Kadiri Yolu

Kulun İnadı Terk Edip Tövbe Etmesini Sağlayan Şeyler

Kulun neden kalbi ısrarla tövbeye yönelmez? Kalbin tövbeye yönelmesi için neler yapılmalıdır? Kalp ısrarlı bir yapı sergileyerek tövbe yapmama inadını ancak çözebilecek, onun günahtan hatalardan ayrılmasını sağlayacak şey Allah(ﷻ) korkusu ve O’na duyulacak ümittir. Yazı Alıntı olarak Er-Riaye Li-Hukukillah adlı eserden alınmıştır… 


Cehennem nefsin arzuları ile çevrilmiştir. Demek ki, cehenneme girmeye sebep olan ameller nefislerin arzu ettikleridir. İbnu Mesud (r.a.), bu hadisle ilgili şunları der: Her kim perdeyi kaldırırsa arkasındaki ile yüz yüze gelir. Yani kim haram kılınan şehvetleri yerine getirirse ateşe atılır. Kim de perdeyi kaldırmazsa cehennemle arasında bir engel bulunur, cehenneme girmekten kurtulur. Kim cehennemin perdelerini aralamazsa Allah(ﷻ)'ın rahmeti ile cennete girer. Yüce Allah(ﷻ) şöyle buyurur: "Kimde Rabbinin huzurunda duracağından korkar ve nefsini arzularından alıkoyarsa, şüphesiz, cennet onun sığınağıdır."Naziat, 40-41.


Ebu Hureyre (r.a.)'tan rivayete göre Resulallah (ﷺ) buyurmuştur: Allah(ﷻ) cenneti ve cehennemi yarattığında Cibril'i cennete gönderdi ve şöyle dedi: "Cenneti ve cennetlikler için hazırladığım şeylere bak gözden geçir." Cibril cennete geldi, cenneti ve cennetlikler için hazırlanan şeyleri gözden geçirdi ve Allah(ﷻ)'a döndü ve şöyle dedi: "İzzetin hakkı için kim bu cennet teki hazırlananı görürse mutlaka girmek isteyecektir." Böylece, Allah emretti ve cennet, güçlük ve zorluklarla kuşatıldı. Allah(ﷻ); "Dön ve cenneti ve cennetlikler için hazırladıklarıma bak, gözden geçir." buyurdu. Cibril, cennete döndü ve orayı güçlüklerle kuşatılmış olarak buldu. Allah(ﷻ)'a döndü: "İzzetin hakkı için cennete hiç kimsenin giremeyeceğinden korktum." Bunun üzerine Allah(ﷻ): "Cehenneme git, cehennemi ve cehennemlikler için hazırladığım şeyleri kontrol et, gözden geçir." buyurdu. Cibril cehenneme gitti; bir de ne görsün sıkıntılar, işkenceler ve ızdıraplar birbiri üstüne yığılmış. Allah(ﷻ)'a döndü ve şöyle dedi: "İzzetine yemin olsun ki; cehennemin durumunu işitip te ve oraya girmeyi kim ister." dedi. Allah(ﷻ) cehenneme emretti de etrafı şehvetlerle kuşatıldı. Bunun üzerine Cibril'e "Cehenneme dön." buyurdu. Cibril cehenneme döndü: "İzzetin hakkı için hiç kimsenin cehennemden kurtulamayıp oraya gireceğinden korktum." Kim, Allah Teâlâ(ﷻ)'nın sevmediği, ancak nefsine hoş gelen şeyleri terk ederse cehennem ile arasına perde konulmuş ve Allah(ﷻ)'ın korumasını hak etmiş olur. Allah Teâlâ(ﷻ)'nın emrettiği ve müstehap kıldığı şeylerin çoğu kalbe sıkıcı, organlara yorucu gelir veya en azından dünyanın lezzetlerinden mahrum olmasına sebep olabilir. Bu da insanın nefsine, insanın tabiatına ağır gelen nefret ettiği şeylerdir.


Allah Teâlâ şöyle buyuruyor: "Olur ki bir şey sizin için hayırlı iken siz onu hoş görmezsiniz. Yine olur ki bir şey sizin için kötü iken siz onu seversiniz. Allah bilir, siz bilmezsiniz." Bakara, 216.


Yine şöyle buyurur: "Olabilir ki siz bir şeyden hoşlanmazsınız da Allah onda pek çok hayır yaratmış olur." Bakara, 216.


Hz. Peygamber (ﷺ), "Cennet nefsin çirkin gördüğü şeylerle çevrilidir." buyruğunda cenneti kuşatan şeylerin nefsin çirkin gördüğü ameller olduğunu bildirmektedir. Her kim, nefsini çirkin görülen şeyleri yapmaya zorlarsa Allah Teâlâ(ﷻ)'nın haklarını yerine getirerek cennete gireceği müjdesi verilmektedir.


İbnu Mesud (r.a.) şöyle der: "Kim perdeleri kaldırırsa gerisinde olana erişir." Yani kim Allah(ﷻ)'a itaat ederek nefsin sevmediklerine katlanırsa cennete girer..


Alim ve Kerim olan Allah(ﷻ), kullarını ve onlar için en yararlı olanı bilendir. Bu nedenle kulunu yaratmadan önce onun arzularına meyilli, istemediklerinden nefret eden bir yapıda olduğunu bilmekteydi. İstediklerini istemediklerinden ayırabilme yeteneği ile yarattığı insan, özellikle de ömrünü şehvetlerin peşinde kullananlar nefsinin isteklerini elim bir azap ile tehdit edilmeden bırakmayacaktır. Aynı şekilde bu insanlar, kendilerine kalıcı nimetler vaat edilip, o nimetlere teşvik edilmedikçe nefret ettiği şeylere katlanmayacaktır. Bu nedenle Allah(ﷻ) cenneti ve cehennemi yaratmış, bununla dostlarının ikrama ermelerini, düşmanlarının ise zillete uğramalarını takdir etmiştir. 


Zayıf ve cahil kul, sevap ve cezadan bihaber olur, bu kendisine uygulamaya dökülmemiş, yalnızca bilgi olarak sunulursa nefsine hoş gelen şehevî şeyleri terk etmeye veya nefret ettiği şeyleri yapmaya yanaşmayacaktır. Bu ancak korkutulduğu şeylerden korkmaları, teşvik edildiği şeyleri ümit etmeleri ile gerçekleşebilir. Bunu bilen Allah(ﷻ), kullarını korkutup tehdit etmiş; onları ümitlendirip teşvik etmiştir. Bu sayede kullar, nefislerine korku ve ümit telkin edebilmektedirler.


Allah (ﷻ), bu gerçeği anlayıp kendisinden korkanları şöyle vasfeder: "Kim de Rabbinin huzurunda duracağından korkar ve nefsini arzularından alıkoyarsa, şüphesiz, cennet onun sığınağıdır." Naziat, 40. Ayeti kerimede kulun ancak Allah'tan korktuğunda nefsini arzularından alıkoyabileceği belirtilmektedir.


Allah Teâlâ(ﷻ) şöyle buyuruyor: "Onlar, Allah'ın riayet edilmesini emrettiği haklara riayet ederler, Rablerinden korkarlar; kötü hesaptan ürkerler." Ra'd, 21.


"Onlar, görmedikleri hâlde Rablerinden içten içe korkarlar. Onlar kıyamet gününden de korkarlar." Mülk, 12.


Ayetlerde; bilmedikleri gaybî cezadan korktukları ve yine bilmedikleri gaybî ödüllere istekli oldukları anlatılmaktadır. Allah Teâlâ (ﷻ) cezayı ve sevabı; korkuyu ve ümidi kulların kendisine boyun eğmeleri için takdir etmiştir. O'na ibadet edip boyun eğmelerinin karşılığında ahirette kullarına nimet ve izzet verecektir. Dünya ehli de böyledir. Zira biri diğerinden korktuğunda korktuğu kişi kendisini affetsin diye ona karşı zillet içinde olur ve boyun eğer. Yine kim bir başkasına ihtiyaç duyarsa umduğunu elde etmek için ona boyun eğer ve sevgi gösterir.


Allah Teâlâ dostlarını ayette şöyle niteler: "Onlar gerçekten hayır işlerinde yarışırlar, (rahmetimizi) umarak ve (azabımızdan) korkarak bize dua ederlerdi. Onlar bize derin saygı duyan kimselerdi. "Enbiya, 90.


El-Hasen ayette geçen "raheben/" kelimesi hakkında şöyle der: Sürekli olan korkudur. Mücahid'e göre anlamı kalpteki zillettir. Yani korkunun sebep olduğu zillettir. Çünkü görmedikleri sevabı arzu edince onun için sevmedikleri şeylere katlandılar. Allah Teâlâ (ﷻ)kitabında onları şöyle nitelendirir: "İman edenler, hicret edenler, Allah yolunda cihat edenler; şüphesiz bunlar Allah'ın rahmetini umarlar." Bakara, 218., 


"Kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa yararlı bir iş yapsın ve Rabbine ibadette kimseyi ortak koşmasın.” Kehf, 110., 


“Her kim Allah'a kavuşmayı umarsa bilsin ki Allah'ın tayin ettiği o vakit elbette gelecektir." Ankebût, 5. Burada geçen "Allah'a kavuşmak"; Allah(ﷻ)'ın sevabına kavuşmaktır.


"Bu, makamımdan korkan ve tehdidimden sakınan kimseler içindir." İbrahim, 14. ayetinde geçtiği gibi kullar, korktukları için Allah(ﷻ)'ın nehyettiği şeylerden uzaklaşıp kaçarlar.


"Kim de Rabbinin huzurunda duracağından korkar ve nefsini

arzularından alıkoyarsa, şüphesiz, cennet onun sığınağıdır." Naziat, 40.


"Rablerinden korkarlar; kötü hesaptan ürkerler." Ra'd, 21.


1 تعليقات

İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...

إرسال تعليق

İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...

أحدث أقدم

Öne Çıkanlar

Nefs