Cennet ve Cehennem
بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم
Allah'ın resulünün üzerine salat ve selam olsun Peygamberler gönderilmiş, kitaplar indirilmiştir. İnsan ve Cin topluluğunun indirilen din gerçeğini kabul etmekte kendilerini mazur görmelerine bir yol bırakılmamış ve haklarında kesin delilin ortaya konulmuş hatta onlara çeşitli mucizeler ve kerametler gösterilmiştir. İnsanlar ve cinler bu gösterilen hüccetler karşısında düşünmesi ve sonunda tercihlerine göre ya Cennet, ya da cehennemle karşı karşıya kalacağı kendilerine hatırlatılmıştır.
Yüce Allah Hz. Muhammed(صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم)’e Kur'an-ı Kerim mucizesini vermiş ve onu çeşitli mucizeleri içinde taşıyan ve gelecekte olacak olan şeylerden söz eden bir kitaptır da. Cennet ve Cehennemde bunlardan bir bölümdür. Cehennem, yüce Allah’ın kafirler ve isyancı günahkarlar için hazırlanmış olduğu hapishanedir. “Cehennem kafirler için bir zindan kılmışızdır.” İsra / 8
Cennet ise sonsuza kadar devam edecek olan selamet ve nimet yurdudur. Cehennemde aynı şekilde sonsuza kadar var olacaktır. Yüce Allah cenneti iman sahipleri için hazırlamıştır. Cennette olacak olan huzur ve mutluluk yurdunca sonsuzca bir hayat sürmeleri için var edilmiştir. Cennet ve cehennem önceden yaratılmış ve her ikisi de şu anda vardır ve ebedi olması takdir edilmiştir. Cennet yükseklerdedir. Cehennem ise bilinmeyenler aleminde bulunmaktadır. Onun yerini ancak Allah bilir. Kıyamet gününde ikisi birbirine bitişik olurlar. Cennete oluşabilecekler ancak sırat üzerinden geçenler olacaktır. Cehennem korkunç derecede geniş ve büyüktür. Aynı şekilde cennet de dehşet verecek derecede geniş ve büyüktür. Varılacak menzil hakkında hangi yöne yöneleceğine zikirle, ibadetle, cihadla ve çokça Kuran-ı Kerim okumak suretiyle Allah’a yönel.
Cennet ve Cennetlikler Hakkında ayetler
Cehennem ve Cehennemlikler Hakkında Ayetler
Cennette bulunan iki kaynak su vardır biri Tesnim diğeri Selsebildir. Cennette her türlü meyve çift çift olacak ve görülmemiş mahiyette olacaktır. İnsanların ve cinlerin dokunmadığı beyaz tenli kadınlar, ceylan gözlü huriler, ellerinde boyunlarında süslü takılar, melekler onların bulundukları gelerek onlara selam vereceklerdir. Yüce Allah’ın dilediği türden hediyeler bütün bunlar, cennetlikler için lütuf ve ikramın artması, onların gönüllerinin sürekli rahat tutulması için olacaktır.
O melekler için ise cehennemle ilgili görevlerin yerine getirilmesi kolay olacaktır. Cehennemle ilgili görevlerle ilgilenen bu melekler Zebanilerdir. Müddessir suresinde bilindiğine göre bunların sayısı 19 adet olacaktır. Bunlar konuşurken sert konuşacak ve oldukça ağır davranışta bulunacaklardır. Yahut da katı görüşlü ve sert tavırlı olacaklardır. Oldukça ağır işleri yapmaya güç yetirebileceklerdir. Cehennemde bulunan kafirlerin özür ileri sürmemelerinin istenmesi, onların özür ileri süremeyecekleri anlamında değildir. Ancak onların özür ileri sürmelerinin kendilerine bir yarar sağlayamayacağı özellikle belirtilmiş olmaktadır.
Cennetin meyveleri hiç kesilmeden devam eder, ağaçlarının gölgeleri de dünya ağaçlarının gölgeleri gibi güneşin durumuna göre bir yönden diğer bir yöne doğru kaymaz olduğu gibi kalır.
Tadı ve kokusu değişmeyen cennetin suları olacaktır. Aynı zamanda cennetin şarapları dünya şarapları gibi değildir. İçilince bu şaraplardan ötürür sarhoş olamayacakları gibi ne boş söz konuşurlar, nede günaha düşürücü iş yaparlar. Cehennemlikler için ise onların bağırsaklarını parça parça eden kaynar su onlara içilecektir.
Cehennemlikler zincirlere vurularak cehennemin içine çekilirler ve cehennemde zincirlerle bağlanırlar. Halkalarla da elleri boyunlarına bağlanarak öylece cezalandırılırlar.
Cennette yüce Allah’ın ziyafeti verilecektir. Cennetlikler, yüce Allah’ın misafirleri durumundadırlar. Bu ziyafetler sonsuza kadar sürecek olan bir ziyafettir. Onlara orada tertemiz eşler verilecek dünya kadınlarında gerek huy bakımından gerekse bedensel açıdan hoş karşılanmayan (Ay hali gibi) şeyler onlar da olmayacak.
Kendilerine ihsan edilmiş olan nimetin vermiş olduğu sevinç, neşe ve mutluluk içinde olacaklar ve Cennetliklere orada hurilerle evlendirilecekleri gibi dünya kadınlarından da iki eşleri olacaktır. Cennette gerek erkekler gerekse kadınlar bekar olmayacaklardır dünyada evlenmiş olan kadınlar cennette eşlerinin gözlerinde buranın hurilerinden daha güzel olacaklardır. Göğüsleri tomurcuklanmış cennet kadınlarının memeleri yuvarlak sepetlerin en güzeli görünümünde memelere sahip olacaklardır. Yaş olarak da hepsi aynı yaşlarda olacaklardır.
Cennetliklerin kendi aralarında derece ve farklılıkları olacaktır. Bu nedenle onlar gruplar halinde derecelerine göre cennete sokulacaklardır. Cennetlikler görünür görünmez tüm kirlerden arınmış müminlerin kalplerinde kin ve garazın çıkarılması gerçekleştikten sonra cennete gireceklerdir.
Yastıklar ve divanlar yan yana sıralanmış durumda bu yastıklara ve divanlara yaslanılacak, sohbet toplantılarında yerlere döşek olan kıymetli sergi olan halılar döşenecektir.
Cehennem içine atılanların tümünü kırıp parçalandığından dolayı bu adla adlandırılmıştır Sıcaklığı da yüreklerin ortasına kadar ulaşabilecektir kapılarının uzun uzun sütunları olacak ve tüm kapıları kapatılmış olacaktır bu açıklama cehennemin bir tür hapishane olduğunu ancak dünya hapishaneleri gibi olmadığını göstermektedir onlar uzun sütunlar arasında her yönden o ateşte kapatılmışlardır ayetleri bunu göstermektedir. Dünyadaki ateşte ağaç ve lif yanabilir ama ahiret ateşinin kendisine göre özellikleri bulunmakta'dır hangi anlam verilirse verirsin ayeti kerime oraya atılanın dünyada işlemiş olduklarından dolayı aşağılanacağını ve küsümseneceğini ifade etmektedir. Cehennemde demirden kamçılar olacak ve bu kamçılarla kafirler dövülecektir münafıklar cehennemin en altında bulunan tabakaya yerleştirileceklerdir. Çünkü onlar kafirlerin en fenalarıdır. Yüce Allah ile alay ederek ve müslümanlara da oyun yaparak küfre satmışlardır. Allah ve resulüne iman etmiş olan namuslu kendileri hakkında iddia edilen şeylerden haberleri bile olmayan hanımlara iftira atanlar dünya ve ahirette lanetlenmişlerdir. Derileri iyice yanıp piştikten sonra kendilerine yeniden eski derileri gibi deriler verilecek yahut derelerin üzerindeki yanık izleri giderilecektir. Cehennemin baş bekçisi ve zebanilerin başkanı Maliktir. Cehennemlikler Malike “Bizim hakkımızda hükmünü versin.” Yani “Bizim canımızı alsın” diye seslenecekler kendilerine verilecek cevap ise “Siz böyle kalacaksınız” şeklinde olacaktır. Yani “Siz burada sonsuza kadar kalıcısınız. Ölmek veya başka bir şekilde sizin için kurtuluş yoktur.” Dünyada mallarının zekatlarını vermeyenlerin üzerlerine Yüce Allah'ın kıyamet gününde yılanlar salacağı ve bu yılanların onların boyunlarına dolanarak ağızlarının iki yanlarına yapışacakları bildirilmektedir.
Cehennemliklerin yüzleri gecenin zifiri karanlığı gibi kapkara olacaktır. Cehenneme cennete giren gruplar gibi sürülecek olanlar vardır: İlk üst katta tevhid inancına sahip olanların günahkarları, ikinci kat yahudiler için, üçüncü kat hristiyanlar için, dördüncü kat Sabiiler için, beşinci kat Mecusiler için, Altıncı kat Müşrikler için, Yedinci kat Münafıklar için tahsis edilmiştir. Cennetin sekiz kapısı olacaktır. Cehennemde insanlar dünyadaki adetlerinde, kendi elleriyle yüzlerini dağlamak vardır. Orada ise yüzleri ile kendi vücutlarını dağlayacaklardır. Ve azap onları çepeçevre kuşatacaktır. Kızgınlığı son derecesine varmış kaynak ve kötü kokulu cehennem bitkisi olan dikenler olacak, yenildiği zaman bir yarar sağlamayacağı gibi yiyenlerin açlığını gidermez. Üstlerindeki ateş kat kat olacağı gibi, altından da kat kat ateş olacaktır.
Ebu Hureyre (Ra)’den şöyle rivayet etmişlerdir: “Resulallah (صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم) şöyle buyurdu: “Sizin şu yaktığınız ateş, cehennem ateşinin yetmiş parçasından bir parçadır. Oradakiler: “Vallahi, ey Allah’ın Resulü! Bu kadarı da bize yetmektedir” dediler. Resulullah(صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم)’da şöyle buyurdu: “O ateş, bu ateşten altmış dokuz kat daha fazla şiddetli kılındı. Cehennem ateşinin her bir katı (cüz’ü), dünya ateşinin şiddetindedir.” Buhari ve Müslim
Ebû Hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
Resûlullah (صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم) ile birlikteydik. O sırada düşen bir şeyin gümbürtüsünü duyduk. Bunun üzerine:
– “Bu gümbürtünün ne olduğunu biliyor musunuz?” diye sordu. Biz:
– Allah ve Resûlü daha iyi bilir, dedik. Resul-i Ekrem Efendimiz:
– “Bu, yetmiş sene önce cehenneme atılmış olan bir taştır. O, şimdiye kadar cehennemde yuvarlanıp yol alıyordu, nihayet onun dibine ulaştı; siz onun gümbürtüsünü işittiniz” buyurdu.
Müslim, Cennet 31
Ebu Hureyre Radyo Allah'tan rivayet etmişlerdir Resulullah(صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم) şöyle buyurdu: “ Cehennem Rabb'ine karşı sızlanarak “ Ey Rabbim! içimdekiler birbirini yedi” diye söylendi. Rabbi de onun iki kez nefes almasına izin vermiyor Böylece biri kışın biri de yazın olmak üzere iki kez nefes alır. işte yazın en sıcak zamanlarında karşılaştığımız durum ile kışın en şiddetli soğuk günlerinde karşılaştığımız durum onun aldığı iki nefesdir.” Buhari ve Müslim
Numan bin Beşir Radıyallahu anh'dan rivayet etmişlerdir: “ Resulullah (صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم) şöyle buyurdu: “ kıyamet gününde, en basit cehennem azabına çarptırılacak adamın ayaklarının altında iki kor konulur, onunla beyni Kaynar.” Buhari ve Müslim
Ebu Hureyre (Ra) rivayet edilmiştir: “Resulullah (صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم) şöyle buyurdu: “Kafirin azı dişi Uhud dağı gibi olur. Derisinin kalınlığı da 3 mesafelik yoldur.”
Aynı şekilde yine bir rivayet vardır “Kafirin derisinin kalınlığı 42 Zira olacaktır azı dişi Uhud Dağı kadar gibi olacak cehennemden oturacağı yer ise Mekke ile Medine'nin arası kadar olacaktır.” Tirmizi
Ebu Hureyre (ra)’nin merfu olarak şöyle söylediğini rivayet etmiştir: “Cehennemde kafirin iki omzunun arası, hızlı koşan binekli birinin üç günde kat edebileceği kadar uzunlukta olur.” Müslim
Ebu Hureyre (ra)’den rivayet etmişlerdir: “Resulallah(صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم) şöyle buyurdu: “Cehennem ateşi insanoğlunun secde izleri dışında kalan her tarafını yer (yani yakar) Ancak yüce Allah, cehennem ateşine secde izlerini yemesini haram kılmıştır (yasak etmiştir).” Buhari ve Müslim,
Resulullah (صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم) buyurdular ki: "Cehennem ateşi bin yıl yakıldı. Öyle ki kıpkırmızı oldu. Sonra bin yıl daha yakıldı, öyle ki beyazlaştı. Sonra bin yıl daha yakıldı. Şimdi o siyah ve karanlıktır." (Metin Tirmizi'ye aittir.) (Tirmizi, Cehennem 8; Muvatta, Cehennem 2)
Tirmizi’de “...Tevhid inancına sahip olanlardan bazı kimseler, siyah kor haline gelinceye kadar cehennem ateşinde yakılır. Daha sonra kendilerine rahmet ulaşır ve oradan çıkarılırlar. Cennet kapılarına bırakılırlar. Daha şöyle buyurdu: “Sonra cennettekiler onların üzerlerine su serperler. Sonra bunlar, selin getirdiği yığın içindeki tanelerin bitmesi gibi biterler. Daha sonra da cennete sokulurlar.”
Enes bin Malik (ra) ve Ebu Hureyre (ra)’den şu şekilde rivayet etmiştir: “Resulullah (صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم) şöyle buyurdu: “Cennete giren nimete kavuşur ve ümitsizliğe düşmez. Giysileri eskimez. Gençliği gitmez (İhtiyarlamaz.)” Müslim
Müslim ve Taberani’de İbni Abbas (ra)’dan rivayet etmiştir: “Resulullah (صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم) şöyle buyurdu: “Yüce Allah, Adn cennetini yarattığında içerisinde, hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın duymadığı, hiçbir insanın hatırına gelmemiş nimetler yarattı. Sonra ona “konuş” diye buyurdu. O: “Şüphesiz müminler kurtuluşa ermişlerdir” (Mü’minun / 1) dedi.”
Taberani Evsat’ta Enes bin Malik (ra)’ten rivayet etmiştir: “Resulullah (صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم) şöyle buyurdu: “Cennetlikler cennete saçsız ve sakalsız bir şekilde ve gözleri sürmelenmiş olarak girerler.” Bir başka rivayette 30 ya da 33 yaşlarında olarak girerler. diğer bir rivayette Tirmizi’de gençlikleri gitmez giysileri eskimez ifadesi vardır.
“Cennete ilk girecek olan grubun görünümleri ayın ondördü gecesinde olduğu gibi olacaktır. Bunlardan sonra girenlerin parlıklarıi gökteki en parlak yıldızın parlaklığı gibi olur. küçük büyük abdest bozları yoktur. Sümkürmezler, tükürmezler. Tarakları altındandır. Fırçaları misktir. Buhurdanlıkları uddandır. Eşleri siyah gözlü güzel kadınlardır. Hepsi tek bir kişinin şeklinde olur….” Buhari ve Müslim’de Geçmekte olan Ebu Hureyre’den rivayet yapılan hadisten
Cennette kadınlar erkeklerden daha fazla olacaktır. Ebu Hureyre’den rivayet edilen hadiste “... Oraya giren her bir erkeğin iki kadını bulunur. Bu kadınların baldırlarının ilikleri, etlerinin arkasından görünür. Cennette bulunanların tümü bekardır.”
Tirmizde Ebu Said (ra)’den merfu olarak şöyle bir rivayet nakletmiştir: “Cennetliklerin en alt derecede olanının, seksen bin hizmetçisi ve yetmiş iki eşi bulunur.” Tirmizi bu hadisin garib olduğunu söylemiştir. Farklı olarak rivayet edilen hadisler mevcuttur. Cennetliklerden bir adamın yüz adam gücünde olacağı ve aynı gün içinde, yüz bekar kadınla yakınlıkta (Cimada) bulunur.
Cennetliklerden saraylara yerleştirilenler olacaktır bunlar ufukta doğudan batıya doğru ilerleyen yıldızları görmeniz gibi görürsünüz bunlar peygamberlerin değil Allah ve resulüne inanmış ve O’nun göndermiş olduğu elçileri doğrulamış kişilerdir. Bakınız Buhari, 6/320 59. kitabu Bedi’i’l Halk. Müslim, 4/2177 51. Kitabu’l Cenne
Ahmed, Ebu Hureyre (r.a)'nin şöyle söylediğini rivayet etmiştir:
"Resulullah (صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم)'a: "Ey Allah'ın Resulü! Bizim halimiz ne olacak, senin
yanına geldiğimiz zaman, yüreklerimiz inceliyor, dünyadan yüz çeviriyoruz. Ahireti de adeta gözlerimizle görüyormuş gibi oluyoruz. Ama senin yanından çıktığımız zaman ailemize karışıyoruz, çocuklarımızla içli dışlı oluyoruz. Adeta kendi kendilerimizi reddediyoruz" dedik.
Resulullah(صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم) da şöyle buyurdu:
"Eğer siz, benim yanımdaki halinizi korumuş olsaydınız, melekler sizi evlerinizde ziyaret eder, yollarda karşınıza çıkar sizinle musafaha ederlerdi. Eğer siz günah işlemeseydiniz. Yüce Allah, sizi alıp günah işleyen ve kendisinin de onları bağışlayacağı bir başka halk getirirdi." Ben:
"Ey Allah'ın Resulü! Yaratıklar neden yaratılmışlardır?" diye sordum. Resulullah (صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم): "Sudan" diye cevap verdi. Ben: "Cennet neden yapılmıştır?" diye sordum.
"Bir tuğlası altından, bir tuğlası gümüşten. Bunların arasına konan sivası güzel kokulu misktir. Aralarındaki süslemeleri inci ve yakuttur. Toprağı zaferandır. Oraya giren kimse nimet bulur ve sıkıntıya düşmez. Orada sonsuz hayata kavuşur ve ölmez. Cennetliklerin giysileri eskimez. Gençlikleri de gitmez."
Resulullah (صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم) bundan sonra şöyle buyurdu:
"Üç kişi vardır ki, bunların duaları geri çevrilmez: Adil imam (devlet başkanı), iftar anında oruçlu; bir de mazlumun duası. Onun duası, bulutların üstünde yükseltilir, kendisine göğün kapıları açılır ve şanı yüce olan Rabb Teala: “Yüceliğime yemin olsun, bir süre sonra da olsa sana yardım edeceğim” diye buyurur. (Ahmed (2/304) Tirmizi (4/672) 39-Kitabu' Sıfati'l Cenne. 2-Cennetin özelliği)
Buhari ve Müslimde köşkü sarayı olmayıp çadırı olan müminden bahsedilmekte bu çadırın yüksekliği ve eni 60 mil (96 km) olacak ve içindeki eşleri etrafında dönmesinden dolayı diğeri bir diğerini görmeyecektir.
Cennette huriler şarkılar söylerler v e şöyle derler: “Biz güzel hurileriz. Değerli eşlere hediye edilmişizdir.” Evsat’ta Enes bin Malik Taberani
Cennetin tüm ağaçlarının gövdeleri altından olacaktır. Yine Cennette bir ağaç vardır. Gölgesinde binekli bir kişi, yüz yıl ilerler. İsterseniz şu ayeti okuyun: “Uzayıp giden gölge” Vakıa / 30 Şüphesiz sizden birinin cennetten bir yay koyumluk yeri üzerine, güneşin doğduğu ve battığı her şeyden daha hayırlıdır.” Buhari, Ebu Hureyre
Cennette yüz mertebe vardır her birinin arası yüz yıllık mesafedir. Tirmizi
Cennetliklerin ilk yiyecekleri şey Balık ciğeridir. (Taberani) Cennetin kuşları uzun boylu develer gibidirler. Cennetin ağaçlarına konarlar oralardan otlanırlar. Bu kuşu Hz. Ebubekir deve kuşudur deyince Hz. Peygamber (صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم) hayır ben onu yedim o dediğin kuştan daha lezzetlidir buyurdu. Umuyorum sende o kuştan yiyenlerden olacaksın. (Ahmed)
Cennet meyvelerinin arasından cennetliklerin giysileri çıkar. Cennette pazarlar olur orada güzel esintiler olur ve yüzleri cennetliklerin daha da güzelleşir. Resulullah (صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم) buyurdular ki: "Cennette bir çarşı vardır. Ancak orada ne alış, ne de satış vardır. Sadece erkek ve kadın suretleri vardır. Erkek bunlardan bir suret arzu ederse o surete girer."(Tirmizi, Cennet 15) Cennette uçan cisimler olacaktır bunlardan biri yakuttan atlardır. Cennette uyku var mıdır? sorusuna Resulullah (صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم) şöyle buyurdu: “Uyku ölümün kardeşidir. Cennetlikler ise uyumazlar.” Taberani, Cabir bin Abdullah
Resulullah (صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم) buyurdular ki: "Gümüşten iki cennet vardır. Kapları ve içinde bulunan diğer şeyleri de gümüştendir. Altından iki cennet vardır, kapları ve içlerinde bulunan diğer eşyaları da hep altındandır. Adn cennetinde, cennetliklerle Rablerini görmeleri arasında Allah'ın vechindeki ridau'l-kibriyadan (büyüklük perdesinden) başka bir şey yoktur." (Buhari, Tefsir, Rahman 1, 2, Bedu'l-Halk 8, Tevhid 24; Müslim, İman 180; Tirmizi, Cennet 3.)
Huzeyfe ve Ebû Hureyre radıyallahu anhümâ’ dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah (صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم) şöyle buyurdu: “Şanı yüce ve üstün olan Allah, insanları bir araya toplar. Mü’minler ayağa kalkarlar ve cennet kendilerine yaklaştırılır. Âdem aleyhisselâm’a gelirler ve derler ki:
- Ey babamız! Bize cennetin açılmasını iste! Âdem der ki:
- Sizi cennetten çıkaran, babanızın hatasından başka ne ki? Ben bu işin ehli değilim. Siz, Allah’ın dostu olan oğlum İbrahim’e gidiniz. Bunun üzerine İbrahim’e giderler, o da:
- Ben bu işin ehli değilim. Ben geriden geriye, uzaktan halîl idim. Siz, Allah Teâlâ’nın kendisiyle konuştuğu Mûsâ’ya gidiniz der. Onlar Mûsâ’ya giderler. Mûsâ kendilerine:
- Ben bu işin ehli değilim. Siz Allah’ın kelimesi ve ruhu olan İsâ’ya gidiniz, der. İsâ’ya geldiklerinde:
- Ben bu işin ehli değilim, diye karşılık verir. Bunun üzerine onlar, Muhammed (sav)’e giderler. O da hemen ayağa kalkar ve kendisine şefaat için izin verilir. Emanet ve rahim (akrabalık bağı) gönderilir ve bu ikisi sıratın sağ ve solunda dururlar. Sizin ilk kafileniz şimşek gibi geçer. Ben:
– Annem babam feda olsun, şimşek gibi geçmek nedir? dedim. Resûlullah (صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم):
–“Şimşeği görmediniz mi? Göz açıp yumacak kadar bir zamanda geçip gidiverir!” buyurdu. Sonrakiler rüzgâr gibi, kuş gibi, koşucular gibi geçerler. Onları amelleri böyle süratli geçirir. Peygamberiniz sırat üzerinde durup şöyle der:
–“Ey Rabbim! Selâmete çıkar, selâmete çıkar.”
Neticede, kulların amelleri kendilerini sırattan geçirmede âciz kalır. O kadar ki, yürümeye gücü yetmeyen bir adam oturağı üzerinde sürünerek gelir. Sıratın iki tarafında emrolunduklarını yakalamakla memur asılı çengeller vardır. Bazıları yaralanmış vaziyette kurtulur, bazıları da cehenneme yuvarlanır.”
Ebu Hureyre’nin nefsi elinde olan Allah’a yemin ederim ki, cehennemin dibi yetmiş yıllık mesafe kadar derinliktedir.
Müslim, Îmân 329
Ebû Hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah (صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم) şöyle buyurdu:
“Allah Teâlâ’nın yollarda dolaşıp zikredenleri tespit eden melekleri vardır. Bunlar Cenâb-ı Hakk’ı zikreden bir topluluğa rastladıkları zaman birbirlerine “Gelin! Aradıklarınız burada!” diye seslenirler ve o zikredenleri dünya semâsına varıncaya kadar kanatlarıyla çevirip kuşatırlar. Bunun üzerine Allah Teâlâ, meleklerden daha iyi bildiği halde yine de onlara:
- “Kullarım ne diyor?” diye sorar. Melekler:
- Sübhânallah diyerek seni ulûhiyyetine yakışmayan sıfatlardan tenzih ediyorlar, Allâhü ekber diye tekbir getiriyorlar, sana hamd ediyorlar ve senin yüceliğini dile getiriyorlar, derler. Konuşma şöyle devam eder:
- “Peki onlar beni gördüler mi ki?”
- Hayır, vallahi seni görmediler.
- “Beni görselerdi ne yaparlardı?”
- Şayet seni görselerdi sana daha çok ibadet ederler, şânını daha fazla yüceltirler, ulûhiyyetine yakışmayan sıfatlardan seni daha çok tenzih ederlerdi.
- “Kullarım benden ne istiyorlar?”
- Cennet istiyorlar.
- “Cenneti görmüşler mi?”
- Hayır, yâ Rabbi! Vallahi onlar cenneti görmediler.
- “Ya cenneti görseler ne yaparlardı?”
- Şayet cenneti görselerdi onu büyük bir iştiyakla isterlerdi, onu elde etmek için büyük gayret sarf ederlerdi.
- Bunlar Allah’a neden sığınıyorlar?”
- Cehennemden sığınıyorlar.
- “Peki cehennemi gördüler mi?”
- Hayır, vallahi onlar cehennemi görmediler.
- “Ya görseler ne yaparlardı?”
- Şayet cehennemi görselerdi ondan daha çok kaçarlar, ondan pek fazla korkarlardı.
Bunun üzerine Allah Teâlâ meleklerine:
- “Sizi şahit tutarak söylüyorum ki, ben bu zikreden kullarımı bağışladım” buyurur. Meleklerden biri:
- Onların arasında bulunan falan kimse esasen onlardan değildir. O buraya bir iş için gelip oturmuştu, deyince Allah Teâlâ şöyle buyurur:
- “Orada oturanlar öyle iyi kimselerdir ki, onların arasında bulunan kötü olmaz.”
Buhârî, Daavât 66. Ayrıca bk. Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 251-252, 358-359
Müslim’in bir rivayeti şöyledir:
Ebû Hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Allah Teâlâ’nın diğer meleklerden ayrı, sadece zikir meclislerini tespit etmek üzere dolaşan melekleri vardır. Allah’ın zikredildiği bir meclis buldular mı, o kimselerin aralarına otururlar ve diğer melekleri oraya çağırarak cemaatin arasındaki boş yerleri ve oradan dünya semasına kadar olan mesafeyi kanatlarıyla doldururlar. Zikredenler dağılınca onlar da semâya çıkarlar. Allah Teâlâ daha iyi bildiği halde onlara:
- “Nereden geldiniz?” diye sorar. Melekler de:
- Yeryüzündeki bazı kullarının yanından geldik. Onlar Sübhânallah diyerek ulûhiyyetine yakışmayan sıfatlardan seni tenzih ediyorlar, Allâhü ekber diye tekbir getiriyorlar, lâ ilâhe illallah diyerek seni tehlil ediyorlar, elhamdülillâh diyerek sana hamd ediyorlar ve senden istiyorlar, derler. (Konuşma şöyle devam eder):
- “Benden ne istiyorlar?”
- Cennetini istiyorlar.
- “Cennetimi gördüler mi?”
- Hayır, yâ Rabbi, görmediler.
- “Ya cenneti görseler ne yaparlardı?”
- Senden güvence isterlerdi.
- Benden neden dolayı güvence isterlerdi?”
- Cehenneminden yâ Rabbi.
- “Peki benim cehennemimi gördüler mi?”
- Hayır, görmediler.
- “Ya görseler ne yaparlardı?”
- Senden kendilerini bağışlamanı dilerlerdi.
Bunun üzerine Allah Teâlâ şöyle buyurur:
- “Ben onları affettim. İstediklerini onlara bağışladım. Güvence istedikleri konuda onlara güvence verdim.
Bunun üzerine melekler:
- Yâ Rabbi, çok günahkâr olan falan kul onların arasında bulunuyor. Oradan geçerken aralarına girip oturdu, derler. O zaman Allah Teâlâ şöyle buyurur:
- “Onu da bağışladım. Onlar öyle bir topluluktur ki, onların arasında bulunan kötü olmaz.”
Müslim, Zikir 25. Ayrıca bk. Tirmizî, Daavât 129
إرسال تعليق
İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...