11. Mektup: Kalpler bir kandil gibidir
Ey Aziz,
Kalpler bir kandil gibidir. Oradan nur parıldaması lazım… Oradan parıldayacak nura: her sabah ortalığı aydınlatan güneş ve ziyası misal olabilir… Kalbinde, o aydınlığı bulmaya bak… O aydınlık kalplerde bir tevhid nurunun, sabah müjdeleri gibi çakacağı zamanı düşün… Onların doğuracağı burç : “Sabah aydınlığının, artmaya başladığı zamana yemin ederim…” (81/18) Ayetindeki mana ufuklarıdır…
-”Güneş, kendisi için çizilen, muayyen bir karargâhta seyreder.” (36/38) Mealine gelen Ayet-i Kerimenin eflak burçlarında, aynel – yakin güneşleri, tam istila makamına oturduğu zamanı an… Ve bu halleri tedarike çalış. İşte, o tevhid müjdelerinin zuhur ettiği, aynel – yakin güneşinin merkezine konduğu zaman; bu beşeri vücudun zulmeti yok olur… Nerede bilirmisin?… Öğrenmek istiyorsan dinle :
– “Nurları, önlerinde gider…” (57/12) Cümle-i celilesinin lemaan eden ziyaları arasında… Olan yalnız bu değildir… Daha neler olacağı, aşağıda sırası ile anlatılmıştır… “Geceyi gündüze katar…” (22/61) Meâlindeki ayetin manâ sırrı sana zahir olur.
–”Allah, iman edenlerin yarıdır… Onları, zulmetlerden nura çıkarır…” (2/257) Âyet-i Kerimesi, bir ezeli inayetin habercisidir. Ama ince bir nikapla örtülüdür… O müjdeci geldikten ve o güneş doğduktan sonra, bu nikap aralanır… Sonra daha başka neler olacağını anlatmaya devam edeceğiz… Dinle… Şeytan askerleri ile kalb askerleri birbirine girerler… Onların muharebe meydanı, şu Ayet-i Kerimenin mana sahasıdır “Şeytanı düşman biliniz..” (35/6)
Şeytanın askerleri :
“Muhakkak şeytan size açık bir düşmandır…” (7/12) Mealine alınan ilahi kelâmın işareti ile bellidir. Sonra : “Kadın ve oğullara karşı, sevgi, insanlara süslü gösterilmiştir.” (3/14) Ayet-i Kerimesi ile belirtilen zümrede, o şeytana yardımcı askerdir…
*
Kalp askerleri daralıp çaresiz düşebilirler ve o zaman: “Göğsüm daralıyor, dilim peltek konuşuyor…” (26/13) Cümlesi gereğince, doğruyu ifade edip hal ve ıztırar diliyle yalvarmaları da muhtemeldir… Onların duası; tazarru ve tam bir niyazla şundan başka ne olabilir ki… “Bizi affet… Bizi bağışla… Bize merhamet eyle… Sen bizim mevlâmızsın… Kâfir kavme karşı. bize yardımını esirgeme…” (2/286) İşte bu yalvarma ve yakarmadan sonradır ki: “Gaybın anahtarları onun katındadır.” (6/59) Manasına alınan gizli nidacı çıkar; onlara şöyle seslenir: “Kendinizi aşağı görmeyiniz… Mahzun da olmayınız… Halbuki siz üstünsünüz.. (3/139)
Sadece böyle bir nida ile kalınacağını sanmayasın… “Muhakkak, askerlerimiz onlara galebe çalar…” (37/173) Manasındaki Ayet-i Kerimenin sırları imdatlarına yetişir… Hem de : “Allah’tan yardım ve fetih geldi.”(110/1) Bayrağını taşıyarak… Hem de nereden bilir misin?… “Muhakkak biz fethettik…” (48/1) Çıkışından… İşte bundan sonradır ki, asıl yardım başlar: “Biz muhakkak, Peygamberlerimize ve onunla beraber iman edenlere yardım ederiz.” (40/51) Ayet-i Kerimesindeki mana kılıçları kınından sıyrılır… O kılıçların kını da şu Ayet-i Kerimenin özlü manasıdır:
-“Dilediğimizin derecesini yükseltiriz.” (6/83)
Bu kından çıkan kılıçları kim durdurabilir ki? Aldıkları emir gereğince, düşmana saldırırlar…
*
Bundan sonra o düşmanlar için ne beklenir ki?… Hezimetten başka… İşte o da olur. Ve: “Allah’ın izni ile, onları hezimete uğrattılar.” (2/251)
Bu hezimetten sonra fetih haberleri ortaya yayılır…
“Allah’tan yardım… Yakında fetih…” (61/13)
Haberleri etrafa dağılır… Ne kadar güzel…
İşte bundan sonra hal dili canlanır ve şu duayı okur:
«Allah’ım, mülkün sahibisin. Mülkü dilediğine verirsin… Ve mülkü dilediğinden alırsın… Dilediğini zelil eder, dilediğini de aziz kılarsın… Hayır senin elindedir… Sen her şeye kadirsin… (3/26)
Allah’ım, kalp düşmanlarımız için bize nusretini esirgeme… Amin!…
إرسال تعليق
İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...