Nefsi Emmâreyi Tanımak ve Manevî Yolculukta Yalan Hastalığı
1. Nefsi Emmâreyi Tanımanın Gerekliliği
Tasavvuf yolcularına göre seyr-i sülûkun ilk kapısı, insanın iç dünyasında gizli duran nefsi emmâreyi tanımasıdır. Kur’ân’da Hz. Yusuf’un diliyle “Nefs kötülüğü emredicidir (İnne’n-nefse le-emmâratun bis-sû’)” diye nitelenen bu makam, insanın içindeki ilk ve en ham tabakayı temsil eder. Nefsin bu derecesi, kulun iradesine rağmen onu sürekli aldatmaya, sürüklemeye ve haktan uzaklaştırmaya çalışır.
Bu sebeple seyr-i sülûkün büyükleri “Nefsini bilmeyen, Rabbini bilemez; nefsini ıslâh etmeyen, yol alamaz” demişlerdir. Nefsin türlü hastalıklarını tanımak, mücâhedeyi doğru yöntemlerle yapmak içindir. Bunlardan biri, manevi yürüyüşte en sinsi ve en yıpratıcı olan yalan hastalığıdır.
2. Yalan Konuşmanın Nefsi Emmâredeki Yeri
Yalan, nefsi emmârenin en belirgin alametlerindendir. Zira nefsin tabiatı, hakikatten hoşlanmamak, menfaatine göre şekil almak, kısa vadeli çıkar için uzun vadeli zararları görmezden gelmek üzerine kuruludur. Yalan, nefsi emmârenin bu karanlık oyunlarının dili hâline gelir.
Tasavvuf ehline göre yalan, sadece dilin söylediği değil; insanın iç âlemindeki kaymaların dışa yansımasıdır. Hakikatle bağın kopması, kalpteki nurun sönmesi ve kişinin kendi iç sesine yabancılaşması yalanla başlar. Bu yüzden büyükler, yalanı “kalp karartan günahların anahtarı” olarak görmüşlerdir.
3. Yalanın Manevî Zararları
a) Kalbin nurunu söndürür
İmam Gazâlî, İhyâ’da yalanın kalpte oluşturduğu kara lekeyi anlatırken şöyle der: “Her yalan kalpte bir siyah nokta oluşturur. Kul tevbe etmezse o nokta büyür, kalbi kaplar.”
b) Zikir ve ibadetin lezzetini alır
İbn Atâullah’a göre yalanla kirlenmiş bir kalp, zikre açılamaz; çünkü zikir hakikatin çağrısıdır, yalan ise hakikatin zıddı.
c) Manevî seyrin hızını keser
Nefsi ıslah yolunda en önemli şey, kulun istikamet üzere olmasıdır. Yalan, istikametin direğini kırar. Kişi kendine bile doğruyu söyleyemez hale gelir; böylece iç hesaplaşma mümkün olmaz.
4. Tasavvuf Büyüklerinin Yalan Konusundaki Tavsiyeleri
1) “Yalanın kaynağını bul” (Sühreverdî)
Sühreverdî’ye göre yalanın ardında üç temel sebep vardır: Korku, Menfaat, Gösteriş, Bu sebeplerden hangisi nefsini kışkırtıyorsa, mücâhedeyi oradan başlatmak gerekir.
2) “Yalanı küçük görme” (Abdülkadir Geylânî)
Gavs-ı Âzam, Fütûhât’ında küçük görülen günahın büyüğü haline geldiğini söyler. Derviş yalanı küçümserse kalbi de küçülmüş olur. Yalanın en zararlısı ise, niyetle yapılan ve gerçeğe zıt olduğu bilindiği halde söylenen yalandır.
3) “Dilin doğruluğu, kalbin doğruluğundan doğar” (İmam Rabbânî)
İmam Rabbânî’ye göre dilin doğruluğunu sağlamak için önce kalbin doğruluğuna ihtiyaç vardır. Kalp yalanı sevdiği sürece, dilin yalanı engellenemez. Bundan dolayı günlük murâkabe, kalbi hırpalayan vesvese ve gururları fark etmek esastır.
4) “Az konuş, doğru konuş” (Mevlânâ)
Mevlânâ, Mesnevî’de şöyle der: “Doğruluk, sözün çokluğu ile değil, azlığı ile görünür. Çok konuşan yalanın kapısına varır.” Derviş, ihtiyaç dışı sözü azaltmadıkça yalanı frenleyemez.
5) “Yalanı tedavi eden en güçlü ilaç: Tevbe-i Nasûh” (Kuşeyrî)
Kuşeyrî Risâlesi’nde yalanın alışkanlık haline gelmesini önleyen en etkili ilacın “Nasûh tevbesi” olduğunu söyler. Yani bir daha dönmeme kararlılığıyla edilen tevbe. Yalanı bırakmak için bu kararlılık şarttır.
5. Yalanla Mücadelede Pratik Çözüm Yöntemleri
1) Hesaba çekilmemiş bir dil bırakmamak
Gün sonunda “Bugün nerede gereksiz konuştum? Nerede gerçeği eğip büktüm?” diye kendini yoklamak.
2) Sükûtu bir ibadet haline getirmek
Az konuşmak, nefsi emmârenin manevra alanını daraltır. Sözün lüzumsuz kısmı kesildikçe yalanın zemini kurur.
3) Korku kaynaklı yalanı bırakmak
Tasavvuf büyüklerinin tavsiyesi: “Korktuğun şeyi Allah’a havale et; yalanla onu kendine çekme.” Korku yalanı tetikler, tevekkül onu söndürür.
4) Menfaat kaynaklı yalanla mücâhede
Menfaat için doğruluğu feda eden bir nefs, terbiye olamaz. Bu yüzden nefsin istekleri Allah rızası ölçüsüne vurulmalıdır. Her menfaatin helali ve alternatifi vardır; yalan bunların hiçbirini kazandırmaz.
5) Kalbi sürekli Hak karşısında tutmak (Murakabe)
Kalp Allah’ın gözetimi altında hissedildiğinde yalan söylemek zorlaşır. Murakabe, yalanın en güçlü frenidir.
6) “Sözümün kefili benim” bilinci
Peygamber Efendimiz’in şu hadisi derviş için düstur olmuştur:
“Doğruluk insanı iyiliğe, iyilik cennete götürür. Kişi doğru söyleye söyleye Allah katında ‘Sıddîk’ yazılır.”
Nefsi Emmâreye İlk Darbe – Doğruluk
Yalan, nefsi emmârenin en köklü hastalıklarından biridir. Yalanı tedavi etmek, nefsi ıslaha giden ilk kapıyı aralamak demektir. Çünkü doğruluğun yerleşmediği gönülde diğer nefis mertebelerine yükseliş kolaylaşmaz.
Seyr-i sülûkta bir adım bile olsa yol almak isteyen için, “doğruluk üzere olmak” bir tercih değil, bir zarurettir. Büyükler, nefsi emmârenin zincirini doğrulukla kırmış; gönüllerini, dillerini ve davranışlarını hakikate bağlayarak ilerlemişlerdir.

إرسال تعليق
İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...