Kadiri Yolu

 

İslama Açık Davet Aşaması


Erkam'ın evinde  gizli geçen davet yılları belli bir zamana kadar devam etti. Üç yılın akabinde Hz. Ömer (ra) Müslüman oluşu  gizli davet aşamasının vahiy olan ayetlerle  yeni bir merhaleye girdi.

 

Hz.Ömer (fa) müslümanlığını açıklayınca bundan cesaretlen müslümanlar yavaş yavaş müslüman olduklarını açıklamaya başladılar.

“Önce Yakın akrabanı ve aşiretini de uyar.” Şuara:214

“Sen, emrolunduğun şeyi açıkça duyur, müşriklere aldırış etme!(Müşriklerden yüz çevir)”Hicr: 94 ayeti kerimeleri nazil oldu. Bundan sonra açık davet dönemi başladı.

Buhari nin, Ebu Hureyre (r.a.)den rivayetine göre Ebu Hureyre (r.a.) şöyle demiş:
“Allah (c.c.) “Önce en yakın akraba ve aşiretini ihtar et” ayet-i kerimesini indirdiği zaman, Resulullah (a.s.,) kalktı. (Safa tepesinde bir hutbe irad ederek) şöyle buyurdu:
“Ey Kureyş cemaati! yahud buna benzer bir kelime söyledi- Kendinizi Allah(ın azabın)dan koruyun. Yoksa ben sizin üzerinizdeki Allah’ın azabından hiç bir şeyi def edemem.

Ey Abd-i Menafoğulları! Sizin üzerinizden de Allah’ın azabından hiç bir şeyi men edemem. Ey Abbas İbn-i Abdulmuttalib! Senden de Allah’ın azabından hiç bir şeyi def edemem. Ey Resulullahın halası Safiyye! Senden de ben Allah’ın azabından hiç bir şeyi def edemem. Ey Muhammed’in kızı Fatıma! Malımdan ne dilersen İste. (verebilirim. Fakat) Allah’ın azabından kurtulmak için sana hiç bir fayda veremem,”

Müslimin Kabisa İbn-ü Muharik ve Züheyr ibn-i Amr (ra)dan rivayetine göre; Kabisa ile Züheyr demişler ki; “En yakın akraba ve aşiretini inzar et ayeti kerimesi nazil olunca Nebi (a.s) dağdan koparak geldi bir taş yığınının en yüksek yerine çıktı. Sonra şöyle seslendi: “Ey Abd-i Menafoğulları, Ben bir nezirim… Sizinle ben, düşmanı görüp de kendi adamları için gözcülük etmeye giden ve düşmanın kendini geçeceğinden korkarak baskın var diye bağırmaya başlayan kimse gibiyiz” buyurdular.

İslama Açık Davet Aşaması“–Ey Kureyş cemaati! Ben size, şu dağın eteğinde veya şu vadide düşman atlıları var; hemen size saldıracak, mallarınızı gasbedecek desem, bana inanır mısınız?”

Onlar da hiç düşünmeden:

“–Evet inanırız! Çünkü şimdiye kadar Sen’i hep doğru olarak bulduk. Sen’in yalan söylediğini hiç işitmedik!” dediler.

Oraya gelmiş bulunan herkesten bila-istisna bu tasdiki alan Allah Rasulü (sav), onlara şu ilahi hakikati bildirdi:

“–O halde ben şimdi size, önünüzde şiddetli bir azap günü bulunduğunu, Allah’a inanmayanların o çetin azaba uğrayacaklarını haber veriyorum. Ben sizi o çetin azaptan sakındırmak için gönderildim.

Ey Kureyşliler! Size karşı benim halim, düşmanı gören ve ailesine zarar vereceğinden korkarak hemen haber vermeye koşan bir adamın hali gibidir.

Ey Kureyş cemaati! Siz uykuya dalar gibi öleceksiniz. Uykudan uyanır gibi de dirileceksiniz. Kabirden kalkıp Allah’ın huzuruna varmanız, dünyadaki her hareketinizin hesabını vermeniz muhakkaktır. Neticede hayır ve ibadetlerinizin mükafatını, kötü işlerinizin de ceza ve şiddetli azabını göreceksiniz! Mükafat ebedi bir cennet; mücazat da daimi bir cehennemdir.” (Buhârî, Tefsîr, 26; Müslim, İman, 348-355; Ahmed, I, 281-307; İbn-i Sa’d, I, 74, 200; Belâzurî, I, 119; Semîra ez-Zâyid, I, 357-359)

Allâh Rasulü (sav)’in bu hitabesine, orada bulunanlardan umumi bir itiraz gelmedi. Yalnız amcası Ebu Leheb:

“–Hay eli kuruyası! Bizi buraya bunun için mi çağırdın?” diyerek münasebetsiz ve yakışıksız sözler sarf etti. Hakaretleriyle Peygamber Efendimiz (sav)’in kalbini kırdı.

Ebu Leheb’in bu tavrı üzerine “Tebbet Süresi” nazil oldu:

تَبَّتْ يَدَا اَبِى لَهَبٍ وَتَبَّ مَا اَغْنَى عَنْهُ مَالُهُ وَمَا كَسَبَ سَيَصْلَى نَارًا ذَاتَ لَهَبٍ وَامْرَاَتُهُ حَمَّالَةَ الْحَطَبِ فِى جِيدِهَا حَبْلٌ مِنْ مَسَدٍ

“Ebû Leheb’in iki eli kurusun! Kurudu da… Malı ve kazandıkları ona fayda vermedi. O, alevli bir ateşte yanacak. Odun taşıyıcı olarak ve boynunda hurma lifinden bükülmüş bir ip olduğu halde karısı da (ateşe gire­cek). (Tebbet, 1-5) (Buhârî, Tefsîr 26/2, 34/2, 111/1-2; Müslim, Îman 355)

Ayette Ebu Leheb’in karısı da zikredilmiştir. Çünkü o da, kocası gibi Allah Rasulü -sav-’e pek çok eziyet vermekte, geçeceği yollara diken koymaktaydı.

Post a Comment

İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...

Daha yeni Daha eski

Öne Çıkanlar

Nefs