Kadiri Yolu
Kıyamet Hakkında Ayetler


 Bismillahirrahmanirrahim


Kıyamet Kelime Anlamı:

1- İslam'a ve öteki tek tanrılı dinlerin inanışına göre, dünyanın sonu ve bütün ölülerin dirilip mahşerde toplanacağı zaman.

2- gürültü patırtı, gürültülü karışıklık.

3- dünyanın sonunun geldiğini önceden gösteren belirtiler.

4- içinde yaşanılan zamanın durumunu beğenmeyenlerin, özellikle yaşlı kimselerin kullandığı bir söz.

5- Kıyamet günü gelmek.

6- (bir yerde) çok gürültü ve telaş olmak. 

Manalarına gelir Burada bizim ilgilendiğimiz İslam dininin Kuran ve sünnetle bize ulaşan bilgiler ve haberlerin ışığında, dünyanın son bulacağı ve her şeyin altüst olup yıkılacağını, ölülerin mahşerde toplanmak üzere diriltilip, yürütüleceği, Mizan kurulup hesapların  görüleceği bir zamandan bahsedilmektedir. 

Kıyamet Gününe Hazırlanmak İle İlgili Ayetler:

Enam Suresi,158. ayet:

“(İnanmak için) ille meleklerin gelmesini, yahut Rabbinin gelmesini, ya da Rabbinin bazı âyetlerinin gelmesini mi bekliyorlar? Ama Rabbinin (azab) işaretlerinin geldiği gün, daha önce iman etmemiş, yahut imanında bir hayır kazanmamış kimseye, artık inanması bir fayda sağlamaz. De ki: “Bekleyin; biz de beklemekteyiz.” 

Kamer Suresi, 1-2. ayetler:

“Kıyamet saati yaklaştı, Ay yarıldı.Bir mucize görseler hemen yüz çevirirler ve “süregelen bir büyüdür” derler.”

Rahman Suresi, 37. ayet:

“Gök yarılıp da, erimiş yağ gibi kıpkırmızı bir gül olduğu zaman…”

Bakara Suresi, 109.  Ayet:

“Ehli kitaptan birçoğu arzu etmektedir ki, sizi imanınızdan sonra çevirip kâfir etsinler: Hak kendilerine iyice belirdikten sonra bile sırf nefsaniyetlerinden ve kıskançlıktan dolayı bunu yaparlar. Buna rağmen siz şimdi af ile, hoşgörülü davranın tâ Allah emrini verinceye kadar. Şüphe yok ki Allah her şeye kâdirdir.”

ibrahim Suresi, 31. ayet:

“(Ey Muhammed!) İman eden kullarıma söyle: “Namazı dosdoğru kılsınlar, alışveriş ve dostluğun olmadığı bir günün gelmesinden önce, kendilerine verdiğimiz rızıktan açık ve gizli (Allah için) harcasınlar.”

isra Suresi, 71-72. ayetler:

“Kıyamet günü bütün insanları önderleriyle çağıracağız. O gün, kimin amel defteri sağ eline verilirse, işte onlar kitaplarını okuyacaklar ve en küçük bir haksızlığa uğratılmayacaklar. Her kim bu dünyada (manen) kör ise ahirette de kördür. Ve gidişçe daha şaşkındır.”

Rum Suresi, 43. ayet:

“Allah’tan geri çevrilmesine hiçbir çare olmayan bir gün gelmeden önce yüzünü dosdoğru, sabit dine çevir. O gün (gelince) insanlar birbirlerinden ayrılırlar.”

Şura Suresi, 47. ayet:

“Allah tarafından, geri çevrilemeyecek kıyamet günü gelmeden önce, Rabbinizin davetine uyun, çünkü o gün, sizin için sığınacak bir yer yoktur ve siz inkâr da edemezsiniz.”

Vakıa Suresi, 83-96. ayetler:

“Can boğaza dayandığı zaman Ki o zaman siz (ölmek üzere olana) bakar durursunuz. Biz ona sizden daha yakınız, fakat siz göremezsiniz. Eğer cezalandırılmayacak iseniz, Onu geri çevirsenize; şayet iddianızda doğru iseniz.  Fakat ölen kişiye gelince, eğer o rahmete yaklaştırılanlardan ise, Ona rahatlık, güzel rızık ve Naîm cenneti vardır. Eğer O, sağın adamlarından ise, (Ey sağcı), sana sağcılardan selam! Ama yalanlayıcı sapıklardan ise; İşte ona da kaynar sudan bir ziyafet vardır. Ve cehenneme atılma vardır. Kesin gerçek budur işte. Öyle ise Rabbini o büyük ismiyle tesbih et.”

Haşr Suresi, 18. ayet:

“Ey inananlar, Allah’tan korkun ve kişi, yarın için ne (yapıp) gönderdiğine baksın. Allah’tan korkun; çünkü Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.”

Hakka Suresi, 13-37. ayetler:

“Sûr’a bir tek üfleme üflendiği, Arz ve dağlar yerlerinden kaldırılıp şiddetle birbirine çarpılarak darmadağın olduğu zaman, İşte o gün olacak olur. O gün gök yarılmış, sarkmıştır. Melekler de onun etrafındadır, O gün Rabbinin Arşını bunların da üstünde sekiz melek yüklenir. O gün (hesap için Allah’a) arz olunursunuz, öyle ki gizli bir haliniz kalmaz. Kitabı sağından verilen, “alın okuyun kitabımı..”Çünkü ben hesabıma kavuşacağımı sezmiştim” der. Artık o hoşnut bir hayattadır. Yüksek bir cennettedir. Ki o cennetin meyveleri sarkmıştır. “Geçmiş günlerde yaptığınız işlerden ötürü afiyetle yiyin, için.” (denir). Kitabı sol tarafından verilen ise der ki: “Keşke kitabım verilmeseydi de, Hesabımın ne olduğunu bilmeseydim, Hesabımın ne olduğunu bilmeseydim, Ne olurdu o ölüm, iş bitirici olsaydı. Malım bana hiç fayda vermedi. Gücüm de benden yok olup gitti. (Zebanilere şöyle denir): “Onu yakalayın da bağlayın. “Sonra cehenneme atın onu.” “Sonra da boyu yetmiş arşın zincir içerisinde onu oraya sokun.” Çünkü o, büyük Allah’a inanmıyordu. Yoksula yedirmeye teşvik etmiyordu. Bu sebeple bugün burada onun candan bir dostu yoktur. Bir irinden başka yiyecek de yok. nu günahkârlardan başkası yemez.”

Nâzi’ât Suresi, 34-41. Ayetler:

“Fakat o her şeyi bastıran büyük felaket geldiği vakit, O, insanın neyin peşinde koştuğunu anladığı gün, gören kimseler için cehennem hortlatıldığı vakit, artık her kim azgınlık etmiş, ve dünya hayatını tercih etmişse, ve dünya hayatını tercih etmişse, kim de Rabbinin divanında durmaktan korkmuş, nefsini boş heveslerden menetmiş ise, kuşkusuz onun varacağı yer cennettir.”

Abese Suresi 33-42. Ayetler:

“Kulakları sağır eden o gürültü geldiğinde, O gün kişi kaçar, kardeşinden…Anasından , babasından.. Eşinden ve oğullarından. Onlardan her birinin o gün başından aşan işi vardır. Yüzler var ki, o gün parıl parıl, Güler, sevinir. Yüzler de var ki, o gün tozlanmış, Onları karanlık bürümüş, İşte onlardır kâfirler, haktan sapanlar.”

İnşikâk Suresi 1-12. Ayetler:

“Gök yarıldığı, Rabbini dinleyip kendisine yaraşır şekilde boyun eğdiği vakit, Yer uzatılıp düzlendiği, İçinde ne varsa attığı ve tamamen boşaldığı, Ve Rabbini dinleyip kendisine yaraşır şekilde boyun eğdiği vakit, Ey insan! Kuşkusuz sen Rabbine doğru çaba üstüne çaba sarf etmektesin, nihayet O’na varacaksın. O vakit kitabı sağ eline verilen, Kolay bir hesapla hesaba çekilecek, Ve sevinçli olarak ailesine dönecektir. Ama kitabı arkasından verilen, “Yetiş ey ölüm!” diye bağıracak. Ve alevli ateşe girecektir.”

Tekâsür Suresi 1-8. Ayetler:

“Çoklukla övünmek, sizi kabirlere varıncaya kadar oyaladı. Hayır! Yakında bileceksiniz. Yine hayır! Yakında bileceksiniz (hatanızı). Hayır! Eğer kesin bilgi ile bilseniz, elbette cehennemi görürsünüz. Sonra, yemin olsun ki, cehennemi yakin gözüyle göreceksiniz. Sonra, yemin olsun ki, o gün (size verilen) her nimetten sorulacaksınız.” 

Kıyamet Gününün Vakti İle İlgili Ayetler:

A’râf Suresi 187-188. Ayetler:

“Sana, ne zaman kopacak diye kıyamet vaktini soruyorlar. De ki; onun bilgisi yalnızca Rabbimin katındadır. Onu tam vaktinde koparacak olan O’ndan başkası değildir. Onun ağırlığına göklerde ve yerde dayanacak bir kimse yoktur. O size ansızın gelecektir. Sanki sen onu çok iyi biliyormuşsun gibi sana soruyorlar. De ki, onun bilgisi Allah katındadır. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler. De ki, ben kendi kendime Allah’ın dilediğinden başka ne bir menfaat elde etmeye, ne de bir zararı önlemeye malik değilim. Ben eğer gaybı bilseydim daha çok hayır yapardım ve kötülük denilen şey yanıma uğramazdı. Ben iman edecek bir kavme müjde veren ve uyaran bir peygamberden başka biri değilim.”

Hicr Suresi, 85. Ayet:

“Biz gökleri, yeri ve aralarındaki varlıkları ancak hak ve hikmetle yarattık ve elbette ki, kıyamet kopacaktır. (Ey Peygamber!) Şimdi sen onlara yumuşak davran ve güzel muamele et.”

İsrâ Suresi, 99. Ayet:

“Onlar, gökleri ve yeri yaratan Allah’ın, kendilerinin aynı olan insanları yaratmaya da kadir olduğunu görüp bilmediler mi? Allah onlar için şüphe edilmeyen bir vâde takdir etmiştir. Fakat zalimler, inkârlarında yine de ısrar ederler.”

Kehf Suresi, 21. Ayet:

“Böylece insanları onlardan haberdar kıldık ki, öldükten sonra dirilmenin hak olduğunu ve kıyamet gününden şüphe edilemeyeceğini bildirmek için, öylece şehir halkına buldurduk. Onları mağarada bulanlar, aralarında durumlarını tartışıyorlardı. Dediler ki: “Üstlerine bir bina (kilise) yapın. Bununla beraber Rableri, onları daha iyi bilir.” Sözlerinde üstün gelen müminler: “Üzerlerine muhakkak bir mescit yapacağız.” dediler.”

Hac Suresi 7. Ayet:

“Kıyamet ise şüphesiz gelecek ve muhakkak ki Allah bütün kabirlerde olan kimseleri tekrar diriltecektir.”

Ankebût Suresi 5. Ayet:

“Her kim Allah’a kavuşmayı umuyorsa bilsin ki, Allah’ın tayin ettiği o vakit elbette gelecektir. O her şeyi işiten ve bilendir.”

Lokman Suresi 34. Ayet:

“Şüphesiz ki, kıyamet saatinin bilgisi Allah yanındadır. Yağmuru O yağdırır, rahimlerde ne varsa (erkek veya dişi oluşunu, renk ve özelliklerini) O bilir. Hiçbir kimse yarın ne kazanacağını bilmez. Hiçbir kimse hangi yerde öleceğini de bilemez. Şüphesiz ki Allah her şeyi hakkıyla bilir, her şeyden haberdardır.”

Sebe’ Suresi 29-30. Ayetler:

“Ve: “Eğer gerçekçiyseniz bu vaad ne zaman olacak?” diyorlar. De ki: “Size vaad edilen öyle bir gündür ki, ondan ne bir an geri kalabilirsiniz, ne de ileri geçebilirsiniz.”

Sâd Suresi 15-16. Ayetler:

“Onlar da bir tek haykırışa bakıyorlar. Öyle ki onun gecikmesi de yoktur. Bir de: “Ey Rabbimiz! Hesap gününden önce bizim azabdan payımızı acele ver” dediler.”

Sâd Suresi 78-81. Ayetler:

“Ve elbette lanetim ceza gününe kadar senin üzerindedir.” buyurdu. İblis: “Ya Rab! O halde insanların diriltilecekleri güne kadar bana mühlet ver.” dedi. Allah: “Haydi belirli bir vakte kadar mühlet verilenlerdensin” buyurdu. Allah: “Haydi belirli bir vakte kadar mühlet verilenlerdensin” buyurdu.”

Mü’min Suresi 59. Ayet:

“Herhalde o saat (kıyamet) muhakkak gelecektir. Onda şüphe yok. Fakat insanların çoğu inanmazlar.”

Fussilet Suresi 47. Ayet:

“Kıyamet zamanını bilmek ancak Allah’a havale edilir. Onun bilgisi dışında hiçbir meyve kabuğundan çıkmaz, hiçbir dişi gebe kalmaz ve doğurmaz. Allah onlara: “Bana koştuğunuz ortaklarım nerede?” diye seslendiği gün, onlar: “Senin ortağın olduğuna dair bizden hiçbir şahit olmadığını sana arz ederiz.” derler.”

Şûrâ Suresi 17-18. Ayetler:

“Bu kitabı ve ölçüyü hakla indiren Allahtır. Ne bilirsin, belki de kıyamet saati yakındır! O’na inanmayanlar kıyametin çabuk gelmesini istiyorlar. İnananlar ise Ondan korkarlar ve Onun hak olduğunu bilirler. İyi bilin ki, kıyamet saati hakkında tartışanlar derin bir sapıklık içindedirler.”

Zuhruf Suresi 61-66. Ayetler:

“Gerçekten o, (İsâ’nın yere inişi) kıyâmetin yaklaştığını gösteren bir bilgidir. Sakın kıyâmet hakkında şüpheye düşmeyip, bana uyun, bu doğru yoldur. Sakın şeytan sizi doğru yoldan alıkoymasın. Gerçekten o sizin için apaçık bir düşmandır. İsâ mucizelerle indiği zaman dedi ki: “Ben size hikmeti getirdim ve hakkında ihtilâfa düştüğünüz şeylerin bir kısmını size açıklamak için geldim. O halde Allah’tan korkun, ve bana itaat edin. Gerçekten benim de Rabbim sizin de Rabbiniz Allah’tır. Öyle ise O’na kulluk edin. Bu doğru bir yoldur. Fakat aralarından çıkan gruplar, İsâ hakkında ihtilâfa düştüler. Acı bir günün azâbından dolayı vay zulmedenlerin hâline! Onlar kendileri farkına varmadan ansızın kıyâmetin başlarına gelmesini mi bekliyorlar?”

Zuhruf Suresi 85. ayet:

“Göklerin, yerin ve her ikisi arasındakilerin hükümranlığı kendisine ait olan Allah’ın şanı yücedir. Kıyâmet saatinin bilgisi de yalnız onun yanındadır. Siz sadece O’na döndürüleceksiniz.”

Câsiye Suresi 32. Ayet:

“Allah’ın vaadi gerçektir. “O kıyâmetin geleceğinde şüphe yoktur.” denildiğinde “Kıyamet nedir bilmiyoruz.” Yalnız bir zandan ibarettir sanıyoruz. Fakat bu hususta kesin bir bilgimiz yok.” derdiniz.”

Muhammed Suresi 18. Ayet:

“Artık onlar, kıyamet saatinin kendilerine ansızın gelivermesine mi bakıyorlar? Şüphesiz onun alametleri gelmiştir. Artık kıyamet kendilerine gelip çatınca anlamaları neye yarar?”

Mürselât Suresi 1-7. Ayetler:

“Andolsun birbiri ardınca gönderilenlere, Büküp devirenlere, Yaydıkça yayanlara, Seçip ayıranlara, Bir öğüt bırakanlara, Gerek özür için olsun, gerek uyarı için, Herhalde size vaad olunan kesinlikle olacaktır.”

Nâzi’ât Suresi 42-46. Ayetler:

“Sana o kıyameti soruyorlar, ne zaman kopacak diye. Sen nerde, onu anlatmak nerde?! Onun son ilmi Rabbine aittir. Sen ancak ondan korkacak olanları uyarıcısın. Onlar o kıyameti görecekleri gün sanki dünyada bir akşam veya kuşluğundan başka durmamışa dönecekler.”

Kuranda Kıyamet Gününün Nitelikleri ile İlgili Ayetler:

Bakara Suresi, 85. ayet: 

Sonra (yine) siz, birbirinizi öldürüyor, bir bölümünüzü yurtlarından sürüp-çıkarıyor ve günah ve düşmanlıkla aleyhlerinde ittifaklar kuruyor ve size esir olarak geldiklerinde onlarla fidyeleşiyordunuz. Oysa onları çıkarmanız, size haram kılınmıştı. Yoksa siz, kitabın bir bölümüne inanıp da bir bölümünü inkar mı ediyorsunuz? Artık sizden böyle yapanların dünya hayatındaki cezası aşağılık olmaktan başka değildir; kıyamet gününde de azabın en şiddetli olanına uğratılacaklardır. Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir.

Bakara Suresi, 113. ayet: 

Yahudiler dediler ki: “Hıristiyanlar bir şey (herhangi bir temel) üzere değillerdir”; Hıristiyanlar da: “Yahudiler bir şey üzere değillerdir” dediler. Oysa onlar, Kitabı okuyorlar. Bilmeyenler (bilgisizler) de, onların söylediklerinin benzerini söylemişlerdi. Artık Allah, kıyamet günü anlaşmazlığa düştükleri şeyde aralarında hüküm verecektir.

Bakara Suresi, 123. Ayet:

“Ve öyle bir günden sakının ki, o gün kimse, kimsenin yerine bir şey ödeyemez, kimseden fidye kabul edilmez ve ona şefaat de fayda vermez, hiçbir taraftan yardım da görmezler.”

Bakara Suresi, 174. ayet: 

Allah’ın indirdiği Kitap’tan bir şeyi göz ardı edip saklayanlar ve onunla değeri az (bir şeyi) satın alanlar; onların yedikleri, karınlarında ateşten başkası değildir. Allah kıyamet günü onlarla konuşmaz ve onları arındırmaz. Ve onlar için acı bir azap vardır.

Bakara Suresi, 212. ayet: 

İnkar edenlere dünya hayatı çekici kılındı (süslendi). Onlar, iman edenlerden kimileriyle alay ederler. Oysa korkup sakınanlar, kıyamet günü onların üstündedir. Allah, dilediğine hesapsız rızık verir.

Al-i İmran Suresi, 55. ayet: 

Hani Allah, İsa’ya demişti ki: “Ey İsa, doğrusu senin hayatına Ben son vereceğim, seni Kendime yükselteceğim, seni inkar edenlerden temizleyeceğim ve sana uyanları kıyamete kadar inkara sapanların üstüne geçireceğim. Sonra dönüşünüz yalnızca Banadır, hakkında anlaşmazlığa düştüğünüz şeyde aranızda Ben hükmedeceğim.”

Al-i İmran Suresi, 77. ayet: 

Allah’ın ahdini ve yeminlerini az bir değere karşılık satanlar… İşte onlar; onlar için ahirette hiçbir pay yoktur, kıyamet gününde Allah onlarla konuşmaz, onları gözetmez ve onları arındırmaz. Ve onlar için acı bir azap vardır.

Al-i İmran Suresi, 161. ayet: 

Hiçbir peygambere, emanete ihanet yaraşmaz. Kim ihanet ederse, kıyamet günü ihanet ettiğiyle gelir. Sonra her nefis ne kazandıysa, (ona) eksiksiz olarak ödenir. Onlar haksızlığa uğratılmazlar.

Al-i İmran Suresi, 180. ayet:

Allah’ın, bol ihsanından kendilerine verdiği şeylerde cimrilik edenler, bunun kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar. Hayır; bu, onlar için şerdir; kıyamet günü, cimrilik ettikleriyle tasmalandırılacaklardır. Göklerin ve yerin mirası Allah’ındır. Allah yaptıklarınızdan haberi olandır.

Al-i İmran Suresi, 185. ayet: 

Her nefis ölümü tadıcıdır. Kıyamet günü elbette ecirleriniz eksiksizce ödenecektir. Kim ateşten uzaklaştırılır ve cennete sokulursa, artık o gerçekten kurtuluşa ermiştir. Dünya hayatı, aldatıcı metadan başka bir şey değildir.

Al-i İmran Suresi, 194. ayet: 

“Rabbimiz, elçilerine va’dettiklerini bize ver, kıyamet gününde de bizi ‘hor ve aşağılık’ kılma. Şüphesiz Sen, va’dine muhalefet etmeyensin.”

Nisa Suresi, 87. ayet: 

Allah; O’ndan başka İlah yoktur. Kendisinde hiçbir şüphe olmayan kıyamet gününde sizleri muhakkak toplayacaktır. Allah’tan daha doğru sözlü kimdir?

Nisa Suresi, 109. ayet: 

İşte siz böylesiniz; dünya hayatında onlardan yana mücadele ettiniz. Peki kıyamet günü onlardan yana Allah’a mücadele edecek kimdir? Ya da onlara vekil olacak kimdir?

Nisa Suresi, 141. ayet: 

Onlar sizi gözetleyip-duruyorlar. Size Allah’tan bir fetih (zafer ve ganimet) gelirse: “Sizinle birlikte değil miydik?” derler. Ama kafirlere bir pay düşerse: “Size üstünlük sağlamadık mı, mü’minlerden size (gelecek tehlikeleri) önlemedik mi?” derler. Allah, kıyamet günü aranızda hükmedecektir. Allah, kafirlere mü’minlerin aleyhinde kesinlikle yol vermez.

Nisa Suresi, 159. ayet: 

Andolsun, Kitap Ehlinden, ölmeden önce ona inanmayacak kimse yoktur. Kıyamet günü, o da onların aleyhine şahit olacaktır.

Maide Suresi, 14. ayet: 

Ve: “Biz Hıristiyanlarız” diyenlerden kesin söz (misak) almıştık. Sonunda onlar kendilerine hatırlatılan şeyden (yararlanıp) pay almayı unuttular. Böylece Biz de, kıyamete kadar aralarında kin ve düşmanlık saldık. Allah, yapageldikleri şeyi onlara haber verecektir.

Maide Suresi, 36. ayet: 

Gerçek şu ki, inkar edenler, yeryüzünde olanların tümü ve bununla birlikte bir katı daha onların olsa, bununla da kıyamet gününün azabından (kurtulmak için) fidye vermeye kalkışsalar, yine onlardan kabul edilmez. Onlar için acı bir azap vardır.

Maide Suresi, 64. ayet: 

Yahudiler: “Allah’ın eli sıkıdır” dediler. Onların elleri bağlandı ve söylediklerinden dolayı lanetlendiler. Hayır; O’nun iki eli açıktır, nasıl dilerse infak eder. Andolsun, Rabbinden sana indirilen, onlardan çoğunun taşkınlıklarını ve inkarlarını artıracaktır. Biz de onların arasına kıyamet gününe kadar sürecek düşmanlık ve kin salıverdik. Onlar ne zaman savaş amacıyla bir ateş alevlendirdilerse Allah onu söndürmüştür. Yeryüzünde bozgunculuğa çalışırlar. Allah ise bozguncuları sevmez.

En’am Suresi, 12. ayet: 

De ki: “Göklerde ve yerde olanlar kimindir?” De ki: “Allah’ındır.” O, rahmeti Kendi üzerine yazdı. Sizi kendisinde şüphe olmayan kıyamet gününde elbette toplayacaktır. Nefislerini hüsrana uğratanlar, işte onlar inanmayanlardır.

Araf Suresi, 32. ayet: 

De ki: “Allah’ın kulları için çıkardığı ziyneti ve temiz rızıkları kim haram kılmıştır?” De ki: “Bunlar, dünya hayatında iman edenler içindir, kıyamet günü ise yalnızca onlarındır.” Bilen bir topluluk için ayetleri böyle birer birer açıklarız.

Araf Suresi, 167. ayet:

İşte o zaman Rabbin, onlara en kötü azabı yapacak kimse(leri) kıyamet gününe kadar üzerlerine mutlaka göndereceğini bildirdi. Şüphesiz, Rabbin (ceza ile) sonuçlandırması pek çabuk olandır ve gerçekten O, bağışlayandır, esirgeyendir.

Araf Suresi, 172. ayet: 

Hani Rabbin, Ademoğullarının sırtlarından zürriyetlerini almış ve onları kendi nefislerine karşı şahitler kılmıştı: “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” (demişti de) Onlar: “Evet (Rabbimiz’sin), şahit olduk” demişlerdi. (Bu,) Kıyamet günü: “Biz bundan habersizdik” dememeniz içindir.

Yunus Suresi, 60. ayet: 

Allah hakkında yalan uydurup iftira edenlerin kıyamet günü zanları nedir? Şüphesiz Allah, insanlara karşı büyük ihsan (Fazl) sahibidir, ancak onların çoğu şükretmezler.

Hud Suresi, 60. ayet: 

Ve bu dünyada da, kıyamet gününde de lanete tabi tutuldular. Haberiniz olsun; gerçekten Ad (halkı), Rablerine (karşı) inkar ettiler. Haberiniz olsun; Hud kavmi Ad’a (Allah’ın rahmetinden) uzaklık (verildi).

Hud Suresi, 98. ayet: 

O, kıyamet günü kavminin önderliğine geçer, böylece onları ateşe götürmüş olur. Sonunda vardıkları yer, ne kötü bir yerdir..

Hud Suresi, 99. ayet: 

Onlar, burda da, kıyamet gününde de lanete tabi tutuldular. (Bu) Verilen bağış, ne kötü bir bağıştır.

Yusuf Suresi, 107. ayet: 

Şimdi bunlar, kendilerine Allah’ın azabından kapsamlı bir bürümenin gelivermesinden veya onların hiç haberleri yokken kıyametin onlara apansız gelmesinden kendilerini güvende mi buldular?

Nahl Suresi, 25. ayet: 

Kıyamet gününde kendi günahlarının tümünü ve bilgisizce saptırdıklarının günahlarının bir kısmını yüklenmeleri için. Bak, ne kötü yük yükleniyorlar.

Nahl Suresi, 27. ayet:

Sonra (Allah) kıyamet günü onları aşağılık kılacak ve diyecek ki: “Haklarında (mü’minlere karşı) düşman kesildiğiniz ortaklarım hani nerede?” Kendilerine ilim verilenler, dediler ki: “Bugün, gerçekten aşağılanma ve kötülük kafirlerin üstünedir.”

Nahl Suresi, 124. ayet: 

Cumartesi, ancak onda ihtilafa düşenlere (farz) kılındı. Şüphesiz Rabbin, onların ihtilaf ettikleri şeyler hakkında kıyamet günü aralarında hükmedecektir.

İsra Suresi, 13. ayet: 

Biz, her insanın kuşunu (işlediklerini, yaptıklarını) kendi boynuna doladık, kıyamet gününde onun için açılmış olarak önüne konacak bir kitap çıkarırız.

İsra Suresi, 58. ayet: 

Hiçbir ülke (veya şehir) olmasın ki, kıyamet gününden önce Biz onu (ya) bir yıkıma uğratacağız veya onu şiddetli bir azapla azaplandıracağız; bu (muhakkak) o kitapta yazılıdır.

İsra Suresi, 62. ayet: 

Demişti ki: “Şu bana karşı yücelttiğine bir bak; andolsun, eğer bana kıyamet gününe kadar süre tanırsan, onun soyunu -pek az dışında- kuşkusuz kendime bağlı kılacağım.

İsra Suresi, 97. ayet: 

Allah, kimi hidayete erdirirse, işte o, hidayet bulmuştur, kimi saptırırsa onlar için O’nun dışında asla veliler bulamazsın. Kıyamet günü, Biz onları yüzükoyun körler, dilsizler ve sağırlar olarak haşrederiz. Onların barınma yerleri cehennemdir; ateşi sükun buldukça, çılgın alevini onlara arttırırız.

Kehf Suresi, 21. ayet: 

Böylece, Allah’ın vaa’dinin hak olduğunu ve gerçekten kıyametin, kendisinde şüphe bulunmadığını bilmeleri için (şehir halkına ve sonraki insan kuşaklarına) onları buldurmuş olduk. (Onları görenler) Kendi aralarında durumlarını tartışıyorlardı, (bir kısmı) dedi ki: “Onların üstüne bir bina inşa edin, Rableri onları daha iyi bilir.” Onların işine galip gelen (sözleri geçen)ler ise: “Üstlerine mutlaka bir mescid yapmalıyız” dediler.

Kehf Suresi, 36. ayet: 

“Kıyamet-saatinin kopacağını da sanmıyorum. Buna rağmen Rabbime döndürülecek olursam, şüphesiz bundan daha hayırlı bir sonuç bulacağım.”

Kehf Suresi, 105. ayet: 

İşte onlar, Rablerinin ayetlerini ve O’na kavuşmayı inkar edenlerdir. Artık onların yapıp-ettikleri boşa çıkmıştır, kıyamet gününde onlar için bir tartı tutmayacağız.

Meryem Suresi, 75. ayet: 

De ki: “Kim sapıklık içindeyse, Rahman (olan Allah), ona süre tanıdıkça tanır; kendilerine va’dedileni -ya azabı veya kıyamet saatini- gördükleri zaman artık kimin yeri (makam, mevki) daha kötü, kimin askeri- gücü daha zayıfmış, öğreneceklerdir.

Meryem Suresi, 95. ayet: 

Ve onların hepsi, kıyamet günü O’na, ‘yapayalnız, tek başlarına’ geleceklerdir.

Taha Suresi, 15. ayet: 

“Şüphesiz, kıyamet-saati yaklaşarak gelmektedir. Herkesin harcadığı çabanın karşılığını alması için, onun (koşup haberini) neredeyse gizleyeceğim.”

Taha Suresi, 100. ayet: 

Kim bundan yüz çevirirse, şüphesiz kıyamet günü o, bir günah-yükü yüklenecektir.

Taha Suresi, 101. ayet: 

O (yükün altı)nda ebedi olarak kalıcıdırlar. Bu, kıyamet günü onlar için ne kötü bir yüktür.

Taha Suresi, 124. ayet: 

“Kim de Benim zikrimden yüz çevirirse, artık onun için sıkıntılı bir geçim vardır ve Biz onu kıyamet günü kör olarak haşredeceğiz.”

Enbiya Suresi, 47. ayet: 

Biz ise, kıyamet gününe ait duyarlı teraziler koyarız da artık, hiçbir nefis hiçbir şeyle haksızlığa uğramaz. Bir hardal tanesi bile olsa ona (teraziye) getiririz. Hesap görücüler olarak Biz yeteriz.

Enbiya Suresi, 49. ayet: 

Onlar, Rablerine karşı gayb ile (O’nu görmedikleri halde) bir haşyet içindedirler ve onlar, kıyamet saatinden ‘içleri titremekte olanlardır.’

Hac Suresi, 1. ayet: 

Ey insanlar, Rabbinizden korkup-sakının, çünkü kıyamet saatinin sarsıntısı büyük bir şeydir.

Hac Suresi, 7. ayet: 

Gerçek şu ki, kıyamet-saati yaklaşarak gelmektedir, onda şüphe yoktur. Gerçekten Allah kabirlerde olanları diriltecektir.

Hac Suresi, 9. ayet: 

Allah’ın yolundan saptırmak amacıyla ‘gururla salınıp-kasılarak’ (bunu yapar); dünyada onun için aşağılanma vardır, kıyamet günü de yakıcı azabı ona tattıracağız.

Hac Suresi, 17. ayet: 

Gerçekten iman edenler, Yahudiler, yıldıza tapanlar (Sabii) Hıristiyanlar, ateşe tapanlar (Mecusi) ve şirk koşanlar; şüphesiz Allah, kıyamet günü aralarını ayıracaktır. Doğrusu Allah, herşeyin üzerinde şahid olandır.

Hac Suresi, 55. ayet: 

İnkar edenler ise, kıyamet-saati onlara apansız gelinceye veya kesintiye uğramış (akim, verimsiz) bir günün azabı onlara yetişinceye kadar ondan (Kur’an’dan) yana şüphe içinde sür-git kalacaklardır.

Hac Suresi, 69. ayet: 

“Allah, kıyamet günü, kendisinde ihtilafa düştüğünüz şey hakkında aranızda hükmedecektir.”

Mü’minun Suresi, 16. ayet: 

Sonra siz gerçekten kıyamet günü diriltileceksiniz.

Furkan Suresi, 11. ayet: 

Hayır, onlar kıyamet-saatini yalanladılar; Biz kıyamet saatini yalan sayanlara çılgınca yanan bir ateş hazırladık.

Furkan Suresi, 69. ayet: 

Kıyamet günü, azap ona kat kat artırılır ve içinde aşağılanmış olarak temelli kalır.

Kasas Suresi, 41. ayet: 

Biz, onları ateşe çağıran önderler kıldık; kıyamet günü yardım görmezler.

Kasas Suresi, 42. ayet: 

Bu dünya hayatında onların arkasına lanet düşürdük; kıyamet gününde ise, onlar çirkinleştirilmiş olanlardır.

Kasas Suresi, 61. ayet: 

Şimdi, kendisine güzel bir vaadde bulunduğumuz, dolayısıyla ona kavuşan kişi, dünya hayatının metaı ile metalandırdığımız sonra kıyamet günü (azaba uğramak için) hazır bulundurulan kişi gibi midir?

Kasas Suresi, 71. ayet: 

De ki: “Gördünüz mü söyleyin; Allah, kıyamet gününe kadar geceyi sizin üzerinizde kesintisizce sürdürecek olsa, Allah’ın dışında size aydınlık verecek İlah kimdir? Yine de dinlemeyecek misiniz?”

Kasas Suresi, 72. ayet: 

De ki: “Gördünüz mü söyleyin, Allah kıyamet gününe kadar gündüzü sizin üzerinizde kesintisizce sürdürecek olsa Allah’ın dışında size içinde dinleneceğiniz geceyi getirecek İlah kimdir? Yine de görmeyecek misiniz?

Ankebut Suresi, 13. ayet: 

Şüphesiz onlar, hem kendi yüklerini, hem kendi yükleriyle birlikte başka yükleri de yüklenecekler ve kıyamet günü, düzüp uydurduklarına karşı sorguya çekileceklerdir.

Ankebut Suresi, 25. ayet: 

(İbrahim) Dedi ki: “Siz gerçekten, Allah’ı bırakıp dünya hayatında aranızda bir sevgi-bağı olarak putları (ilahlar) edindiniz. Sonra kıyamet günü, kiminiz kiminizi inkar edip-tanımayacak ve kiminiz kiminize lanet edeceksiniz. Sizin barınma yeriniz ateştir ve hiçbir yardımcınız yoktur.”

Rum Suresi, 12. ayet: 

Kıyamet-saatinin kopacağı gün, suçlu-günahkarlar umutsuzca yıkılırlar.

Rum Suresi, 14. ayet: 

Kıyamet-saatinin kopacağı gün, (mü’minlerle kafirler birbirlerinden) ayrılırlar.

Rum Suresi, 55. ayet: 

Kıyamet-saatinin kopacağı gün, suçlu-günahkarlar, tek bir saatin dışında (dünya hayatı) yaşamadıklarına and içerler. İşte onlar böyle çevriliyorlardı.

Lokman Suresi, 34. ayet: 

Kıyamet saatinin bilgisi, şüphesiz Allah’ın Katındadır. Yağmuru yağdırır; rahimlerde olanı bilir. Hiç kimse, yarın ne kazanacağını bilmez. Hiç kimse de, hangi yerde öleceğini bilmez. Hiç şüphesiz Allah bilendir, haberdardır.

Secde Suresi, 25. ayet: 

Şüphesiz, senin Rabbin, ihtilafa düştükleri şeyler konusunda kıyamet günü aralarında ‘hükmünü verip ayıracaktır’.

Ahzab Suresi, 63. ayet: 

İnsanlar, sana kıyamet-saatini sorarlar; de ki: “Onun bilgisi yalnızca Allah’ın Katındadır.” Ne bilirsin; belki kıyamet-saati pek yakın da olabilir.

Sebe Suresi, 3. ayet: 

İnkar edenler, dediler ki: “Kıyamet-saati bize gelmez.” De ki: “Hayır, gaybı bilen Rabbime andolsun, o muhakkak size gelecektir. Göklerde ve yerde zerre ağırlığınca hiçbir şey O’ndan uzak (saklı) kalmaz. Bundan daha küçük olanı da, daha büyük olanı da, istisnasız, mutlaka apaçık bir kitapta (yazılı)dır.”

Fatır Suresi, 14. ayet: 

Eğer onlara dua ederseniz, duanızı işitmezler, işitseler bile size cevap veremezler. Kıyamet gününde ise, sizin şirk koşmanızı tanımayacaklardır. (Bunu her şeyden) Haberi olan Allah gibi sana (hiç kimse) haber vermez.

Zümer Suresi, 15. ayet: 

“Siz, O’nun dışında dilediklerinize ibadet edin.” De ki: “Gerçekten hüsrana uğrayanlar, kıyamet günü hem kendilerini, hem yakınlarını hüsrana uğratanlardır. Haberiniz olsun; bu apaçık olan hüsranın kendisidir.”

Zümer Suresi, 24. ayet: 

Kıyamet günü o kötü azaptan kendini yüzü ile kim koruyabilecek? Ve zalimlere “Kazandığınızı tadın” denmiştir.

Zümer Suresi, 31. ayet: 

Sonra şüphesiz sizler, kıyamet günü Rabbinizin huzurunda davalaşacaksınız.

Zümer Suresi, 47. ayet: 

Eğer yeryüzünde olanların tümü ve bununla birlikte bir katı daha zalimlerin olmuş olsaydı, kıyamet günü o kötü azaptan (kurtulmak amacıyla) gerçekten bunları fidye olarak verirlerdi. Oysa, onların hiç hesaba katmadıkları şeyler, Allah’tan kendileri için açığa çıkmıştır.

Zümer Suresi, 60. ayet: 

Kıyamet günü, Allah’a karşı yalan söyleyenlerin yüzlerinin kapkara olduğunu görürsün. Büyüklenenler için cehennemde bir konaklama yeri mi yok?

Zümer Suresi, 67. ayet: 

Onlar, Allah’ın kadrini hakkıyla takdir edemediler. Oysa kıyamet günü yer, bütünüyle O’nun avucu (kabzası)ndadır; gökler de sağ eliyle dürülüp-bükülmüştür. O, şirk koştuklarından münezzeh ve Yücedir.

Mü’min Suresi, 32. ayet: 

“Ve ey kavmim, doğrusu ben sizin için o feryat (edeceğiniz kıyamet) gününden korkuyorum.”

Mü’min Suresi, 46. ayet: 

Ateş; sabah akşam, ona sunulurlar. Kıyamet-saatinin kopacağı gün: “Firavun çevresini, azabın en şiddetli olanına sokun” (denecek).

Mü’min Suresi, 59. ayet: 

Şüphesiz kıyamet-saati, yaklaşarak gelmektedir; bunda hiçbir kuşku yok. Ancak insanların çoğu iman etmiyorlar.

Fussilet Suresi, 40. ayet: 

Bizim ayetlerimiz konusunda çarpıtma yapanlar, Bize gizli kalmazlar. Öyleyse ateşin içine bırakılan mı daha hayırlıdır yoksa kıyamet günü güvenle gelen mi? Siz dilediğinizi yapın. Çünkü O yaptıklarınızı gerçekten görendir.

Fussilet Suresi, 47. ayet: 

Kıyamet-saatinin ilmi O’na döndürülür. O’nun ilmi olmaksızın, hiçbir meyve tomurcuğundan çıkmaz, hiçbir dişi gebe kalmaz ve doğurmaz da. Onlara: “Benim ortaklarım nerede” diye sesleneceği gün, dediler ki: “Sana arzettik ki, bizden hiçbir şahit yok.”

Fussilet Suresi, 50. ayet: 

Oysa ona dokunan bir zarardan sonra tarafımızdan bir rahmet tattırsak, mutlaka: “Bu benim (hakkım)dır. Ve ben kıyamet-saatinin kopacağını da sanmıyorum; eğer Rabbime döndürülsem bile, muhakkak O’nun Katında benim için daha güzel olanı vardır.” der. Ama andolsun Biz, o kafirlere yaptıklarını haber vereceğiz ve andolsun onlara, en kaba bir azaptan tattıracağız.

Şura Suresi, 17. ayet: 

Ki Allah, hak olmak üzere kitabı ve mizanı indirdi. Ne bilirsin; belki kıyamet-saati pek yakındır.

Şura Suresi, 18. ayet: 

Onda acele edenler, (gerçekte) ona inanmayanlardır. İman edenler ise, ona karşı bir korku içindedirler ve onun gerçekten hak olduğunu bilirler. Haberiniz olsun; kıyamet-saati konusunda tartışanlar, gerçekte uzak bir sapıklık içindedirler.

Şura Suresi, 45. ayet: 

Onları görürsün; zilletten başları önlerine düşmüş bir halde, ona (ateşe) sunulurlarken göz ucuyla sezdirmeden bakarlar. İman edenler de: “Gerçekten hüsrana uğrayanlar, kıyamet günü hem kendi nefislerini, hem yakın akraba (veya yandaş)larını da hüsrana uğratmışlardır” dediler. Haberiniz olsun; gerçekten zalimler, kalıcı bir azap içindedirler.

Zuhruf Suresi, 61. ayet: 

Şüphesiz o, kıyamet-saati için bir ilimdir. Öyleyse ondan (kıyametten) yana hiçbir kuşkuya kapılmayın ve Bana uyun. Dosdoğru yol budur.

Zuhruf Suresi, 66. ayet: 

Onlar, hiç şuurunda değilken kendilerine apansız geliverecek olan kıyamet-saatinden başkasını mı gözlüyorlar?

Zuhruf Suresi, 85. ayet: 

Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların mülkü Kendisi’nin olan (Allah) ne Yücedir. Kıyamet-saatinin ilmi O’nun Katındadır ve O’na döndürüleceksiniz.

Casiye Suresi, 17. ayet: 

Ve onlara bu emirden açık belgeler verdik. Fakat onlar, kendilerine ilim geldikten sonra, yalnızca aralarındaki ‘hakka tecavüz ve azgınlıktan’ dolayı ihtilafa düştüler. Şüphesiz Rabbin, hakkında ihtilafa düştükleri şeyde kıyamet günü aralarında hüküm verecektir.

Casiye Suresi, 26. ayet: 

De ki: “Allah sizi diriltiyor, sonra sizi öldürüyor, sonra kendisinde hiçbir kuşku olmayan kıyamet günü O sizi biraraya getirip-toplayacaktır. Ancak insanların çoğu bilmezler.”

Casiye Suresi, 27. ayet: 

Göklerin ve yerin mülkü Allah’ındır. Kıyamet-saatinin kopacağı gün, (işte) o gün, batılda olanlar hüsrana uğrayacaklardır.

Casiye Suresi, 32. ayet: 

“Gerçekten Allah’ın va’di haktır, kıyamet-saatinde hiçbir kuşku yoktur” denildiği zaman, siz: “Kıyamet-saati de neymiş, biz bilmiyoruz; biz yalnızca bir zan (ve tahmin)da bulunup zannediyoruz; biz, kesin bir bilgiyle inanmakta olanlar değiliz” demiştiniz.

Ahkaf Suresi, 5. ayet: 

Allah’ı bırakıp kıyamet gününe kadar kendisine icabet etmeyecek şeylere tapandan daha sapmış kimdir? Oysa onlar, bunların tapmalarından habersizdirler.

Muhammed Suresi, 18. ayet: 

Artık onlar, kıyamet-saatinin kendilerine apansız gelmesinden başkasını mı gözlüyorlar? İşte onun işaretleri gelmiştir. Fakat kendilerine geldikten sonra öğüt alıp-düşünmeleri onlara neyi sağlar?

Vakıa Suresi, 1. ayet: 

Vakıa (kesin bir gerçek olan kıyamet) vuku bulduğu zaman,

Mücadele Suresi, 7. ayet: 

Allah’ın göklerde ve yerde olanların tümünü gerçekten bilmekte olduğunu görmüyor musun? (Kendi aralarında gizli toplantılar düzenleyip) Fısıldaşmakta olan üç kişiden dördüncüleri mutlaka O’dur; beşin altıncısı da mutlaka O’dur. Bundan az veya çok olsun, her nerede olsalar mutlaka O, kendileriyle beraberdir. Sonra yaptıklarını kıyamet günü kendilerine haber verecektir. Şüphesiz Allah, herşeyi bilendir.

Mümtehine Suresi, 3. ayet: 

Ne yakın akrabalarınız, ne çocuklarınız kıyamet günü size bir yarar sağlayamaz. (Allah) Sizin aranızı ayıracaktır. Allah, yaptıklarınızı görendir.

Kalem Suresi, 39. ayet: 

Yoksa sizin için üzerimizde kıyamete kadar sürüp gidecek bir yemin mi var ki siz ne hüküm verirseniz o, mutlaka sizin kalacak, diye.

Hakka Suresi, 15. ayet:      

İşte o gün, vakıa (bir gerçek olan kıyamet) artık vukubulmuş (gerçekleşmiş)tur.

Kıyamet Suresi, 6. ayet: 

“Kıyamet günü ne zamanmış” diye sorar.

Nazi’at Suresi, 42. ayet: 

“O ne zaman demir atacak?” diye, sana kıyamet-saatini soruyorlar.

Gaşiye Suresi, 1. ayet: 

(Her yanı yaygın olarak kuşatacak olan) Kıyametin haberi sana geldi mi?


Post a Comment

İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...

Daha yeni Daha eski

Öne Çıkanlar

Nefs