Sabır ve aşk hikmet diline ulaştırır

<<Bizim yolumuz dikenlidir ayağını seven bizim yolumuzda yürümesin>> der seyyid Abdülkadir Geylani tasavvuf yolu çetin tezkiyelerle doludur bu yolda yürümek isteyen, muhakkak şeyhinden himmet almalı ki dikenli yolun ayaklarda açacağı yaraların acıları bir nebze olsun hafiflesin.

Canınız yanacak, gözlerinizden yaşlar akacak, terk edilmesi için uğraştığınız heva ve hevesiniz sizi perişan edecek, nefisle mücahede yolculuğunda bunlar kaçınılmaz savaşlardır. Nefsinize karşı yumuşak güçle terbiye yolunu tercih etmeli. Kötülüğü aşkla uzaklaştırmalı, gözyaşıyla, güzel öğütle, sabırlı olmakla, gönülde taşıdığın aşka yakmalısın nefsini her halinde iyilikle cevap vermelisin her şeye, sövene dilsiz, dövene elsiz gerek diyen yunus gibi...

Efendimiz aşkla, şevkle ashabını yetiştirmiş, Rabbine olan aşkı ümmetine olan merhameti ile ashap istikamet ve şekil aldırmıştır. Onun tedrisatı dünyaya yönelik değil ukba'ya yönelik amellerle doludur. Dünya gönülden çıkarılmıştır. Ondan nasibi olan helal lokma unutulmamışdır. Secdelerde ağlayışı, kıyamda ayaklarının topuklarının çatlamsı Hakka olan sevgi'nin kendisine verdiği kazandırdığı yakınlığa şükür içindir.

Aşk ve sır, Hikmet diliyle aydınlanır ancak aşıkların sırra ulaşması Hak’la olma haliyle oluşur. Öyle ağırdır ki, sırrı kaldırmak zor gelir. Yusuf kardeşi Bünyamin'i yanında tutmak için ona iftira atılmasını sağladı. 

Seyri sulük halindeki derviş her hale açıktır. O istikamet üzere olmalıdır. Zamanımızın ateşi bile eskilerin ateşini yutmaktadır. Eskilerin eserlerine değer vermek yok aynı zamanda okuyabilende kalmadı, eski kanaat ve değerlere özenen yok, inançlar değil arzularımız var, heva ve hevesler hayata yön vermekte. 

Derviş her halinde aşka bürünmeli. Aşkın için arınmalısın onunla her an birlikte olmalısın. Herkese bu yolda aşkı anlatan, yaşamakta yol gösteren birileri olagelmiştir. 

Mürşid olmuş, leyla olmuş, şirin olmuş, Üveys’in anası olmuş fark etmez kimi maddi, kimi manevi aşkla anladığı kadar ilerlemiştir. Allah Celle Celalühü Resulüne Hüzünlü zamanında gözü ve gönlü gökyüzüne yöneldiğinde şu hitabı duydu; “Rabbim seni terk etmedi” O’nun sözünü kendi sözüne eyledi .

Nefsine kulak asma, o ister onu öldürmek için değil muhatap almadan  sen onu Yaradana yönelt ki, onun nuru sende var olsun, onu da seni de huzuruna tutsun.

Manevi erenler yaşarken ve dünyadan irtihal ettikten sonrada eserlerinden ve ruhaniyetlerinden dersler alınabilir hikmet diliyle, bakışlarıyla istidatlı olan gayretli şevkli olanları yola daha sıkı bağlarlar. Sohbetlerini dinledikçe kalp güzellikleri, sırları artar aldıklarını hayatına monte etmek ister müridler. Kalp muhabbetullah arzusu ile zamanla sıralanır ve Hikmet dilide açılır.

Seyir halinde her nesneye ve her şeye bakışın değişir, farklılaşır olayların arkasındaki hikmetleri görmeye, anlamaya başlarsın. Tevekkülün teslimiyet ile sükûnet halin gerçekleşir. İşte o zaman gönlün çağlamaya başlar. Hikmet dili gönlüne sonra da taşıp diline dökülür gönüllere şekillendirerek dokunuşlar yapar. Rüya ve hakiki zuhurat da işaretler verilirse önemlidir.

Benlik ortaya koymadan dilinden dökülen sana ihsan edilen lutüflardır. Olur olmaz konuşmaya, kafiyeli konuşma arzusuna kapılmamaya, derviş dikkat etmelidir. Az konuş ki dökülenlerin yeri de dolsun. Gözlemleyen, olayların arkasında ki hikmeti anlamaya çalışan dirilerin içine saklanmış sırlara vakıf olur Allah’ın izniyle. Sabırlı ol gönül sabırla dolarsa dilinden hikmet dökülür. Hayatta yaşadığın ne varsa bir hikmet üzeredir, hamlıktan sabır fırının ateşinde pişenler kurtulur.

Her ne halde olursan ol yönün ona dönük olsun. Sabırla ve namazla ona yönelip, Ondan isteyin bu yolda doymak, kanmak yoktur. Her an bir başka güzelliklerle doludur. O’nun hazineleri bitip tükenmek bilmez. Sakın haline aldanma, haline değil ona yakınlığa bak, sen nazla niyazda aşkta olmaya bak, asıl yurduna dönmek için gayretini sabırdan, şevkini aşkla bağlanmaktan vazgeçme, ona yakınlığa ulaşıncaya kadar sabırla istikamet üzere devam eyle…