İman tasdik etmektir. İslam teslim olma ve boyun eğmektir. Mükellef imanın ve islam'ın özüne girmeli, Allah’a boyun eğmeli kalbiyle tasdik etmeli ki, iman ve İslam'ı sahih olsun.
Kamil bir imana sahip olabilmek için tam manasıyla alemlerin rabbi olan Allah’a teslim olmak gerekir. Bunun için kalbin tasdiki ve teslimiyeti esastır. Dilin kelime-i şehadetle ikrarı, organlarının ameli islam'ın ahkamını uygulamalıdır.
Kuran ve sünnete karşı müslüman inanan, emir ve yasaklarına boyun eğen kişidir. Söz ve davranışları, tasdik ve boyun eğişi ile ters düşmez. Tüm şeri ölçülere, Allah katından gönderilen ve Hz Muhammed (sav)’in peygamberliğini tasdik edip, dinin zorunlu olarak bilinmesi gereken ilkelerine kalben tasdik, dille ikrar ile, boyun eğerse onda iman sabit kılınmış olur. Kişi bu imana amel eklemese de o insan sonunda cennete gidecektir. O ahirette Allah'ın takdirine göre muamele görür. Allah dilerse noksanlıklarını örter affeder veya noksanlığından ötürü ona azap eder.
Nisa Suresi 116 ayeti kerimede Allah azze ve celle şöyle buyuruyor: “Allah kendisine ortak koşulmasını elbette bağışlamaz; ondan başka günahları dilediği kimse için bağışlar; kim Allah'a ortak koşarsa üstü bütün sapıtmıştır.”
- İman ve amel farklı şeylerdir.
- İman ehli amel etmelidir. Bakara / 183 “... Oruç sizden önceki ümmetlere farz kılındığı gibi, sizede farz kılındı.”
- Sadece kalp ile tasdik kişiye Allah katında yarar sağlamayacaktır: “Gönüllerinde Kesin olarak kabul ettiği halde, haksızlık ve büyüklenmelerinden ötürü Onları bile bile inkar ettiler.” Neml Suresi / 14
- Boyun eğen kimse arapça veya bildiği dille aynı manaya gelen kelimeyi tevhid getirirse kabul edilir. Eğer şehadet getirmezse dilsizlik yada ani ölüm gibi bir mani yüzünden kelime-i şehadet getiremezse Allah indinde kurtuluşa erenlerden kabul edilir.
- İnadı ve hoşlanmaması yüzünden değilde başka bir sebepten dolayı kelime-i şehadet getirmemişse, bazı alimlere göre bu kişi Allah indinde kurtuluşa eremez. Bunlar günahkar olmakla beraber iman ehli sayılacağı söylerler. Ancak bu kimselere müslüman muamelesi yapılmaması konusunda icma etmişlerdir. Bunlar müslüman kızlarla evlendirilmez, müslüman mezarlığına gömülmez.
- Nifak ehlinin getirdiği kelime-i şehadet Allah indinde fayda sağlamayacaktır. Çünkü bu şehadet münafıkların şehadettir. Bunların zahiren müslüman görünüşlerinden dolayı müslüman muamelesi görür.
- İnadı ve hoşlanmaması yüzünden kelime-i şehadet getirmeyen kimsenin, kalbiyle tasdik etsede, kafir olacağı icma ile sabittir.
İmanın Artıp Eksilmesi
İslami yükümlülüklerini yerine getiren herkes aynı oranda eşit olarak bunları yerine getiremeyebilir. Beş vakit namazı kılan bunun üzerine nafilelerle Allah’a yaklaşmada, takva ve dindarlığına göre az veya çok ibadet yaptığı konusunda herkes hem fikirdir. İbadet, imanın göstergelerinden biridir. Sıddık olanların imanları, peygamberlerin imanı ise diğer insanların imanından daha üstün olduğu açıktır. Kalplerdeki nur mükelleften mükellefe farklılık arz etmektedir.
“Müminler ancak, Allah anıldığı zaman yürekleri titreyen, kendilerine Allah'ın âyetleri okunduğunda imanlarını artıran ve yalnız Rablerine dayanıp güvenen kimselerdir.” Enfal/2
“İmanlarını bir kat daha arttırsınlar diye müminlerin kalplerine güven indiren O'dur. Göklerin ve yerin orduları Allah'ındır. Allah bilendir, her şeyi hikmetle yapandır.” Fetih/4
“Biz cehennemin işlerine bakmakla ancak melekleri görevlendirmişizdir. Onların sayısını da inkârcılar için sadece bir imtihan (vesilesi) yaptık ki, böylelikle, kendilerine kitap verilenler iyiden iyiye öğrensin, iman edenlerin imanını arttırsın; hem kendilerine kitap verilenler hem müminler şüpheye düşmesinler, kalplerinde hastalık bulunanlar ve kâfirler de: «Allah bu misalle ne demek istemiştir ki?» desinler. İşte Allah böylece, dilediğini sapıklıkta bırakır, dilediğini doğru yola eriştirir. Rabbinin ordularını, kendisinden başkası bilmez. Bu ise, insanlık için ancak bir öğüttür.” Müddessir / 31
“Herhangi bir sûre indirildiği zaman onlardan bir kısmı der ki: «Bu sizin hanginizin imanını artırdı?» İman edenlere gelince (bu sûre) onların imanlarını artırır ve onlar sevinirler.” Tevbe/124
“Müminler ise, düşman birliklerini gördüklerinde: İşte Allah ve Resûlü'nün bize vâdettiği! Allah ve Resûlü doğru söylemiştir, dediler. Bu (orduların gelişi), onların ancak imanlarını ve Allah'a bağlılıklarını arttırdı.” Ahzab/22
“İbrahim Rabbine: Ey Rabbim! Ölüyü nasıl dirilttiğini bana göster, demişti. Rabbi ona: Yoksa inanmadın mı? dedi. İbrahim: Hayır! İnandım, fakat kalbimin mutmain olması için (görmek istedim), dedi. Bunun üzerine Allah: Öyleyse dört tane kuş yakala, onları yanına al, sonra (kesip parçala), her dağın başına onlardan bir parça koy. Sonra da onları kendine çağır; koşarak sana gelirler. Bil ki Allah azîzdir, hakîmdir, buyurdu.” Bakar/260
Ebu Said el-Hudri Radıyallahu (R.a.)’dan rivayet ettiğine göre Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
“... sonra Allahu Teala şöyle buyurur: “ Kalbinde hardal tanesi ağırlığında iman bulunan kimse cehennemden çıkarın.” Buhari
Enes Radıyallahu anten rivayet ettiğine göre Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “ Kalbinde bir arpa tanesi ağırlığında iman bulunan ve La İlahe İllallah diyen herkes cehennemden çıkaracaktır. La İlahe İllallah diyen ve kalbinde buğday tanesi ağırlığında iman bulunan kimse cehennemden çıkacaktır La İlahe İllallah diyen ve kalbinde zerre miktarı iman olan kimse cehennemden çıkacaktır.” Bu hadis imanın kalpte farklı ölçülerde olduğuna işaret etmektedir. Zira buğday tanesinden daha küçük buğday tanesi ise arka tanesinden daha küçüktür. Allah en iyisini bilendir
Kelime-i şehadet getirmek:
İslam'a giriş kapısı kelime-i şehadettir kelime-i şehadet getirirken mutlaka “Eşhedu” şehadet ederim kelimesi kullanılması ihtiyata binaen iyi görülmüştür.
Küfür itikadı üzere olmak:
Bazı kafirler tevhidin ve risaletin esasına inandıkları halde küfür itikadı üzere kalabilirler. Mesela alemin (Kadim) sürekli olduğunu yok olmayacağını, Hz Muhammed (sav)’in risaletinin yalnız Araplara has olduğunu, İslami yükümlülüklerin ilk nesil Müslümanlar için geçerli olduğunu söylemek insanı küfre götürebilir. Bu itikatlara sahip olan kimse, kelime-i şehadet getirse bile küfürden çıkmış olmaz.
İnancın kelime-i şehadete ters düşmesi:
Müslüman olduklarını İddia ettikleri halde akideleri kelime-i şehadete ters düşen fırka ve fırkalar ola gelmiştir. Bunlar Müslüman görünerek asıl amaçlarını gizlemektedirler tayfası, zındıklar, varoluşçular, materyalistler ve benzeri bu türdendir. Bunların İslam'a girebilmeleri için sapık akide ve görüşleri terk etmeleri gerekir. İman lisan ile tasdik etmek ve amellerle kuvvetlendirilmesi gerekilen bir yapıdır. Kamil bir müslüman kalbi ve ameli iman üzerinde durması gereken bir yapı oluşturmalıdır. Çağımız ne yazık ki fitnelerle doludur. Bu yüzden küfürden ve kelimeyi şahadetle çelişecek sapık inançlardan iman korunmalıdır. Onun için müslüman bilgili olmak zorundadır. Nasları asli anlamlarıyla kavrayabilmek buna bağlıdır. Ayet ve hadisleri anlamamızı sağlayacak ilimleri öğrenmek, fıkıh usulü, akaid ve fıkıh gibi temel ilimleri bilmemiz gerekir. Çünkü insan kendisini küfre götürecek şeylerin saldırısına uğrar da başına ne geldiğinin farkına bile varamaz.
Öte yandan bilgisiz bir insan cahiliyeden dolayı mümin kimseleri tekfir edebilir. Ya da kafir kimselerin mümin olduklarını söyleyebilir. Masum kimselerinin kanını mubah görüp öldürülmeleri gereken kişilerin masum olduklarını söyleyebilir. Yani ehli sünnet ve’l cemaatin izlemiş olduğu usullerle bu ilim elde edilmelidir. Çünkü kurtuluş kapısı buradadır.
- İslam söz, İman ameldir.
- İmanın aslı tasdiktir. İslamın aslı ise teslim olmaktır.
- İman yetmiş küsur şubeden oluşur.
- Hz. Peygamber (Sav) amellerin zahirine (dış görünüşüne) islam, içteki itikada ise iman adını vermiştir.
- Allah katında din, şüphesiz islamdır. Al-i İmran/10
- Din olarak size islamiyeti beğendim. Maide/3
- Kim islamiyetten başka bir dine yönelirse, onunki kabul edilmeyecektir. Al-i İmran/85 Bu ayeti kerimelerden anlaşıldığı üzere din olarak islamı seçenlerden razı geleceği ortaya çıkmaktadır.
- İman amelle birleşmesi gerekir.
- İman tasdik olduğuna göre organlarında amel etmesi ise, Mümin zina işlerse bu günahı imanla işlemez. Zira Hz. Peygamber (Sav) : “Zina eden kişi zina ettiği sırada Mümin değildir.” buyurmuştur. çünkü bu kişi imanın gereğini yerine getirmemiş ve bu nitelenmeye müstehak olmuştur.”
- Mümin müslümandır her müslüman mümin değildir.
- İmanın çeşitli cüz ve şubeleri vardır. Haya bunlardan biridir.
- Süfyanı sevri, Malik bin Enes, Evzai, vb. alimler iman artar ve eksilir. Süfyan bin Uyeyne ve İbni Cüreyc şöyle dediklerini işittim: “İman hem söz, hem de ameldir. Eksilir ve artar. İbni Mes’ud, Huzeyfe bin Yeman, İbrahim en Nehai, Hasan el Basri, Ata, Tavus, Mücahid ve Abdullah bin Mübarek de bu görüştedir.”
- Allah’a ve Peygamberine iman ettiğini söylediği halde, yükümlü olduğu farzları yerine getirmeyen kimse mümin adı verilmez.
- İman artıp eksilmez derken, tasdiği kastediyorlarsa, bu görüş, hasen olarak kabul edilebilir.
- İbni Ebi Müleyke demiştir ki: “Hz. Peygamber Aleyhisselam'ın ashabından 30 kadarıyla tanıştım. Hepsi nefislerinin nifağa düşmesinden korkuyorlardı. Onlardan hiçbiri Cebrail Aleyhisselam ile Mikail Aleyhisselam'ın imanı gibi bir imana sahip olduğunu söylememiştir.”
İman peygamber efendimizin Allah tarafından tebliğ buyurduğu kesin surette bilinen Emir ve nehirlerin hepsini kesinlikle doğrulamaktır.
İslam ise Peygamber Efendimizin bildirdiği şeyleri açık ve gizli olarak kabul edip güzel görmekle Cenabı Hakk'a itaat edip emirlerine boyun eğmektir.
İman artar ve eksilir mi? ameller artar ama inanılması lazım gelen şeyler bakımından İman ne artar ne de eksilir. İman fazlalık ve noksanlık kabul etmez. Çünkü iman tam bir teslimiyet ile tasdik etmekten ibarettir. Bu ise fazlalık ve noksanlık kabul etmez. Bir kimsede tasdik varsa mümindir yoksa kafirdir. Şu ayeti kerime ile imanın artmasından bahsetmektedir: müminler ancak onlardan ki Allah anıldığı zaman yüreklere titrer. karşılarında Allah'ın ayetleri okuyunca bu, onların imanını artırır. onlar ancak rablerine dayanıp güvenirler Enfal suresi 2 ayet
Bu ve benzer ayetler imanın nurunun artacağına işarettir. Aynı şekilde kötü ameller de kalbi karartır ve imanın nurunu azaltır.
İman artıp eksilmez ancak iman kuvvetli veya zayıf olabilir. Mesele Peygamber Efendimizin imanı ile diğer bütün insanların imanı bir değildir. Aynı şekilde Hz. Ebubekir'in imanı ile diğer insanların imanı bir değildir. Bunun için imanını amellerle kuvvetlendirilmesi lazımdır. Müminler imanda ve Allah'ı tanımada eşittirler. Amelde ise birbirlerinden farklı durumdadırlar. İmam Nesefi
Yorum Gönder
İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...