بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم
Kıyametten ve ondan sonra gelecek olaylar
Berzah aleminin kendine göre şartları ve kanunları vardır. Yine kıyametinde kendine göre özel durumları ve şartları olacaktır. Bütün bunlar Allah’ın ilminde, onun kudreti dairesinde olan ve O’nun iradesine bağlı şeylerdir.
Varlıkların başlangıçtaki yaratılışları, Allah'ın kudretiyle gerçekleştiği gibi bunların varlıklarını sürdürmeleri de yine ancak O’nun yardımı ile olabilmektedir. Ve kıyamet bu varlık aleminin ışığını söndürecektir. O “her şeyi apaçık bir kitapta saymışızdır.” Yasin / 12 O gün herkese, kazandığının Karşılığı verilir. bugün haksızlık yoktur doğrusu Allah hesabı çabuk görenler.” gafir suresi 17
Sura ilk üfleyiş ile kıyamet kopacak ve ikinci üfleme ile ise ahiret günü başlayacaktır. İlim adamlarının birinci üflemede önce “nihatül Feza” korku üflemesi olarak adlandırılan bir üflemenin gerçekleşeceğini söyleyenler de olmuştur. Şimdi ilk üfleme sırasında ve sonrasında meydana gelecek gelişmeler şunlardır:
Bu sırada 7 gök katlanır ve bizim üzerinde bulunduğumuz yer tabakası dışındaki 6 yer tabakası toplanır. Başlangıçta tek bir kütle halindeyken sonra değişik bölümlere ayrılmış olan bu tabakalar tekrar tek bir kütle haline gelir. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:
“Göğü kitap sürer gibi durduğumuz zaman yaratmaya ilk başladığımız gibi katımızdan verilmiş bir söz olarak onu tekrar vadedeceğiz doğrusu biz yaparız” Enbiya / 104
O zaman varlığını sürdüren insanlar, cinler ve hayvanlar ise birden bayılıp düşer ve ölürler dünyanın da denizleri alevlenmeye başlar, dağları dümdüz olur ve yerin başlangıçta almış olduğu türevi şekil değişerek dümdüz bir hale gelir. Üzerinde dağ, tepe, nehir ve benzeri şeyler artık kalmaz.
Meleklerin de bazıları dışında tümü dehşete kapılıp baygın düşerler bir rivayete göre daha sonra başlangıçta bayılıp düşmemiş olan melekler de bayılıp düşerler. Yüce Allah'ın önceden almış olduğu ruhlar da bir rivayete göre Musa (Aleyhisselam)'ın ruhu da tümü bayılırlar dehşet ve korkuya kapılarak kendilerini kaybederler.
Cennet ve onun içindeki hurilere, cehenneme, arş’a ve kürsüye bir şey olmaz. Bütün bu olanlardan ötürü Arş ve kürsinin şeklinde herhangi bir değişiklik olmaz. İlim adamları bunların müstesna tutulacağını aşağıdaki ayeti kerimeye göre çıkarmışlardır:
“Dökülünce Allah'ın diledikleri dışında göklerde olanlar, yerde olanlar hepsi düşüp ölürler. Sonra sura bir daha üflenince hemen ayağa kalkıp bakışır dururlar.” Zümer / 68
Güneş ve Ay'ın ışığı alınacak ve bunların ikisi bir araya getirilecektir. Bunların kainattaki diğer alemlerle yani varlıklarla bir araya getirilmeleri ve böylelikle bütün kainatın tek bir kütle haline getirilmesi de ihtimal dahilindedir. Bütün bunlar yeni bir yapının ve yeni bir oluşumun gerçekleştirilmesi için bir başlangıç olacaktır.
Sura ikinci kez üflemiş de bütün yaratıkların yeniden dirilişi gerçekleşecektir. Naslar adaletin yerine gelmesi için bütün hayvanların da diriltilip haşr yani toplanma yerine mahşere getirileceklerini sonra bu hayvanların yok edileceklerini ve tümünün toprak olacaklarına genel şekilde bildirmektedir. Naslarda hayvanların durumları hakkında küçük Bir açıklamada bulunmaktadır. Örneğin zekatları verilmesi gereken hayvanların sahiplerinin onların zekatlarını vermemesi durumu gibi yine insanların gereksiz yere bir hayvanı öldürmesinin de hesabı olacaktır.
Kıyamet gününün suresinin elli bin yıl bu kadar olacağı bildirilmiştir. 50 bin yıl olan bir günde insanların mevkifte hesap görme yerinde durma ve cennete ya da cehenneme yerleştirilmeleri ile bu sürenin uzunluğu hissetmeleri farklı şekilde olacaktır.
Dirilişten sonra insanlar mahşer yerinde toplanırlar. Bu yerin merkezi de Şam diyarıdır. Mevkifte bu yerde bulunacaktır. Mahşere toplananların içinde Rahman'ın gölgesinde gölgelenenler olacağı gibi kimi de kıyıya kalacaktır. O gün de yüce Allah insanlara oldukça yakın olacak ve bir güneş yaratacaktır. O zaman güneşin sıcağının şiddeti, dünyadaki sıcağın şiddetinden 10 kat fazla olacaktır. İnsanlara askerlerin sıra olmaları gibi sıralanarak ve toplanmaları içtima yapmaları emredilecektir. Bundan sonra Cehennem getirilecek cehennemin 70.000 zinciri olacak ve her bir zinciri 70.000 Melek çekecektir. Sonra Cennet getirilecek ve cennet hemen cehennemin bitişiğinde olacaktır cehennemin üzerinde de sırat bulunacaktır.
Yani mevkifteki durma bekleme süresi hayli uzayacak bunun üzerine insanlar hesap işlerinin başlatılması kimin cennete kimin cehenneme gideceğinin ayrılması için bir şefaatte bulunmaları için peygamberlerin yanına gidecekler. Bu hesap görme işinin başlatılmasında Hz. Muhammed (ﷺ)’den başka şefaatte bulunan bir peygamber çıkmayacak. Bunun ardından değişik yerlerde yeni beklemeler başlayacak. Bu durum Yüce Allah'ın aşağıdaki ayet-i kerimede şu şekilde belirtilmektedir:
“Onlar bulut gölgeleri içinde, Allah'ın azabının ve meleklerin tepelerine inip işin bitmesini mi bekliyorlar? Bütün işler Allah'a dönecektir.” Bakara / 210
Bütün ümmetlere Allah'tan başka kime ibadet ediyor idiyseler ona uymaları emredilecektir. Bu sırada ümmetler birbirlerinden ayırt edilecekler. Onunla birlikte tartışmalar kınamalar mazeret belirtmeler ve deliller göstermeler başlayacaktır. Bu sırada bekleme yerlerinden birinde, bütün ümmetlere Cehennem arz edilecektir. Bu arz sırasında bütün ümmetler cehennemin etrafında diz üstü çökeceklerdir. Bekleme yerlerinden birinde de peygamberler ümmetlerini gözleyeceklerdir.
Bizim ümmetimiz Resulullah (ﷺ)’in doğruluğuna şahit olur. Bu arada birbirlerine uyan topluluklarla kendilerine uyan kimseler arasında görüşmeler ve konuşmalar olacaktır. Bekleme yerlerinden mevkiften yani birinde de sapık önderler ile hidayet öncüleri taraftarlarını kendilerine çağıracaklardır. Hidayet öncüleri, kendilerine uyanları güzellikle müjdelerken, sapık gönderirler de kendilerine uyanları fena sonuçlarla müjdeleyip kendilerine fena sonuçlarına ulaşacağının haberini vereceklerdir. İşte bu ortam içerisinde sapıklığa çağıran önderlere uyanlar, onlardan uzak olduklarını açıklayacaklardır. Bu sapık önderlere uyanlar kendilerine uydukları kimselerden uzak kalmaları, beri olmaları için dünya hayatına yeniden döndürülmeyi arzulayacaklardır. Bundan sonra İnsanların amel defterleri uçarak kendilerine gelmeye başlayacak. Kimileri bu amel defterlerini sağ yanlarından, Kimileri sol yanlarından, kimileri ise arkalarından alacaklardır. Kitaplarını arkalarından alanların bizzat solcular yani ashabı şimal, amel defterleri sol yanlarından verilecek olanlar oldukları söylenilmiştir. Bunun ardından da hesap başlayacaktır. Bu hesap mizanın ortaya konulmasından ve amellerin tartılması işinden önce olacaktır.
Naslar Cennet ehlinden bazı kimselerin hesaba girmeyeceklerine işaret etmektedir. Bazı kimseler kafirlerden bir takım kimselerin hesap görmeyecekleri görüşünü ortaya atmışlardır. Ancak nasların zahirinden çıkarılan anlama göre bu görüş tercih edilen görüş olmadığı anlaşılmaktadır. Çünkü bazı kimselerin hesapsız olarak cennete sokulmaları Yüce Allah'ın bir fazlı ve ihsanıdır. Ama cehenneme girecek olanların niçin cehenneme girdiklerine dair delillerin ve hüccetlerin kendilerine gösterilmesi Yüce Allah'ın ilahi sünnetindendir.
Hesabın görülmesinden sonra Mizan amel terazisi konulması ve amellerin tartılması işi başlayacak. Bu sırada bütün ümmetler, amellerin tartılması üzere mizanın başına gelmeye çağrılacaklar. Bütün ümmetler amellerinin tartılması üzere gelip mizanın etrafında dizlerini yere çömelecekler.
Her insanın elinde amel defteri bulunacak. Her insan meleklerin kendisiyle ilgili olan şeyleri yazmış oldukları kitabını almış olacak. Bunun yanı sıra bütün insanların ve ümmetlerin amellerinin ve onlarla ilgili şeylerin topluca yazılmış olduğu bir defter bulunacaktır.
Bunun ardından amellerin tartılması işi başlayacaktır. Kafirlerin ümmetlerinin bir değeri ve ağırlığı olmayacak. Müminlerin ise iyilikleri de kötülükleri de tartılacaktır. Sadece üzerlerine temelde hesap olmayanlar, bu amellerin tartılması işinden müstesna tutulacaktır.
Mizanın iki kefesi olacak biri nurdan biri karanlıktan oluşacaktır. Bu ameller bunlar da tartılacak hayır amelleri nur hata ve kusurlu olan ameller ise karanlık kefede tartıya girecektir.
Mizan ve amellerin tartılması işi ile her insan amelinin sonucunu görecektir. Rivayetlerden anlaşıldığına göre insanlar amellerinin tartılmasından önce peygamberlerin havuzlarından içmeye çalışacaklardır. Bu ümmet de kendi peygamberi Hz. Muhammed (ﷺ)'ın havuzundan yani Havz-ı kevserinden içmeye çalışacak bazıları içebilecek bazıları ise geri çevireceklerdir.
İnsanlar sırattan önce karanlık bir yerde bekletilecekler. Bu sırada yer, yeni bir değişim geçirecek. Yer, en sonunda cennet ehlinin yiyeceği bir ekmek halini alacak. Yeni gökler oluşturulacak rivayetlerden anlaşıldığına göre söz konusu bekleme sırasında Hz. Adem Aleyhisselam'a soyundan gelenlerin içinden cehennemlikleri ayırması emredilecek, o da her bin kişiden 999 kişiyi ayıracak. Bundan sonra cehennemden bir boyun çıkarak insan gruplarını içine çekmeye başlayacak. Bunun ardından insanlar grup grup cehenneme dökülmeye başlayacaklar. Bütün sapık toplumlar, sapık önderler ile birlikte cehenneme girecekler. Sapık önderler ise peşlerine takılanlardan önce cehenneme girecekler. Taşkınlıkta ileri giden toplumlar, bu konuda biraz geride kalmış olanlardan daha önce cehenneme döküleceklerdir.
Ahirette her şey son derece düzenli, adalet ölçülerine uygun olarak ve sistemli bir şekilde gerçekleşecektir.
Kendisi için sırattan geçmek mukadder olanlar, ancak Peygamberimiz (ﷺ)’in ikinci bir şefaatte bulunmasından sonra buradan geçebileceklerdir. İnsanlar ikinci kez peygamberlere (Sa)'e müracaat ettikten sonra yine yeniden Resulullah (ﷺ)'e başvuracaklar ve sırattan geçmelerine izin verilmesi için şefaatte bulunmasını isteyeceklerdir. Rivayetten anlaşıldığına göre münafıklar müminlerle birlikte sırattan geçebilecekleri ümidiyle müminlerin arasında kalacaklardır. Ama müminlerle onların arasına içi rahmet dışı ise azapla kaplı olan bir Sur duvar konulacaktır. Bazı ilim adamları bu sur’un, daha sırat başlangıç noktasına konulacağını söylemişlerdir. Ancak rivayetlerden anlaşıldığına göre sırattan sadece nuru zayıf da olsa nur sahibi olanlar geçebileceklerdir. Sırattan geçmeye çalışanlar için de fenalıkları iyiliklerden çok olanlar bulunacak ve bunlar buradan geçemeyecek, cehennemin içine düşeceklerdir.
Bunun yanı sıra iyilikleri fenalıklardan çok olanlar bulunacak. Bunlar sırattan geçebileceklerdir. Bir de iyilikleri ile fenalıkları birbirlerine eşit olanlar bulunacak ki, işte bunlar cennet ile cehennem arasında bulunan Araf’ta kalacaklar. Bunlar bu yerde belli bir süre bekletilecekler sonuçta Yüce Allah'ın izniyle cennete girebileceklerdir.
Sırattan geçenlerin ellerinde bulunan amel defterlerinin saçtığı ışıklardan melekler alarak müminlerin birbirlerinin nurlarından yararlanmalarını sağlayacaklar. Böylelikle kurtulabilen kurtulacaktır. Üzerinde Hakkı olanların alması için fenalıklarını aşan iyilikleri yeterli olmayanlar cehenneme düşeceklerdir. Kurtulabilenler sıratı geçtikten sonra Arafta kalacaklar. Diğerleri de tutulacaklar ve Resulullah (ﷺ) kendileri için şefaat edinceye kadar cennete girmelerine izin verilmeyecektir. İşte bu Resulullah( ﷺ)’in üçüncü şefaati olacaktır. Bunda da insanlar önce diğer peygamberlerin şefaatlerine müracaat edecekler sonra da Hz. Muhammed (ﷺ)’in yanına gelerek onun şefaatini isteyeceklerdir.
Bu sırada kalplerindeki kinler çıkartılacak ve iman sahiplerinden cehenneme girenler için şefaatte bulunmalar başlayacak daha sonra cennetlikler cennete girecek ve şefaat de bulunmalar devam edecek. En sonunda bütün iman sahipleri cehennemden çıkacaklar. İşte bunun ardından da ölüm cennet ile cehennem arasında kesilecek ve artık cennetlikler de cehennemlikler de herkes bulunduğu yerde kalmak şartıyla ölümsüzleşeceklerdir. Ölümün kesilmesi cennetlikler için büyük bir sevinç nedeni cehennemlikler içinde büyük bir üzüntü ve karamsarlık nedeni olacaktır.
Bazı rivayetlerde sırat’ın kıldan daha ince kılıçtan daha keskin olacağı bildirilmiştir Bu konuyla ilgili rivayetler meşhurdur. Ancak bu konuyla ilgili olarak itirazlarda bulunan kimseler de olmuştur. Burada kullanılan sözler ve ifadeler kinayeli kullanılmıştır. Eğer bu şekilde yorumlarsak o zaman konuyla ilgili olarak rivayetin hadisin anlamı sırat’ın her iki yanında meleklerin ve demir çengellerin bulunacağı bildiren hadisin anlamı ile çelişmez.
Sırattan geçme konusunda insanların durumları Yüce Allah'ın haram kıldığı şeylerden uzak kalmada ki tutumlarına göre farklılık arz edecektir. Yüce Allah'ın haram kıldığı şeylerden uzak durma da hızlı davranan kıyamet gününde de sırattan hızlı geçecektir.
Azab yurdu olan cehennemin varlığı kitap ve sünnet ve İlim adamlarının görüş birliğine sabittir. Yüce Allah mükafatlandırma yurdu olarak Cennet gibi, cezalandırma yurdu içinde Cehennemi var etmiştir. Cennetin yedi kat göğün üstünde arşın altında cehennemi de yedi kat yer tabakasının altında olduğunu söylemiştir bilim adamları en doğru olan bunu her şeyi bütün incelikleriyle bilen yüce Allah'a havale eder yalnızca onun bildiğini söyleyip bu konuda kesin bir söz söylemekten çekinmek gerekir.
Cennetin yan yana yedi Cennet mi yoksa dört Cennet mi olduğu Yoksa tek bir cennet halinde mi olduğu konusunda ihtilaf edilmiştir. İbn Abbas Cennet'in yedi adet olduğu görüşünü tercih etmiştir. Ona göre bunların en üstün olanı ve ortada bulunanı Firdevs cennetidir. Bu cennet aynı zamanda cennetlerin en yüksekte olanıdır. Cennetlerin yan yana olmaları bunların bazılarının diğerlerinden yüksekte olmasına mani değildir. Firdevs cennetinin üstünde Rahman'ın arşı bulunur. Cennetin ırmakları da buradan çıkar. Üstünlük bakımından Firdevs cennetinden sonra gelen Cennet Adn cennetidir, sonra Huld cenneti, sonra Naim cenneti, sonra Meva, sonra Darü’s selam cenneti, sonra da Darü’l Celal cennete gelir.
Cennetin tek bir cennet olduğu halinde görüşü savunanlar vardır. Bu isimlerin anlam yönünden cennetin bu isimleri de ifade edilen özellikleri taşıması sebebiyle kullanıldığı söylenmiştir.
Sahih rivayete göre müşriklerin çocukları cennete gireceklerdir. Saadet ve şekavet yani mutluluk ve azap bakımından insan türünden olanlarla cin türünden olanlar arasında herhangi bir farklılık bulunmayacaktır.
İnsanların mevkıf’taki durumları ölüm anındaki durumları olacaktır. Daha sonra cennetlikler 33 yaşında, bütün arızi durumlardan arınmış ve çıplak olarak cennete girerler. Bunların her birinin uzunluğu 60 zira, eni (şişmanlığı) ise 7 zira olacaktır. Bundan sonra vücutlarında herhangi bir artış ya da eksilme olmayacaktır.
Daha önce geçtiği üzere Resulullah(ﷺ) üç yerde şefaat edecektir. Bu yerlerden ondan başka şefaat eden biri çıkmayacaktır. İşte bu üç sefer hakkı, “Makamı Mahmud” olarak adlandırılan şeydir. Bunların üçüne birden “Makamı Mahmud” denildiği gibi her birine ayrı ayrı da makamı Mahmud denilir. Resulullah (ﷺ)’in bunların dışında da şefaatleri olacaktır.
Makamı Mahmud şefaatleri şu üç yerde gerçekleşecektir:
Birinci şefaat: Mevkıf de uzun süre bekledikten sonra olacak bu şefaat hesabın başlaması iyilerin kötülerden ayırt edilmesi şefaati olarak adlandırılır. Bu işin başlaması ile birlikte tartışmalar mazeretler ortaya sürmeler şahitler de bulunmalar hesap ve amellerin tartılması işleri başlayacaktır.
İkinci şefaat: Sırattan geçilmesine izin verilmesi için olacaktır. Bu şefaat sırattan geçmek için bekleyenlerin Peygamberlere başvurmaları ve bütün Peygamberlerin kendilerine başvuranları Hz. Peygamber (ﷺ)’e yanına göndermelerinden sonra olacaktır.
Üçüncü şefaat: Bu da yine peygamberlere başvurulmasından sonra bütün Peygamberlerin kendilerine başvuracakları, Resulullah (ﷺ)’e göndermelerinden sonra gerçekleşecek ve cennete girilmesine izin verilmesi amacıyla olacaktır.
Hadis rivayet edenlerin çoğu, zaman zaman söz sırasında 'Makam-ı Mahmud'dan söz ederken yukarıda saydığımız şefaatlerden birine işaret ederek 'Makam-ı Mahmud'un bu olduğunu söylemekte ve diğer şefaatleri geçmektedirler. Bu birçok kişinin meseleyi yanlış anlamasına neden olmaktadır. İncelemeler sonunda 'Makam-ı Mahmud'un bu üç şefaatin tümünü birden ifade ettiği anlaşılmıştır.
Ehli Sünnet akaidine göre gerek Mevkifte, gerek Sırat'ta, gerek cennette ve gerekse cehennemde meleklerin bir takım görevleri olacaktır.
Cehennem tabakalar (katlar) halinde, cennet ise derece derece ve menzil menzil (üstünlük derecelerine göre sıralanmış bölümler halinde) olacaktır. Cennette hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın duymadığı ve hiç kimsenin aklına gelmemiş olan nimetler, lezzetler, güzellikler, hoşnutluklar ve varlıklar bulunacaktır.
İmanlı cinlere, imanlı insanlara verilenlerin aynıları verilecektir. Aynı şekilde cinlerin inançsız ve kafirlerine de, insanların inançsız kafirlerine karşı yapılan uygulama yapılacaktır. Cinlerin fasıklarına yapılacak muamele de, insanların fasıklarına yapılacak muamelenin aynısı olacaktır.
Kıyametle ilgili açıklamalar, cennet ve cehennem ile ilgili bilgiler, kitap ve sünnette büyük bir yer oluşturmaktadır. Çünkü peygamberlerin gönderilmesinin birinci amacı yüce Allah'ın yaratıkları tarafından bilinmesini sağlamak olduğu gibi, ikinci amacı da ahiretten onları haberdar etmek ve bu konuda dikkatli olmalarını sağlamaktır. Bazı müfessirler, yüce Allah'ın;
"Şüphesiz ki o, kıyamet hakkında bir bilgi (veya alamet, işaret) dir." (Zuhruf Suresi: 61) sözünde geçen 'o' zamirinin, Kur'an-ı Kerim'e delalet ettiğini söylemişlerdir.
Kur'an-ı Kerim'in gönderilişinin en önemli amaçlarından birisi, ahiret günü hakkında insanları aydınlatmak ve bilgi sahibi etmektir. Yüce Allah şöyle buyuruyor: "Mutlaka onun tevilini (kendi anlayışlarına göre yorumlamasını) mi istiyorlar? Onun tevili geldiği (haber verdiği şeyler ortaya çıktığı) gün önceden onu unutmuş olanlar derler ki: "Doğrusu Rabbimizin elçileri gerçeği getirmiş, şimdi bizim şefaatçilerimiz var mı ki, bize şefaat etsinler? Yahut tekrar geri döndürülmemiz mümkün mü ki, orada eski yaptıklarımızdan başkasını yapalım?" Onlar kendilerini ziyana soktular ve uydurdukları şeyler kendilerinden saptı, kaybolup gitti." (A'raf Suresi: 53)
Yaratıkları hakkında kesin bir delil (hüccet) olması için yüce Allah, kitabı Kur'an-ı Kerim'i bir mucize niteliğinde kılmış ve içerisine pek çok mucizeler koymuştur. Peygamberi Hz. Muhammed (ﷺ)'in durumunu da gayet açık bir şekilde insanlara göstermiş, O'nun bir peygamber olduğunu ispat eden birçok durum ortaya çıkarmıştır.
Yine Hz. Muhammed (ﷺ)'in dilinden ve elinden çok sayıda mucizeler göstermiştir O'ndan önce de, Hz. Muhammed (ﷺ)'in müjdelediği ile müjdeleyen ve O'nun korkuttuğu ile korkutan pek çok peygamber göndermiştir. Böylelikle onların insanlara bildirdiklerini, Hz. Muhammed (ﷺ)'in bildirdikleri için hazırlayıcı, destekleyici ve bunlara imanı gerekli kılıcı unsurlar haline getirmiştir.
Açıklama
Geçmiş dinlerde, Hz. Muhammed (ﷺ)’in insanlara bildirdiği yüksek manaların doğruluğuna şehadet eden ne kadar çok şey bulunduğunu gördük. Yine bu dinlerin mensupları tarafından tahrif edildiğini, değiştirildiğini, yüksek hükümlerinin uygulamadan kaldırıldığını ve böylelikle bu hükümlerin unutulduğunu, bu nedenle de geçerliliklerinin kalmadığını gördük. Ayrıca üzerlerinde bir takım değişikliklerin yapılmasını gerekli kılan durumların ortaya çıktığını, buna binaen söz konusu dinlerden tahrif edilenleri düzeltmek, değiştirilmesi gerekenleri değiştirmek, gerekli görülen açıklamaları insanlara bildirmek üzere en son peygamberin gönderildiğini de anladık. Yanısıra bu peygamberin bütün insanlardan ve cinlerden kendisine uymalarını istediğini gördük.
Kıyamet gününde gerçekleşecek olayların ayrıntısı ile ilgili bilgilere sahip olmak isteyenin, kitap ve sünnet naslarına başvurmak ve ümmetin, ilimde rusuh sahibi ilim adamlarının bunlardan çıkardıkları anlamları incelemek dışında bir yola başvurmaması gerekir.
Kapanış Bilgisi :
Yüce Allah, Peygamberimiz Hz. Muhammed (ﷺ)'e ve ümmetine, diğer ümmetlerden farklı bir lütuf ve ihsanda bulunacaktır. Bu lütuf ve ihsanı, Mevkifte ve daha sonra gelecek safhalarda ortaya çıkacaktır.
Böyle olması, diğer ümmetlerin peygamberlerinin, sıddıklarının, şehidlerinin ve salihlerinin de kendilerine göre üstünlüklerinin ve derecelerinin olmasına aykırı değildir.
Bir Açıklama:
Ehli sünnet akidesinin bir prensibini Şeyh Lukani bir beytinde şöyle ifade etmiştir:
"Büyük günah işleyenler, mutlaka bir süre cehennemde azab göreceklerdir.
Bunlar daha sonra ebedi cehennemde kalmaktan kurtulacaklardır."
Şeyh Edib Kiylani (r.a) şu beyti şu şekilde açıklamıştır: "Büyük günah işlemiş olanlardan, mutlaka bir süre cehennemde azab görenler olacaktır."
Bu ümmetin büyük günah işlemiş olan günahkarları içinden belirsiz yani bizim tarafımızdan bilinmeyen kadarı azab göreceklerdir. Bunlar, işledikleri günahı te'vile kalkışmadan ve kendilerini mazur göstermeye çalışmadan, günah olmadığı iddiasında bulunan veya kendisinin hiçbir mazereti olmadığı halde böyle bir günah işlemekten başka bir yolu olmadığını ileri sürüp kendini temize çıkarmaya kalkışmadan işleyenler, şeriat hükümlerine göre işledikleri fiillerin günahlığı kesin olan ve tevbe etmeden ölen kimselerdir. Ancak bazı taşkınlar yaptıkları gibi, işledikleri günahları tev'ile kalkışanlar ile, günah işlemiş olmakla birlikte tevbe ettikten sonra ölenlerin durumları farklıdır. Burada kastedilen kimseler Resulullah (ﷺ)'ın çağrısını kabul etmiş olan ümmete girenlerdir.
Metindeki 'bazı (bir kısım)' ibaresi ile kastedilenler, herhangi bir günahı işleyen günahkarlardan bir gruptur. Velev bir kişi bile olsa! Mesela zina edenler grubu, cana kıyanlar grubu, içki içenler gurubu gibi... İşte bu günahları işleyenlerden bir gurup hakkında azap hükmü uygulanacaktır. Her bir gruptan en az bir kişi azaba maruz kalacaktır. Bu açıklama, Maturidiyye akaidine göredir. Çünkü bu akaide göre insanlar, hakkındaki görüşlerine göre, yüce Allah'ın azab tehditlerinin (vaidlerinin “ileride gerçekleştirilecek bir şeye dair söz vermek” ) mutlaka yerini bulacaktır.
Ancak Eşarilerin görüşlerine göre, yüce Allah'ın azab tehditlerinin (vaidlerinin “ileride gerçekleştirilecek bir şeye dair söz vermek” ) yerine gelmemesi de mümkündür. Çünkü yüce Allah'ın azabı kendi dilemesine kalmıştır. Allahu Teala dilerse azab edecek dilerse bağışlayacaktır. Tevhid inancına sahip olanlardan bazılarını da azab göreceklerine ve onlar hakkında şefaatte bulunulacağına dair rivayetler gelmiştir. Ancak bu konudaki rivayetler bütün günah türlerini içine alacak kadar genel bir anlam taşımazlar.
Bütün bu açıklamalardan çıkarılan sonuca göre insanlar iki gruptur müminler ve kafirler kafirlerin ebedi olarak cehennemde kalacakları üzerinde icma vardır. Müminler de iki gruptadırlar itaat eden müminler ve günahkar müminler itaat edenlerin cennete girecekleri üzerine icma vardır. Günahkar gruplarda iki gruptur tövbe eden ve tövbe etmeye tövbe edenin cennete gideceği üzerine icma vardır. Tövbe etmeyenin durumu ise yüce Allah'ın dileğine kalmıştır acaba uğraması halinde ise ebedi olarak cehennemde kalmayacaktır.
Yorum Gönder
İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...