Kadiri Yolu

 

Beni Mustalik Gazvesi



                Beni Mustalik Gazvesi                 (2 Şaban I. 5-17 Ocak 626)

Beni Mustalik gazvesi, Müreysi gazvesi adıyla da anılır. Müreysi, Medine’ye yedi günlük mesafede Kudeyd mevkiinde bir suyun adıdır. Bu suyun kenarında, Huzafe kabilesinin Beni Mustalik kolu oturmaktadır.

Beni Mustalik gazvesi, hicretin beşinci (bazı tarihçilere göre altıncı) yılının Şaban ayında oldu. Bu gazvenin sebebi; Beni Mustalik kabilesi, Kureyş’in müttefikiydi. Kureyşliler, müslümanlardan intikam alabilmek için Arap kabilelerini müslümanlar üzerine kışkırtmayı bir an bile ellerinden bırakmıyorlardı. Kendilerinin yapamadıklarını, diğer kabileleri kışkırtarak onlara yaptırmak istiyorlardı. Bunun neticesi olarak kendi müttefikleri olan Beni Mustalik üzerinde de aynı baskıyı yaparak bazı müslümanlar aleyhine kışkırttılar.

Kureyş’in teşviki ile kaynaşmaya başlayan Beni Mustalik, müslümanlarla savaşı göze aldı. Hemen kendilerinden ve civardan asker toplamaya başladılar. Beni Mustalik kabilesinin reisi Haris bin Ebu Dırar, ani bir baskınla müslümanları yok etmek istiyordu. O’nun bu hazırlanışı, Resûlüllah(ﷺ)’a haber verildi. Resûlüllah(ﷺ), hemen bin kişilik bir ordu ile Beni Mustalik kabilesinin üzerine yürüdü. Her gazvede olduğu gibi, bu gazvede de yanına hanımlarından Hz. Aişe ve ile Ümmü Seleme’yi (ra) almıştı.

-*-

Beni Mustalik gazvesinde, İslâm ordusundaki münafıkların sayısı bundan evvelkilerinden çok daha fazla idi. Bunların gayesi, bir taraftan alınacak ganimetlerden istifade etmek, diğer taraftan fırsat buldukça İslâm ordusu içinde nifak çıkarmaktı. Medine’den İslâm ordusunun gelmekte olduğunu duyan düşman askerlerinin büyük bir kısmı kaçtı, yalnız Haris bin Ebu Dırar’ın yanında, kendi kabilesi Beni Mustalik halkı kaldı.

İslâm ordusu, Beni Mustalik kuvvetlerini, Müreysi suyunda hayvanlarını sularken bastırdı. Kendilerine, usulen müslüman olmaları teklif edildi. Kabul edilmeyince kısa süren bir savaşa girişildi. Beni Mustalik’ten on kişi öldürüldü. Bunun üzerine geri kalanlar teslim oldular. Böylece, yedi yüz kişi de esir olarak alındı. Ayrıca ganimet olarak beş bin koyun, iki bin deve de müslümanların eline geçti. Beni Mustalik kabilesinin reisi Haris bin Ebu Dırar, savaş meydanından kaçarak canını zor kurtardı.

-**-

Beni Mustalik gazvesinde alınan esirler arasında Haris bin Ebu Dırar’ır kızı Cüveyriye de vardı. Ganimet taksiminde Sabit ibni Kays’ın hissesine düştü. Cüveyriye, Resûlüllah(ﷺ)’a müracaat ederek “Bir kabile reisinin kızı cariye olamaz” diye itiraz edince, Resûlüllah(ﷺ)'da onu Sabit ibni Kays’tan satın alıp azad etti. Bunun üzerine Cüveyriye, müslüman oldu. Bu hal, Peygamber’in hoşuna gitti ve onu nikâhına aldı. Ashab-ı kiram, Resûlüllah(ﷺ)’ın Cüveyriye (ra) ile evlenmesini duyar duymaz, “Resûlüllah(ﷺ)’ın akrabaları esir olamaz” diye alınan bütün esirleri serbest bıraktılar.

-***-

İslâm ordusu, Beni Mustalik’ten dönerek Medine’ye gelirken, yolda Hz. Ömer’in (ra) sakası Cehcah ile ensardan Sinan bin Vebre (ra), şaka yaparlarken işi ciddiyete bindirip kavga ettiler. Araya girenler, olayı biraz daha büyüttüler. Ancak, ashabın uluları hemen kavgayı önlediler. Bu durumu fırsat bilen münafıkların reisi Abdullah bin Übey bin Selul: “Şu muhacirler azıttılar. Bizim yardımlarımızla geçinirler, sonra da bizi tahkire kalkarlar. Onlara bir şey vermeyiniz ki dağılıp gitsinler. Hele, Medine’ye varalım. Zengin ve itibarı çok olanlar, fakir ve düşkün olanları oradan çıkarırız” diyerek, ensari, muhacirlerin üzerine kışkırtmaya çalıştı. Abdullah bin Übey bin Selul’ün bu sözlerini duyan genç sahabilerden on beş yaşındaki Zeyd bin Erkam, durumu hemen Resûlüllah(ﷺ)’a bildirdi. O sırada yanlarında bulunan Hz. Ömer (ra): “Ya Resûlüllah! İzin ver, şu münafıkın başını vurayım” dedi. Fakat, Resûl-i Ekrem (ﷺ)“Ben müslümanım diyenin boynu vurulmaz.” İster misin ki, her tarafta Muhammed arkadaşlarını öldürmeye başladı, denilsin diyerek, bu teklifi reddetti. Bu konuşmaları duyan Ensar'dan bir kaç kişi, Abdullah’a gidip, Resûlüllah(ﷺ)’tan özür dilemesini söylediler. O ise, sarf ettiği sözleri inkâr ederek bir de yemin etti.

Abdullah bin Übey bin Selul’ün oğlu olan Abdullah bin Abdullah (ra), çok temiz ve samimi bir gençti. Babasının hal ve hareketlerine çok üzülürdü. Buradaki hadiseye de müthiş üzüldü ve ar etti. Medine’ye girerken babasının önüne geçerek: “Allah’ın Resûlü’nden izin verilmedikçe seni Medine’ye sokmayacağım. Zira, yaptığın iş zillettir” dedi. Bunu haber alan Resûlüllah(ﷺ), münafıkların reisinin Medine’ye girmesine müsaade etti ve oğluna da hayır dua etti.

Post a Comment

İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...

أحدث أقدم

Öne Çıkanlar

Nefs