Kadiri Yolu

Lokman Sûresi Esbabı Nüzulu

31-Lokman Sûresi Esbabı Nüzulu



Lokman Sûresi Mekke'de ve Sâffât Sûresinden sonra nazil olmuştur. Lokman suresi  Kur'an-ı Kerim'in otuz birinci suresi, Mekke'de inen sûrelerdendir 34 âyettir. 27, 28 ve 29. âyetleri Medine’de, diğer­leri Mekke’de nazil olmuştur. 


Sûrenin nuzûl sebebi olarak Alûsî, Kureyşlilerin Lokman (as) ve Lokman'ın (as) oğlu ile olan durumu ve ana-babasına iyilikleri hususunda soru sormalarını göstermiştir.[ Alûsî, age. xxi,65.] Bu, Sûrenin tamamının bu soru üzerine nazil olduğu izlenimini vermekle birlikte çoğu kastedilmiş olmalıdır.[Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nuzûl, Çağrı Yayınları: 2/698.]


6. İnsanlardan bilgisizce Allah yolundan saptırmak için Hakkı boş sözlerle değişenler ve Allah yolunu alaya alanlar vardır. İşte horlayıcı azâb onlar içindir.


İbn Cerîr'in Avfî kanalıyla İbn Abbâs'tan rivayetine göre bu âyet-i kerime en-Nadr ibnu'l-Hâris hakkında nazil olmuştur ama bu âyet-i kerimenin nuzûlüne sebep olan davranışı buna göre başkadır. Rivayete göre o, şarkıcı cariyeler satın alır; birisinin Peygamber'i (sas) dinlemeye gittiğini görürse hemen bir şarkıcı cariyesini çağırır, o kişiyi de çağırır ve cariyesinin ona çalıp söylemesini emrederek: "Bak, bu, Muhammed'in kendisine çağırdığı namazdan, oruçtan ve onunla birlikte mucadeleden daha hayırlıdır." dermiş. İşte onun bu davranışı üzerine bu âyet-i kerime nazil olmuş.[ Suyûtî, Lubâbu'n-Nukûl, n,56.]


14. Biz insana ana ve babasına iyi davranmasını tavsiye ettik. Annesi onu zorluk üstüne zorlukla taşımıştı. Sütten ayrılması da iki yıl sürmüştür. Bana ve ana-babana şukret. Dönüş ancak Bana'dır.

15. Eğer o ikisi (anan-baban) seni, hakkında bilgin olmayan bir şeyi Bana ortak koşmaya zorlayacak olurlarsa onlara itaat etme ve onlarla dunyada ma'rûf üzere birlikte ol. Bana dönenlerin yoluna tabi ol. Sonra dönüşünüz yine Bana'dır ve o zaman Ben, size, yaptıklarınızı bildireceğim.


Bu âyet-i kerimelerin nuzûl sebebinde meşhur olan, Sa'd ibn Ebî Vakkâs hakkında ve annesi Hamne bint Ebî Sufyân ibn Umeyye onu dininden döndürmeye çalıştığı zaman nazil olduğudur. 


Şöyle ki: Ebu Dâvûd ibn Ebî Hind'in Sa'd ibn Ebî Vakkâs'tan rivayetinde o şöyle anlatıyor: "Eğer seni, hakkında bilgin olmayan bir şeyi Bana ortak koşmaya zorlayacak olurlarsa onlara itaat etme ve onlarla dunyada ma'rûf üzere birlikte ol..." âyet-i kerimesi benim hakkımda indi. Ben, anneme karşı iyi davranan birisiydim. Musluman olunca annem bana: "Ey Sa'd, bu sonradan ihdas ettiğin din de nedir? Ya bu dini bırakacaksın ya da ölünceye kadar yemeyeceğim, içmeyeceğim de insanlar "Annesinin ölümüne sebep oldu." diye seni ayıplayacaklar." dedi. Ben: "Ey anneciğim, yapma; çünkü ben asla dinimi bırakacak değilim." dedimse de yemeden içmeden bir gün ve gece geçirdi. Sabaha çıktığında açlıktan iyice bunalmıştı. Ben: "Allah'a yemin olsun; bin tane canın olsa, hepsi de birer birer çıksa ben yine bu dinimi hiçbir şey için bırakacak değilim." dedim. Benim bu kesin tavrımı görünce yedi, içti ve işte Allah Tealâ (cc) bu âyet-i kerimeyi indirdi.[İbnu'l-Esîr, Usdu'l-Ğâbe, n,368. ]


20. Görmez misiniz ki Allah göklerde olanları da yerde olanları da sizin buyruğunuza vermiştir. Gizli ve açık olarak nimetlerini size bolca vermiştir, insanlar arasında hiçbir bilgisi olmadan, hiçbir rehberi ve aydınlatıcı bir kitabı yokken Allah hakkında mücadele edenler vardır.


Mucâhid der ki: Bir yahudi Peygamber’e (sas) geldi ve: "Ey Muhammed, bana Rabbından haber ver, nedendir o?" dedi de bir yıldırım düştü ve onu yakıp öldürdü. İşte bunun üzerine bu âyet-i kerime nazil oldu. 


İbn Abbâs'tan rivayete göre ise "Melekler Allah'ın kızlarıdır." diyen en-Nadr ibnu'l-Hâris hakkında inen âyetlerdendir.[Kurtubî, age. xrv,50. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nuzûl, Çağrı Yayınları: 2/702.]


27. Eğer yeryüzündeki her bir ağaç kalemler olsa, deniz ve arkasından yedi deniz daha ona yardım ederek murekkeb olsa yine Allah'ın kelimeleri tükenmez. Hiç şubhesiz Allah Azîzdir, Hakîm'dir.


İbn İshak, İbn Abbâs'tan rivayet ediyor ki o şöyle anlatıyor: Allah'ın Rasûlü (sas) Medine-i Munevvere'ye geldiğinde yahudi hahamları: "Ey Muhammed, "Size ilimden pek az bir şey verilmiştir." sözünle bizi mi yoksa kavmini mi kastediyorsun?" diye sordular. "Hepinizi kastediyorum." buyurdular. "Sana gelenler içinde okuyorsun ki bize, içinde her şeyin açıklaması olan Tevrat verildi." dediler, Efendimiz (sas): "O, Allah'ın ilmine göre pek az bir şeydir. Yerine getirdiğiniz takdirde sizde olan size yetecek kadardır." buyurdu da onların bu konuşmaları üzerine Allah Tealâ (cc): "Eğer yeryüzündeki her bir ağaç kalemler olsa, deniz ve arkasında yedi deniz daha ona yardım ederek murekkeb olsa yine Allah'ın kelimeleri tükenmez. Hiç şubhesiz Allah Azîz'dir, Hakîm'dir." âyetini indirdi. [İbn Hişâm, es-Sîretu'n-Nebeviyye, 1,308.]


Vâhidî'nin, bir ravi zinciri vermeksizin mufessirlerin kavli olarak bu hadiseyi anlatımında ayrıntılarda bazı farklar olduğu için o bilgiyi de buraya dercedelim: Yahudiler, Allah'ın Rasûlü'ne (sas) ruhu sorduklarında Allah Tealâ (cc): "Sana ruhu soruyorlar. De ki: Ruh Rabbimin emrindendir ve size ilimden pek az bir şey verilmiştir." âyet-i kerimesini indirmişti.


28. Sizin yaratılmanız da, yeniden diriltilmeniz de bir tek kişininki gibidir. Şubhesiz ki Allah Semî'dir, Basîr'dir.


Bu âyet-i kerime Ubeyy ibn Halef, Ebu'l-Esedeyn (veya Ebu'l-Esved) ile Haccâc'ın oğulları Munebbih ve Nebîh hakkında nazil olmuştur. Bunlar Peygamber'e (sas): Allah bizi tavırdan tavıra geçirerek yarattı; Nutfe, sonra aleka, sonra mudğa, sonra kemikler olarak. Sonra da sen: "Allah bizi bir anda yeni bir yaratışla toptan bir anda diriltecek." diyorsun, bu nasıl olacak?!" dediler de bunun üzerine Allah Tealâ (cc) bu âyet-i kerimeyi indirdi.[Kurtubî, age. xıv,52-53; Alûsî. age. XXI, 101. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nuzûl, Çağrı Yayınları: 2/704.]


34. Kıyamet saatinin bilgisi şubhesiz ki Allah katındadır. Yağmuru O indirir, rahimlerde olanı O bilir. Kimse yarın ne kazanacağını bilmez ve hiçbir nefis nerede öleceğini de bilmez. Şubhesiz ki Allah Alîm'dir, Habîr'dir.


Badiye (çöl) halkından olan el-Hâris ibn Amr ibn Harise hakkında nazil olmuştur. Bir gün Peygamber'e (sas) gelmiş ve O'na kıyameti ve ne zaman kopacağını sorup şöyle devam etmişti: "Topraklarımız kurudu, kuraklaştı, ne zaman yağmur yağacak; hanımımı hamile olarak bırakıp gelmiştim, o ne doğuracak; Nerede doğduğumu biliyorum, peki acaba nerede öleceğim?" İşte bunun üzerine Allah Tealâ (cc) bu âyet-i kerimeyi indirdi.[Vahidî, age. s. 245.] Mukâtil'den rivayetle hadiseyi zikreden Kurtubî bu bedevînin adını el-Vâris ibn Amr ibn Harise olarak vermiştir.[Kurtubî, age. xrv,55-56.]



Post a Comment

İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...

أحدث أقدم

Öne Çıkanlar

Nefs