Kadiri Yolu

Nikâhın Fazileti

Nikâhın Fazileti

Nikâh; din ve haysiyeti korumaya yarayan, fâsıklık ve taşkınlığı önleyen bir vesiledir. Bu sebeple, bir kısım âlim­ler, onu ibâdet maksadıyla evlenmemekten üstün görmüşlerdir. Diğer bir kısım âlimler, onun faydalarını kabul et­mekle birlikte, şiddetli iştiyak duymayanlar için evlenmeyip ibâdet etmeyi tercih etmişlerdir. Üçüncü bir kısım ise, din ve ahlâk bozulduğu, evlâd yetiştirmenin zorlaştığı ve kazançların helâl olmaktan çıktığı dönemlerde nikâhın di­nî açıdan bir değer taşımadığını söylemişlerdir.

Şimdi, bu farklı görüşleri teyid eden nassları ve diğer delilleri görelim.

Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: "Bekârlarınızı evlendi­rin..." (Nur, 32) Bu âyet, emir içermektedir. Emir ise farziyet veya fa­zilet ifade eder. Peygamberlere yaptığı iyilikleri anlatırken de şöyle buyurmuştur: "Senden önce de peygamberler gönderdik ve onlara da eşler ve çocuklar verdik." (Ra'd, 38) Müminlerin sâlih eş ve evlad istediklerini belirterek de şöyle bu­yurmuştur: "Onlar, 'Rabbimiz! Bize gözlerimizi aydınlatan eşler ve zürriyetler ver.’ diye duâ ederler." (Furkan, 74)

Allah Rasûlü (sa) da şunları söyle­miştir: "Nikâh benim sünnetimdir. Benim sünnetimden yüz çeviren benden de yüz çevirmiş olur." (Müttefekun aleyh)

"Nikâh benim sünnetimdir. Beni beğenen benim sün­netime uysun." (Beyhakî)

"Ev geçindirebilen evlensin; çünkü evlilik gözü dışar­dan çeker, namusu korur. Bunu yapamayan da az yiyip oruç tutsun; çünkü az yemek ve oruç tutmak şehveti kı­rar." (Müttefekun aleyh)

"Dindarlık ve sorumluluk duygusunu beğendiğiniz bir kimse kızınıza talip olduğu zaman onu evlendirin." (Tirmizî)

"Evlenen, bununla dininin yarısını koruma altına al­mış olur; diğer yarısını da takva ile korusun." (Taberânî, Hâkim)

"İnsan ölünce kapanan hayır defteri ancak üç şeye açıktır. Bu şeylerden birisi, sâlih evladın duasıdır." (Müslim)

Bu geçen âyet ve hadisler, nikâhın faziletini (bekârlık­tan üstün oluşunu) bildirmekte, açıkça veya zımnen onu emir ve teşvik etmektedirler.

Abdullah İbni Abbas (ra) şöyle demiştir: "Evlenmedikçe âbidin ibâdeti tamamlanmaz." Çünkü şehvet gailesinden kurtulmaz ve kalbi temizlenmez. Bunlar ise, ibâdeti eksik bırakan unsurlardır.

Abdullah İbni Mes'ûd (ra) şunu söylemiş­tir: "Ömrümden sadece on gün kaldığını bilsem, yine ev­lenmek isterim. Çünkü, bekâr olarak Allah Teâlâ’nın huzuruna çıkmaktan hoşlanmam."

Muâz İbni Cebel (ra) da aynı şeyi söyleye­rek koleraya yakalanmış olduğu hâlde evlenmiştir.

Bişr el-Hâfi (ra) şöyle demiştir: "Ahmed İbni Hanbel üç hasletle beni geçmiştir. Ben ilmi sadece kendim için öğrenirken, o bunu hem kendisi, hem de başkaları için öğrendi. Ben yalnızca kendi nefsimle mücâdele ederken, o hem kendi nefsiyle, hem de bidat ehliyle mücâdele etti. Ben evlenmezken kendisi evlendi." Bu sâlih insanı (Bişr'i) vefatından sonra rüyada görmüşler ve kendisine, "Allah Teâlâ sana ve Ebu Nasr et-Temmâra nasıl davrandı?" diye sormuşlar. Kendisi, "Allah Teâlâ, ikimizi de cennete gön­derdi; ancak Ebu Nasr’a yetmiş derece üstünlük verdi." demiş. "Ama, biz seni ibadette ondan üstün görürdük." demişler. Kendisi, "Bu dereceler ona, ibâdet etmenin ya­nında, çoluk çocuğunun nafakası için çalışmasından dola­yı verildi." demiştir.

Şöyle denilmiştir: "Evli olan müminin bekâr olan mü­min üzerindeki üstünlüğü, tıpkı cihad eden müminin otu­ran mümin üzerindeki üstünlüğü gibidir."

Allah Teâlâ bunlar hakkında şöyle buyurmuştur: "Ma­zeretleri bulunmaksızın oturan müminlerle, mal ve canla­rını ortaya koyarak Allah yolunda cihad eden müminler eşit değildirler. Allah, mal ve canlarıyla cihad edenleri de­rece bakımından oturanlardan üstün tutmuştur. Ancak O iki taifeye de güzellik vadetmiştir." (Nisa, 95)

Ve şöyle denilmiştir: "Evli olanın iki rekatlık namazı, bekâr olanın yetmiş rekatından efdaldır."

Kısacası; nikâh dinin emri, peygamberlerin sünneti ve fıtratın gereğidir. Bekâr olan insanın dini gibi, hayatı da ek­siktir. Buna mukabil, Allah Rasûlü’ne nispet edilen bir söz­de şöyle denilmiştir:

"İki yüz seneden sonra insanların en hayırlısı, yükü hafif olan, eşi ve çocuğu bulunmayan kimsedir." Hadis olarak sahih olmayan bu söze göre, evlilik din konusunda kişiye destek olmak yerine, köstek olduğu takdirde, evlen­memek daha hayırlıdır.

Allah Rasûlü’ne nispet edilen diğer bir sözde de şöyle denilmiştir: "Bir zaman gelecek ki, kişi karısı ve çocukları yüzünden helâk olacaktır; çünkü bunlar fakirliğini başına vuracak ve onu gayr-i meşru kazançlara ve işlere zorlayacaklardır."

Ebu Süleyman Dârânî şunları söylemiştir: "Kadınların yokluğuna sabretmek, onların varlığına sabretmekten daha kolaydır."

"Yalnız olan insan, evli olanın duymadığı kalp huzu­runu ve ibâdet zevkini duyar."

"Arkadaşlarımızdan kim evlendiyse, dininde gevşe­meye şâhid olduk."

"Seni Allah Teâlâ’nın ibâdetinden meşgul eden ehl ve mal uğursuzdurlar."

Nitekim, hicret ve cihad döneminde bazı kimseler eş ve evlatlarının baskı ve ısrarıyla bu hayırlardan uzak du­runca, Allah Teâlâ şu âyetle onları uyarmıştır:

"Ey iman edenler! Eş ve evlatlarınızdan size düşman olanlar vardır; onlardan sakının." (Tegâbûn, 14) Onların etkisinde kalıp farz ve faziletlerden geri kalmayın.


Post a Comment

İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...

أحدث أقدم

Öne Çıkanlar

Nefs