, kör olan gözler değil, göğüslerdeki kalplerdir.” (Hac, 46)

Demek ki kalbin körlüğü, gözün körlüğünden daha tehlikelidir. Zira göz dünyayı görür, kalp ise Hakk’ı.

İmam Gazzâlî der ki: “Kalb, Allah ile kul arasında bir aynadır. Günahlarla kirlenirse, artık o aynada hakikat görünmez.”


Kalbin Halleri

Kur’an-ı Kerim kalbin türlü hallerinden söz eder:

“Kalplerinde hastalık vardır, Allah da hastalıklarını artırmıştır.” (Bakara, 10)
“Kazandıkları şeyler kalplerini örtmüştür.” (Mutaffifîn, 14)
“Allah kalplerini mühürlemiştir.” (Bakara, 7)

Bu âyetler gösterir ki, kalb hastalanır, katılaşır, hatta mühürlenir.
Cüneyd-i Bağdâdî bu hâl üzerine şöyle buyurur: “Kalb, Hakk’tan uzaklaştığı kadar katılaşır. Onu yumuşatacak tek ilaç zikrullahtır.”


Kalbin Saflığı ve Salimliği

Kur’an, kurtuluşu şöyle tarif eder:

“O gün ne mal fayda verir, ne evlat… Ancak Allah’a salim bir kalb ile gelenler müstesna.” (Şuarâ, 88-89)

Kalbin selâmeti, onun şirk, kibir, riya, kin, ve hasetten temizlenmiş olmasıdır.
Mevlânâ bu hâli ne güzel anlatır:

“Kalbini aynaya benzet, tozunu silmezsen yüzün görünmez.”

Salim kalb, Allah’ın nuruna ayna tutan kalbdir. İmam Rabbânî der ki:

“Kalb, Allah’ın nazargâhıdır. Oraya Allah’tan gayrısı girdi mi, ilahî tecellî oradan çekilir.”


Hadislerde Kalbin Hakikati

Rasûlullah ﷺ buyurur: “Dikkat edin! Bedende bir et parçası vardır; o iyi olursa bütün beden iyi olur, o bozulursa bütün beden bozulur. İşte o, kalptir.”(Buhârî, İman 39)

Ve yine buyurur: “Fitneler kalplere birer birer arz olunur. Her kabul edene siyah bir nokta düşer. Her reddedene beyaz bir nur doğar...” (Müslim, İman 231)

İbn Atâullah el-İskenderî, bu hadis üzerine şöyle der:

“Kalb, her fitnede bir tercih yapar: ya dünyayı seçer, ya Allah’ı.”

Yine İbn Atâullah el-İskenderî bu hadis hakkında şöyle demiştir:

“Kalb, fitneye yöneldikçe kararır; Hakk’a yöneldikçe parlar. Kalb, yönünün rengini alır.”


Kalbin Marifetle Nurlanması

Kalb, bilgiyle değil marifetle dirilir.
Cenâb-ı Hak buyurur:

“Kim Allah’a iman ederse, Allah onun kalbini hidayete erdirir.”
(Teğâbun, 11)

İmam Sühreverdî şöyle demiştir:

“İlim, kalbi aydınlatır; marifet ise onu yakar. Yanmadıkça nurlanmaz.”

Kalb ilimle bilinir, amel ile temizlenir, sohbet ile hayat bulur.

Şeyh Abdülkadir Geylânî der ki: “Zikrullah kalbi cilalar; tefekkür onu genişletir; sohbet ise ona hayat verir.”


Kalbin Şifası: Kur’an ve Zikir

Kur’an’ın beyanıyla:

“Size Rabbinizden bir öğüt, kalplerde olana şifa, müminler için hidayet ve rahmet gelmiştir.”(Yûnus, 57)

Kalbdeki karanlıklar, Kur’an’ın nuru ile dağılır.
Hâris el-Muhâsibî şöyle buyurur: “Kur’an, kalbde ilahî bir ses gibidir. Kim onu dinlerse kalbinde huzur bulur.”

Yine Hâris el-Muhâsibî (k.s.) der ki: “Kur’an, kalbdeki gaflet tozunu süpüren rüzgârdır.”

Cenâb-ı Hak yine buyurur:

“Allah’ın zikriyle kalbler mutmain olur.” (Ra’d, 28)


Kalbin Tedavisi: İlim, Amel ve Sohbet

Kalbin ıslahı üç temel üzerine bina edilmiştir:

1- İlim: Kalbin hastalığını bilmek içindir.

2- Amel: O hastalığı tedavi etmektir.

3- Sohbet: Seyr-i sülûk yolunda gayreti korumaktır.

İmam Kuşeyrî, Risalesinde şöyle der: “Bir müridin kalbi sohbetle yumuşar; yalnız kalırsa taşlaşır.”

Şah-ı Nakşibend (k.s.) der ki: “İlmin nuru, amelin bereketi, sohbetin sırrı birleştiğinde kalb nurlanır.”

Kalbdeki hastalıkları tedavi etmeyen bir ümmet, manevî olarak ölüdür. 

Rasûlullah (s.a.v.) buyurmuştur:

“İlk kaldırılacak ilim huşûdur. Öyle ki büyük camilerde huşû sahibi bir kimse zor bulunur.”  (Tirmizî, Fiten 35)

Bugün büyük camilerde bile huşû sahibi bir kalp bulmak güçleştiyse, bu kalb terbiyesinin unutulmasındandır. Bugün kalbî huşû kayboldukça, ibadet şekle dönmüş, kalpler gafletle mühürlenmiştir.


Sonuç

Kalp, Allah’ın nazar ettiği yerdir.
Onu temiz tutmak, insanın en büyük vazifesidir.
Zira Mevlânâ’nın ifadesiyle:

“Evini süpür, misafir gelecek. Kalbini temizle, Allah oraya nazar edecek.”

Tasavvufun özü budur:
Kalbi Hakk’a açmak, ondan gayrısını dışarı çıkarmaktır.
Kalb ıslah olmadan ne ilim fayda verir, ne ibadet.
Çünkü kalb, Allah’a giden yolların en kısasıdır.

“Ey kalbleri evirip çeviren Allah’ım! Kalblerimizi dinin üzere sabit kıl.”
(Hadîs-i Şerif)



Post a Comment

İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...

أحدث أقدم

Öne Çıkanlar