بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يم
ﷺ
Rahman ve Rahim Olan Allah’ın adıyla. Hamd, O’nadır. Hz. Muhammed salât ve selam O’nun temiz ailesine, ashabına ve kıyamete kadar tâbilerinin üzerine olsun.
Abdest Ve Farzları
Abdest, sözlükte. “belli organlarda suyu kullanma fiili”nin adıdır.Şeri ıstılahta; Hususi bir temizlik manasındadır, ya da niyetle başlayan hususi fiillerdir. Bu da yüz, eller ve ayakların yıkanması, başın mesh edilmesidir. Açık tarifle: Temiz suyun şeriattaki hususi şekliyle dört azada kullanılmasıdır. Asil hükmü, yani namaz için asıl olarak ondan maksat farz olmasındır. Çünkü Allah teala’nın şu ayeti ile namazının sıhhatinin şartıdır. “Ey İnananlar! Namaza kalktığınızda yüzlerinizi, dirseklere kadar ellerinizi, -başlarınızı meshedip- topuk kemiklerine kadar ayaklarınızı yıkayın. Eğer cünüp iseniz yıkanıp temizlenin; şayet hasta veya yolculukta iseniz veya ayak yolundan gelmişseniz yahut kadınlara yaklaşmışsanız ve su bulamamışsanız temiz bir toprağa teyemmüm edin, yüzlerinizi, ellerinizi onunla meshedin. Allah sizi zorlamak istemez, Allah sizi arıtıp üzerinize olan nimetini tamamlamak ister ki şükredesiniz.” Maide/6 ve Allah Resulu (SAv)’in, “Allah, abdesti bozulanın -abdest alana kadar- namazını kabul etmez.” Buhari ve Müslim hadisi ile vacib olduğuna ümmetin icmasıdır.
Hanefilere Göre Abdest Beş Çeşittir
1-Farz: Abdesti olmayan kimsenin farz ve nafile namaz kılmak, yada cenaze namazı ve tilavet secdesi, Kur’an okuması için maide 6 ayetteki hükme göre abdestli olması farzdır.
2-Vacib: Kabeyi tavaf için abdestli olmak vacibtir.
3-Mendub: Cenaze yıkamak için, uyku için, her abdest bozuldukça abdest alarak devamlı şekilde taharet üzere bulunmayı sağlamak için, Gıybet ettikten sonra alınan abdestler. bir abdestle ibadet ettikten sonra abdest bozulmadan abdest üzerine alınan abdeste mendupdur. dini eserleri okumak ve okutmak, ezbere Kur'an okumak için alınan abdestler de bu kısma girer. hangi ibadet niyeti ile olursa olsun, alınan bir abdestle Her çeşit ibadet yapılır.
4-Mekruh: Bir abdest ile namaz kılmadan, tekrar abdest almak gibi. Yani meclis değişse de onunla namaz vb. ibadetler eda etmedikçe abdest üzerine abdest mekruhtur.
5-Haram: Gasp edilmiş su veya Yetimin suyuyla abdest gibi.
Abdestin Farzları
Abdestin farzları dörttür.
1-Bir defa yüzü yıkamak: Yüz, baş saçı bitiminden çene altına kadar olan kısımla iki kulak yumuşağı arasındaki yerdir. Enine -boyuna yüzün hududu budur. Bu kısmın yıkanması farzdır. Gözlerin içine suyu ulaştırmak icab etmez. Ancak abdest alırken gözler sıkılmaz ve tamamen açık bulundurulmaz. Tabii bir şekil üzere yüz yıkanır. Bu durumda dudaklardan gözüken kısımların da yıkanması farzdır. Suyun göz kapakları çevresine de ulaşması icab eder. Kulak yumuşağı ile sakal arasında bulunan beyaz ve açık kısmın da yıkanması farzdır. Yüzde bulunan sakal ve bıyıkların da yıkanması gerekir; ancak köklerine suyun ulaşması şart değildir. Seyrek olan sakallarda saç diplerine de suyu ulaştırmak icab eder.
Bir kimse abdest aldıktan sonra bıyıklarını, kaşlarımı veya tırnaklarını kesmiş olsa, abdesti iade etmez... Mesh etmiş olduğu başının saçlarını da kesmiş olsa yine meshi iade etmesi gerekmez.
2- Kolları yıkamak: Parmak uçlarından kol dirseklerine kadar (dirsekler dahil) olan kısmın tamamını bir defa yıkamak farzdır. Bir kimsenin dirsekten kolu kesilmiş olsa, kesilen yerin yıkanması gerekir. Yıkanması farz olan bu azalar üzerinde, suyun ulaşmadığı, iğne ucu kadar kuru yer kalırsa, abdest sahih olmaz. Onun için tırnaklar uzayıp da parmak uçları altına su ulaşmaz ise abdest alınmış sayılmaz. Kına gibi boya veren maddelerin ellerde bulunması abdeste engel teşkil etmez. Ancak ele yapışan balık pulu ve suyun deriye ulaşmasını engelleyecek kalın boyalar abdeste mani teşkil ederler. Bunları abdestten önce gidermek gerekir.
Parmaktaki yüzük geniş ise, abdest esnasında bunu hareket ettirmek sünnettir. Fakat dar ise, onu hareket ettirmek farzdır. Çünkü dar yüzüğün altına hareket ettirmek sizin su ulaşmaz.
3- Başı meshetmek: Başın dörtte birini bir defa mesh etmek farzdır. En az bir elin üç parmağı ile veya el ayasından üç parmak miktarı bir kısımla başın mesh edilmesi kifayet eder. Bundan az bir miktarla mesih caiz değildir. Eğer parmak uçları ile mesih yapılır da parmaklardan su damlıyorsa, bu caizdir. Bir kimsenin saçları uzun olsa ve bu saçlarından en az üç parmak miktarı bir kısmı mesh etse; fakat mesh edilip ıslanan kısmın altında başı bulunmasa bu mesih sayılmaz. Çünkü başın dışı meshedilmiş demektir.
Kulakları mesh etmek, başı mesh etmek yerine geçmez.
Bir insan kollarını yıkayıp da ellerinde ıslaklık varken başını bu ıslaklıkla mesh ederse caizdir. Fakat mestlerini mesh ettikten sonra aynı ıslaklıkla başını, yahut başını mesh ettikten sonra aynı ıslaklıkla mestlerini mesh ederse veya bir uzvundan ıslaklık alarak mesih yaparsa bu caiz değildir. Yeni bir su alarak mesih yapmak gerekir. İster damlasın, ister damlamasın karla başı meshetmek caizdir. Bir kimse yüzü ile beraber başını da yıkasa, bu başın meshi yerine geçerse de keraheti vardır. Çünkü emredilen şekilde hareket etmemiştir. Başın bir kısmı traş edilmiş olsa da, traş edilmeyen kısım üzerine mesih yapılsa caizdir. Başın ön, orta, arka, sağ ve sol kısımlarından herhangi biri mesh edilse kifayet eder.
Başa giyilen takke ve sarık üzerine mesh sahih olmaz. Kadınların da başörtüsü üzerine mesihleri caiz değildir, ancak elde damlar şekilde su olur da, bu su baş örtüsü altındaki saçlara ulaşırsa bu mesih sahihtir.
4- Ayakları yıkamak: Ayak bilekleri üzerindeki şişkin kemikler (topuklar) dahil her iki ayağın birer kere yıkanması farzdır. Eğer topuktan bir şey kalmayacak şekilde ayak kesilmiş olsa, bu ayaktan hiçbir şey yıkamak gerekmez. Dirsek kemikleri de böyledir, yani bu kemiklerden eser kalmayacak şekilde kol kesilmiş olsa, bu koldan bir şey yıkamak gerekmez. Topuktan veya dirsekten geri kalan kısım olursa, buranın yıkanması icab eder. Bir insan zeytinyağı gibi bir yağla ayaklarını yağladıktan sonra abdest alarak bu ayaklar üzerinden suyu yürütse ve yağlılıktan dolayı ayaklar suyu kabul etmese, abdest câiz olur.
• Bir insanın ayağında yarık bulunup da oraya merhem koysa ve bundan sonra abdest alınca su merhem altına geçmese bakılır. Eğer su değmesi yaraya zararlı ise bu abdest câizdir, değilse câiz olmaz.
• Bir uzuvda (organda) bulunan ıslaklığı, üzerinde kuruluk olan diğer bir uzva nakletmek suretiyle alınan abdest sahih olmaz. Ancak gusülde bu câizdir; çünkü gusülde bütün vücut tek bir âza hükmündedir.
• Abdest azaları üzerinde bulunan yaraları yıkamak; yaraya bir zarar vermiyorsa, bunları yıkamak gerekir. Eğer zarar veriyorsa yara meshedilir (ıslak elle silinir). Mesih de zarar veriyorsa, yara sarılarak ıslak elle sargı üzeri mesh edilir, sağlam olan ve sargı dışında kalan yerler yıkanır. Eğer abdest åzalarının çoğunda yara bulunur da bunları yıkamakta zarar varsa, teyemmüm edilir. Azlık teşkil eden sağlam kısımlar yıkanmaz. Bir insan yağmura tutulsa veya bir nehre düşse de abdest azalarının tamamı veya bütün vücudu ıslanmış olsa, bunun abdesti de sahih olur, guslü de; ancak guslün sahih olabilmesi için ağzına ve burnuna su vermiş olması gerekir. Çünkü abdest ve gusülde niyet farz değildir.
إرسال تعليق
İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...