Hud Sûresi 69-83. Ayetlerin Tefsiri
ﷺ
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يم
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla hamd yalnız Allah’ındır. Salat ve Selam ise Allah’ın Resulüne onun aile halkına ve ashabına olsun. Rabbimiz bizden kabul buyur. Çünkü sen duaları işitensin herşeyi bilensin.
وَلَقَدْ جَٓاءَتْ رُسُلُنَٓا اِبْرٰه۪يمَ بِالْبُشْرٰى قَالُوا سَلَامًاۜ قَالَ سَلَامٌۚ فَمَا لَبِثَ اَنْ جَٓاءَ بِعِجْلٍ حَن۪يذٍ
Velekad câet rusulunâ ibrâhîme bilbuşrâ kâlû selâmâ(en)(s) kâle selâm(un)(s) femâ lebiśe en câe bi’iclin hanîż(in)
69- “Andolsun ki; Elçilerimiz İbrahim'e müjdelerle gelmiş: “Selam” demişlerdi ve o da: “Selam” demiş ve onlara alelacele kızarmış bir buzağı ikram edivermişti.”
Melekler İbrahim As. Müjdelerle geldiler ve “Selam” Ey İbrahim dediler. O’da bu tanımadığı kimselere “Selam” diyerek karşılık vererek selamlarını aldı. Melekler İshak’ın doğacağını müjdeleme emrini İbrahime getirmişlerdi. Çok geçmeden İbrahim as. hemen onlara kızartılmış bir buzağı ikramında bulundu.
فَلَمَّا رَآٰ اَيْدِيَهُمْ لَا تَصِلُ اِلَيْهِ نَكِرَهُمْ وَاَوْجَسَ مِنْهُمْ خ۪يفَةًۜ قَالُوا لَا تَخَفْ اِنَّٓا اُرْسِلْنَٓا اِلٰى قَوْمِ لُوطٍۜ
Felemmâ raâ eydiyehum lâ tasilu ileyhi nekirahum veevcese minhum ḣîfe(ten)(c) kâlû lâ teḣaf innâ ursilnâ ilâ kavmi lût(in)
70- “Ellerinin ona uzanmadığını görünce onlardan çekindi ve içine korku düştü. “Korkma, biz Lut kavmine gönderildik.” dediler.”
İbrahim Aleyhisselam Melek olduklarını anlamadığı bu misafirlerin kızartılmış buzağıya ellerini uzatıp yemediklerini görünce, durumları hoşuna gitmedi ve içinden, onlardan korkmaya başladı. İbrahim'in bu halini anlayan melekler: “Bizden korkma bizler Rabbimin melekleriyiz. Allah bizleri Lut kavmini helak etmek için gönderdi.” dediler.
وَامْرَاَتُهُ قَٓائِمَةٌ فَضَحِكَتْ فَبَشَّرْنَاهَا بِاِسْحٰقَۙ وَمِنْ وَرَٓاءِ اِسْحٰقَ يَعْقُوبَ
Vemraetuhu kâ-imetun fedahiket febeşşernâhâ bi-ishâka vemin verâ-i ishâka ya’kûb(e)
71- “Karısı ayakta idi. Bunun üzerine güldü. Biz de ona ishak'ı müjdeledik. İsa'nın Arkasından da yakub'u.”
İbrahim Aleyhisselam'ın hanımı gelen misafirlerin konuşmalarını perde arkasından dinliyordu. Bu verilen müjde üzerine korkusunun gitmesiyle sevinerek yüzünde tebessümle karışık güldü. O ay halinden kesilmiş yaşlı olmasına rağmen çocuk doğurabileceği müjdesi verilerek mükafatlandırıldı. Biz de Sare’ye kendisinden İshak isminde bir oğul müjdeledik. İshaktan da torunu Yakubun meydana geleceğini ona ve nesli devam edecek müjdesi verilmiş oldu.
Özellikle ona müjdenin verilmesinin sebebi kadınların çocuklarının olmasına daha çok sevinmeleridir. Diğer taraftan onun çocuğu yoktu. Hz İbrahim'in ise başka hanımlarından iki erkek çocuğu vardı.
Burada İbrahim Aleyhisselam'ın hanımı Sare'nin Lut kavmine azap emri geldiği halde onların hala gaflet içinde olmalarına şaştığından veya onların helak olacaklarına sevindiğinden yahut da kendisi gibi kocası İbrahim yaşlı oldukları halde, kendilerinin nasıl olur da çocuklarının doğacağına hayret ettiğinden güldüğünü söyleyen müfessirler vardır.
قَالَتْ يَا وَيْلَتٰٓى ءَاَلِدُ وَاَنَا۬ عَجُوزٌ وَهٰذَا بَعْل۪ي شَيْخًاۜ اِنَّ هٰذَا لَشَيْءٌ عَج۪يبٌ
Kâlet yâ veyletâ eelidu veenâ ‘acûzun vehâżâ ba’lî şeyḣâ(an)(s) inne hâżâ leşey-un ‘acîb(un)
72- “Vay başıma gelenlere! dedi. “Ben mi doğuracağım. Ben kocamış biri, şu elimde ihtiyar iken. Doğrusu bu şaşılacak bir şey.”
Vay başıma gelenlere kocamış iki kişinin çocuklarının olması şaşırtıcıdır dedi Sare. Çünkü o sırada kendisinin, doksan yaşında, Hz. İbrahimin de yüz yirmi yaşında oldukları rivayet edilmektedir.
قَالُٓوا اَتَعْجَب۪ينَ مِنْ اَمْرِ اللّٰهِ رَحْمَتُ اللّٰهِ وَبَرَكَاتُهُ عَلَيْكُمْ اَهْلَ الْبَيْتِۜ اِنَّهُ حَم۪يدٌ مَج۪يدٌ
Kâlû eta’cebîne min emri(A)llâh(i)(c) rahmetu(A)llâhi veberakâtuhu ‘aleykum ehle-lbeyt(i)(c) innehu hamîdun mecîd(un)
73- “Dediler ki: Allah'ın işine mi şaşarsın. Allah'ın rahmeti ve bereketi sizin üzerinize olsun ev halkı! Çünkü O, Hamid’dir, Mecid’dir.”
Melekler de Sare’ye: “Allah'ın kudret ve hikmetine mi, yapacağı bu işe, kaza ve kadere mi şaşıyorsun, bu Allah'ın, İbrahim ailesine bir rahmeti ve bir lütfudur. Onu istediği an istediği kimseye, yaşına bakmaksızın verir. Şüphesiz ki Allah, bütün fiil ve sözlerinde çokça övgüye layık olandır ve zatı ve sıfatlarında şanı çok yüce olandır.” dediler.
فَلَمَّا ذَهَبَ عَنْ اِبْرٰه۪يمَ الرَّوْعُ وَجَٓاءَتْهُ الْبُشْرٰى يُجَادِلُنَا ف۪ي قَوْمِ لُوطٍۜ
Felemmâ żehebe ‘an ibrâhîme-rrav’u vecâet-hu-lbuşrâ yucâdilunâ fî kavmi lût(in)
74- “İbrahim'in korkusu gidip de müjde kendisine ulaşınca, Lut Kavmi hakkında bizimle tartışmaya girişti.”
İbrahim Aleyhisselam'ın içinden korku gidince meleklere karşı duyduğu o korku müjde ile sevince dönüşünce Lut kavminin helak olması hakkında Meleklerle mücadeleye başladı.
Katade diyor ki: “Rivayet edildiğine göre Hz İbrahim ile melekler arasında şu şekilde bir mücadele olmuştur: Hz İbrahim meleklere içinde evlilik kadar Mümin bulunan bir topluluğu helak eder misiniz?
- Melekler: Hayır etmeyiz.
- İbrahim Aleyhisselam: 40 Mümin bulunan bir topluluğu hep helak eder misiniz?
- Melekler: Hayır etmeyiz dediler
- İbrahim Aleyhisselam: Tekrar 30 Mümin bulunan bir topluluğu helak eder misiniz sorusunu on Mümine kadar sordu melekler de hayır etmeyiz dediler.
Bunun üzerine İbrahim Aleyhisselam: “İçlerinde iman eden on kişi dahi bulunmayan bir toplulukta hayır yoktur.” demiştir.
اِنَّ اِبْرٰه۪يمَ لَحَل۪يمٌ اَوَّاهٌ مُن۪يبٌ
İnne ibrâhîme lehalîmun evvâhun munîb(un)
75- “Doğrusu İbrahim iyi huylu, yumuşak kalpli ve kendisini Allah'a vermiş bir kimse idi.”
İbrahim Aleyhisselam üç niteliği burada övülmektedir. Halim; (İyi huylu) Kendisine kötülük işleyenlere karşı intikamla aceleci davranmayan, ya da başkasının kendisine verdiği eziyetlere karşı çokça tahammül edip katlanan, kendisine karşı gelenleri bağışlayan demektir. Evvah; (İyi kalpli) Allah'tan korktuğundan dolayı çok çok iç çeken ah vah eden biri idi. Munib; (Kendisini Allah’a vermiş) de tevbe edip Allah'a dönen bir yapıya sahip birde kalp inceliği kalp yumuşaklığı ve merhamete delalet eden bir güzelliği vardı.
İbrahim Aleyhisselam azap kaldırılır ümidiyle veya tövbe etmeleri ihtimali ile kendilerine mühlet verilsin diye onlar hakkında tartışmaya giriştiği açıklamaktadır. Onun bu tartışmasına karşılık da şu cevap verildiğini görmekteyiz:
يَٓا اِبْرٰه۪يمُ اَعْرِضْ عَنْ هٰذَاۚ اِنَّهُ قَدْ جَٓاءَ اَمْرُ رَبِّكَۚ وَاِنَّهُمْ اٰت۪يهِمْ عَذَابٌ غَيْرُ مَرْدُودٍ
Yâ ibrâhîmu a’rid ‘an hâżâ(s) innehu kad câe emru rabbik(e)(s) ve-innehum âtîhim ‘ażâbun ġayru merdûd(in)
76- “Ey İbrahim'e, bundan vazgeç! Çünkü rabbinin emri gelmiştir. Onlara mutlaka geri çevrilmeyecek bir azap gelmektedir.”
Ey İbrahim bize karşı bu tutumundan vazgeç! İbrahim as. bütün davranışlarında merhametliliği esas almış bir kimsesin Lut kavmi hakkında kesinleşmiş hükmü tartışmakla bu azabı geri çeviremezsin çünkü Rabbimin emri gelmiştir.
وَلَمَّا جَٓاءَتْ رُسُلُنَا لُوطًا س۪ٓيءَ بِهِمْ وَضَاقَ بِهِمْ ذَرْعًا وَقَالَ هٰذَا يَوْمٌ عَص۪يبٌ
Velemmâ câet rusulunâ lûtan sî-e bihim vedâka bihim żer’an vekâle hâżâ yevmun ‘asîb(un)
77- “Elçilerimiz Lut’a gelince, onların gelmelerinden üzüldü, endişelenip sıkıldı ve: “İşte çok çetin bir gün! dedi.”
Elçiler (Melekler) Hz. İbrahimin yanından çıkıp Lut kavminin bulunduğu yere doğru yönelip geldiler ve Lut as.'ın yanına varınca, Lut as. onların gelmelerini hoş karşılamadı ve üzüldü. Lut as. da Hz. İbrahim as. gibi gelen misafirlerin Melek olduklarını anlamamıştı. Onların gelmesi onu sıkıntıya düşürdü. Çünkü Lut Kavmi kadınları bırakıp da erkeklerle cinsi temas kuran, insanlığın ilk cinsi sapkınlarıydı. Çevrelerinde gördükleri erkeklere sarkıntılık yaptıklarından Hz Lut kendisine gelen bu misafirlere de sarkıntılık edeceklerinden korkmuş ve bu sebeple çok sıkıntı içerisine düşmüştü. Bu sebeple dedi ki: “Bugün, belalı ve zor bir gün.” Gelen misafirlerin, kavminin helak edileceği haberini getiren melekler olduklarını henüz anlamamıştı Hz. Lut.
وَجَٓاءَهُ قَوْمُهُ يُهْرَعُونَ اِلَيْهِ وَمِنْ قَبْلُ كَانُوا يَعْمَلُونَ السَّيِّـَٔاتِۜ قَالَ يَا قَوْمِ هٰٓؤُ۬لَٓاءِ بَنَات۪ي هُنَّ اَطْهَرُ لَكُمْ فَاتَّقُوا اللّٰهَ وَلَا تُخْزُونِ ف۪ي ضَيْف۪يۜ اَلَيْسَ مِنْكُمْ رَجُلٌ رَش۪يدٌ
Vecâehu kavmuhu yuhra’ûne ileyhi vemin kablu kânû ya’melûne-sseyyi-ât(i)(c) kâle yâ kavmi hâulâ-i benâtî hunne atheru lekum(s) fettekû(A)llâhe velâ tuḣzûni fî dayfî(s) eleyse minkum raculun raşîd(un)
78- “Kavmi ona koşa koşa geldi. Daha önce de kötü işler işlerdi. “Ey kavmim!” dedi; “İşte kızlarım. Bunlar sizin için daha temizdir. Allah'tan korkun da misafirlerime beni rezil etmeyin! İçinizde doğru düşünen kimse yok mudur? dedi.”
Kavmi'nin sapkınları misafirinin geldiğini duyunca alelacele hızlıca koşarak Hz Lut'un evine geldiler. Onlar böyle ahlaksızlığı bir itikat bir alışkanlık haline getirmişler ki, bunu çirkin bile görmüyorlardı. Bu bakımdan açıktan açığa gizlemeye gerek görmeksizin utanmadan sıkılmadan maksatlarını ortaya koyuyorlardı.
Lut Aleyhisselam sürdürmeye devam ettiğiniz bu şeyi ne kadar kötüdür dedikten sonra, ey kavmim işte kızlarım bunlar sizin için daha hayırlıdır, temizdir. Burada iki görüş vardır müfessirlerin bir kısmı kızlarım dediği kadınlar kavmindeki kadınlardır. Böylelikle kocalarının dikkatlerini hanımlarına çekmeye çalışmıştır. İkinci müfessirlerin görüşü ise evlenmeleri için onlara kızlarıyla evlenmelerini teklif etmiştir. Böylelikle gelen misafirleri kızlarını vererek korumaya çalışmıştı bu ise kereminin en ileri derecesidir. O zaman için Mümin hanımların kafir erkeklerle evlendirilmesi caiz idi. Resulullah (sav)’in iki kızını kafir olan Ebu Leheb'in oğlu Utbe ile Ebul As’a nikahlamıştı bu ikinci görüş daha kavidir.
Ahlaksızlığı terk ederek ve mübah olan işleri yaparak Allah'tan korkun da misafirlerime beni rezil etmeyin onlar önünde beni küçük düşürmeyin ve misafirlerim hakkında utanmama sebep teşkil edecek işler yapmayın. Çünkü kişinin misafirine veya komşusuna utanılacak bir şey yapılacak olursa, kişinin kendisine yapılmış gibidir. Bu ise kereminin ve mertliğin alabildiğine köklü olmasından ileri gelir.
İçinizde doğru düşünen kimse yok mudur? dedi. Lut kendisine vereceğim emri kabul edecek, ona yasakladığımı terk edecek hayırlı bir kimse yok mu? Aranızda Hakk'a doğru yol bulacak, güzel işler yapacak ve kötülüklerden uzak duracak bir kişi dahi çıkmayacak mı?
قَالُوا لَقَدْ عَلِمْتَ مَا لَنَا ف۪ي بَنَاتِكَ مِنْ حَقٍّۚ وَاِنَّكَ لَتَعْلَمُ مَا نُر۪يدُ
Kâlû lekad ‘alimte mâ lenâ fî benâtike min hakkin ve-inneke leta’lemu mâ nurîd(u)
79- “Dediler ki: “Sen de bilirsin ki senin kızlarınla bir ilgimiz yoktur. Ne istediğimizi sen bilirsin.”
Yani sen de bilirsin ki bizim kadınlarımıza ihtiyacımız yoktur ve biz onları arzulamıyoruz başka müfessirler şöyle söylemiştir; Bizim senin kızlarına ihtiyacımız olmadığını bilirsin. Çünkü kızları nikahlamak bizim yolumuzun dışında bir şeydir. Bizim yaptığımız iş erkeklere yaklaşmaktır. Sen bizim ne istediğimizi biliyorsun sadece erkekler.
قَالَ لَوْ اَنَّ ل۪ي بِكُمْ قُوَّةً اَوْ اٰو۪ٓي اِلٰى رُكْنٍ شَد۪يدٍ
Kâle lev enne lî bikum kuvveten ev âvî ilâ ruknin şedîd(in)
80- “Dedi ki: “Keşke size yetecek bir kuvvetim olsaydı veya sağlam bir yere sığınsaydım.”
Lut Aleyhisselam kavminin düştüğü bu sapkınlık ve ahlaksızlıkla yapmaya kararlı oldukları bu çirkinliği görünce dedi ki: “Keşke benim taraftarlarım ve yardımcılarım olsa da, size karşı koysam veya beni himaye edecek sağlam bir kabilenin desteğini olsa da aramızdaki işi halletmiş olsak.”
قَالُوا يَا لُوطُ اِنَّا رُسُلُ رَبِّكَ لَنْ يَصِلُٓوا اِلَيْكَ فَاَسْرِ بِاَهْلِكَ بِقِطْعٍ مِنَ الَّيْلِ وَلَا يَلْتَفِتْ مِنْكُمْ اَحَدٌ اِلَّا امْرَاَتَكَۜ اِنَّهُ مُص۪يبُهَا مَٓا اَصَابَهُمْۜ اِنَّ مَوْعِدَهُمُ الصُّبْحُۜ اَلَيْسَ الصُّبْحُ بِقَر۪يبٍ
Kâlû yâ lûtu innâ rusulu rabbike len yasilû ileyk(e)(s) feesri bi-ehlike bikit’in mine-lleyli velâ yeltefit minkum ehadun illâ imraetek(e)(s) innehu musîbuhâ mâ esâbehum(c) inne mev’idehumu-ssubh(u)(c) eleyse-ssubhu bikarîb(in)
81- “Ey Lut!” Dediler; “Bizler Rabbinin elçileriyiz. Onlar asla sana ilişemeyeceklerdir. Bir ara geceleyin ailenle birlikte yola çık! Karının dışında kimse geri kalmasın. Doğrusu onların başına gelen onun başına da gelecektir. Onlara tayin edilen zaman sabahleyindir, sabah yakın değil mi?”
Lut Aleyhisselam'ın sıkıntıya düştüğünü gören misafirler yani melekler ona şöyle dediler: “Bizler Rabbinin elçileriyiz kavmini helak etmek için gönderildik. onlar sana ve misafirlerine herhangi bir kötülük yapamayacaklardır. Bu hususta müsterih ol. Ancak gecenin bir bölümünde ailenle birlikte burayı terk edip git. Sizden hiçbiriniz dönüp geri bakmasın. Ailenden karın hariçtir. O seninle gelmesin. Ne zaman helak edilecekler sorusuna verilmiş bir cevap olarak kavminin helak olma vakti sabah vaktidir. Onlarda bu duymuş gibi sabah yakın değil mi? dediler.
فَلَمَّا جَٓاءَ اَمْرُنَا جَعَلْنَا عَالِيَهَا سَافِلَهَا وَاَمْطَرْنَا عَلَيْهَا حِجَارَةً مِنْ سِجّ۪يلٍۙ مَنْضُودٍۙ
Felemmâ câe emrunâ ce’alnâ ‘âliyehâ sâfilehâ veemtarnâ ‘aleyhâ hicâraten min siccîlin mendûd(in)
82- “Emrimiz gelince oranın altını üstüne getirdik ve üzerine yığın sert taşlar yağdırdık.”
Emirimiz gelince oranın altını üstüne getirdik ve üzerine yığın yığın sert taşlar yağdırdık. Oldukça sert ve sağlam çamurdan taşlar yağdırdık. Başlarına atılan bu taşlar peş peşe atılmış veya azap için hazırlanmış yığın taşlar halinde idi.
مُسَوَّمَةً عِنْدَ رَبِّكَۜ وَمَا هِيَ مِنَ الظَّالِم۪ينَ بِبَع۪يدٍ۟
Musevvemeten ‘inde rabbik(e)(s) vemâ hiye mine-zzâlimîne bibe’îd(in)
83- “Ki bu taşlar, Rabbinin katında işaretlenmiştir. Bunlar zalimlerden hiçbir zaman uzak olmayacaktır.”
Ki bu taşlar rabbinin katından da işaretlenmiştir. Yani azap için onlara özel işaretler konulmuş veya hükmünde bunlar ayrı ayrı tespit edilmiş isimlendirilmiştir Bunlar zalimlerden hiçbir zaman uzak olmayacaktır öyle bir azap zulümlerinde onlara benzeyecek kimselerden hiçbir şekilde uzak kalmayacaktır.
Ey Muhammed senin kavminin müşriklerinin üzerine de bu şekilde taşlar yağdırmak uzak bir ihtimal değildir. Lut kavminin üzerine Allah'ın azabı bir sabah güneş doğarken gelmiş, memleketleri olan Sodom şehri üstü altına çevrilmiş, ayrıca üzerlerine, topraktan pişirilerek taşlaşmış işaretli parçalar yağdırılmış. Lut kavminin şehirlerde yaşayanları da köylerde yaşayanları da helak olup gitmiştir.
Allahu Teala kadınları bırakarak erkeklerle cinsi münasebette bulunan Lut kavmini bu şekilde cezalandırmıştır. Bu çirkin işi yapanlar hakkında Peygamber (sav)’de şöyle buyurmuştur: “Lut kavminin yaptığı işi yapan bir kimseyi ele geçirirseniz yapanı da yaptıranı da öldürür.”
Diğer bir hadisi şerifte şöyle buyurmuştur: “Lut kavminin yaptığı işi yapan kimse melundur.” Diğer bir hadisi şerifte yine şöyle buyurmuştur: “Ümmetim için en çok korktuğum şey, Lut kavminin yaptığı işi yapmasıdır.” buyurmuştur.
İmam Şafii, İmam Malik ve imam Ahmet Bin Hanbel bu hadis-i Şerife dayanarak livata yapanın ister evli olsun ister bekar olsun recm edilmesi gerektiğini söylemişlerdir.
Hasan-i Basri, Ata b. Ebi Rebah ve İbrahim en-Nehai ise livata yapanın cezasının zina cezası olduğunu söylemişlerdir. Yani bu işi yapan kimse evli ise recmedilir bekar ise 100 sopa vurulur.
Ebu Hanife ise bu işi yapan kişinin yüksek bir uçurumdan aşağıya atılması Ve arkasından da taşlanması gerektiğini söylemiştir. buna gerekçe olarak Allahu Teala'nın Lut kavmine bu şekilde ceza verdiğini söylemiştir. Yine Ebu Hanife'den nakledilen başka bir görüşe göre ise böyle işi yapanlar tazir cezası verilir.
إرسال تعليق
İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...