13. Mektup: Kalpler mücella bir aynadır
Ey Aziz kardeş,
Kalpler mücella bir aynadır; ancak üzerinde bulunan tozdan perdeyi sıyırmak gerekir. Çünkü oraya esrarı ilahiyenin nurları vuracak…
“Allah yerin ve semaların nurudur…” Nur/35
Ayeti celilesi lambasından çıkan nur, yukarıda işaret edilen aleme, yani kalp bucağında lemean etmeye başladığı zaman onun tesiri ile kalp kandili yanar…
Yanan o kalp kandili;
“Camdan bir kap içindedir. O da ayrı bir kap içindedir … Sanki bir yıldızdır; inci gibi Parıldar…” Nur/35
Sonra o kalpten keşif şimşekleri de çıkmaya başlar… O keşif şimşeği:
“Ne şarka mensuptur, ne de garba.” Nur/35
Cümlesindeki mana bulutlarından çıkar… Ve:
“O mübarek bir ağaçtan yanar…” Nur/35
Mana-ı Kerimi mucibince taa ötelerden gelir; keşif ağacını aydınlatır… O, o kadar asli bir şeffafiyete maliktir ki:
“Ona Ateş dokunmasa da yanar.” Nur/35
Mealine genel ayeti kerime onun safiyetini anlatır… Ve bu ayet-i kerimedeki derin mana gereğince, fikir kandilleri kendiliğinden yanar…
Nasıl yanmasın ki, Allahu Teala’nın esrar nuru orada lemean ediyor…
*
Yeter ki, o esrarı ilahinin nuru oraya vursun… İşte o zaman, sırlar seması tümden yıldızlarla bezenir… O yıldızların durumu:
“Onlar yıldızla yollarını bulurlar.” (16/160)
Ayet-i Kerimesi İle tespit edilmiştir…
O yolu bulduran aslında yıldız değil, nur-u ilâhidir…
“Biz, dünya semasını, yıldızların süsü ile bezedik…” (37/6)
Mealini taşıyan Âyet-i Kerime de o ilahi nur alemini anlatır…
*
Yeter ki, iç aleminde o ilahi sırların nur kandili parıldaya… Sonrası ya hep birden, ya da yavaş yavaş, parça parça, peyder pey gelir…
O geleceklerin bir kısmı yukarıda anlatıldı… Bir kısmını da aşağıda anlatacağız… Oku… Ya da dinle… Ama anlamaya çalış…
Huzur mehtapları doğar… Huzur… O mehtabin buradaki adı kamerdir… Hangi ufuktan bilir misin?…
«Nur üstüne nur…” Nur/35
Ufkundan… O kamer doğar… Yükselir… Yükselir… Ve:
«Kamere biz menziller tayin ettik.” (36/39)
Âyet-i Kerimesi ile anlatılan makama kurulur.
*
Sonra, gaflet bulutların kalmaz olur…
“Gecenin kaplayışına yemin olsun…” (93/1)
Cümle-i celilesi ile bildirilen gaflet gecelerin açılmaya başlar. Hangi emirle bilir misin?…
“Ortalığı aydınlatan gündüze yemin olsun…” (93/2)
Emri celili ile…
*
Sonra… Sonra… Neler olacak anlatalım :
“Onlar seherlerde istiğfar ederler.” (3/17)
Cümlesinde işaret edilen, zikir reyhanları nefha nefha açılıp saçılmaya başlar…
Hüzün, esef nağmeleri ile :
“Onlar, ancak gecenin bir’ Kısmında uyurlardı…” (51/17)
Âyetindeki manâ gereğince, seher bülbülleri şakımaya başlar…
“Allah dilediğini nuruna hidayet eder…” Nur /35
Ayet-i Kerimesindeki özlü mana devletinin sabahı aydınlanmaya başlar…
*
Sonra… Maarif güneşleri :
“Allah kimi dilediyse, o hidayeti buldu…” (7/178)
Âyet-i Kerimesinin manâ burcundan doğar.
Ve şu Âyet-i Kerimedeki mana esrarı sana zuhur eder:
“Güneşe lâyık değildir ki, aya kavuşa… Gece de gündüze geçe… Hepsi kendilerine has bir felekte yüzerler…” (38/40)
Ve nihayet asıl önemli mesele önünde çözülür…
“Allah insanlara meseller darb eder… Ve Allah her şeyi bilendir…” (24/35)
Manasındaki darb-ı mesel şekilleri arasından, içinden çıkılması ve anlaşılması hayli güç letaifin perdesi aralanır. Ve sana hakikatlar runüma olur…
*
Bu anlatılan hallerin, hemen hepsi, esrar-ı ilâhinin nuru, iç aleme ışık tutmasıyla olmaya başlar. Ondan, onunla onu dileyelim…
إرسال تعليق
İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...