Kadiri Yolu

 

Abdulkadir Geylani’nin Gençlere Nasihatı

Bismillahirrahmanirrahim

Gençlere Nasihati:

Hz. Geylani tevbe etmek için bir genç önünde dikildiği zaman şöyle derdi: Sen kendiliğinden benim karşıma gelmedin; Bilakis seni getirdiler. Sen kendi fikrini değiştirmedin; Bilakis değiştirdiler. Sen buraya kendi iradenle gelmiş değilsin;  Bilakis seni talep ettiler. O zorlu yolculuğunu sen kendi ayaklarında gelmedin; bilakis seni burada hazır ettiler….

Sen yanımızda olmadığın zaman bizim yardımımız seni korusun. Sen artık bizdensin; gözetimimiz sana eşlik etsin. Kendimize yakınlaştırmak için seni nice harekete geçirdik. Vuslatımıza erdirmek için seni nice rahatsız ettik. Ünsiyetimiz için sana nice adımlar attırdık. İşaretimiz için sana nice hitaplar ettik!…

Ey genç! Tövbe Et! 

Görmüyor musunuz: Tevbe edesiniz diye Allah Teala sizi nice belalarla imtihan ediyor? Oysa siz yine de akıllanmıyor, tam tersine ona isyankarlıkta ısrar ediyorsunuz!

Bu zamanda belaya uğrayan kişiler ancak Hakka kurbiyette en önde olan kimselerdir ( ahad-ı efrad)!

Yalancılık bir mahrumiyettir, nimet değildir, günahların karşılığıdır. Yalan, ne bir derecede ne de keramette bir üstünlüktür.

Sufiler Melik olan, her şeyin sahibi olan Allah Teâlâ katındaki dereceleri artsın diye türlü türlü belalara uğrarlar ve onlara sabrederler. Çünkü onların dileği sadece Cenabı Hakk’ın rızasıdır. Onlar nimete tam olarak kavuşsalar da, hiç kavuşmasalar da kendilerinin daima kayıp ve hüsranda olduğunu, helakte olduklarını düşünürler.

Allah’ım!

Senden helak değil, yakınlık diliyoruz. Dünyada da ahirette de sana nazar etmeyi, Cemaline bakmayı niyaz ediyoruz. Dünyada kalplerimizle, ahirette de gözlerimizle… El-Fetturrabbani

Nimete kavuşup  belayı defetme yolunu tercih etme. Hoşuna gitsin veya gitmesin, nimet sana ancak kısmet ile gelir. Beladan hoşlanmasan da, def etmeye çalışsan da senin başına gelecektir. Her halinde  Allah’a teslim ol. ”O dilediğini yapar” Hac:18

Sana nimet geldiği zaman zikir ve şükür ile meşgul ol. Bela geldiği zaman ise sabır, rıza hoşnutluk ve ondan nimetlenme ile meşgul ol.  Başına gelen o şeylerde fani olmaya, onları unutmaya çalış. Başka şeylerle ilgilenmeye bak. Ta ki Refik-i Ala (en güzel arkadaş) olan Cenab-ı Hakka vasıl olasın. Sıddıkların ve şehitlerin makamlarına sen de ulaşasın.

Beladan dolayı ağlayıp sızlanma. Onun için dualara sarılma. Cehennem ateşinden daha büyük bir ateş yoktur. Fakat şöyle rivayet de vardır: ”Cehennem mümine der ki: ey Mümin! çabuk geç; senin nurun benim ateşimi söndürüyor!” Cehennem ateşini söndüren bu nuru elbetteki mümine dünyada iken de arkadaş olur ve onun sayesinde, isyankarlardan ayrılır. İşte bu nur ile cehennem ateşi söndürülür. Bela kulu helak etmek için değil, denemek için gelir.

Kalbimde bir kişiye karşı buğz veya sevgi bulursan, o kişinin davranışlarını Kitap ve sünnete vur; eğer hoşuna giderse o kişiyi sev. Eğer hoşuna gitmezse, sevme. Aksi halde kendi arzu ve isteklerine uyarak o kişi sevmiş veya ona karşı buğzetmiş olursun” Sakın heva ve hevese uymayasın; o seni Allah yolundan saptırır.” Sad: 26

Bir kişiyi ancak Allah Teala için terk et. Bunun sebebi de onu büyük günah işlerken veya küçük günahlarda ısrarcı olduğunu görmen olsun.

Kaderine razı ol; Allah teala ile kaderi ve takdiri hakkında tartışma. Aksi halde seni param parça eder. Ondan gafil olma ki, selamete erdirsin. Onun dininde heva ve hevesinle karar verme. aksi halde seni rezil eder. Sakın kendine güvenme; seni onunla  ya da ondan daha şerlisi ile iptila eder, imtihan eder.

Su-i zan ile de olsa, bir takım işaretleri kötüye  hamlederek dahi olsa, hiç kimseye zulüm yapma. Zalimin zulmü hiçbir zaman etti ile kalmaz.


Post a Comment

İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...

أحدث أقدم

Öne Çıkanlar

Nefs