Kadiri Yolu

 

Varlık Aleminin Zikri

Varlık Aleminin (Tespihi) Zikri  

“Yedi gökle yer ve bunların içinde bulunan melekler – cinler – insanlar onu tespih ederler hiçbir şey hariç değil hepsi ona hamd ile tespih eder fakat siz onların tespihini iyi anlayamazsınız o hakikaten halimdir gerçekten affedicidir.” İsrâ / 44

“Göklerde ve yerde olanların hepsi, mülkün sahibi, eksiklikten münezzeh, aziz ve hakim olan Allah’ı tesbih eder.” Cuma / 1 

Göklerde ve yerde bulunanlarla dizi dizi kuşların Allah’ı tespih ettiklerini görmez misin? Her biri kendi duasını ve tespihini (öğrenmiş) bilmiştir. Allah, onların yapmakta olduklarını hakkıyle bilir.” Nur / 41

“Göklerde ve yerde bulunan her şey Allah’ı tespih etmektedir. O, azizdir, hakimdir.” Hadid / 1

“Göklerde ve yerde olanların hepsi Allah’ı tespih etmektedir. O, üstündür, hikmet sahibidir.” Haşr / 1

“Göklerde ve yerdekilerin hepsi Allah’ı tespih eder. O, üstündür, hikmet sahibidir.” Saff / 1

“Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah’ı tespih eder. Mülk O’nundur, hamd O’nadır. O her şeye kadirdir.” Teğabun / 1

Canlı cansız tüm yaratılmış varlıkların Allah’ı tesbih ettiği açık ve net olarak ayetlerden anlaşılmaktadır. Kâinatta var olan her şey Allah’ı (tespih) zikretmektedir… 

Çağdaş diye nitelenen eğitim sisteminde, cansız olarak öğretilen varlıklar, tam tersi kendi oluşum programı dâhilinde zikir ile meşgul olmakta, Allah’ı tespih etmektedirler…

Varlıklar âlemi, denince eşsiz ve tarifi mümkün olmayan bir kâinat yapısı ile karşılaşır insanoğlu, dağı taşı, ağacın ve dalına konmuş kuşu, çiçekler, haşerat dâhil tüm hayvan ve insanlar yeryüzünde hareket eden her şey ve bunlara ilave olarak gök sakinleri ne varsa tamamı Allah’ı zikretmektedir. 

Varlıkların Allah’ı zikir etmesiyle ilgili üç farklı yaklaşım mevcuttur. Bütün varlıkların, özellikle de akıl sahibi olmayan varlıkların Yüce Allah’ı tespih etmesiyle ilgili olarak iki temel yaklaşım ve bir de birleştirici yaklaşım bulunmaktadır. Birinci yaklaşım, bu varlıkların kendilerine mahsus bir dille, bizim anlayamayacağımız bir şekilde Allah’ı sözlü olarak tespih ettikleri şeklindedir. İkinci yaklaşım, ise bu varlıkların, var oluşları itibariyle Allah’ın varlığına, birliğine ve eksiksizliğine delâlet etmeleri şeklindedir. Üçüncü yaklaşım, olarak da, söz konusu edilen ayetlerde zikri geçen akıllı varlıkların sözlü, akılsız varlıkların ise delâlet yoluyla Allah’ı tespih etmeleri anlayışını da zikredebiliriz. 

Aklı ve canı olmadığını düşünülen varlıkların Allah’ı zikrettiği ve onu secde ettikleri Kur’an’da zikredilmektedir. Bazı varlıkların canlı, his sahibi ve akıllı olduğunu, hatta konuştuğunu ima eden ayetler de vardır. 

“Öyle taşlar vardır ki Allah korkusuyla yuvarlanırlar!” (Bakara 2/74) 

“(Allah) duman halinde olan göğe yöneldi; ona ve yerküreye şöyle buyurdu: ‘İsteyerek veya istemeyerek gelin!’ Onlar da ‘İsteyerek geldik!’ dediler.” (Fussilet 41/11)

Ayrıca Kur’ân’da, Hz. Süleyman’a kuş dilinin öğretildiği  (Neml 27/16.)onun Hüdhüd kuşu ile konuştuğu (Neml 27/20-28) ve bir karıncanın konuşmasını anladığı (Neml 27/18-19.) ifade edilmektedir.  

Hadislerden Bazı aktarılacak örnekler:

Hz. Peygamber (sav)’den nakledilen bir hadis şu şekildedir: “Bir karınca, bir peygamberi ısırır; bu peygamber, karıncanın bulunduğu yuvanın yakılmasını emreder ve yuva yakılır. Bunun üzerine Yüce Allah o peygamberi: ‘Bir tek karınca yüzünden, tespihte bulunan koskoca bir topluluğu yaktırdın!’ diye vahiy yoluyla azarlar. (Buhârî, Cihâd ve Siyer, 147; Müslim, Selâm, 148; Ebû Dâvûd, Edeb, 164; İbn Mâce, Sayd, 10; Nesâî, Sayd ve Zebâih, 38.)

Yine Hz. Peygamber’den şöyle bir hadis nakledilmektedir: “Hz. Nûh’un oğluna emrettiği bir şeyi size haber vereyim mi? O, oğluna şöyle demiştir: Oğlum! Sana ‘sübhânallâhi ve bihamdihî’ demeni emrediyorum; zira bu, bütün mahlûkâtın duâsı ve tesbihi olup, onlar bu dua sayesinde rızıklandırılırlar. Nitekim Yüce Allah ‘Var olan her şey O’nu hamd ile tesbîh etmektedir.’ (İsrâ 17/44) buyurmaktadır.”  (Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, II, 170, 225)

Hz. Peygamber kurbağaları öldürmekten menetmiş, onların vıraklamasının tespîh olduğunu söylemiştir. (Nesâî, Sayd ve Zebâih, 36; İbn Mâce, Sayd, 10; etTaberânî, el-Mu’cemü’l-Evsat, IV, 104 (3716).)

Hz. Peygamber, bir gün yüklü binek hayvanlarının üzerinde oturan bazı insanları görür ve onlara şöyle buyurur: “Onlara salim olarak binin, salim olarak inin; onları yollarda ve sokaklarda konuşmalarınız için birer kürsü haline getirmeyin; zira nice hayvan vardır ki üzerine binenden daha hayırlıdır ve Allah’ı ondan daha çok zikreder.” (Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, III, 439-441.)

Hz. Peygamber bir gün iki kabrin yanından geçerken “Bu ikisine azap edilmektedir; fakat bunlar, büyük bir günahtan dolayı azaba uğramıyorlar. Bunlardan biri idrardan kaçınmaz, diğeri de (insanlar arasında) laf taşırdı.” buyurmuş; sonra da yaş bir hurma dalı alıp ikiye bölmüş, iki kabre bunları dikmiş ve “Umulur ki bu iki dal, kurumadıkları sürece onların azabını hafifletir.” buyurmuştur(Buhârî, Vudû’ 57, 59, Cenâiz, 81, 88, Edeb, 46, 49; Müslim, Tahâret, 291; Tirmizi, Tahâret, 53; Ebu Dâvûd, Tahâret, 11; İbn Mâce, Tahâret, 26; Nesâî, Tahâret, 27) 

Rasûlullah (sav), önceleri bir hurma kütüğünün üzerine çıkarak hutbe okuyordu. Ensâr’dan birinin Rasûlullah’a bir minber yapılmasını teklif etmesi üzerine Rasûlullah’a minber yapıldı. Cuma günü olunca Rasûlullah minberin üzerine çıktı. Eskiden minber olarak kullanılan hurma kütüğü, bir çocuk gibi ağlamaya başladı. Rasûlullah minberden aşağı inip onu kucakladı. Kütük hâlâ bir çocuk gibi inliyordu. Rasûlullah ise onu teskin etmek istiyordu.(Buhârî, Menâkıb, 25; Nesâî, Cuma, 17; Tirmizî, Cuma, 10, Menâkıb, 6.) 

Hz. Peygamber, bir hadisinde “Ben Mekke’de, henüz peygamber olmadan önce bana selam veren bir taş biliyorum ve hâlâ onun yerini hatırlıyorum.” buyurmuştur.(Müslim, Fezâil, 2; Tirmizî, Menâkıb, 5)

Abdullah b. Mes’ûd, “Biz Hz. Peygamber’in yanında iken, yenilen yemeğin tesbîh ettiğini duyuyorduk.” buyurmuştur. (Buhârî, Menâkıb, 25; Tirmizî, Menâkıb, 6; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, I, 460; et-Taberânî, el-Mu’cemü’l-Evsat, IV, 384 (4501), VII, 261 (7447).)  

Hz. Ali ra. şahid olduğu şu olayı aktarmaktadır: “ Biz Mekke’de Resulullah s.a.v ile birlikte bazı nâhiyelere doğru yola çıkmıştık, önüne gelen hiçbir dağ ve ağaç yoktu ki ona Esselamu aleyke ya Resulallah… Demesin” (Tirmizi)

Ebû Zerr el-Ğıfârî, Hz. Peygamber’in eline aldığı çakıl taşlarının, arı vızıldamasına benzer bir şekilde tespihinin duyulduğunu rivayet etmiştir.( et-Taberânî, el-Mu’cemü’l-Evsat, IV, 245 (4097)) 

İbn Abbas, horozun ötüşünü onun kendine mahsus tespihi olarak görmüştür.(es-Suyûtî) 

Mücâhid, “İster canlı olsun ister cansız, bütün varlıklar Allah’ı tespîh eder. Tesbihleri de sübhânallâhi ve bihamdihî şeklindedir.” demiştir.

Birisi el-Hasenü’l-Basrî’ye bir sofrayı göstererek onun da Allah’ı tespih edip etmediğini sorar; o da buna “Bir zamanlar (yani kesilip tahta olmadan önce) tespih ediyordu” cevabını verir.(et-Taberî, age, XIV, 606; İbnü’l-Cevzî, age, V, 39; İbn Kesîr, age, III, 41; el-Âlûsî, age, XV, 85) 

İkrime konuyla ilgili şöyle demiştir: “(Canlı) ağaçlar (Allah’ı) tespih eder; fakat (kesilmiş ağaç) direkler tesbîh etmez.” (et-Taberî, age, XIV, 605; İbnü’l-Cevzî, age, V, 39; İbn Kesîr, age, III, 41; es-Suyûtî, age, IX, 355; el-Bursevî, age, V, 163.)

Mikdâm b. Ma’dîkerb de “Toprak ıslakken tespih eder; kuruyunca tespihi bırakır. Yaprak, ağaçta iken tespih eder; kuruyup yere düşünce tespihi bırakır. Su, aktığı müddetçe tespih eder. Elbise yeniyken tespih eder; eskiyince tespihi bırakır. Vahşi hayvanlar ve kuşlar, bağırdıkları zaman tesbih ederler; susunca tespihi bırakırlar.” demiştir.(İbnü’l-Cevzî, age, V, 39; İbn Kesîr, age, III, 41; es-Suyûtî, age, IX, 355; el-Bursevî, age, V, 163.) 

Seleften bazıları, bu gibi ayet ve hadislerden hareketle suyun şırıltısını, kapının gıcırtısını bu varlıkların tespihi olarak görmüşlerdir. (İbnü’l-Cevzî, age, V, 39; İbn Kesîr, age, III, 41; es-Suyûtî, age, IX, 355; el-Bursevî, age, V, 163.)

Bütün bu hadis ve haberler, kâinattaki birtakım varlıkların, bizim bilemediğimiz ve kavrayamadığımız bazı yanlarının olduğunu ve bunların, ancak akıllı varlıkların sahip olabileceği birtakım özelliklere sahip olduğunu ifade etmektedir. Bu hadis ve haberlerden bazıları, hayvan ve bitki gibi canlı varlıkların, akıllı varlıkların sahip olduğu bazı özelliklere sahip olduğunu bildirirken, bazıları da taş ve kütük gibi cansız varlıkların da bu özelliklere sahip olduğunu ifade etmektedir. Tespih de bu varlıkların söz konusu özelliklerinden birini oluşturmaktadır. 

Sufilerden bazıları cansız kabul edilen varlıkların, keşf erbabına göre canlı olduğunu; nitekim salim kalp sahibi olup bu varlıklara kulak verenlerin, bunların kelâmlarını duyabileceğini söylemektedirler.

Biz onu(n hükmünü) hemen Süleyman’a bildirmiştik; (zaten) her birine hüküm ve ilim vermiştik. Davud’la beraber tespih etsinler diye, dağları ve kuşları buyruk altına aldık. (Bütün bunları) yapan bizdik. Enbiya / 79

Her şeyi insanın emrine veren onun buyruğu altına koyan Allah cc. tespih eden dağlar ve kuşları anlamada ona perde koyanda yine  O’dur. Bunların hepsinin hikmetleri mevcuttur.

 “Gök gürültüsü Allah’ı hamd ile tesbih eder. Melekler de heybetinden dolayı O’nu tespih ederler…” (Ra’d 13/13)1 

Kâinat sırlarına vâkıf olmak uyanık bir kalp ile olur. Gafil bir yaşam içinde ömrünü tüketen kalbin bu keşfi yaşamasına engel olan perdeler vardır. Gökte uçan kuşun çığlığı, yağmurla ıslanan toprağın kokusu kuruyana kadar ki hali, ağaçtan kuruyup düşene kadar yaprağın hali zikirdir. Allah o varlıklara hal dilleri ile zikir edebilmeyi nasip etmiştir. Yerle ve gök arasında bulunan melekler, cinler ve insanlar kendi tespihlerini duyarlar hepsinin kendilerine has bir lisanla zikirleri vardır. İşittiren O’dur,  İbrahim (as)’a dört meleğin zikrini işittirmesi gibi. “Subbuhun, kuddusün, Rabbul melâiketihî ve’r-rûh.” zikrini işitmiş ve bu zikir için tüm varlığını vermiştir.

Canlı ve cansız cümle âlem kendi lisanı ile zikrullaha devam eder. İnsanlar cinler ve melekler Allah’ı yüceltmekle tespih yaparlar. Unutmayın sabah akşam ve günün belli zamanlarında İnsan Allah’ı tespih etmekle yükümlüdür… Allaha emanet olunuz…

Hazırlayan: Mahmud Erol

Post a Comment

İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...

أحدث أقدم

Öne Çıkanlar

Nefs