Kadiri Yolu

 

İfk Hadisesi Ve Hadd-i Kazf

İfk Hadisesi Ve Hadd-i Kazf

Siretü'n Nebeviyye 

Ders Notları


بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم


İfk Hadisesi Ve Hadd-i Kazf

Hz. Aişe şöyle der: “Resulullah (Sav) sefere çıktığında hanımları arasında kura çekerdi. Kura kime çıkarsa onunla sefere çıkardı. Beni Mustalık gazası esnasında da, daha önce yaptığı gibi hanımları arasında kura çekti. Ve kura bana düştü de Resulullah (sav) beni beraberinde götürdü.” 

Hz. Muhammed (ﷺ) Beni Mustalik ile kısa süren bu savaş bittikten sonra, süratle Medine’ye dönüyordu. Son merhalede Hz. Aişe (ra), sabaha karşı def’i tabii için uzaklara kadar gitmişti. Orada zefar taşları ile süslü bir gerdanlık vardı bunu düşürdü. Kafilenin olduğu yere geldiğinde, bunun farkına varıp geri dönerek gerdanlığını aramaya başladı.

Gerdanlığı bulup kafilenin olduğu yere vardığında, bu kere kafilenin gitmiş olduğunu gördü. Bu halde gelip beni ararlar, düşüncesi ile yol üzerinde, harmanisini üzerine çekerek uykuya yattı. 

Kendisini aramaya fırsat kalmadan, Resulullah(ﷺ)’ın artçılarından Safvan bin Muattal es-Sülemi oraya geldi. Yerde yatanın kim olduğunu bilmediğinden yatmakta olana seslendi. Cevap alamayınca ölü zannıyla “İnna lillahi ve innâ ileyhi raciun” buyurdu. O sırada uyumakta olan Hz. Aişe (ra) uyandı. Onu gören Safvan, hemen devesinden inip deveyi çökertti ve Hz. Aişe’yi (ra) devesine bindi. Devenin yularından tutarak hızla yola koyuldu ve ancak kuşluk zamanı kafilenin konduğu yere ulaştı. 

Kafile, Hz. Aişe’yi (ra) gördüğünde, onun yokluğunun ancak farkına vardılar. Zira o sıralarda, Hicab ayeti nazil olduğundan, Peygamberin zevceleri kendilerine hizmet edenlerle konuşmazlardı. Aynı zamanda Hz. Aişe (ra), çok zayıf olduğundan deveye bindiğinde varlığı ile yokluğu pek fark edilemezdi.

Kafile Medine’ye vardıktan birkaç gün sonra, Abdullah bin Ubey bin Selul’un tahrikleri ile Hz. Aişe (ra) ile Safvan hakkında dedikodular yapılmaya başlandı. Bunu, Resulullah (ﷺ) ve Hz. Ebubekir (ra)’da duydu. Hz. Aişe (ra) ile Hz. Muhammed (ﷺ) arasında bu iftiradan dolayı bir soğukluk girdi. Artık hastalandığımda bana şefkat etmiyor ve iltifatta bulunmuyordu. Bunları benden kesti o zaman hz Aişe hastaydı izin istedi. Annesinin yanına gitmesine izin verilince Hz. Aişe (ra) babasının evine gitti. 

Hz Aişe der ki Resulullah (ﷺ) halka hutbe vermiş ama ben bunu bilmiyordum hutbesinde Allah'a hamd ve sena'dan sonra şöyle demiş: “Ey insanlar! Bazıları neden ailem hakkında bana eziyet veriyorlar? Ve onların hakkında gerçek dışı şeyler söylüyorlar? Vallahi ben onlar hakkında hayırdan başka bir şey bilmiyorum. Ve bu söylentiyi öyle bir adam için söylüyorlar ki, vallahi onun için de hayırdan başka bir şey bilmiyorum. Bu adam, evlerime ancak ben olduğumda girerdi.” Hz Aişe devamla: Bunun günahı hazreclilerden Abdullah Bin Ubey bin Selül, mistah ve Chaş kızı Hamne'yedir. Bu kadının böyle davranması kız kardeşi Zeynep binti Cahş'ın Resulullah'ın eşlerinden olmasından ileri gelmekteydi. Ondan başka onun kadınları arasında konum olarak bana rakip olabilecek kimse yoktu. Şu var ki Zeyneb'i Allah dini ile korudu. Hayırdan başka bir şey söylemedi. Ama Hamne binti Cahş yaydığını yaydı. Bunu da beni kardeşine rakip olarak gördüğünden dolayı yaptı. Bundan dolayı da bedbahlardan oldu. 

Resulullah (ﷺ)'in Bu sözü söyleyince useyd bin Hudeyir şöyle dedi: “ya resulallah onlar Evs'den ise onları sana bırakalım. Yok Eğer Hazrecli kardeşlerimizden ise emrini bildir. Allah'a yeminler olsun ki onların boyunları vurulmaya layıktırlar.” Hz Aişe şöyle söyler Resulullah (ﷺ) yanıma geldi. Yanımda annem babam ve ensar'dan bir kadın vardı. Ben ağlıyordum. O da benimle beraber ağlıyordu. Resulullah oturdu. Allah'a hamd ve senada bulundu. sonra: “Ya Aişe! İnsanların söyledikleri herhalde sana ulaşmıştır. Allah'tan kork. Eğer halkın söylediği türden bir kötülük işlediysen Allah'a tövbe et. Allah kullarının tövbesini kabul eder dedi. Vallahi o bana bunları söylerken gözyaşlarım hemen taştı. Öyle ki, artık onları hissetmiyordum. Benim yerime resullaha cevap vermeleri için ebeveynime baktım. Ama ikisi de konuşmadılar.

Allah'a yemin olsun ki ben hakkımda mescitlerde okunan kendisiyle namaz kılınan bir Kur'an ayetinin Allah tarafından indirilmesini kendim için küçüklük ve nefsim için horluk sayıyordum. Bunun yerine rasulullah'ın rüyasında Allah'ın hakkında söylenenleri yalanladığını görmesini onunla benim temizliğimi bilmesini ve duyurmasını diliyorum. Ne var ki hakkımda ayetinde. Vallahi Nefsim bundan daha değersizdir. Anne ve babamın konuşmadığını görünce ikisine şöyle dedim: “resullaha cevap vermiyor musunuz?” ikisi de: “vallahi ne cevap vereceğimizi bilmiyoruz” dediler.

Hz Aişe devamlı der ki vallahi o günlerde Ebubekir'in ailesinin karşılaştığı şeyle bir başka ailenin karşılaştığını bilmiyorum. Onlar benim adıma konuşmayınca gözyaşlarım akmaya başladı ağladım Sonra: “Vallahi söylenenler için asla Allah'a tövbe etmem. Vallahi insanların söylediklerini kabul etsem ve Olmayan şeyi söylesen bile Allah benim bundan uzak ve temiz olduğumu biliyor. Söylediklerini inkar etsem siz beni doğrulamayacaksınız dedim. Sonra Yakup Aleyhisselam'ın adını hatırlamak istedim hatırlayamadım. Ve sabır daha güzeldir. Sizin nitelendirdiklerinize karşı yardımcım Allah'tır dedim. Vallahi bu esnada uzun bir süre geçmeden Resulullah henüz yerinde iken Allah'tan gelip onu saran şey sardı. Vahiy geldi ve elbisesi ile örtündü. Başının altında deriden bir yastık koydular. Tanık olduğum bu durumu gördüğümde vallahi ne ürktüm ne de pür dikkat kesildim. Şu var ki temiz olduğumu ve Allah'ın bana zulüm etmeyeceğini biliyordum. Anne babam ise nefsim kudret elinde olan Allah'a yemin olsun ki nefeslerini tutarak bütün dikkatleri ile resulullah'ı izlediler. Öyle ki nefessiz kalıp can vereceklerini sandım.

Halkın söylediklerinin doğrulanacağına dair bir haberin gelmesinden korkuyorlardı. Bu hal Resulullah (ﷺ)'in üzerinden kalkınca oturdu sakallarından henüz terler akarken şöyle dedi: “Müjde sana Aişe! Allah senin temiz olduğunu vahyetti” şöyle dedim: “Allah'a şükürler olsun” sonra halkın yanına çıktı ve hitaben Allah'ın ayetten indirdiğini okudu sonra Mistah bin Usâsa, Hasan bin Sabit ve Hamne binti Cahş’a hat cezası olarak seksen değnek vurulmasını emretti. “Bunlar kötülüğü yayanlar arasında en hızlı olanlardı.” dedi. Bu iftira olayına da İfk hadisesi denildi.



1 تعليقات

İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...

إرسال تعليق

İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...

أحدث أقدم

Öne Çıkanlar