Kadiri Yolu

Umretü’l-Kaza

 Umretü’l-Kaza Nedir ?


Bu umreye, Umretü'l-Sulh adı da verilir. Resul-i Ekrem (sav), hicretin altıncı yılında ashabıyla Mekke'ye hareket edip de Hudeybiye de yapmış olduğu musalahanın neticesinde, sulhname hükümlerine göre bu sene Kâbe'yi ziyaret edecekti. İşte bu sebeple, hicretin yedinci yılı Zilkade ayının başlarında (Mart 629) Medine'den hareket etti. Bu sefere, kadınlardan ve çocuklardan başka iki bin kişi ile, Biat-ı Rıdvan mensupları da dahil olmak üzere tam teçhizatla yola çıkıldı. Kafilenin yanında yedek olarak yüz at ve kurban edilmek üzere yetmiş deve bulunuyordu.


Bu umreye, kaza denilmesinin sebebi: Kaza kelimesinin mukaza,

yani hükümleşme manasından gelmiş olmasındandır. Bu itibarla

umretül-kaza, verilen hükme göre yapılan umre demektir. Kaza etmek, borcu yerine getirmek demek değildir. Zira bu umrede, birinci umrede bulunanların bulunmasının lüzumu, Peygamber (sav) bildirilmemiştir.


Umretü'l-kaza yapmak isteyenler, Zülhuleyfe'de toplandılar. Burada Mekke'ye bir nizam altında yürüyüşle gidilmesi kararlaştırıldı ve ihrama girildi, yola çıkıldı. Kafilenin önünde, keşif kolu olarak gönderilen Muhammed bin Mesleme (ra) gidiyordu. Mekke'ye yaklaşmak üzere iken, Muhammed bin Mesleme, yolda rastladığı Kureyşlilere. Peygamberin umre niyetiyle yolda bulunduğunu bildirdi.

Bunlar da aldıkları haberi Mekke'ye ulaştırdılar. Kureyşlileri bir korku aldı Hemen bir şahıs göndererek silahların Mekke dışında bırakılmasını Peygambere bildirdiler. Peygamber de gelen şahsa anlaşma hükümlerinin yerine getirileceğini ve Kureyş'in Mekke'yi boşaltmasını bildirdi. Böylece iki tarafın anlaştığı şekilde hareket edildi.


Ashab-ı kiram kılıçlarını muhafızlara teslim ederek, tekbir ve tehlil

ile Mekke'ye girdiler. Mekkeliler, Kuaykıan tepesine çekilip orada

Müslümanları seyretmeye başladılar. İslam cemaatini büyük bir disiplin altında hareket eder tarzda görünce, İslama karşı meyilleri arttı.


Ashab-ı kiram, Mekke'ye girerken, Abdullah bin Revaha (ra). Resul-i Ekrem (sav) önünde şiirler söyleyerek ilerliyor ve etraftaki ashab da yüksek sesle tekbirler alarak Mekke semalarını inletiyorlardı. Böylece Mekke şehrine girerken, Hz. Ömer (ra). Abdullah bin Revaha ya "Peygamberin önünde şiir mi söylüyorsun?" diyerek itiraz edince, Peygamber de: "Ya Ömer, bu, hasma oktan müessirdir, bırak okusun" cevabını verdi.


Müslümanlar Mekke'ye girdikten sonra doğru Beytullah'a gittiler.

Hz. Muhammed (sav), deve üzerinde Kâbe'yi tavaf etti. Elindeki asa ile Hacerü'l-Esved'i istilâm etti. Ashab da tavaf ve istilam ettiler.


Müslümanlar tavafa henüz başlamak üzere iken bu sırada Kureyşlilerin: "Medine'de sıtmadan dolayı Muhammed ve ashabı

zayıf düşmüşler" dedikleri haberi, Hz. Peygambere geldi. Hz

Peygamber de Mekkelilerin bu sözü üzerine ashabına, düşmana

kendilerini zayıf göstermemelerini ve tavafta remel yapmalarını emretti. Remel, yedi defa Kâbe'yi Muazzama'nın etrafında dönerek yapılan tavafın ilk üçünde seri ve canlı, son dördünde ağır ve temkinli yürümektir. Bu sünnet halen mevcuttur.


Resul-i Ekrem (sav). tavafını yaptıktan sonra Safa ile Merve

tepeleri arasında sa'y yaptı. Sonra Merve tepesi civarında kurbanlarını kesti, saçlarını tıraş ettirdi. Daha sonra da Kâbe-i Muazzama'nın içine girdi. Bilal-i Habeşi de Kabe üzerine çıkıp gür sesi ile ezan okudu. Bu ezan, Mekke semalarında ilk okunan ezandır. Bütün ashab, cemaat halinde öğle namazlarını kıldılar. Bu, görülmeye değer bir manzara idi. Bu manzara karşısında, İslâmların birlik ve beraberlik içinde hareket ettiklerini, birbirlerine karşı daima hürmetkår ve lütufkar davrandıklarını gören Kureyslilerin içinde, Islâmiyete karşı bir hayranlık duygusu uyandı.


Ashab, Mekke'ye girerken silahlarını şehrin kenarında bekleyen

muhafızlara teslim etmişlerdi. Namazdan sonra silahları bekleyen

muhafızlar değiştirilerek onlar da gelip umrelerini tamamladılar.

Bundan sonra muhacirler, ensar kardeşleri ile birlikte şehri gezip.

eski hatıraları tekrarladılar. Ensara, evlerinin mallarının ve dükkânlarının yerlerini gösterdi. Bir kısım muhacirler, bıraktıkları malların yerinde başkalarının iş yaptığını ve onları ele geçirdiklerini üzüntü İle gördüler. 


Hz Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem Hz. Meymune ile Mekke'de evlenirken, birkaç gün daha burada kalmak istediyse de kureyşliler, müddetin tamam olduğunu Hz. Ali'ye müracaat ederek Hz peygamber'e söylemesini istediler. Peygamberin evlenmek için kalmak teklifini kabul etmediler. Böylece Müslümanlar anlaşmada belirtilen müddet içinde Mekke'den ayrıldılar.


Post a Comment

İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...

أحدث أقدم

Öne Çıkanlar

Nefs