Kadiri Yolu

 

Vecd

Vecd hali ne demektir

Vecd, hiçbir kasıt ve zorlama olmadan kalbinize akıp gelen sürpriz bir teveccüh, ilahi bir varidattır. Cemal tecellileri karşısında hissettiğin her türlü manevi lezzet ruhani hazdır.

 

Vecd, Kendiliğinden kulun kalbine gelip sevince veya kedere sebep olan, vasfını değiştirip Allah’a yönelten hale denilir. Nefsinin sıfatlarına yenik olan kul, vecd sayesinde Hakk’a yönelir.

Sufilere göre vecd tesadüfidir. Mevacid ise virdlerin sonucudur. Kimin vazifeleri, ibadetleri artarsa Allah’tan gelen lütuflar da artar. Ebi Ali Dakkak şöyle diyor: “Varidat, evrad neticesinde gelir. Zahirde virdi olmayanın, batında vâridi olmaz. Sahibinin, benlik hissettiği hiçbir vecd, gerçek vecd değildir. 

Kul, yaptığı ibadetler sayesinde itaatinin tadını duyar. Kulun batıni hükümleri, işleri de ona mevacid getirir. Nasıl halavet, yaptığı zahiri muamelelerin semeresi ise, mevacid de münazelelerin, ruhuna indirdiği evradın neticeleridir.

Vecdin birbiri ardınca vuku bulup güçlenmesine de “galebe” derler. Vecd, şimşek gibidir, görünüp kaybolur. Galebe ise yıldırımların birbiri ardınca çakıp kulu, iradesinden geçirmesidir. Vecd geçici, galebe kalıcıdır.

Üzüntü ve sevinç türünden kalpte bulunan her duygu vecddir. Kalpler kendi vecdlerini göremezler. 

Vecd, için şöyle söyleyenler vardır:

Vecd Haktan gelen mükaşefe ve ilhamlardır. Vecd halinde olan kişi önce sakin bir haldeyken daha sonra hareketlenmekte, hırıltılı sesler çıkarıp derin nefes almaya başlamaktadır. Vecd hali güçlü olan kimselerin bazılarında sakin bir görüntü olur. Allah’u Teala şöyle buyurur: “Onlar öyle kimselerdir ki Allah anıldığı zaman kalpleri titrer.” Hac:35

Eski tasavvuf şeyhleri şöyle demektedir:

Vecd hali iki türlüdür. Mülki vecd, Likai vecd. Mülki vecd “Bunu imkan bulamayan (Malik olamayan)” Bakara: 196 ayetin de geçtiği gibi bir şeye malik olmak veya olmamak anlamındadır. Likai vecd ise: “Önceden kendiniz için yaptığınız her iyiliği Allah katında bulacaksınız.” Kehf: 49 ayetin de geçtiği gibi karşılamak, buluşmak anlamındadır. Seni bulan ve sana malik olan her vecd mülkidir. Seni bulup karşılaştığın her vecd de likaidir. Kişi bu vecdle kalbi bir kavuşma sağlar, fakat bu ve kalıcı ve sabit değildir.

Ebul Hasan Husri şöyle söylemiştir:

“İnsanlar vecd konusunda dört gruptadırlar. Birinciler açıkça iddiacıdır (kendilerini olduğundan farklı göstermeye çalışırlar) İkinciler vecdi bazen lehine bazen aleyhine olanlardır. Üçüncüler vecdin hakikatine erenlerdir. Dördüncüsü vecdinde fenaya erenlerdir.”

Rivayet edildiği Sehl b. Abdullah: “Kitap ve sünnetten şahidi bulunmayan her vecd bâtıldır.” demiştir.

Ebu Said derki: Vecd havassın ilk mertebesi olup gayba imanın ürünüdür. Havass, vecd ve tasdikin tadına varıp kalplerinde bunların nuru parıldayınca kendilerinden her türlü şekk ve şüphe zail olur. 

Nefisler sebeplerle perdelidir.

Nefis sebeplerden kesildiği, zikrin berraklaştığı, kalbin sahv halinde rikkat ve safvet içinde bulunduğu, vaaz ve nasihatin kalbe yararlı olduğu, münacattan farklı bir makama yükseldiği, kendisine bir takım İlham ve hitaplar gelmeye başladığı, Kendisi de dikkatli bir kulak, gören bir kalp ve temiz bir gönülle bunları duyduğu zaman artık kendisi önceden görmediği şeyleri müşahede etmeye başlar. İşte buna vecd denir. Çünkü bu duygular daha önce kendisinde yoktu. O bu hal sayesinde duygularını bulmuş oldu. Çünkü vecd bulmak demektir.

Post a Comment

İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...

أحدث أقدم

Öne Çıkanlar

Nefs