Kadiri Yolu
Nisa suresi 153-164. Ayetlerin Tefsiri


 En-Nisâ Sûresi 153-164. Ayetlerin Tefsiri

Tarih: 27.08.2024

بِسْمِ ‬‮اللّٰهِ ‬‮الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يم




Bu kesimde yine Yahudilerden bahsedilmektedir. Hz. Musa (as)'dan ve çeşitli peygamberlerin zamanda yaptıkları isyanlardan ve fesatlardan bahsedilmektedir. Allah'ın ayetlerini inkar etmeleri Hz. İsa (As)'ın öldürdüklerini söylemeleri karşılığında Allah Teala İsa’nın ölmediğini göğe kaldırıldığını açıklayan ayetle onların söylediklerinin doğru olmadığını ve kıyamet gününde O’nun şahid olacağı ifade edilmektedir.


يَسْـَٔلُكَ اَهْلُ الْكِتَابِ اَنْ تُنَزِّلَ عَلَيْهِمْ كِتَابًا مِنَ السَّمَٓاءِ فَقَدْ سَاَلُوا مُوسٰٓى اَكْبَرَ مِنْ ذٰلِكَ فَقَالُٓوا اَرِنَا اللّٰهَ جَهْرَةً فَاَخَذَتْهُمُ الصَّاعِقَةُ بِظُلْمِهِمْۚ ثُمَّ اتَّخَذُوا الْعِجْلَ مِنْ بَعْدِ مَا جَٓاءَتْهُمُ الْبَيِّنَاتُ فَعَفَوْنَا عَنْ ذٰلِكَۚ وَاٰتَيْنَا مُوسٰى سُلْطَانًا مُب۪ينًا

153. - “Kitap ehli, senden kendilerine gökten bir kitap indirmeni istiyorlar. (Buna şaşma!) Mûsâ’dan, bundan daha büyüğünü istemişler ve “Allah’ı bize açıkça göster” demişlerdi. Böylece zulümleri sebebiyle onları yıldırım çarptı. Sonra kendilerine apaçık deliller gelmesinin ardından (tuttular) buzağıyı tanrı edindiler. Biz bunu da affettik ve Mûsâ’ya apaçık bir güç ve yetki verdik.”

Ey Muhammed, senden Yahudiler, gökten kendilerine bir kitap indirmeni ve se­nin doğruluğunu gösteren bir mucize getirmeni isterler. Onların ataları da Pey­gamberleri Musa’dan, senden istedikleri şeylerden daha büyük şeyler istemişler­di. "Allah'ı bize apaçık olarak göster gözümüzle görelim." demişlerdi. Bu azgın­lıkları ve cüretleri yüzünden onları bir çığlık veya yakan bir ateş onları yakalayı vermiş de ölmüşlerdi. Sonra Allah onları, Musa'nın duasıyla tekrar diriltmişti. Burada Hz. Musa’da yüce Allah’ı açıkça görmek istemiş, ancak o bunu iman ve şevkinden kaynaklanan bir nedendir. Daha sonra bu Yahudi­ler, kendilerine Allah'ın kudretini ve birliğini gösteren apaçık deliller gelmesine rağmen ki, bunlar dokuz mucize açık olmasına rağmen Allah’ı bırakıp buzağıyı ilah edindiler ve ona taptılar. Biz, bu cinayetleri­ni de affettik. Musa'ya, Peygamberliğinin doğruluğunu gösteren açık mucizeler ve deliller verdik.

Âyette zikredilen ehl-i kitaptan maksat, kendilerine Tevrat verilen Yahudilerdir. Yahudiler, Hz. Muhammed’den, gökten bir kitap getirmesini istemiş­lerdir. Yahudilerin Resulullah’tan istedikleri bu kitabın nasıl bir kitap olmasını talep ettikleri hususunda müfessirler çeşitli görüşler zikretmişlerdir.

Muham­med b. Ka'b el-Kurezi diyor ki: "Yahudilerden bir kısım insanlar Resulullaha geldiler ve ona: "Musa, Allah katından yazılı levhalar getirdi. Sen de bize, Allah katından yazılı levhalar getir seni tasdik edelim." dediler. Bunun üzerine Allah teala bu ve bundan sonraki âyetleri indirdi.

Katade’ye göre ise Yahudilerin, Hz. Muhammed’den kendilerine indir­mesini istedikleri kitap, Yahudilere mahsus olacak bir kitaptır.

"Yahudiler Resulullah´tan istemişlerdir ki o, Allah´tan, bütün yaratıkların, benzerini getir­mekten âciz kaldıkları, kendilerinin de hak Peygamber olduğuna şahitlik ettikle­ri ve Yahudilerin, Resulullaha tabi olmalarına emreden bir kitabı, gökten Yahu­dilere indirilmesini istesin. İstenen bu kitabın yazılmış bir kitap olması, onları hepsine veya bir kısmına indirilmiş olması muhtemeldir.


وَرَفَعْنَا فَوْقَهُمُ الطُّورَ بِم۪يثَاقِهِمْ وَقُلْنَا لَهُمُ ادْخُلُوا الْبَابَ سُجَّدًا وَقُلْنَا لَهُمْ لَا تَعْدُوا فِي السَّبْتِ وَاَخَذْنَا مِنْهُمْ م۪يثَاقًا غَل۪يظًا


154. - “Söz vermeleri (ni takviye) için Tûr'u başlarına diktik de onlara, «Baş eğerek kapıdan girin» dedik, «Cumartesi günü sınırı aşmayın» dedik. Kendilerinden sağlam söz aldık.”

Onlar söz verdikleri için korksunlar ve böylelikle sözlerini bozmasınlar diye Tur dağını üzerlerine kaldırdık. İbni Kesir: “Onlar Tevrat'ın hükümlerine bağlanmayı kabul etmeyince Hz Musa'nın onlara getirdiği şeylerden yüz çevirdikleri ortaya çıkınca bu durum olmuştur.”

Allah onların tepesine bir dağı kaldırmış, ondan sonra da bu hükümlere bağlı olmalarını istemiş bunun üzerine bağlı kalmışlardır. Tepelerine bir dağın yükseltilmesi ve böylece tehdit edilmeleri gerekmişti ve buna rağmen bunlar sözlerinde durmamışlardı. Bu ne kadar korkunç bir tabiattır!

Onlara Kudüs kapısından secde ederek girin dedik, yani şehre girdikleri vakit başlarına eğerek girmeleri emredildiği halde onlar bu emre muhalefet etmişler ve isyan etmişlerdir. Yine cumartesi günü aşırı gitmeyin dedik cumartesi gününü gereğince korumalarını, o gün de Allah'ın kendilerine haram kıldığı şeylere bağlı kalmalarını, haddi aşmamalarını emrettiğimiz halde, buna muhalefet edip isyan ettiler. Allah'ın yasakladığını işlemek için çeşitli hilelere başvurdular. İşte bu onların tabiatıdır.

Ve kendilerinden sağlam bir söz aldık bu söz oldukça ağır bir sözdü. Bütün bu verdikleri sözleri tek tek bozdular. Bundan sonra gelecek olan buyrukta sözlerini bozduklarının delillerini teşkil etmektedir:


فَبِمَا نَقْضِهِمْ م۪يثَاقَهُمْ وَكُفْرِهِمْ بِاٰيَاتِ اللّٰهِ وَقَتْلِهِمُ الْاَنْبِيَٓاءَ بِغَيْرِ حَقٍّ وَقَوْلِهِمْ قُلُوبُنَا غُلْفٌۜ بَلْ طَبَعَ اللّٰهُ عَلَيْهَا بِكُفْرِهِمْ فَلَا يُؤْمِنُونَ اِلَّا قَل۪يلًاۖ

155. - “Sözleşmelerini bozmaları, Allah'ın ayetlerini inkar etmeleri, peygamberleri haksız yere öldürmeleri, "Kalplerimiz perdelidir" demelerinden ötürü Allah, evet, inkarlarına karşılık onların kalplerini mühürledi, onun için bunların ancak pek azı inanır.”

Sözlerini bozmaları yüzünden yüce Allah'ın onlardan almış olduğu teminatı bozmaları sebebiyle, Allah'ın delillerini, burhanları, peygamberler vasıtasıyla tanık oldukları mucizeleri inkar etmeleri, peygamberleri öldürmeleri, “kalplerimiz perdelidir bizi davet ettiğin şeyleri anlamıyoruz.” demeleri yüzünden biz onları lanete uğrattık daha doğrusu inkarların sebebiyle Allah onların kalplerini sapıklık ve azgınlık mührü ile mühürlemiştir de onlar, iman edilmesi gereken her şeye değil pek az şeye iman eder olmuşlardır. Böylece hiç iman etmemiş gibi olmuşlar ve kalpleri mühürlenmiştir. Abdullah b. Selam (ra.) ve benzeri, çok azı müstesna, onlardan kimse iman etmez.


وَبِكُفْرِهِمْ وَقَوْلِهِمْ عَلٰى مَرْيَمَ بُهْتَانًا عَظ۪يمًاۙ

156. - “Bir de inkâr etmelerinden ve Meryem'in üzerine büyük bir iftira atmalarından;”

Her ne zaman peygamber gönderilmiş ise onlar küfürlerini, inkarlarını tekrarlamışlardır. Hiçbir delil olmaksızın Meryem'e zina isnat ederek büyük bir iftirada bulunmaları,


وَقَوْلِهِمْ اِنَّا قَتَلْنَا الْمَس۪يحَ ع۪يسَى ابْنَ مَرْيَمَ رَسُولَ اللّٰهِۚ وَمَا قَتَلُوهُ وَمَا صَلَبُوهُ وَلٰكِنْ شُبِّهَ لَهُمْۜ وَاِنَّ الَّذ۪ينَ اخْتَلَفُوا ف۪يهِ لَف۪ي شَكٍّ مِنْهُۜ مَا لَهُمْ بِه۪ مِنْ عِلْمٍ اِلَّا اتِّبَاعَ الظَّنِّۚ وَمَا قَتَلُوهُ يَق۪ينًاۙ


157. - “Ve «Allah elçisi Meryem oğlu İsa'yı öldürdük» demeleri yüzünden (onları lânetledik). Halbuki onu ne öldürdüler, ne de astılar; fakat (öldürdükleri) onlara İsa gibi gösterildi. Onun hakkında ihtilâfa düşenler bundan dolayı tam bir kararsızlık içindedirler; bu hususta zanna uymak dışında hiçbir (sağlam) bilgileri yoktur ve kesin olarak onu öldürmediler.”

Onlar küfürle yetinmeyip Hz İsa'yı öldürdükleri iddiasında bile bulundular ve aşırı şekilde yüzsüzlük ettiler. Hz Mesih'in burada Allah'ın resulü olmakla nimetlendirilmesi, Eğer onların söyledikleri sözün bir parçası ise; o takdirde onlar Hz Mesih ile alay olsun diye bunu söylemiş olurlar. Yüce Allah'ın Hz Mehdi Resul olmakla nitelendirilmiş olması ihtimali de vardır burada Allah azze ve celle Hazreti Mesih'in öldürülmesi ve asılmasını reddetmektedir. Ona benzeyen birisini öldürdüler ve astılar Hz İsa hakkında ihtilafa düşenler onun hakkında öldürülmek istenmesinden önce veya sonra olmuşsa o takdirde ihtilafa düşen yahudilerdir eğer ondan sonra ise o zaman itirafa düşen hristiyanlardır onun öldürülmesi konusunda şüphe içerisinde dediler bu hususta onların bilgileri yoktur ancak zamana dayanmaktadırlar Hz Mehdi hakkında kesin bir bilgi sahibi değillerdir itikat konusunda zan caiz değildir. Onu gerçekten öldürmemişlerdir. Yani onu öldürdükleri bir hakikat değildir ya da Onu öldürdüklerinden kendileri emin kimseler değildir.


بَلْ رَفَعَهُ اللّٰهُ اِلَيْهِۜ وَكَانَ اللّٰهُ عَز۪يزًا حَك۪يمًا


158. - “Bilâkis Allah onu (İsa'yı) kendi nezdine kaldırmıştır. Allah izzet ve hikmet sahibidir.”


Bilakis Allah Hazreti Mesih'i semaya yükseltmiştir Allah güçlüdür Kimse ona zarar vermeye kalkışamaz ona sığınan kimsede zarar etmez her ne takdir eder ve ne hüküm verirse bütün yaratma ve fiilleri sonsuz hikmete mebnidir. Hz Mesih'in semalara yükseltilmesi de bu hikmetli işlerdendir. Allah Mesih hakkında şöyle demektedir:


وَاِنْ مِنْ اَهْلِ الْكِتَابِ اِلَّا لَيُؤْمِنَنَّ بِه۪ قَبْلَ مَوْتِه۪ۚ وَيَوْمَ الْقِيٰمَةِ يَكُونُ عَلَيْهِمْ شَه۪يدًاۚ



159. - “Ehl-i kitaptan her biri, ölümünden önce ona muhakkak iman edecektir. Kıyamet gününde de o, onlara şahit olacaktır.”


İki mana ihtimali vardır kitap ehlinden hiç kimse yoktur ki ölümünden önce ona inanacak olmasın 1 mana Bu ayeti kerimede Yahudi ve hristiyanlardan ölümden önce Hz İsa'ya iman edip onun Allah'ın kulu ve Resulü olacağına inanmayacak hiç bir kimse yoktur bu durum mükellefiyet vakti kesilmiş olacağı için imanın fayda vermeyeceği zaman olan ruhunun çıkmasından kısa bir süre önce aynel yakin bilmesi sırasında olacaktır tercih edilen ikinci mana şudur bu ayette Hz. İsa'nın ölümünden önce kitap ehlinden ona inanmayacak hiç kimse yoktur bu kitap ehli ise ahir zamanda onun nüzulü esnasında hayatta bulunacak olan kitap ehlidir. O da kıyamet günü aleyhlerinde şahit olacaktır kendisini yalanlayadıklarına dair Yahudilerin aleyhine hakkında aşırıya gittiklerine dair de Hristiyanların aleyhine şahitlik edecektir.


فَبِظُلْمٍ مِنَ الَّذ۪ينَ هَادُوا حَرَّمْنَا عَلَيْهِمْ طَيِّبَاتٍ اُحِلَّتْ لَهُمْ وَبِصَدِّهِمْ عَنْ سَب۪يلِ اللّٰهِ كَث۪يرًاۙ


160. - “Yahudilerin zulümleri sebebiyle kendilerine helal kılınmış hoş şeyleri yasakladık ve birçok kimseleri Allah yolundan çevirmelerinden dolayı.”

Onlar kitaplarını olmadık şekilde tevil ettikleri, tahrif ettikleri ve değiştirdikleri için kendilerine helal olan bir takım şeyleri haram kıldılar.Bunları da kendilerini daha az bir sıkmak, baskı altında tutmak ve aşırı gitmek yoluyla yaptılar. Kendilerine helal kılınmış olan şeyleri yasakladılar ve birçok ki kişiyi Allah yolundan çevirmelerinden dolayı kendilerine helal kılınmış şeyleri yasakladık.


وَاَخْذِهِمُ الرِّبٰوا وَقَدْ نُهُوا عَنْهُ وَاَكْلِهِمْ اَمْوَالَ النَّاسِ بِالْبَاطِلِۜ وَاَعْتَدْنَا لِلْكَافِر۪ينَ مِنْهُمْ عَذَابًا اَل۪يمًا


161. - “Kendilerine yasaklanan faizi almaları ve haksız yere insanların mallarını yemelerinden ötürü. Onların kafir olanlarına elem verici bir azap hazırladık.”

Kendilerine yasaklanan faizi almaları bize nasıl Hadim kılınırsa onlara da haram kılınmış fakat onlar faiz alıp vermeye devam etmişlerdi. rüşvet de benzeri haram Yollar ve Allah'ın haram kılmış olduğu türlü muamele yollarıyla insanların mallarını yemelerinden ötürü onların kafir olanlarına elem verici bir azap hazırladık. Bu azab ahirette hazırlanmıştır.


لٰكِنِ الرَّاسِخُونَ فِي الْعِلْمِ مِنْهُمْ وَالْمُؤْمِنُونَ يُؤْمِنُونَ بِمَٓا اُنْزِلَ اِلَيْكَ وَمَٓا اُنْزِلَ مِنْ قَبْلِكَ وَالْمُق۪يم۪ينَ الصَّلٰوةَ وَالْمُؤْتُونَ الزَّكٰوةَ وَالْمُؤْمِنُونَ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِۜ اُو۬لٰٓئِكَ سَنُؤْت۪يهِمْ اَجْرًا عَظ۪يمًا۟


162. - “Fakat onlardan ilimde derinleşmiş olanlara, sana indirilen Kitap'a ve senden önce indirilen Kitaba inanan müminlere, namaz kılanlara, zekat verenlere, Allah'a ve ahiret gününe inananlara, elbette büyük ecir vereceğiz.”

Müfessirler Bu ayeti kerimeyi iki şekilde izah etmişlerdir: Birinci izah şekli meali verildiği gibi anlamışlardır. İkinci izah şeklinde ise: Onlardan ilimde derinleşmiş rusuh sahibi olmuş olanlara sana indirilen kitaba ve senden önce indirilen kitaba ve namaz kılan, meleklere iman eden, müminlere, zekat verenlere, Allah'a ve ahiret gününe iman edenlere, elbetteki büyük mükafat vereceğiz. İbni Kesir: “Bu buyruk Abdullah b. Selam, Salebe b. Saye, Esed ve Zeyd b. Saye, Esed b. Ubeyde gibi İslam'a giren ve Hz. Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) ile Allah tarafından gönderilenleri tasdik eden kimseler hakkında nazil olmuştur.”

“Ve İman Edenler.” Muhacir ve Ensar'la onların izinden gidecek olup da iman ederler. Kitap ehlinden böyle olanlara bu müminler: “Sana indirilene” yani Kur'an'a ve “senden önce indirilmiş olana iman ederler.” Diğer vahiy ve kitaplara inanırlar. Bu buyruk şuna delildir: Kitap ehlinden ilimde derinleşmiş olan insanlar İnsaf sahibi oldukları takdirde sahip oldukları bu bilgi onları Allah ve resulüne, Hz Muhammed'e indirilenlere ve imana götürür.

“Namaz Kılanlara” imanın elde edilmesinde namaz büyük bir etkendir.

“Zekat verenlere” hem mallarının hem de nefislerinin zekatını verenlere; “Allah’a ve ahiret gününe inananlara” Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e indirenlere, ondan önce indirilmiş olanlara iman etmekle birlikte, ahiret gününe de iman edenlere. Kitaplara iman etmek, namazı dosdoğru kılmak, zekatı vermek, Allah'a ve ahiret gününe iman etmek, sıfatlarına sahip olan kimselere şanı yüce Allah şöyle vaad ediyor: “Elbette büyük bir mükafat vereceğiz.” Bu buyrukla yüce Allah iman ehline hazırlamış olduğu büyük ecri beyan etmektedir.


اِنَّٓا اَوْحَيْنَٓا اِلَيْكَ كَمَٓا اَوْحَيْنَٓا اِلٰى نُوحٍ وَالنَّبِيّ۪نَ مِنْ بَعْدِه۪ۚ وَاَوْحَيْنَٓا اِلٰٓى اِبْرٰه۪يمَ وَاِسْمٰع۪يلَ وَاِسْحٰقَ وَيَعْقُوبَ وَالْاَسْبَاطِ وَع۪يسٰى وَاَيُّوبَ وَيُونُسَ وَهٰرُونَ وَسُلَيْمٰنَۚ وَاٰتَيْنَا دَاوُ۫دَ زَبُورًاۚ


163- “Nuh'a, ondan sonra gelen peygamberlere vahyettiğimiz, İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a, torunlarına, İsa'ya, Eyyub'a, Yunus'a, Harun'a ve Süleyman'a vahyettiğimiz gibi şüphesiz sana da vahyettik. Davud'a da Zebur verdik.”


Ey Muhammed, Nuh’a ve ondan sonra gelen diğer Peygamberlere Pey­gamberlik verip vahiy gönderdiğimiz gibi sana da Peygamberlik ve vahiy gön­derdik. Allah’ın dostu olan İbrahim’e, onun oğulları İsmail ve İshaka, İshak’ın oğlu Yakub’a, Yakub´’n neslinden olan torunlara, İsa’ya, Eyyub’a, Yunus’a, Ha­run’a, Süleyman’ada Peygamberlik vahiy göndermiştik. Sana, hak ile batılı ayırt eden Kur’an’ı verdiğimiz gibi Davud’a da Zebur'u vermiştik.


وَرُسُلًا قَدْ قَصَصْنَاهُمْ عَلَيْكَ مِنْ قَبْلُ وَرُسُلًا لَمْ نَقْصُصْهُمْ عَلَيْكَۜ وَكَلَّمَ اللّٰهُ مُوسٰى تَكْل۪يمًاۚ


164- “Bir kısım peygamberleri sana daha önce anlattık, bir kısmını ise sana anlatmadık. Ve Allah Musa ile gerçekten konuştu.”

Ey Muhammed, Nuh’a ve ondan sonra gelen Peygamberlere vahiy gön­derdiğimiz gibi sana da vahiy indirdik. Kur'an-ı Kerim'de sözü geçmeyen diğer peygamberlere de vahyettik. Allah, Peygamberi olan Musa ile de konuşmuştur.

Peygamberlerin bir kısmının adlan Kur´an-ı Kerim´de zikredilmiş bir kıs­mının ise zikredilmemiştir. İsimleri zikredilmeyenlerin sayılarının ne kadar ol­duğu hakkında ihtilaf vardır. Gönderdiği Peygamberlerin, sayısını Allah bilir. Allah Teâlâ'nın Hz. Musa ile konuşması ise ona bahşettiği özel bir lütuftur.

Cez´ b. Cabir el-Hasemi, Allah Teâlâ'nın, Hz. Musa ile konuşması husu­sunda şunları söylemiştir: "Allah Teâlâ Hz. Musa ile, onun anlayacağı diklen ön­ce diğer bütün dillerle konuşunca Musa: "Ey Rabbim, vallahi ben bunu anlamı­yorum." demiştir. Nihayet Allah Teâlâ Musa’ya, onun sesine uygun şekilde ve onun diliyle konuşunca Musa: "Ey Rabbim, senin konuşman böyle midir " diye sormuş Allah Teâlâ da: "Hayır böyle değildir." demiştir. Bunun üzerine Musa: "Senin yaratıklarında, senin konuşmana benzer bir şey var mıdır " diye sormuş Allah Teâlâ da: "Hayır yoktur. Benim yarattıklarımdan benim konuşmama en çok benzeyeni, insanların işittiklerinden şiddetli yıldırım sesidir." buyurmuştur.

Post a Comment

İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...

أحدث أقدم

Öne Çıkanlar

Nefs