Hz Muhammed (ﷺ) Ashabını Nasıl Eğitiyordu

 

Bismillahirrahmanirrahim

Hz Muhammed (ﷺ) Nasıl Ashabını Eğitiyordu

Hz. Peygamber (ﷺ) Kur’an’ı Mübin’in öngördüğü esasları Ashabı kiramı eğitmek için ön planda tutuyordu. 23 yılda tamamlanan Kur’an’ın peyderpey indikçe Ashabı kiramı anlatmakta yaşayıp uygulamasını da göstermekteydi.

Hayatın her alanında karşılaşılan zorluklar ve sıkıntılar, ahlaki ve siyasi durumlar hakkında gerektiği şekilde ashaba işin iç yüzünü gösterip, inen ayetlerin anlaşılmasını sağlıyordu. İnsanları eski alışkanlıklarından, adetlerinden ayrıca bağlı bulundukları dinden çevirmek kolay bir iş değildi. Bu sebeple Hz. Muhammed (ﷺ) bozuk inançları söküp atmada yaratılış kanunlarına uyarak işi sıkı tutmuştur. Derece derece artırarak hem inanç, hem ibadet hem de hükümlerle bunu yapmıştır.

Hazreti peygamber (ﷺ) etrafında bulunan topluluğa ne öğrettiğini açık olarak bildirmekteydi. Kur’an’ın öğretilmesi konusunda hazreti peygamber çok hassas ve titiz davranarak bazı tedbirler uygulamıştır.  İtinalı ve kontrol altında yazı ile tespit yapılmış, onun gözetiminde Kur’an talimi görülmüş ve ezber yapılmış ayrıca yıllık mukabeleler düzenlenmiştir.

“Hz Muhammed (ﷺ) Ramazan ayında yüksek sesle Kur’an-ı Kerim’i okuyor. Ashap ise yanlarında kendilerine ait ayet nüshalarını da alıp geliyorlar ve topluca girişilen bu mukabele esnasında varsa kelime yanlışlıklarını ayet ve sure sıralarını onun okuduğuna göre tanzim edip düzeltiyorlardı.”

Hazreti peygamber(ﷺ)'in burada getirdiği uygulama şekli ilahi tebliğin bütün insanlar tarafından anlaşılmasını sağlamak ebediyete kadar da bunun bozulmadan korunarak devam edeceğini ispatlayarak insanlara gösterme arzusu idi. 

İslam tebliğinin özünü “Allah’tan başka ilah yoktur. Muhammed onun kulu ve resulüdür.” cümlesi teşkil ediyor. Bu tebliğ insanın yeniden inşası demekti birilerinin sultası altında ki yönetim ve insanları köleleştirme anlayışına  bir cephe açmaktı o yüzden ilk yıllarda onun eğitim ve halkasında bulmak çok tehlikeliydi. Bu ölümü göze almak demekti. 

O’nun gözetiminde yetişen nesil köleliği değil özgürlüğü, Kula kulluğu değil, hakka kulluğu ve adaleti savunuyordu. Ahlaki değerlerle dolu bir yapıya kavuşan bu insanlar Mekke’deki sermayeyi elinde tutan özel olduklarını düşünen kişilerin ciddi bir zorbalığa başvurmasına sebep oluyordu.