Süluk Yolunda İfrat ve Aşırılık
Tevhid yolundan kişinin uzaklaşmasına veya tökezlemesine yol açan sebeplerden biri ifrat, yani aşırıya kaçmaktır. İnsanlar bazen güçlerinin üzerinde bir yükün altına girer; her şeyde aşırılıkta ısrar eder ve kendilerini yıpratırlar. Bu, imanda vasatı kaybetmek ve ölçüyü aşmak demektir.
Resûlullah (s.a.v.) bu hususu şöyle ifade etmiştir:
“Bir an önce varacağı yere varmak için acele ederek devesini dövüp duran, ne yol alır ne de dedesi sağ kalır.” (Sahih hadis)
Ayrıca hadislerde ifrat konusunda uyarılar vardır:
“Söz ve ameli kılı kırk yararcasına araştıran helak oldu.” (Müslim)
“Sizi dinde aşırılıktan sakındırıyorum. Sizden önce dinde aşırılığa kaçanlar helak oldular.” (Ahmed, Nesai)
İnsan zayıftır; bazen azimlere tahammül gösterebilir, bazen gösteremez. Bu nedenle İslam’da azimetler ve ruhsatlar vardır. Herkesin dayanıklılığı farklıdır; birinin kaldırabileceği yük, diğerinin kaldıramayacağı bir ağırlık olabilir. Bu gerçek, İslam metodunun tekamül ve hakikate dayandığını gösterir.
Resulullah (s.a.v.) buyurmuştur:
“Allah, kulun azimetini sevdiği gibi, ruhsatını kabul etmesini de sever.” (Taberani)
“Allah kendisine isyandan hoşlanmadığı kadar, ruhsatlarına sarılmaktan hoşlanır.” (Ahmed, Beyhaki)
İtidal: Orta Yol ve Denge
İslam dini bütün aşırılıkları, yani olması gerekenin ötesine geçmeyi sapma olarak kabul etmiştir. İslâmî çerçevede:
-
İfrat: Gereğinden fazla, aşırı olmak
-
Tefrit: Yetersizlik ve ihmalkârlık
-
İtidal: Duygu, düşünce, ahlak ve davranışlarda dengeli olmak
Kâinat son derece hassas bir denge üzerine kurulmuştur. Küçük kâinat olarak nitelendirilen insan da aynı şekilde hassas bir dengeyle yaratılmıştır. Bu dengeyi kaybetmek, insanın ruh ve beden bütünlüğünde, dünya ve âhiret telakkisinde düzensizliklere yol açar.
Kur’ân, aşırılıktan kaçınmayı ve itidali elden bırakmamayı sıkça tavsiye eder, müminleri “vasat bir ümmet” olarak nitelendirir. Hz. Peygamber de bunu, her şeyi yerli yerine koyan, aşırılıklardan uzak ve dengeli bir toplum olarak açıklamıştır.
İbadetlerde İtidal
İbadetlerde aşırılık hem kişinin kendisine hem de topluma zarar verir. Resûlullah (s.a.v.) bunu çeşitli örneklerle öğretmiştir:
-
Sürekli oruç tutmak veya geceyi ibadetle geçirmek: Abdullah b. Amr sürekli oruç tutup gece namazı kılınca Peygamberimiz, “Böyle yapma; güç yetirebileceğin kadar amel yap” diyerek uyarıda bulunmuştur.
-
Namazda aşırılık: Fazla uzatmak ifrat, hızlı ve baştan savma kılmak tefrittir. İtidal, her rüknün hakkını vererek, huşû ile namaz kılmaktır.
-
Kur’an okuma: Hızlı ve anlamadan Kur'an okumak aşırılık olarak görülmüştür. Hz. Âişe, Peygamberimizin bir gecede Kur'an'ı tamamlayıp sabaha kadar namaz kıldığını bilmediğini ifade etmiştir.
Önemli prensip:
“Allah’ın en çok sevdiği amel, az da olsa devamlı olanıdır. Gücünüz yettiği kadar amel üstlenin.” (Buhârî, Rikâk, 18; Müslim, Müsâfirîn, 216)
Toplumsal Hayatta İtidal
İtidal sadece ibadetlerde değil, toplumsal hayatta da önemlidir:
-
Savaş ve düşmanlıkta aşırılık: Allah yolunda savaşırken aşırı gitmemek gerekir; zira Allah aşırılığı sevmez.
-
Giyim kuşam: Kibir ve gösteriş için abartılı giyinmek veya perişan bir şekilde dolaşmak hoş görülmez.
-
Yeme içme: Ölçülü olmak, israftan kaçınmak önemlidir:
“İnsan, midesinden daha kötü bir kap doldurmamıştır. Midesinin üçte biri yiyecek, üçte biri içecek, üçte biri nefes almaya ayrılmış olsun.”
-
Harcamalar: Ne israf ne cimrilik; dengeli bir harcama hayatı önerilir.
Aşırılığın Sonuçları
Aşırılık kişinin hem kendisine hem de davaya zarar verir. Örnekler:
-
Kur’ân ezberleme yemininde aşırıya kaçan bir kardeş, gece namazları kıldı, ard arda oruç tuttu; sonunda ruhsal ve fiziksel olarak çöktü.
-
Dünya işlerinde aşırı titiz davranan biri, başkalarını küçümseyip İslam’dan uzaklaştı.
-
1950’lerde İslami harekete katılan iki kardeşten biri aşırılık, diğeri gevşeklikten zarar gördü; aşırı olan kişi sonunda sosyalist eğilimlere yöneldi.
Sonuç: Ölçülü ve tedrici bir yaklaşım, kalıcı ilerleme sağlar. Ruhsatları kullanmak, azimlerle dengeyi kurmak Allah’ın sevdiği bir tutumdur.
Sonuç
Müslüman, birey olarak dengeli bir hayat sürdürmeli; ruh ve beden, dünya ve âhiret dengelerini gözetmelidir. Peygamber Efendimiz’in öğretileri, hem ibadetlerde hem toplumsal hayatta aşırılıklardan kaçınmayı ve orta yolu takip etmeyi tavsiye eder. Böyle bireylerden oluşan toplum, Cenâb-ı Hakk’ın tanımladığı “vasat ümmet” olma vasfına hak kazanır.

إرسال تعليق
İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...