Kadiri Yolu

 

Hz. Ömerin Kusurlu Valisi

Hz. Ömer'in Kusurlu Valisi

– Hz. Ömer, Sa’d bin Âmir’i hatırladıkça göz yaşlarını tutamaz ve derdi ki: “Ah Sa’d, ah! Senin gibi imanı kuvvetli, dindar valilerle, ben değil Arabistan’ı, bütün dünyayı hem de polissiz, zabıtasız idare edebilirim.”


Hz. Ömer (R.A.) Hımıs ileri gelenlerine gönderdiği bir mektubunda, muhitlerinde bulunan fakirleri tesbit ederek kendisine bildirmelerini istedi. Hımıs’lılar da Şam civarında bulunan yoksulları bir liste halinde yazarak Halife’ye bildirdiler. Hz. Ömer (R.A.) listeyi açıp da bakınca, başta, Vali olarak gönderdiği Sa’d bin Âmir’in adının yazılı olduğunu gördü ve listeyi getirenlere sordu. Onlar da:
“- Valimiz fakirdir, devamlı olarak (Rüşveti alan da veren de ateştedir) mealindeki hadisi okur ve en küçük bir hediyemizi dahi kabul etmez” dediler.

Bu haberi tebessümle karşılayan Hazret-i Ömer (R.A.) tekrar Hımıs’lılara sordu: “- Kendisinde Allah korkusu bu kadar hükmeden valinizin kusurları da var elbette, değil mi?”

Hımıslılar:
“- Evet, dediler. Bu kadar kuvvetli imana sahip olmasına rağmen, gözümüze çarpan bilhassa şu dört kusuru vardır:
Birincisi: Vazifesine sabah namazından hemen sonra değil de, kuşluk vaktinde gelir.
İkincisi: Geceleri aramızda hiç görünmez.
Üçüncüsü: Haftada bir gün evine çekilerek kapıyı arkasından sürgüler, ziyaretçi dahi kabul etmez.
Dördüncüsü: Ashab’dan Hubeyb’i müşriklerin nasıl şehid ettiklerini hatırlayınca, üzüntüsünden hastalanır ve baygınlık geçirir.”

Hazret-i Ömer (R.A.) Şam fakirlerine bir miktar erzak ve yardım gönderdikten soma, Vali Sa’d bin Amir’i yanına çağırttı ve bu dört kusurunun sebebini sordu:
O da şu cevabı verdi:
“- Ya Emirel – Mü’minin! Vazifeme ancak güneş yükselirken gelebiliyorum; çünkü ailem hastadır, evdeki bütün hizmetleri kendim görmek zorundayım. Geç kalışım bundandır.
– Geceleri insanlar arasında görülmediğime gelince; gündüzleri halk için çalışan bir hakimin geceleri de Hak için çalışmasına müsaade edersiniz herhalde. Bu suretle, gündüzleri hükme bağladığım davaların sabaha kadar tekrar vicdanımda muhasebesini yapar; yanlış kararlarım varsa, tashih imkanı bulurum.

– Haftada bir gün evime çekilmemin sebebi ise, başka giyecek elbise bulamadığımdan, yıkadığım elbiselerim kuruyuncaya kadar, kimseye görünmemek mecburiyetinde kalkamam dır. Bu sebeple kapımı arkasından kilitliyorum.

– Hubeyb’in şehadetini hatırlayınca bayıldığıma gelince; onu hiç sorma… Çünkü Şehid Hubeyb’i asarlarken yanlarında idim; belki mani olabilirdim;fakat o gün henüz İslama girmemiş olduğumdan, hadiseye sadece seyirci kaldım. İdam esnasında, onun gösterdiği cesaret ve celadeti hatırladıkça, Hubeyb’in ne kadar kuvvetli imana sahip büyük bir mücahid olduğunu daha iyi anlıyorum. Ve niçin mani olmadım diye, teessürümden bayılıyorum. ”

Emirül-Mü’minin, Sa’d bin Amir’in bu izahatı karşısında ziyadesiyle memnun oldu ve böyle bir idareciye sahip olması sebebiyle de Allah’a şükretti.

Hazret-i ömer (R.A.) bu Sa’d bin Amir’i hatırladıkça gözlerinden akan yaşları tutamaz ve halkın içinde alenen ağlamaktan kendini alamazdı da derdi ki:

«- Ah Sa’d ah, Allah korkusu, din duygusu seni ne kadar yükseltmiş, millete faydalı bir uzuv yapmış!.. Senin gibi imanı kuvvetli, dindar valilerle, değil Arabistan’ı, bütün dünyayı hem de polissiz, zabıtasız idare edebilirim. Yeter ki, onlara işte böyle dinleri hakim olsun…”.

Ahmed ŞAHİN- Tarihin Şeref Levhaları’ndan

Post a Comment

İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...

أحدث أقدم

Öne Çıkanlar

Nefs