Saçı Siyaha Boyamak

 

Saçı Siyaha Boyamak Mekruhtur

Saçı siyah boya ile boyamak mekruhtur. Zira Hasan (radiyallahu anh) böyle olduğunu bildirdi ve Peygamber efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) “Beyaz saçlarını siyaha boyayıp rengini değiştiren bir kavim için, kıyamet günü yüzleri siyah olur” buyurdu dedi. 

İbn-i Abbas’tan (ra. radıyallahu anhum) bildirilen bir hadis-i şerifte: “Onlar Cennetin kokusunu koklayamazlar” buyurdu. 

Peygamber efendimiz (aleyhisselam): “Saçınızı siyaha boyayın, zira bu hal hanım ile ülfeti, ünsiyeti ve düşmanı aldatmayı arttırır.” buyurdu. Bildirilen hadis-i şeriften murad, cenk ve harb ile uğraşan mücâhidlerdir. Hadis-i şerifteki hanım kelimesinin söylenmesi esas maksat değil, maksada tabidir. Gunyetüt-Talibin Abdulkadir Geylani

Kişinin temiz, bakımlı ve düzgün görünümlü olması, dinimizin tavsiye ettiği hususlardandır. Saç, sakal ve bıyık bakımı bu bağlamda değerlendirilmelidir. Saçı temizlemek, yıkamak, koku sürmek, taramak ve boyamak, Hz. Peygamberin teşvik ettiği hususlardandır. (Buhârî, Enbiyâ, 50; Müslim, Libâs, 80). Buna göre, başkalarını yanıltma kastı olmaksızın saç, sakal ve bıyık boyanabilir (Mubârekfûrî, Tuhfetü’l-Ahfezî, V, 433-441).

Erkeğin saçını, siyah dışındaki kına rengi gibi renklere boyaması caiz ise de siyah renge boyaması mekruh görülmüştür. Mekke’nin fethi günü, Hz. Ebu Bekr’in yaşlı babası Ebu Kuhâfe’nin saçlarının beyazlaştığını gören Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “Bu beyaz saçın rengini değiştiriniz ve siyahtan sakınınız.” (Ebû Dâvud, Tereccül, 18)

Ancak saçı beyazlayan kimse genç olursa, siyaha boyamasında da bir sakınca görülmemiştir. Çünkü bu durumda siyaha boyanan saç tabii haline dönüşmüş olacaktır. Nitekim Sa’d b. Ebî Vakkas, Ukbe b. Âmir, Hasan, Hüseyin ve Cerir gibi sahabelerin bunu uyguladıkları nakledilmektedir (Şevkânî, Neylü’l-evtâr, I, 367, 373).

Kadınlar için ise bir sınırlama yoktur. Bu konuda dikkat edilmesi gereken husus, kadının saçını ve vücudunun diğer mahrem yerlerini yabancı erkeklere göstermemesidir. Boya, saç üzerinde kimyasal bir tabaka oluşturup suyun temasına engel olmadıkça guslü ve namaz abdestini engelleyici bir unsur değildir (İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, I, 288). Diyanet işleri yüksek kurulu