Kadiri Yolu
Nefsi Mülhime Makamı


Nefsi Mülhime Makamı


Bismillahirrahmanirrahim

İlham ve Keşfe mazhar olmaya başlayan neyin hayır neyin şer olduğunu idrak edebilme melekesi ne sahip şehvet isteklerine karşı kısmen direnme  gücü bulunan nefistir adını “Andolsun nefse isyanını ve itaatini ilham edene" Şems/8 ayetinden alır bu mertebede bulunanın  zikri “Hu” zikridir.

Ruhun Makamı:

Bu makam ruhun makamıdır. Ruh İnce latif gözle görülemeyen Rabbani bir cevherdir. Ruh duyularımızla algıladığımız bütün suretlerden farklı ve anlaşılması, kavranılması zor olandır. Hakkın ilmiyle var olan varlıklar ilahi isim ve sıfatlar ile ruhla suret alırlar daha sonra bu ruhani suretler bedene bürünerek zuhur ederler. Şekil kazanan suretler  his ve idrak olunacak bir mertebeye ererler.

İlahi isim ve sıfatların bilgi mahalli ruhtur. Ruh makamı fiillerin fena bulduğu makamdır. Bu durum ilahi isimlerinin tecellileri neden kaynaklanır.

Fena Ve Bekanın Kısımları:

Fena ve Beka mecazi ve hakiki olmak üzere iki kısma ayrılır.

Mecazi Beka: İsimlerin ve sıfatların veya zatın parıltılarının ortaya çıkan ve insan aklını önceki makamlardan kopartan bir yapıya sahiptir. Salik bu makamda iken tecellileri kabul etmek için kabiliyet ve İstidat kazanır.

Hakiki fena ise: İlahi isimler ve sıfatlar veya zat tecellisi kılar ve sağlık tamamen önceki makamdan kopar. Bu durumda mecazi sıfatların yok olmasıyla ve hakiki sıfatlarında baki kalmasıyla gerçek manada tahakkuk eder. Fena ve beka halleri birbirini takip eder. Bu makamı seyrine Seyr-i ala’llah denir. Bu makamın ismi  nefsi mülhemedir.

Nefsi Mülhemenin Özellikleri:

Nefsi mülheme cömerttir, kanaatkar, ilim, tevazu, tevbe, sabır, tahammül gibi vasıflar bu makamın özelliklerindendir. Bu makamdaki kişide çoğun-lukla bu gibi haller zuhur eder. Ayrıca bu makamın diğer ismi aşk maka-mıdır.

Aşk Makamının Alametleri:

Kişi bazen ah u zar (Âh edip inleme) ve Efkan (çığlık, ağlama) edip muzdarip olur. Bazen sukünet üzere olur. Gah kalbini diriltmeye yönelir. Gah bunu terk eder. Bazen vahdet kesrette (çokluk) zuhur eder. Bazen vahdet kaybolur, bazen enel hak ve rububiyet halleri zuhur eder. Bazen gizlenir salik bazen şahit, bazen sevgili, bazen aşık, bazen maşuk, bazen talip, bazen matlup olur. Bunların benzeri olan şeylerin hepsi ilahi isimle-rin sonuçlarıdır. Çünkü ilahi isimlerin ve sıfatların bilgisi kişiye bundan önce zuhur eder.

Bu Makamdaki Alem:

Bu alemde büyük bir şehir bulunur. Bu şehrin kapısı, bu kapının iç yüzün-de ve sağ tarafında bir Manastır vardır. Sol tarafında ise bir Meyhane bulu-nur. Bu şehre varan kimse ancak zühd, takva, riyazat, şeyhlerinin himmeti ve Allah’ın inayeti ile varır. Geçiş edası kolaydır ancak elde edilmesi müş-küldür zordur. Salik bu aleme vardığında o manastırın türlü suretlerle bezenmiş olduğunu ve o Meyhanede çeşitli çalgılar çalınıp meclisler kurulduğunu ve güzel yüzlü hurilerin ellerinde kadehler tuttuklarını görür.

Bu huriler onun yanına gelirler. Önce aklını başından alırlar, sonra ona aşk şarabı içirirler ve onu sarhoş ederler. Şarkı söyleyerek onu zühd perdesinden soyarlar. Sonra onun gözlerini açarlar ve perdeleri kaldırırlar. Salik bakar ve görür ki o meyhanenin meyhanecisi, işret edenleri, güzel yüzlü hurileri, o manastırın keşişleri bütün bunların tamı Allah’ın aşkından cezbeye tutulmuş sarhoş ve hayrandırlar. Canları bedenin tabiatından kesilmiş ve Hakk’ta kendilerini kaybetmişlerdir. Öyle ki, hepsi donup kalmıştır. Sanki onlar cansız tasvir(resim)lerdir. Ancak sürekli hareket ederler. Bu misal ile ne kast edildiği hal ehlinin malumudur. Burada anlatılan misalin üzerinde düşünerek anlamaya çalışılmalıdır.

Nefsi Mülheme Makamının Vakıaları:

Salik bu makamda bazen gökleri Kuran ile yazılı görür. Güneş ve nur görür. Bu makamda tayy-i mekan (yani kısa zamanda uzak mesafelere gidebilmek manasında kullanılır) bazen bast-ı zaman (bu da kısa bir zaman dilimi içerisinde zamanın genişleyerek pek çok şeyi yapabilmek manasında kullanılır) gibi kerametlerle ilgili haller ortaya çıkar. Çünkü insanda keramet vadisi ve levh-i mahfuz bu makamdadır.

Bu makamda da, diğer makamlarda olduğu gibi on bin nurani perde vardır. Süluk edenlerin bu perdeden geçmesi gerekir. Eğer salik nurani olmakla sınırlı kalırsa yüksek makamı talep etmekten geri kalır. Kemal ehlinin her tavrı elde ettikten sonra son menzile ulaşana deyin bunları terk edip daha yüksek çıkması gerekir. Takılıp kalmaması gerekir. Bundan sonra salik “Nefsini tüketen Allah’ın güvencesine girer” ve “Müminin kalbi Rahman’ın parmaklarından iki parmağın arasındadır, onu dilediği gibi evirip çevirir.” Tirmizi Kader 7 manalarıyla tahakkuk edip kamil olur.

Keramet Nurani Bir Perde Midir?:

Evet Salik için keramet nurani bir perdedir. Çünkü salik keramete son derece iştiyak duyar ve onunla kayıtlı kalır. Bunu aradığı ve bu halde kaldığı müddetçe de yüksek derece çıkmasına mani olan bir haldir. Bunun için şöyle ifade edilir. Hayız hali kadınları amel etmekten alıkoyar. Keramet de aynı hayız hali gibi saliki yüce makamlara ermekten alıkoyar.

Mürşitlerin salikleri keramete meylettirmemeleri ve keramete sebep olacak şeylerle de meşgul kılmamaları gerekir. Şeyh bir Salik’ten keramet zuhur ettiğinde eğer salik kerametin farkında ise bu kerameti terk ettirmeli kerametin farkında değilse bunu ona bildirmeyip mümkün mertebe gizlememelidir. Çünkü bu keramet zati keramet değildir. Aksine bu keramet bazı özel ilahi isimleri ortaya çıkarttığı bir durumdur veya özel virdden dolayı ortaya çıkmıştır. O halde Salik her zaman Keramet göstermeye muktedir değildir. Bunun gibi kerametler kemal ehli katında itibar olunan bir şey değildir. Özellikle de keramet suretinde pek çok hal ortaya çıkar ki bunlardan bazı nefsin tesirinden, bazısı riyazattan kaynaklanır. Bu kerametlerin bazı nefsin bazısı da riyazatın özelliğidir.

Hakikaten perdeli olan kimseler bu durumu keramete hamlederler. Bunlar tehlike içindedir ve mertebelerinden düşme ile karşı karşıyadırlar ve düşerler. Bu nedenle Keramet tehlikeli bir mahalledir olmaması olmasından daha tercihe şayandır. Ancak kamillerden keramet zuhur etmesi muteberdir ve sahihtir. Çünkü isimlerin analarını Cem ettikleri için zatın iktidarıyla keramet göstermeye kadirdirler.

Özellikle mürşitlerin keramet göstermesi gerekir. Bu durum irşadın şartlarındandır. Çünkü Salik zati muhabbetle tahakkuk etmeyince amacına eremez. Bunun sebebi ise şeyhten keramet zuhur etmesidir. O halde mürşid-i kamilin keramet göstermeye gücünün yetmesi ve velayet sahibi olması gerekir.

Günümüzde Neden Keramet Ortaya Çıkmıyor:

Halbuki eskiden daha çok keramet zuhur ediyordu denilirse deriz ki; Bunun sebebi bu zamanda yaşayanların dini meşguliyetler sevgisi ve nefsani isteklerle gönülleri dolu olduğundan akıllarında bir şekilde kusur var-dır. Bu yüzden bu zamanda yaşayan insanlar buluğa ermiş çocuk mertebesine indiler. Açıktır ki çocuğun, kerameti Keramet olmayan ayırması çocuk açısından keramettir. Zamanımızda yaşayan halkın genelinin de kerameti fark etmesi onların keramet göstermesi gibidir.

Keramet Allah’ın ehline tahsis edilmiştir. Toplumun perdelerinden dolayı keramet gizlenmiştir. Ancak keramet velilerden ayrılmaz ve basiret sahiplerinden gizli kalmaz.

Bu sorunun diğer bir cevabı ise şudur:

Bunun için bulunduğumuz zamanda ilahi isimlerin analarının hükümleri çoğunlukla insanın iç aleminde ortaya çıkmaktadır. Dış dünyadaki etkisi ise nadiren vuku bulur. Bundan dolayı keramet batında gerçekleştiği için gizli kalır. Bu yöndeki sırlar çoktur. Bu sırlar hikmeti bilen kimseye gizli değildir.

Bu sorunun bir diğer Cevabı da şöyledir:

Keramet göstermek velilik nuruyla peygamberlik nurunun birleşmesinden meydana gelir. Bu birleşme ise şer’i güçten elde edilir. Zamanımızda şeriat gücü gizlide kalmıştır. Dolayısıyla keramette gizli olur. Bu konudaki cevaplar aslında çoktur. Ancak bunların açıklaması sözü uzatır.

Nefsi Mülheme Makamının Peygamberi, Yıldızı, Günü Ve Zikri:

Bu makamın Peygamberi Yahya (as) Bu makam ortaya çıktığında aldığı diğer bir isim yahyavi tavırdır. İster kafir, ister Mümin olsun. Bütün mahlukların onun katında bir ve aynı olmaları Hz. Yahya’nın özelliklerindendir. Hz Yahya’nın özelliklerinin pek çoğu kendisinde ortaya çıkar.

Bu makamın Yıldızı da Venüs yıldızıdır. Bu da aşk ve muhabbet yıldızıdır. Bu makamın günü pazartesi günüdür. Allah ayı ve güneşi bugünde yaratmış felekleri seyrettirmiştir. Kalp ve ruh da manevi feleklerde seyretmekten dolayı bu vadide zuhur etmiştir.

Bu dairenin ehlinin seyrine seyr-i ala’llah denmesinin nedeni yüce bir makam olması ve bu makamda ilahi isimlerin ve sıfatların müşahade edilmesinden dolayıdır. 

Post a Comment

İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...

Daha yeni Daha eski

Öne Çıkanlar