Kadiri Yolu

 
İyilik Yapana Teşekkür ve Dua Etmek

İyilik Yapana Teşekkür ve Dua Etmek


Sûfilerin güzel ahlâkından biri de, iyilik edene teşekkür etmek ve hayır sahibine dua etmektir. Onlar bunu, Allah Teâlâ'ya tevekküllerinin kemali, tevhitlerinin safiyeti ile, Hak'tan gayrısından nazarlarını kesip kendilerine gelen nimetin, asıl ihsan sahibi, Cebbâr, Hâlik-ı A'zam olan Allah'tan geldiğini bilerek yapmaktadırlar. Onlar başkalarına teşekkürü, ancak Resûlullah'a (ﷺ) yapmaktadırlar.


Rivayet edildiğine göre, Resûlullah (ﷺ) bir hutbesinde şöyle  buyurmuştur: "İnsanlar içinde, Ebû Kuhâfe'nin oğlu (Ebû Bekir) kadar, bize iyilik ve ihsanda bulunan hiçbir kimse yoktur. Şayet bir dost edinecek olsaydım, Ebû Bekir'i seçerdim." (Buhârî, Salât, 88; Müslim, Birr, 65; Tirmizî, Birr, 17.)


Yine, Peygamber Efendimiz (ﷺ), "Ebû Bekir'in malından yararlandığım gibi, kimsenin malından yararlanmış değilim"  (İbn Mace, Mukaddime, 11; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 2/253) buyurmuştur.


İnsanların çoğunluğu, verme ve alma hususunda kendilerine ve insanlara takılmalarından dolayı, Allah'tan perdelenmişlerdir. Halbuki sûfi, daha işin başında halktan fâni olarak, bütün varlıkları Allah'tan görür; geleni O'ndan bilir. Çünkü o, yüzünü tevhide döndürmüş ve halkı gerçek tevhidden alıkoyan perdeyi yırtmıştır. O, verme ve alma konusunda aslen halkta bir tesir görmez.


Cenâb-ı Hak onu halkla perdelenmekten korumuştur. Sûfi, tevhidin en yüksek noktasına yükselince; kendisine nimetleri gönderen Hakk'a şükrettikten sonra, onların kendisine ulaşmasına vasıta yapılan kullara da teşekkür eder. O, bu nimeti asıl verenin Allah Teâlâ olduğunu bildikten sonra, onun kendisine ulaşmasında kulların da bir etkisi olduğunu kabul etmesi kendisine bir zarar vermez. Bu durumda o, geniş ilmi ve kuvvetli marifeti ile, Mevlâ ile kulları arasındaki vasıtaları da kabul eder. Diğer Müslümanlarda olduğu gibi, halk onu Hak'tan perdeleyip alıkoymaz. İşin başında olan müridlerde olduğu gibi, Hakk'ı müşahede de onu halktan perdelemez (O, Hakk'ı da, halkı da kabul eder ve her birine hakkını verir). Kulun kendisine gelen bir insandan sonra Cenâb-ı Hakk'a şükretmesi, O'nun hakiki ihsan, ikram sahibi ve asıl müsebbip olduğu içindir. Halka teşekkürü ise, bu işte bir sebep ve vasıta yapıldıkları içindir.


Resûlullah (ﷺ) buyurmuştur ki: "Cennete ilk çağrılacak olanlar, genişlik ve sıkıntı anlarında Allah Teâlâ'ya hamd edenlerdir." (Hakim, el-Müstedrek, 1/502; Taberani, el-Kebir, nr. 12345; Begavi, Şerhu's-Sünne, Beyhaki, Şuabü'l-İman, nr. 4373.)


Diğer bir hadis-i şerifte şöyle buyrulmuştur: "Kim aksırır veya geğirir de, 'Elhamdülillahi ala külli hal' derse, Allah Teâlâ, bu sebeple ondan, en hafifi cüzzam olan yetmiş belayı defeder. (Benzeri bir rivayet için bk. Ali el-Müttaki, Kenzü'l-Ummal, 9/233 (nr. 25800))


Câbir [radıyallahu anh] Resûlullah'ın (ﷺ) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Kendisine nimet verilen bir kulun 'elhamdülillâh' deyip Allah'a hamd etmesi, verilen nimetten daha faziletli olur. (Beyhaki, Şuaba-İmân, nr. 4403)


Resûlullah'ın (ﷺ) "Hamd nimetten daha faziletli olur" sözü; Allah Teâlâ'nın şükür olarak ona razı olacağı ve hamdin de (ayrı bir) nimet olarak, asıl nimetten daha faziletli olduğu şeklinde yorumlanır. Böylece hamd, kendisine hamd edilen nimetten daha faziletli olmuş olur.


Sûfîler önce, nimeti verene şükür ettikten sonra, insanlar içinde, nimetin kendisine ulaşmasına vasıta yapılana da teşekkür eder, hayır duada bulunurlar.


Enes b. Mâlik [radıyallahu anh] şöyle rivayet etmiştir: Resûlullah (ﷺ), bir kavmin yanında iftar ettiğinde şöyle dua ederdi: "Oruçlular yanınızda iftar etsin, yemeğinizi müttakiler yesin, üzerinize rahmet ve huzur insin. " (Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 31/118; Beyhakî es-Süneneü'l-Kübrs, 4/239; Süyuti, es-Sagir, ne. 6592)


Ebû Zür'a, bize, Ebû Hüreyre [radıyallahu anh] yoluyla gelen şu hadis-i şerifi nakletti: "Kendisine iyilik yapan bir kardeşine, 'Allah seni hayırla mükâfatlandırsın' diye dua eden kimse, ona en güzel teşekkürü yapmış olur.” (Tirmizi, Birr, 87;Ali Nasıf, et-Tac, 5/69)


Post a Comment

İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...

أحدث أقدم

Öne Çıkanlar

Nefs