Kadiri Yolu


Resulullah nasıl ibadet edilmesini tavsiye etmişse öyle yap kendine ağır yük yükleme

Salihlerden bir kul şöyle bir hikaye anlatmıştır:

Sufiliğe başladığım ilk günlerimde yalnız kalabileceğim mekana girdim ve kırk gün bir şey yemeyeceğime dair Allah’a söz verdim. Yirmi küsur gün aç bekledikten sonra açlığımın şiddeti giderek arttı. Dayanamaz oldum. Sınırı aşmıştım. O nedenle halvetten çıktım. Öyle acıkmışım ki ne olduğunu anlayamadan kendimi pazar yerinde buldum. Pazarda giderken fakir kullardan birisini gördüm. Adam bir ölçek ekmek bir ölçek pişmiş et, bir ölçek de helva istiyordu. Aç kalmış bir fakirin kendisi için lüks olan bu yiyecekleri istemesini ben ağır istekler olarak buldum. 

Fakir adam bir yandan isteklerini söylüyor, bir yandan da sokakta bir oraya bir buraya dolaşıyordu. Benim yanımdan da geçiyor, fakat benimle konuşmuyordu. Ben de kendi kendime “Vallahi bu adamın istekleri ağır ve fazladır. O, bu şahane ve enfes yiyecekleri istiyor Ben ise kuru bir ekmek parçası istiyorum, onu bile bulamıyorum” dedim.

Bir saat sonra fakirin istediği o güzel yemekleri bulduğunu gördüm. Yanıma geldi, onlardan bana da verdi ve şöyle söyledi:

– Şimdi senin isteklerin mi yoksa benim isteklerim mi daha ağırmış? Sen yapamayacağın şeyleri söz verdin ve bozdun. Ben ise yapabileceğim şeyler için kuvvet kazanmak üzere bunları istedim. Kırk gün aç kalmak isteyen kişi onu tedricen, peyderpey yapar. Bir defada aç kalmaz. Çünkü bu durumda onda açlığın kudurmuşluğu, doymazlığı ortaya çıkar. O hâle gelir ki, halvette kalmaya ve oruçlu durmaya sabredemez.

Onun için bu mezhebi bırak. Bir daha böyle yapma! İbadetlerinde orta yolu tercih et! Aşırıya gitme! Sünnet ne ise ona uy! Sünnetten başkasını terk et!

Adam böyle söyledikten sonra yanımdan ayrıldı. Allah-u Teâlâ kendisinden razı olsun. Amin..”

Post a Comment

İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...

أحدث أقدم

Öne Çıkanlar

Nefs