Kadiri Yolu

 

AHMED er-RİFÂÎ

Bismillahirrahmanirrahim

AHMED er-RİFÂÎ

أحمد الرفاعي

Seyyid Ahmed b. Alî el-Mekkî b. Yahyâ er-Rifâî (ö. 578/1182) Rifâiyye tarikatının kurucusu.

Bağdat Batâih bölgesinde Ümmüabîde köyünde 512’de (1118), doğdu.  Doğum tarihi bazı müelliflerce 500 (1107) olarak verilmekle birlikte ilk kaynaklar 512 (1118) tarihi üzerinde ittifak etmişlerdir.

Ahmed er-Rifâî’nin Hz. Hüseyin soyundan gelen bir seyyid olduğunda bütün kaynaklar birleşirler. Ahmed er-Rifâî’nin babası Seyyid Ali, annesi ise Ebû Eyyûb el-Ensârî’nin soyundan Fâtıma el-Ensârî’dir. Babası öldüğünde yedi yaşında olan Ahmed er-Rifâî’yi, devrin büyük sûfîlerinden dayısı Mansûr el-Batâihî, annesi ve kardeşleriyle birlikte himayesine aldı. 

Kur’an öğrenimini ve hıfzını tamamladıktan sonra, devrin âlim ve mutasavvıflarından Ali Ebü’l-Fazl el-Vâsıtî ve diğer bazı âlimlerden İslâmî ilimleri öğrendi. Vâsıtî ona icâzet verdi ve hırkasını giydirdi. “Herkes üstadıyla ben ise talebem Rifâî ile iftihar ederim” diyen Vâsıtî, zâhir ve bâtın ilimlerine sahip bir âlim ve sûfî olduğunu belirtmek üzere ona “ebü’l-alemeyn” unvanını verdi. 

Ahmed er-Rifâî, Vâsıtî’nin ölümünden sonra dayısı Mansûr el-Batâihî’nin terbiye ve irşad halkasına girdi. Rifâî’ye hilâfet ve “şeyhü’ş-şüyûh” unvanını aldı. Ümmüabîde’deki tekkede müridlerin irşad ve terbiyesiyle meşgul oldu. Müridlerinin sayısının artması, o bölgedeki şeyhlerin haset ve kıskançlığına sebep oldu. Hakkında çeşitli iftiralarla halifeye şikayet edilirse de onun çalışmalarına bu şikayetler engel teşkil etmemiştir. Büyük bir sabır ve tevazu göstererek irşad vazifesine devam etti. Ahmed er-Rifâî, prensip olarak keramete önem vermemiştir.

Ahmed er-Rifâî, şiddetli bir ishal hastalığı sonunda 22 Cemâziyelevvel 578’de (23 Eylül 1182) vefat etti. Türbesi Bağdat’ın güneyinde Vâsıt yakınlarındadır. Ahmed er-Rifâî’nin nesli günümüze kadar devam etmiştir. Rifâî aileler Suudi Arabistan, Irak, Suriye, Mısır, Lübnan gibi ülkelerde bulunmaktadır.

Kaynaklar onu âlim, muhaddis, Şâfiî fakihi ve müfessir bir sûfî olarak tanıtırlar. Ahmed er-Rifâî’nin menkıbe ve eserlerinde görülen tasavvuf ve tarikat anlayışı Kitap ve Sünnete tamamen uygundur. 

Buna göre İslâm, “zâhir” ve “bâtın”ı ile bir bütündür. Bâtın zâhirin özü, zâhir bâtının zarfıdır; zâhir olmasa bâtın da olmazdı. Kalp cesetsiz olmaz, kalbi olmayan ceset ise çürür. Tasavvuf bâtın ilmidir. Tarikat şeriat demektir. Derviş olmak için toplumdan uzaklaşmak gerekmez. Müridler dünyevî meşguliyetlerini terketmeksizin, helâl ve harama dikkat ederek ve gafletten uzak kalmak suretiyle hak yolunda ilerleyebilirler. Tasavvuf baştan sona “edep”ten ibarettir ve bütün edepler Hz. Peygamber’in sünnetine tâbi olarak elde edilir.

Kaynakların zül, meskenet, fakr, inkisar ve tevazu sahibi olarak tanıttıkları Ahmed er-Rifâî, Allah’a bu faziletlerle vâsıl olduğunu, bunları tasavvufî yolunun birer esası olarak tercih ve tesbit ettiğini söyler. 

Dört büyük kutubdan biri kabul edilen Ahmed er-Rifâî’nin kutbiyyet makamına Abdülkadir-i Geylânî’den sonra yükseldiğini kaynaklar yazar. Gavsiyyet (bk. GAVS) ve kutbiyyet âleminin kendisine daha önce de teklif edildiği, ancak bu vazifeden affedilmesini istediği, bunun üzerine aynı vazifenin Abdülkādir-i Geylânî’ye verildiği, onun ölümünden sonra tekrar kendisine tevcih edilince kabul ettiği ve on altı sene bu makamda bulunduğu kaydedilmektedir.

Kurmuş olduğu tarikat bir süre Rifâiyye, Ahmediyye ve Batâihiyye adlarıyla anılmakla birlikte sonraları sadece Rifâiyye adı kullanılır olmuştur.

Eserleri.

  1. el-Hikemü’r-Rifâʿiyye. Kendisinin telif ettiği günümüze kadar intikal etmiş tek eseri olup küçük bir risâledir 
  2. el-Burhânü’l-müeyyed. Sohbetlerinden derlenmiştir. 
  3. el-Mecâlisü’s-seniyye. Meclisler tasavvufî sohbet ve mev‘izalardan ibarettir. 
  4. Erbaʿûne hadîsen. Kırk hadisi kendisinden itibaren Hz. Peygamber’e kadar ulaşan bir senedle vermektedir 
  5. Ḥâletü ehli’l-ḥaḳīḳa maʿallāh. Yukarıda geçen kırk hadisin şerhidir. 
  6. en-Nizâmü’l-hâs li-ehli’l-ihtisas. Kaynaklarda adı geçmeyen bu eserin üslûbundan Ahmed er-Rifâî’nin sohbetlerinden derlendiği anlaşılmaktadır. 
  7. el-Eşʿâr. Bazı şiirleri Ebü’l-Hüdâ es-Sayyâdî’nin Ahmed er-Rifâî hakkında yazdığı Kılâdetü’l-cevâhir adlı geniş biyografide bir araya getirilmiştir. 
  8. el-Ahzâb ve’l-evrâd. Bu eserlerden başka, Muhammed Sirâceddin er-Rifâî (ö. 885/1480) bazı sözlerini Rahîku’l-kevser min kelâmi’l-gavs er-Rifâʿî el-ekber (Beyrut 1887), Ebü’l-Hüdâ es-Sayyâdî ise bazı söz ve meclislerini el-Fecrü’l-münîr (İstanbul 1300) ve Kitâbü Külliyyâti’l-Ahmediyye (Kahire 1316) adlı kitaplarda bir araya toplamışlardır. Kaynaklarda ismi geçen Tarîku’s-sâʾirîn ilallah adlı eseri günümüze ulaşmamıştır.

Kaynak: TDV Ansiklopedisinden derlenerek hazırlanmıştır.

Post a Comment

İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...

أحدث أقدم

Öne Çıkanlar

Nefs