Kadiri Yolu

 

9. Mektup: Boş Arzulara Tabi Olma

9. Mektup: Boş Arzulara Tabi Olma

Ey Aziz, çağrıcılarına arka çevir… Geç… Boş arzulara tabi olma… Çünkü Hak Teala onun için şöyle buyurdu: – Sonra seni o, Allah yolundan alır… (Sad/26) Sakın kasvet ehli ile, yani kalbi karalarla sohbet etme… Çünkü onlar hakkında şöyle buyruldu:  «Yazıklar olsun, o Allah’ı anmayan kalbi karalara…» (Zümer/22)

«Allah’a karşı reddine çare olmayan gün gelmeden, Rabbınızın davetine koşun… (Şura/47) Mealine gelen Âyet-i Kerime senin için bir münadidir… Onun şu nidasını kalp kulağına duyur: İman edenler için; Allah’ın zikrine dalıp kalplerinin Huşua varacağı (Saygı ile yumuşaması) zaman gelmedi mi?… (Hadid/16)  İnsan sanır mı ki, başı boş yaratıldı?.. (Kıyame/36) Ayet-i Kerimesi sana bir tenbih olsun… Ve : Aldatıcı, Allah adını anıp sizi kandırmasın… (Lokman/33)

Ayet-i Kerimesinde işaret edilen aldanma uykusundan uyan… Sanıyor musun ki, sormadan bir şey öğrenebilirsin… Ve sanıyor musun ki, susup durmakla bilgisizliğin geçer… Yanılıyorsun… Durma sor. Hem de sana lazım olanların en önemlisini… Ehli huzurun yükseldiği makamlardan haberler sor… Sor, sor ki, onları tanıyasın ve:

Onlar, öyle erlerdir ki, ne ticaret, ne alışveriş onları Allah’ı anmaktan alıkoyar… (Nur/37) Mealini taşıyan Ayet-i Kerime ile tarif edilen kimselerin vasıflarını anlayasın…

Sen bir başka âlemin yolcususun… O alemin adı anıldığı yerde buranın ismi hatıra gelmez… Orası gayelerin Kâbe’sidir… Yolculuğun yönünü oraya çevir… Baş ayağınla yürü… Seni oraya vardıracak ayak başında saklıdır. Onu bul, yoluna devam et… Oraya varmak için inkıta badiyesinden geçeceksin… Ki, bu inkıta : Tam manasıyla ona yönel… (Müzzemmil/8) Ayetinde saklı duran derin manadır…

O yolda azığın, tecrid olsun… Ki, bu tecrid: Allah de, sonra onları bırak… (En’am/90) Mealini taşıyan ilahi cümlenin özünde gizlidir.  Bineğini de diyelim… O da tafviz ol Tafviz ise, şu Âyet-i Kerimenin özlü manasıdır: İşlerimi Allah’a ısmarladım….(Mü’min/44) 

Sakin bu yola yalnız çıkma… Sonra yanılırsın, şaşırırsın… Herkesin varacağı kapı ayrı olacak ama, yolculukta birlik gerek… Arkadaş lâzım. Bu yolda arkadaşların sıddıklar olmalı… Çünkü Allah-u Teala: Sadıklarla beraber olunuz… (Tevbe/119) Emri ile, onlarla arkadaş olmayı bildirdi…

Yolcu yolunda gerek… Bu sebeple, dünya süsünden geç… Çünkü Allah-u Teala dünyayı anlatırken: –Biz yeryüzünde yaptığımız şeyleri, ona bir süs kıldık… (A’la/7) buyurdu. Yeryüzüne süs olan sana da süs olacak değil Onda kalır ve zamanı gelince onda ölür… Yanılır aldanırsan, sana hasreti kalır… Hesabı kalır…

Bir Ayet-i Kerimede şöyle geçer: – “Mallarınız ve evladınız, ancak size birer fitnedir…” (Enfal/28) Bu şekilde, fitneliği bildirilen yollara sakın sapma. Onlardan yana özünü selamete çek… Yalvar… Dua et… Bu yolda, herkes gibi sen de bir acizsin…

Onlar mı, yoksa, muztar halde olana, yani bunalmışa icabet eden mi?… (Neml/62) Ayet-i celilesinde belirtilen acizlerden birisin. Sana gereken de o acizler gibi yalvarmaktır. Çünkü Cenab-ı Hak darda kalmışlara mutlaka yardımını yağdırır…

Yapacağın duayı tarif edelim :

– “Allah’ım, bizi sırat ı müstakime hidayet et….” (Fatiha/5)

Bu duayı okuyarak yoluna devam et…

Ancak buraya kadar sayılan vazifeleri yaptığın takdirde, ezeli inayetin müjdecisi sana döner ve : – Ayık olunuz, Allah’ın evliyasına korku yoktur… Onlar mahzun da olmazlar… (Yunus/62) Mealini taşıyan ilahi fermanını okur… Sonra sana: «Rahim, Rab’dan selâm…» (Yasin/58) Mealini taşıyan mutlu müjdesini de getirir… Sonra o yardım eli seni alır : «Allah’tan yardım… Yakında da fetih… (Saff/13) Cümlesinin mana köşesine oturtur… Orada sakın oturup kalkacağını sanmayasın Orada otursan bile, haberin olmadan yolculuğun devam eder. Çünkü Rabbin seni : «Nimetlerle dolu, dolu, cennetlere… (Kaf/12) Çağırıyor… Oraya varman gerek… O davet eder de gidilmez olur mu hiç?…

Oraya varanlar hep : – “Allah’tan nimet ve ihsan alarak döndüler.” (Al-i İmran/174) Sen de onlardan biri olmak istemez misin?.. Elbette istersin… O halde söylenenleri yap… Sen söylenenleri yapmaya bak. Kulsun, kula çalışmak düşer… Elbette kerim bir efendisi olan kul, boş bırakılmaz… Çalışan kulunu o nelere erdirmez ki?… Onun erdireceği nimetlerin en güzeli visaldir. Çalışırsan seni de erdirir; ama onun belirli bir şekli de yok ki, bilesin… Ancak onu kokusundan anlayabilirsin…

Durma çalış…

Visal dağının otları sana kokmaya başlar… Gayb alemi sakilerinin elinde muhabbet şarapları, kadehler içinde ortada dönmeye başlar… Bir yandan da müşahede ilahileri söylenir ve şu ilahi kelâm o mecliste okunur:

«Bu size bir mükâfattır.. Çalışmanız şükranla anılmıştır… (İnsan/22)

Bir yandan da, ülfet sözcüsü :

Allah-ü Teâlâ. Musa ile tam bir şekilde konuştu… (Nisa/164) Âyet-i Kerimesiyle işaret buyrulan kıssayı anlatır… Ve o hikâyedeki;

Rabbı dağa tecelli edince un ufak kıldı. (A’raf/143) İlahi cümlesindeki manayı anlata anlata bitiremez…

Musa baygın düştü… (A’raf/143) Ayet-i kerimesi ile bildirilen, sarhoşluk hallerini basiret gözleri seyreder ve tadına doyulmaz zevki alır… Orası bir vuslat alemidir. Aczi itiraf gerek… İşte basiret gözleri o hikâyedeki, müşahede halinin sonucunu görür görmez, aczini itirafa mecbur kalır…

“O gün birtakım yüzler, Rablerine bakıcı olarak kalacaklar…” (Kıyame/22)

Ona aczini daha fazla anlatır. Çünkü sadece bakıcı… Ya sonucu… Ya gördüğü… İşte bunları düşünürken, şu Ayet-i Kerime imdadına yetişir: hal diliyle okur ve kurtulur:

“Gözler onun künhünü idrak edemez… Ama o, gözleri idrak eder…” (En’am/103)

Cenâb-ı Hak cümlemizi, aczini idrak edip, varlığını Hakka teslim eden kullardan eylesin…

Post a Comment

İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...

Daha yeni Daha eski

Öne Çıkanlar

Nefs