Kadiri Yolu

Allah için verdiğin on misliyle geri döner

İnsan çok zayıf bir yapıya sahip, kazandıklarını kendine bahşedene karşı  eli hep sıkı olmuştur. Kendisine verilen rızka sıkıca sarılıp sıcaklığı ile kurduğu çeşitli planlarla hataya düşmektedir. Yarının endişesini çekmek bize rızık verenin, rızasını kazanmaya engel olmaktadır. 

İnsan mutlu olmak istiyorsa kendisinden başka ihtiyaçlı insanları gözetmeli ve onlara yardımcı olmalı ki, kendisine dönüşler onu daha katlanarak mutlu etsin. Başkalarının sıkıntısını giderin ki, Allah'ta sizin ihtiyacınızı bire on geri versin. 


Başkalarının size karşı güler yüzlü olmasını isterseniz ilk önce siz güler yüzlü olmalısınız. Kendinize bir şey alamazken siz başkalarını düşünüp onların ihtiyacını görmeniz, sizin için geri dönüş 1/10 olacaktır. Bunu güzel bir örnekle taçlandıralım.


Bir gün Peygamberimizin biricik kızı Hz. Fatma kocası Hz. Ali’ye:

“Hasan, Hüseyin aç, evde yiyecek bir şey de yok… Gidip yiyecek bir şeyler alır mısın?” dedi.


Hz. Ali (kv) baktı, sadece altı dirhemi vardır.

Yiyecek almak için evden çıktı ve çarşının yolunu tuttu. Ancak yolda giderken kavga eden iki kişi gördü ve onlara sordu: “Niçin kavga ediyorsunuz? Şu âlemde Allah’ın büyüklüğünü ve nimetlerini düşünmek yerine niçin birbirinizle mücadele ediyorsunuz?”

Kavga edenlerden birisi, diğerinden altı dirhem alacağı olduğunu söyledi.

Hz Ali, cebindeki altı dirhemi çıkarıp alacaklıya verdi.

Fakat evine eli boş döndü.

Cennet kadınlarının efendisi Hz. Fatma annemiz, “Yâ Ali, hiçbir şey almadan mı geldin?” diye sorunca, Hz. Ali olanları anlattı ve “İşte böylelikle iki Müslüman kardeşimin arasını düzelttim.” dedi.

Hz. Fatma tebessüm etti. O da kocasının bu güzel hareketinden memnun oldu.

Fakat Hasan ve Hüseyin ağlamaya başladılar, iyice acıkmışlardı. Hz. Ali, tekrar evden çıktı. Yolda elinde besili bir deve olan bir adama rastladı. Adam Hz. Ali’ye dedi ki:

“Yâ Ali! Bu deveyi sana satmak isterim, ucuza satacağım. Almak ister misin?”

“Param yok” dedi Hz. Ali.

“Olsun” dedi adam, “Bu deveyi sana satmayı çok istiyorum. Hem de 140 dirhem gibi ucuz bir fiyata. Al sonra ödersin.”

Hz. Ali, deveyi aldı, Yolda giderken başka bir adama rastladı.

Adam:

“Yâ Ali!” dedi, “Ne güzel bir deve bu. Ben bunu 200 dirheme alayım. Ne olursun reddetme beni!”

Hz. Ali, “Ama ben bunu 140’ye aldım” dedi.

Adam umursamadı, “Olsun,” dedi, “Ben çok beğendim bu deveyi bana sat.”

Hz. Ali de deveyi o adama sattı. Böylece, bu alışverişten ciddi bir kâr elde etmişti. Hz. Ali mutlu bir şekilde çarşıya giderek yiyecekleri alıp eve döndü.

Hz. Ali daha sonra da, Allah Resulünün (Sav) huzuruna vardı. Kâinatın Efendisi (Sav) onu tebessümle karşıladı. “Şu deve hikâyesini anlatır mısın nasıl oldu?” dedi. O da başından geçenleri bir bir anlattı.

Kâinatın Efendisi (Sav) buyurdular ki: “Sana deveyi satan ve senden alanı tanıyor musun? dedi.


Hz. Ali (ra), “Hayır ey Allah’ın Resulü!” diye cevap verdi.

Peygamber Efendimiz (sav): “Sen ki ey Ali! İki kişinin arasını düzelttin. Allah (cc) Cebrail ile sana o deveyi sattı. Mikâil ile de satın aldı. Her kim ki ara bulur, ayrılık gayrılıkları düzeltir, insanları ikilikten kurtarırsa o bendendir ey Ali!”


“Bu, Allah Teala’nın: “Her kim bir hasene (iyilik)ile gelirse ona o yaptığı iyiliğin on katı vardır “Kim ortaya bir iyilik koyarsa ona on katı verilir; ortaya bir kötülük koyan ise ancak misliyle cezalandırılır; onlara haksızlık yapılmaz.” En’am / 160 buyurarak peygamberi vasıtasıyla bize vaad ettiği mükafattır” dedi. 


Post a Comment

İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...

أحدث أقدم

Öne Çıkanlar