Ebu Ümame (Ra.)’nin Misafirlerine Öğütleri

Süleyman b. Habib anlatıyor. Bir grupla Ebû Ümame’nin (r.a) yanına girdim. İncelmiş ve yaşı ilerlemiş bir ihtiyardı, fakat aklı ve mantığı görünüşünden çok üstündü. 

Bize ilk önce şunları söyledi:

Bu meclisiniz Allah’ın size karşı bir tebliği ve size karşı bir hüccetidir Resulullah gönderildiği vazifeyi iletti, Sahabeleri duyduklarını aktardılar. Siz de duyduklarınızı başkalarına aktarınız! Allah üç kimseyi cennete sokmayı veya onları ecir ve ganimetlere nail kılarak evine döndüreceğini tekeffül buyurmuştur. 

Birincisi: Allah yolunda cihada çıkan mücahittir. Allah böylesini cennete sokacağını veya sevap ve ganimetle geri döndüreceğini tekeffül buyurmuştur.

İkincisi: Abdest alıp camiye giden kişidir. Cenâb-ı Hak bunu da cennete sokacağını veya sevap ve ganimetle geri döndüreceğini uhdesine almıştır. 

Üçüncüsü: Evine selam vererek giren zattır.

Ebu Umame (ra) sözlerini şöyle sürdürdü:

• Cehennemde yedi kemerli bir köprü vardır. Mahkeme bu kemerlerin ortasında kurulur Kul getirilir, orta kemere varınca kendisine 
• Borcun var mıdır? diye sorulur. O da hemen borcunu hesap eder. “Allah’a karşı hiç bir sözü gizleyemezler” (Nisa/43) Evet, adam borçlarını hesaplar ve:

• Ey Rabbim! Şu kadar borcum var, der.

• Öyleyse borcunu öde! buyrulur.

• Bir şeyim yok ki! Neyle ödeyeceğimi bilmiyorum.

Bunun üzerine meleklere:

-- Onun sevaplarından alın diye emir verilir.

Adamın sevapları alına alına tek bir sevabı kalmaz. Sevapları tükenince yine meleklere:

-- Alacaklıların günahlarından alın, borçlunun sırtına yükleyin, buyrulur.

Duyduğuma göre bazı kimseler mahşer yerine dağlar misali sevaplarla varırlarmış. Sonra bu sevapları alacaklılarına verilirmiş ve bir tek sevapları kalmazmış. Sevapları tükenince bu kez alacaklıların günahlarından alınır, borçluların sırtlarına yüklenirmiş, böylece üzerlerine dağlar misali günahlar yığılırmış.

Aman yalandan sakının. Çünkü yalan günaha, günah da cehennem ateşine sürükler. Doğruluktan ayrılmayın, zira doğruluk iyiliğe, iyilik de cennete iletir.

Ey insanlar!

Siz cahiliyet devrindekilerden daha sapıksınız! Çünkü Allah kendi yolunda harcayacağınız bir dinara, bir dirheme yedi yüz katıyla mukabelede bulunacağını vadettiği halde siz keselerinizin ağızlarını sıkıyorsunuz. Allah’a yemin ederim ki önceki fetihler altın ve gümüş kaplamalı kılıçlarla değil, kemik, kurşun ve demir kaplı kılıçlarla gerçekleştirilmişti!” İbni Asakir, el-Kenz;8/223