Kadirî Yolunda Sessiz Zikir Yapılır Mı?
Kadirî Tarikatı'nda seyr-i sülûk yapan bir kişi cehrî zikrin yanı sıra hafî (gizli) zikir de yapabilir. Hatta seyr-i sülûkün ilerleyen aşamalarında dilden nefese, nefesten kalbe inen zikir yapısı Kadirî yolunda da geçerli bir usuldür. Tarikat usûlleri farklı olsa da, amaç her zaman kalbi zikre dâhil etmektir.
Kadirî Tarikatı, kurucusu Şeyh Abdülkâdir Geylânî (k.s.)'nin yolunu izleyerek, nefsi uyandırmak ve kalbe coşku vermek amacıyla cehrî (sesli) zikri temel alır. Ancak tarikatların özü, bir zikir türüyle sınırlı kalmak değil, müridi kalbî zikre ulaştırmaktır.
Abdülkadir Geylânî (k.s.) der ki: “Kalbinden ‘Allah’ de. Dilin sussa da O seni işitir.” Bu söz, hafî zikrin meşruiyetini açıkça ortaya koyar.
Kadirî'de Hem Cehrî Hem Hafî
-*- Cehrî (Sesli) Zikir: Kadirîler, özellikle toplu zikir meclislerinde (Halaka-i Zikir) yüksek sesle "Lâ İlâhe İllallah" diyerek cehrî zikri uygular. Bu, nefsi uyarır, gaflet perdesini yırtar ve meclisteki feyzi artırır. Şeyh Geylânî'nin de vurguladığı gibi, cehrî zikir, uyuyan nefsi uyandırmak için vurulan bir kamçıdır.
-*- Hafî (Gizli) Zikir: Kişi, günlük yaşantısında, Kalabalıkta, İş yerinde, Yolda yürürken, Toplu taşıma kullanırken, Sohbet ederken, yalnız kaldığında veya kalbi zikrin sesli kısmına alıştıktan sonra hafî zikre dönebilir. Yani sessizce “Allah” diyebilir, kalbiyle zikrine devam edebilir. Esasen tasavvufun nihai hedefi, zikri kalbe indirmek olduğundan, hafî zikir (sessiz zikir) her dervişin tek başına yaptığı temel manevi ameldir. Kadirî müridi, cehrî zikir ile kalbi hazır hale getirir, hafî zikir ile ise zikri kalbinde sabitleştirir.
Abdülkadir Geylânî (k.s.) bir sohbetinde: “Siz pazarda da olsanız, halk ile konuşsanız da kalbiniz Allah ile olsun.” der. Bu söz, hafî zikrin Kadirî yolunda fiilen uygulanan bir metot olduğunu gösterir.
Dilden Kalbe Zikir İnmesi (Tarikatın Ortak Prensibi)
Sülûk yolundaki "Dille başlar, nefesle kalbe iner" ifadesi, tüm büyük tarikatların (Kadirî, Nakşibendî, Şâzelî vb.) kabul ettiği temel bir manevi terbiye sürecini ifade eder ve Kadirî Tarikatı için de geçerlidir.
Bu süreç üç aşamada incelenebilir:
Abdülkâdir Geylânî (k.s.) de, en sonunda zikrin kalpte yerleşmesini istemiş ve dervişin kalbinin 'Hakk'ı bilmek, tanımak ve sevmekten başka bir şeyle meşgul olmaması' gerektiğini vurgulamıştır. Dolayısıyla, Kadirî Tarikatı'nda da zikrin nihai hedefi, dilden kalbe inmesidir.
Mevlana Celaleddin Rumi (k.s.) der: “Öyle bir zikir vardır ki sen söylersin; bir de öyle bir zikir vardır ki O seni söyler.” Bu tam da kalbî zikir hâlidir.
Kadirî şeyhleri der ki: “Cehrî zikir nefse darbedir; hafî zikir ruha gıdadır.”
Yani: Cehrî zikir nefsi susturur. Hafî zikir kalbi güçlendirir. Bu yüzden müride cehrî zikir vird olarak verilir, fakat müridin kalbi olgunlaştıkça hafî zikir derinleşir.
Seyr-i Sülûkte Zikir Yükselişi
(Zikir kişinin üzerinde nasıl olgunlaşır?)
1. Dille başlar (sesli zikir)
2. Nefesle bütünleşir
3. Kalbe iner
4. Kalpten ruha yayılır
5. Varlığın tüm zerresiyle zikir gerçekleşir
“Kendini unutup Allah’ı anan, Allah’ta kendini bulur.” Cüneyd-i Bağdadi (k.s.)
Sonuçta Ne Var Peki?
✔ Kadirî tarikatında sadece cehrî zikir yoktur
✔ Hafî (sessiz) zikir de vardır ve teşvik edilir
✔ Dilden kalbe iniş — Kadirî yolunda da geçerli bir seyr-i sülûk metodudur
✔ Mürşid, müridin hâline göre cehrî-hafî virdi dengeler

إرسال تعليق
İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...