Kadiri Yolu

Sizde şu sıfatlardan biri var mı


Kur'ân, Allah'ın, nebisine indirilen Hakkın ahlâkıdır. Onunla ahlaklananlar gerçekten de kurtuluşa ermiş, bahtiyarlığa kavuşmuş olanlardır. Bundan dolayı Hz. Peygamber: "Allah'ın ahlâkı ile ahlaklanın"(Bu haliyle kaynaklarda hadis olarak geçmemektedir. Fakat Ebû Nuaym el-Isfahani'nin Hilyetü'l-Evliyâsı'nda (IX/351) Zünnün el-Misri'nin sözü olarak nakledilmektedir.) diye buyurmuştur. Bu ahlakta Kur'an'da zikredilen şeylerdir.

"Allah'ın ahlâkı ile ahlaklanın" rivâyetinin tahkiki ile ilgili olarak Münavi'nin Feyzü'l-Kadir inde de şöyle geçmektedir:

"Allâhü Teâlâ'nın 100 hulku/sıfatı vardır. Bunlardan on yedi tânesi vardır ki (bir
rivayette on altı, diğer bir rivayette de birkaç on sıfatı şeklindedir), her kimde bu
sıfatlardan birisi olursa Cenâb-ı Hak onu cennetine sokar."

Hakim şöyle demektedir: "Buradan anlaşılan şudur ki: Cenâb-ı Hak, âdetâ,
sıfatlarından birisine sahip olan kimsenin bütün kötülüklerini kendisine bağışlamayı ve günahlarını affetmeyi murat ettiğini izhar etmektedir.

Bir başka hadîste Taberânî Evsar'nda şöyle rivayet etmektedir:

"Allâhü Teâlâ'nın arşının altında yeşil zebercetten/ yakuttan bir levhası vardır. Orada şöyle yazar: 'Ben Allâh'ım. Benden başka ilah yoktur. Ben merhamet edenlerin en merhametlisiyim. Üç yüz küsur huy/güzel ahlâk yarattım. Kim Allah'tan başka ilah olmadığına şehâdet etmekle beraber o huylardan birisine sâhip olursa cennete girer. Bu rivâyetin isnâdı hasendir. Önceki güzel huyların sayısının hadiste yüz, bu son hadiste ise üç yüz olarak sayılması birbirine zit değildir.

Bir rivâyette şöyle gelmektedir:

Güzel ahlâk bir hazinedir. Cenâb-ı Hak herhangi bir kuluna hayır murat ettiğinde ona güzel ahlâk bağışlar. Görmezmisiniz ki, dinde aşırılığa kaçan dînin hakkını veremez ve öylece ölür, fakat o kimse güzel huylardan birisine sahiptir. İşte bu sebeple diller o kimseyi çokça meth u senâ eder. Çünkü Allâhü Teâlâ güzel huyları kulları için kudret kapısından çıkarmış, hazînelerinde birçok şeyi onlar için saklamış ve kullarının kendi katındaki derecelerine göre o huyları onlara taksim etmiştir. Onlardan kimine bir, kimine beş, kimine on güzel huy bağışlamıştır. Bâzısına çok, bâzısına az güzel huy verilmiştir. Kimin güzel huyu fazla ise o kimse halka da, Hakk'a da güzel muâmelede bulunur, onlar da ona aynı şekilde muâmelede bulunurlar. Az olanlar da o ölçüde davranırlar. Bu güzel huylardan bir kısmı isimlendirilmiş, bir kısmı ise isimlendirilmemiştir. İsimlendirilmeyenler,
açıkça bir isim ile zikredilmeyenler isimlendirilenlerin içerisine dâhildir. Mesela leyn (yumuşaklık) ve rezânet (sâkinlik) hilimden/yumuşak huyluluktan olduğu gibi, re'fet (şefkat) ve rahmet (acima) da nezâhettentendir, saygın davranışlardandır.

Allâhü Teâlâ'nın bir insana bu güzel huylardan birini bahşetmesi demek, o ismin nurunu o kişiye bağışlaması demektir. Böylece o ismin nûru o kişinin kalbinde ve sadrında parıldar ve o huyu kimse için bir basîret ve mizaç hâline gelir, yâni o kişi o huyu ahlâk edinir. Gerçekten de Cenâb-ı Hak, huylarından birisini bağışlaması demek, o kimsenin günahlarını bağışlaması, affı ile hatâlarını örtmesi ve cennetine koyması demektir.

Bu huylardan bir kısmı bazı rivayetlerde şöylece zikredilmiştir:

Öfkeyi yutmak, gücü yettiği halde karşısındakini affetmek, gelmeyene gitmek, kötülük karşısında yumuşak huylu olup vakarlı davranmak, hak ve hukukun kalmadığı zaman ve yerlerde Hakk'a vefalı olmak, yokluk zamanlarında doyurmak, bozgunculuk zamanlarında ıslah etmek, kötülüğü affetmek, zâlime dahi haksızlık etmemek, özrü kabul etmek, Hakk'a yönelmek, dünyayı terk etmek, bâtılda ve yanlışta ısrar etmemek. Allahû Teâlâ bir kuluna hayır murat ederse, o kulunu bu huylarda muvaffak kılar. Şer murat ettiği zaman ise, o kulu ile
İblis'in huyları arasındaki engelleri kaldırır.

İblis'in huylarından bazıları da şunlardır:

Durdurulamayacak kadar öfkelenmek, sözü dinler gibi davranmak fakat içeriden kin beslemeye devam etmek, almak fakat doymamak, oyun ve eğlenceye dalıp ciddiyetten uzaklaşmak.

İbn Arabi demiştir ki: Cüneyd-i Bağdâdî'ye mârifet ve âriften sorulduğunda
şöyle cevap vermiş: 'Suyun rengi kabının rengidir. Yâni o/ârif, Allâh'ın ahlâkı ile ahlâklanmıştır Adeta o O'dur. Fakat o, O değildir."

Post a Comment

İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...

أحدث أقدم

Öne Çıkanlar

Nefs