Manevi Yolculukta Ucb (Kendini Beğenme) Hastalığı
Nefsi Emmâre’yi Tanımak ve Terbiye Etmek
Seyr-i sülûkun en tehlikeli, en gizli ve en sinsi hastalıklarından biri ucbdür. Ucb, kişinin kendini beğenmesi, yaptığı ameli büyük görmesi, kendisini hak ettiğinden fazla değerli sanmasıdır. Diğer birçok nefis hastalığı gibi ucbun kökü de nefsi emmâre’nin kendisini merkeze alma, üstün görme ve benlik iddiasına sarılma arzusudur. Tasavvuf büyükleri, ucbun sırf şeytanın değil, insan nefsinin en tatlı zehri olduğunu söylerler. Çünkü kişi ucb içindeyken çoğu zaman bu hâlini fark etmez.
Ucbun Hakikati ve Manevî Tehlikesi
Ucb, amelin içini boşaltan ve kalbi karartan gizli bir afettir. Günahın açığı nasıl tehlikeliyse, ucbun gizlisi de o kadar tehlikelidir. Çünkü günahını gören tövbe eder; ama kendini beğenen kişi hatasını görmediği için tövbe etmeye ihtiyaç duymaz.
Ucbun tehlikeleri:
* Amellerin sevabını eritir, kalbi perdeler.* Kişiyi kibir ve riya gibi başka hastalıklara sürükler.
* Nefsin üstünlük davasını güçlendirir.
* Zikrin nurunu ve tevekkülün lezzetini zayıflatır.
* İnsan kendi kusurunu görmez, başkalarını küçük görme eğilimi artar.
İmam Gazâlî ucb için şöyle der: “Kulun helâk olmasına sebepler çoktur; fakat ucb bunların en gizlisi ve en tehlikelisidir.”
Ucbun Nefsi Emmâre’deki Kökleri
Nefsi emmâre, aslında sürekli olarak şöyle fısıldar: “Sen iyisin… Sen faziletlisin… Senin amelin büyük… Senin sözün değerli…” Bu fısıltı bazen ibadette, bazen ilimde, bazen ahlâkta, bazen de sosyal ilişkilerde ortaya çıkar. Nefis, yaptığı en küçük hayrı bile büyüterek gösterir, başkalarının hayrını ise küçültür.
Nefsin ucbu besleyen düşünceleri:
* “Benim ibadetim çok güzel oldu.”* “Ben olmasam bu iş yürümez.”
* “Başkaları bilmez ama ben bu işi iyi bilirim.”
* “İnsanların çoğu gaflet içinde, ben farklıyım.”
* “Benim yolum, benim anlayışım daha üstün.”
Dikkat edilirse bütün cümlelerde ortak bir kelime var: Ben. Tasavvufun temel hedefi ise “ben”i eritmek, “O”nda fani olmaktır.
Büyüklerin Ucb Hakkındaki İkazları
Bâyezîd-i Bistâmî:
“Benliğini büyük gören bir kimse, Allah’ın büyüklüğünü nasıl görecek?”
Cüneyd-i Bağdadî:
“Ucb, ibadeti kendinden bilmek; tevazu ise ibadeti Allah’tan bilmektir.”
Abdülkadir Geylânî:
“İbadetle övünmeye kalkma. İbadet senin değil, Allah’ın lütfudur. Lütfu kendinden bilmek şirke kadar gider.”
Hasan-ı Basrî:
“Kul günahından dolayı ağlarsa ibadeti sebebiyle sevinmesinden daha hayırlıdır.”
Tasavvuf büyükleri ucbun, seyr-i sülûku tamamen durduran bir hastalık olduğunu söylemişlerdir. Çünkü ucb, kulun acizliğini ve fakrını görmesini engeller.
Ucbun Belirtileri – Kişide Nasıl Ortaya Çıkar?
* İbadetten sonra içte bir gurur belirmesi* Yaptığı bir hayrı kendinden bilmek
* Kendini başkalarından daha dindar, daha zeki veya daha değerli görmek
* İnsanlardan takdir beklemek
* Küçük ibadetleri büyük görme, küçük günahları hafife alma
* Kendi hatasını hemen mazur görme, başkasınınkini büyütme
Ucbun en zor tarafı şudur: kişinin kendisini beğendiğini kendisinin fark etmemesi.
Ucbdan Korunmanın Manevî Çareleri
1. Ameli Allah’tan bilmek
“Ben yaptım” demek, ucba kapı açar. “Bana yaptıran Allah’tır, kabul eden O’dur” demek, ucbu söndürür.
2. Nefsin acizliğini hatırlamak
Nefsi emmâre hayrı kendinden sanır; hâlbuki hayrı yaratan Allah’tır, nefis sadece araçtır.
3. Günahı unutmamak, hayrı unutmak
Sûfîler der ki:
“Günahını hatırla ki aczini bilesin; hayrını unut ki ucba kapılmayasın.”
4. Tevazu ve zillet makamına yönelmek
Kul ne kadar aciz olduğunu idrak ettikçe ucbun kökü kurur.
5. Gizli ibadetlere ağırlık vermek
İnsan bilmediği için takdir etmez; nefis de övünemez.
6. Başkalarının hayrını kendi hayrından daha büyük görmek
Bu, nefsi ezmek için en etkili yollardan biridir.
7. Dua ve istimdat
“Allah’ım, yaptığım ameli bana büyük göstermeden beni muhafaza eyle.” Bu dua, sûfîlerin sıkça tekrar ettiği bir istiâzedir.
Ucbdan Kurtulan Müridin Hâli
Ucbdan arınan kalpte şükür, tevazu, teslimiyet, fakr, mahviyet hâlleri meydana gelir. Kul yaptığı amelle övünmez, bilakis Allah’ın lütfundan dolayı mahcup olur. Böyle bir kalp, zikrin nurunu daha fazla taşır; ibadetten tat alır; kulluğun lezzeti derinleşir.
Tasavvufta denir ki: “Ucb kapıdan girerse, marifet bacadan kaçar.”
Ucbdan kurtulan kimse, manevî yolculuğun en tehlikeli engellerinden birini aşmış olur.

إرسال تعليق
İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...