Kadiri Yolu

 

Bilgisizliğin (Cehalet) Kaynakları Hakkında Ayetler

Bilgisizliğin (Cehalet) Kaynakları Hakkında Ayetler


Bilgisizliğin (Cehalet) Kaynakları -2-


Bu yazıyı okumadan önce hatırlatalım bu konu ile ilişki olan diğer yazımızı okuduktan sonra bu yazının okunmasında fayda vardır. Bilgi Edinme Yolları Hakkında Ayetler -1- 

Sorgulama Yetersizliği (Taklit)


Topluma Uymak


“Yeryüzünde bulunanların çoğuna uyacak olursan, seni Allah’ın yolundan saptırırlar. Onlar zandan başka bir şeye tâbi olmaz, yalandan başka söz de söylemezler. Muhakkak ki senin Rabbin, evet O, kendi yolundan sapanı en iyi bilendir. O, doğru yolda gidenleri de iyi bilendir.” En’am: 116-117

“De ki: Pis ve kötü ile temiz ve iyi bir değildir; pis ve kötünün çokluğu tuhafına gitse (yahut hoşuna gitse) de (bu böyledir). Öyleyse ey akıl sahipleri! Allah’tan korkunuz ki kurtuluşa eresiniz. (1)Maide: 100 


Atalara (Geleneğe) Uymak


“Onlar bir kötülük yaptıkları zaman: «Babalarımızı bu yolda bulduk. Allah da bize bunu emretti» derler. De ki: Allah kötülüğü emretmez. Allah’a karşı bilmediğiniz şeyleri mi söylüyorsunuz?” A’raf: 28

“Onlar dediler ki: Babalarımızı üzerinde bulduğumuz (dinden) bizi döndüresin ve yeryüzünde (2) ululuk sizin ikinizin olsun diye mi bize geldin? Halbuki biz size inanacak değiliz.” Yunus: 78

“O halde onların tapmakta oldukları şeylerden (bu şeylerin onları azaba götürdüğünden)  şüphen olmasın. Çünkü onlar ancak daha önce babalarının taptığı gibi tapıyorlar. Biz onların (azaptan)  nasiplerini mutlaka eksiksiz olarak vereceğiz.” Hud: 109

“Kuşkusuz onlar atalarını dalâlette buldular da peşlerinden koşup gittiler.” Saffat: 69-70

“Onlara «Allah’ın indirdiğine uyun» dendiğinde: Hayır, biz babalarımızı üzerinde bulduğumuz yola uyarız, derler. Ya şeytan, onları alevli ateşin azabına çağırıyor idiyse! (3)Lokman: 21

“Yoksa bundan önce onlara bir kitap verdik de ona mı tutunuyorlar? Hayır! «Sadece, biz babalarımızı bir din üzerinde bulduk, biz de onların izinde gidiyoruz» derler. (4)Zuhruf: 21-22

“Onlara (müşriklere): Allah’ın indirdiğine uyun, denildiği zaman onlar, «Hayır! Biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz yola uyarız» dediler. Ya ataları bir şey anlamamış, doğruyu da bulamamış idiyseler?” Bakara: 170

“Onlara, «Allah’ın indirdiğine ve Resul’e gelin» denildiği vakit, «Babalarımızı üzerinde bulduğumuz (yol) bize yeter» derler. Ataları hiçbir şey bilmiyor ve doğru yol üzerinde bulunmuyor iseler de mi? Ey iman edenler! Siz kendinize bakın. Siz doğru yolda olunca sapan kimse size zarar veremez. Hepinizin dönüşü Allah’adır. Artık O, size yaptıklarınızı bildirecektir.(5)Maide: 104-105


Bilgi Kaynaklarını Etkin Kullanmamak “Zanna Uymak”


“Size ne oluyor? Ne biçim hüküm veriyorsunuz? Yoksa size ait bir kitap var da, (bu bâtıl inanışları) onda mı okuyorsunuz? Onda, beğendiğiniz her şey sizin için mutlaka vardır (diye mi yazılı)? Yoksa, «Ne hükmederseniz mutlaka sizindir» diye sizin lehinize olarak tarafımızdan verilmiş, kıyamet gününe kadar geçerli kesin sözler mi var? Sor onlara: Bu iddiayı onların hangisi savunacak? Yoksa ortakları mı var onların? Sözlerinde doğru iseler, hadi getirsinler ortaklarını!” Kalem: 36-41

“Bunlar (putlar), sizin ve atalarınızın taktığı isimlerden başka bir şey değildir. Allah onlar hakkında hiçbir delil indirmemiştir. Onlar ancak zanna ve nefislerinin arzusuna uyuyorlar. Halbuki kendilerine Rableri tarafından yol gösterici gelmiştir.” Necm: 23

“Ahirete inanmayanlar, meleklere dişilerin adlarını takıyorlar. Halbuki onların bu hususta hiç bilgileri yoktur. Sadece zanna uyuyorlar. Zan ise hiç şüphesiz hakikat bakımından bir şey ifade etmez.” Necm: 27-28

“Onların çoğu zandan başka bir şeye uymaz. Şüphesiz zan, haktan (ilimden) hiçbir şeyin yerini tutmaz. Allah onların yapmakta olduklarını pek iyi bilendir.(6)” Yunus: 36

“(Müşrikler:) «Allah çocuk edindi» dediler. Hâşâ! O bundan münezzehtir. O’nun (çocuğa) ihtiyacı yoktur. Göklerde ve yerde ne varsa O’nundur. Bu hususta yanınızda herhangi bir delil yoktur. Allah hakkında bilmediğiniz bir şeyi mi söylüyorsunuz?” Yunus: 68

“Ve dediler ki: Rahmân dileseydi biz onlara tapmazdık. Onların bu hususta bir bilgileri yoktur. Onlar sadece yalan söylüyorlar.” Zuhruf: 20


Aklın, Arzuların Güdümüne Girmesi “Hevaya Uymak”


” Böyle iken onlara ne oluyor ki, âdeta Arslan’dan ürküp kaçan yaban eşekleri gibi (hâlâ) öğütten yüz çeviriyorlar?” Müddessir:49-51

“Andolsun, biz cinler ve insanlardan birçoğunu cehennem için yaratmışızdır. Onların kalpleri vardır, onlarla kavramazlar; gözleri vardır, onlarla görmezler; kulakları vardır, onlarla işitmezler. İşte onlar hayvanlar gibidir; hatta daha da şaşkındırlar. İşte asıl gafiller onlardır. ” A’raf: 179

“Eğer sana cevap veremezlerse, bil ki onlar, sırf heveslerine uymaktadırlar. Allah’tan bir yol gösterici olmaksızın kendi hevesine uyandan daha sapık kim olabilir! Elbette Allah zalim kavmi doğru yola iletmez.” Kasas: 50

“Onlardan seni dinleyenler vardır. Fakat sağırlara -üstelik akılları da ermiyorsa- sen mi duyuracaksın? Onlardan sana bakan da vardır. Fakat -hele (gerçeği) göremiyorlarsa- körleri sen mi doğru yola ileteceksin?(7)” Yunus: 42-43

“Üzerine Allah’ın adı anılıp kesilenden yememenize sebep ne? Oysa Allah, çaresiz yemek zorunda kaldığınız dışında, haram kıldığı şeyleri size açıklamıştır. Doğrusu bir çokları bilgisizce kendi kötü arzularına uyarak saptırıyorlar. Muhakkak ki Rabbin haddi aşanları çok iyi bilir. (8)En’am: 119

“Andolsun ki, onlara da size vermediğimiz kudret ve serveti vermiştik. Kendilerine kulaklar, gözler ve kalpler vermiştik. Fakat kulakları, gözleri ve kalpleri kendilerine bir fayda sağlamadı. Zira bile bile Allah’ın ayetlerini inkâr ediyorlardı. Alay edip durdukları şey, kendilerini kuşatıverdi.” Ahkaf: 26

“Onlara akılları mı bunu emreder, yoksa onlar, azgın bir topluluk mudur?” Tur: 32

“Gel gör ki haksızlık edenler, bilgisizce kötü arzularına uydular. Allah’ın saptırdığını kim doğru yola eriştirebilir? Onlar için herhangi bir yardımcı yoktur.” Rum: 29

“Rabbinden apaçık bir delil üzerinde bulunan kimse, kötü işi kendisine güzel görünen ve heveslerine uyan kimse gibi olur mu?” Muhammed: 14

“(Seni yalanlayanlar) hiç yeryüzünde dolaşmadılar mı? Zira dolaşsalardı elbette düşünecek kalpleri ve işitecek kulakları olurdu. Ama gerçek şu ki, gözler kör olmaz; lâkin göğüsler içindeki kalpler kör olur.(9)” Hac: 46


Dip Notlar

(1)- Bu ayet İslâm’ın, kemiyetçi değil, keyfiyetçi olduğuna delâlet etmektedir. Aranacak olan çok değil, iyi, temiz ve helâl olandır.

(2)- Ülke olarak da kullanıla bilmektedir.

(3)-  Ayette geçen muhsin, bir hadise göre, «Allah’a, O’nu görür gibi kulluk edendir.» Kulluk, yalnızca günlük, vakitli, belli tapınma şekilleriyle değil, bütün hayatın Allah rızasına tahsisi ile gerçekleşir. «Ameller niyetlere göre» değer kazanır. Allah rızası için, bu niyetle atılan her adım, alınan her nefes… ibadettir, kulluktur, ihsandır.

(4)-  Böylece meleklere tapınmanın, bilgi ve kitap olarak bir dayanağı bulunmadığı, sadece körü körüne taklitten ibaret olduğu ortaya çıkmaktadır.

(5)-  Ayetten, nemelazımcılığın tasvip edildiği anlamı çıkarılmamalıdır. İlgili ayet ve hadislerin bütününü bir arada değerlendirdiğimiz zaman çıkan mana şudur: Herkes kendine, ailesine ve çevresine karşı vazifelerini yapmakla mükelleftir; iyiliği emretme ve yayma, kötülüğü yasaklama ve önleme de bu vazife içindedir. Kişi bütün bunları yaptıktan sonra başkalarının yoldan sapması ondan sorulmaz ve ona zarar da vermez. Hz. Ebubekir’in açıklamaları da bunu teyit eder: Kays, O’nun bir hutbesinde kendilerine şunu söylediğini nakletmiştir: «Siz bu ayeti okuyorsunuz ve yanlış tevil ediyorsunuz. Ben Allah Resulünün şöyle dediğini duydum: İnsanlar zalimi görüp de elinden tutarak mâni olmazlarsa Allah’ın onlara kendi katından umumî bir azap göndermesi yakındır.»

(6)- Bu ayette zanna tâbi olan müşrikler kınandığı gibi müslümanları da ilme teşvik vardır. Kadı Beydâvî’ye göre bu ayet, ilmi kaynağından tahsil etmenin vacip olduğuna, taklit ve zan ile yetinmenin câiz olmadığına delildir.

(7)- Mekke müşrikleri hazreti peygamberi tanıyor tebliğ ettiği Kur’an’ı dinliyorlardı ancak onun ve mesajını kabul etmeme konusunda peşin hüküm verilmiş olanlar Kur’an’ın söyledikleri kendilerine ne kadar masum ve haklı gelse de inançlarını ve yaşamlarını değiştirmiyorlar.

(8)-  İnsanlar çaresiz kalıp açlıktan ölüm tehlikesi gibi bir tehlike ile karşı karşıya kaldıklarında, haram olan şeylerden az miktarda yiyebilirler.

(9)- Bu ayet müslümanlara gezip dolaşmayı, geçmiş milletlerden kalmış harabeleri tetkik edip, kötülükleri yüzünden yok olup gitmiş milletlerin halinden ibret almayı tavsiye etmektedir. Ancak, ibret almak bir basiret ve olgunluk işidir. Ayette de belirtildiği gibi asıl körler, kalp gözlerini kaybedenler; yani, tarihi basiretle inceleyip, tarihî olaylar üzerinde düşünemeyen, bu yüzden de geçmiştekilerin işlediği hataları tekrar edenlerdir.

Post a Comment

İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...

أحدث أقدم

Öne Çıkanlar

Nefs