Kadiri Yolu

 

Sufiler

14. Sohbet Sufiler:


Hz. Peygamber (Sav)’den şöyle rivayet olunmuştur: “Her sanat için ehlinden yardım isteyiniz.” Aculani, Keşfü’l-hafa 1/108 ibadet bir sanattır. Onun Salih gerçek iyi bilen ehilleri ise amellerinde ihlaslı, Allah’ın hükmünü bilen ve uygulayan, halk ile vedalaşmış, nefsinden, malından, yakınlarından ve bütün masivadan kalp ve sır ayaklarıyla uzaklaşmış kimselerdir. Onların bünyeleri şehirde halk arasında olsa da kalpleri çöllerde ve ıssız yerlerdedir.

sufiler ile ilgili görsel sonucuOnlar kalpleri terbiye oluncaya ve kalp kanatları kuvvetinin semaya uçabilir bir hale gelinceye kadar bu halden vazgeçmezler. Böylece kaygıları azalır, kalpleri uçar ve hak katında olurlar. Allah’ın şu ayette belirtmiş olduğu kimselerden olurlar: ”Onlar bizim indimizde “ Mustafa” (temizlenmiş, seçilmiş) kimselerden ve” Ahyar” dırlar (hayırlı, iyi kimselerdendirler). Sad suresi: 47 Sırrına “eman” (emniyet) kitabı verilip, kalbiyle kurtuluşa erinceye kadar müminin korkusu gitmez. Bu çok az kimsenin bileceği bir şeydir, halk işlerinden değildir.

Yazık sana ey halkı şirk koşan! Arkasında oturanı olmayan kapıları daha ne kadar çalacaksın? kızgın olmayan, soğuk demiri daha ne kadar döveceksin? Aklın yok! Fikrin yok! Tedbirin yok! Yazık, yazık! Bana yaklaş, benim yemeğimden bir lokma ye. Benim yemeğimden tatmış olsaydın, başkalarının yemeğine iltifat etmezdin.

Halkın yemeğinden tatsaydın, kalbin ve sırrın halkın yemeğinden hoşlanmazdı. Bu iş kalplerde olur; elbisenin, derinin, kemiğin ötesindedir. İçerisinde halktan birileri dolaştıkça, kalp sıhhat bulamaz, düzelemez. Kalpte zerre kadar dahi dünya sevgisi bulunduğu müddetçe iman sıhhat bulamaz. İman yakine (kesin bilgiye), yakın marifete, marifet de ilme dönüşürse, İşte o zaman sen Allah’u Teala için çabalayan bir kimse olursun. Zenginlerin elinden alır, fakirlere verirsin. Mutfağın sahibi olursun, rızıklar senin sır ve kalp elinden geçer.

Böyle olduğu müddetçe sana “Keramet (ikram) yok, ey münafık sen vera sahibi, zahid, Allahu Teala’nın hükmünü ve ilmini bilen bir şeyh eliyle temizlenmedin. Yazık sana! Hiçbir şeyin yok, ama bir şey istiyorsun! Allah’u Tealanın indindekini elde etmek nasıl olur? Sen neredesin.

sufiler ile ilgili görsel sonucuAllahu Tealanın kitabında kendilerini:“Geceleri çok az uyurlar ve seher vakitlerini de istiğfarla geçirirler.” Zariyat 17-18 şeklinde çok ibadetle vasfettiği kimseler nerede? İbadetteki sadakatleri gerçekleşince onların başlarına “uyandırıcılar” konur; uyandırıcılar onları yataklarından kaldırırlar. Hz. Peygamber(sav): ”Allah’u Teala cebrail (AS)’e şöyle buyurur:” Ey Cibril! falancayı kaldır, filancayı da uyut.”

Sufilerin Allah teâlâ’ya giden kalp adımları uyanınca rüyalarında uyanıkken görmedikleri şeyleri görürler. Onların kalpleri ve sırları uyanıkken görmedikleri şeyleri görür. Oruç tutarlar, namaz kılarlar, nefislerini aç bırakarak mücadele ederler ve dünyevi hedeflerden yüz çevirirler. Her türlü ibadette karanlıkları gider, aydınlığa ulaşırlar.

Böylece cenneti kazanırlar. Cenneti kazanınca onlara şöyle denir: ” Bundan sonra Hakkı talep etmekten başka yol yok!” Artık amelleri kalpleri ile işlemeye başlarlar. Kalpleri ona vasıl olduğunda ise orada sapasağlam durur, hayat bulur. Ne istediğini bilen kimse için Rabbine itaat yolunda harcadığı gayret ve enerjinin bir önemi olmaz.

Mümin, Rabbiyle mülaki oluncaya kadar daima yorgun olur. Bundan dolayı Hz: Peygamber Şöyle buyurmuştur: ”Rabbiyle karşılaşıncaya kadar Mümin için rahat yoktur.” Ahmed bin hanbel, Müsned; züht hadis 194. Yine ondan şöyle rivayet edilmiştir: “Mümin vefat edip kabre konulduğu zaman Münker ve Nekir ona sorular sorar. O da cevap verir. Ruhuna, Cenabı Hakka yükselmesi ve ona secde etmesi için izin verilir. Onunla birlikte bir grup Melekde bulunur. O Rabbine mülaki olur. Ondan perdeli olan şeyler ona açılır. Sonra cennette Salihlerin ruhlarının toplandığı yere götürülür.

Onu karşılarlar, ondan kendi halini ve dünyayı sorarlar. Bildiklerini söyler. Sonra ona derler ki: “Filanca ne yapıyor?” Der ki: “O benden önce öldü!” Derler ki: “O bizim yanımıza gelmedi.! La havle vela kuvvete illa billahil aliyyil azim! O, Cehenneme atılmış olmasın?” Sonra o cennette otlayan ve arşın altında asılı bir kandile konan yeşil bir kuşun kursağına konur. Zebidi iftahüs-sade  5 cilt s,393 

İşte bu, müminlerin çoğunun karşılanma şeklidir. Allah’ın selamı ve selameti onların üzerine olsun ve cenabı Hak bizleri de onlardan eylesin, onlar gibi yaşatsın onlar gibi öldürsün. Amin..

Ey fakirler!

Ey türlü türlü musibetlere mübtela olmuşlar! Ölümü ve ölümden sonrasını düşünün. O zaman fakirliğiniz ve musibetleriniz size hafif gelir. Dünya ve içindekilere veda etmek kolaylaşır. Söylediklerimi dinleyin. Çünkü bunu ben tecrübe ettim ve bu yoldan ben geçtim. Sufiler Rablerinin rızasından başka bir şey gözetmezler. Onlar Cennetten kalktılar ve cennetin halkının huzurunda durdular.

Sadece Rabblerinin rızasını ve hoşnutluğunu istedikleri için onların yanları yatakta uzakmaktan nefret eder.Onların kalbleri ile ailelerinin arası ayrılmıştır. Onların başına deli divane eden bir iş gelmiştir. Dükkanlarını kapatmışlardır. Çölleri ve sahraları mesken tutmuşlardır. Sükunları yoktur. Onların geceleri gece de değildir, gündüzleri gündüz değildir. Yanları yataktan nefret eder kalpleri kızgın tavadaki tane gibidir. Kalpleri ondan nefret eder ve kaçar. Tefekkür tavasındaki tane… Muhasebede, münakaşada, münazarada olan tane…

sufiler ile ilgili görsel sonucu

İşte akıl zeki ve uyanık olanlar bunlardır. Onlar dünyayı da, içindekileri de tanımış olan kimselerdir. Onun hilelerini, büyülerini, sıkıntılarını ve onun kendi çocuğunu bile boğazladığını bilmişlerdir.

Sufiler kalplerinden nida edilmiş ve onların yanları yataktan uzaklaşmıştır. Suretleri duyduktan sonra, manaları da duymuştur onların. Kafeslerle birlikte kuşlarda duymuştur. Onlar Hakkın şu kelamını işitmişlerdir: ” Bana muhabbet duyduğunu iddia edip de gece olunca uyuyan kimse yalancıdır!”

İşte bu  yoklamadan onlar utanıp mahcup olmuşlardır da, gecenin karanlığında rablerinin huzurunda dikilmişlerdir. Onun huzurundaayaklarıyla saf tutmuşlardır. Gözyaşlarını yanaklarına doğru akıtmışlardır. Kalp adımlarıyla Onun yanına girmişlerdir. Onun huzurunda havf u Reca ayaklarıyla durmuşlardır; reddedilmekten korkarak kabul edilme Emniyetini umarak.

Ey kavmim! Ey sufiler!

Bu açık hükme hizmet edin. Allah’ın kitabı ve Nebisinin sünneti ile amel edin. Amellerinizde ihlaslı olun. Sonra Onun lütuflarından ikramlarından, kuruluşlarından göreceklerinizi bekleyin.

Ey mahrumlar! Ey firariler! dönmüş gidenler! Buraya gelin.  Ey kaçaklar! Geri dönün. Afet oklarından kaçmayın. Onlar vehimden başka bir şey değil. Sebatkar olun! Onlara şer olarak Sizler yetersiniz. Sizin başınıza sizden başka bir şey düşmez! Sıddıkların göğüsleri onlara karşı kalkandır! Siz bu işin ehli değilsiniz. Ne siz o afetler içinsiniz ne de onlar sizin için. Sizler seyircisiniz. Sizler tebeasınız. Sizler Sadece bu topluluğun kalabalığını artırıyorsunuz. Bir topluluğun kalabalıklığını arttıran onlardandır.

Müminin Üç Gözü Vardır:

1 Baş gözü: onunla dünyaya bakar

2- Kalp Gözü: onun ahirete bakar

3- sır gözü: Onunla da Cenabı hakka bakar

Baş gözü dünya ile biter, Kalp gözü ahiret ile biter, sır gözü ise hem dünyada hem de ahirette cenabı Hak ile beraberdir. Çünkü o dünyada da ahirette de Ona bakar.

Bu vasıflara haiz bir müminin Ümran (bayındır veya imarlı) bir bölgede olursa, o bölgede halkı için o bir rahmettir. Şayet orada böyle bir mümin olmazsa, üzerine yukarıdan ip sarkıtsalar bile, orası bölge yerle bir olur. Bunu doğru bilin ve buna inanın. Nebileri ve resulleri katleden, onlara ve rablerine düşmanlık eden cahiller gibi olmayın. Onlar rahmetten uzaklaştırılmış perdelenmiş kovulmuş kimselerdir.

Allah’ım!

Benim ve şu cemaatin tevbesini kabul eyle. Beni ve onları hidayete ulaştır Amin.

Ey dünya nimetleri ile nimetlenenler! Çok yakında nimetlerinizden ayrılacaksınız. Şöyle diyen şair ne güzel demiş:

Ey Oğul: Söz dinle mümkün olduğunca.  Bunu anlamazsan işte bu kayıptır, fevttir. İstediğin kadar ye, istediğin  gibi yaşa, Her şeyin sonu ölümdür, mevttir.

Çok yakın zamanda malında bitecek, gözün görmez olacak, aklına halel gelecek, yemen içmen azalacak. Gözlerin can çeken şeyler görecek, ama sen onları yiyemeyeceksin. Eşin dostun, çoluğun çocuğun sana kızacak ve ölmeni isteyecekler. Üzerine gamlar, kederler atılacak. Dünya senden uzaklaşacak, ahiret sana yaklaşacak.

Şayet senin salih amellerin olursa, o seni karşılayacak ve seni bağrına basacak. Eğer böyle değilsen yerin kabir çukuru, barınağın cehennem olacak. Bunlar boş değil! Hz. Peygamber Şöyle buyurmuştur: ” Gerçek hayat ahiret hayatıdır.” Buhari, sahih hadis no 3584

Bu sözü hem kendi kendine hem de ashabına karşı tekrar edip durmuştur.

Önümde ilim öğrenin, Ey cahiller!

Bana uyun, çünkü ben doğru yola götürürüm. Beni istediğini iddia ediyorsun ama neyin var neyin yoksa benden gizliyorsun; iddianda yalancısın!

Müridin şeyhinin karşısında gömleği, külahı, altını ve malı mülkü olmaz. Onun sofrasından yer. Ne emrederse onu yer. O anda fani olmuştur. Onun emrini ve nehyini gözetler. Çünkü mürid bilir ki, şeyhi eliyle olan her şey Allahu Teala’dendır, onun lehinedir ve cesaretini arttırmak içindir. Eğer şeyhini  itham edersen, onun sohbetine gitme. Onun sohbetinin sana bir faydası dokunmaz. Hasta, doktora güvenmezse onun tedavisinden şifa bulmaz.

 Ey Oğul!

Meleyani ile meşgul olma ilgilenmen gereken şeyi kaçırırsın başkalarının hallerini ayıplarını konuşman ml ya Nedir senin yönlendirmesi gereken kendi hallerini düşünmektir. nefis heva ve heves sahibinin bütün konuşması kendi aleyhinedir lehine değildir.

Tıpkı gece odun toplayan kimse gibi: Eline ne geçtiğini bilemez. Nefis mutmain olur, heva ve hevesinin heyecanı düşerse, o zaman akıl yeşerir, iman kuvvetlenir, sukün gelir. Hak ile batılı temyiz gücü gelir. O kimse batılı tutup atar, hakkı, gerceği konuşur. Sonra hüküm gelir, o da onunla amel eder. Ona tam “kul” olur. Emrinde ve nehyinde resule itaat eder. Çünkü o Hakkın: ”O (peygamber) sizi neyden nehyederse ondan uzak durur.” Haşr 7 buyruğunu işitmiştir. Bil ki, Resulullah emirden ve nehiyden ne getirdi ise bunlar umuma şamildir.

Resulullah’ın taatlerdeki emirlerine yapışıp, hatalardaki nehiylerinden kaçınan kimse “müslim” ve “Müttaki” olur. Böyle bir kişi daha da ileri giderse arif’i-billah, alim-billah olur. O sessiz, sakin ve dikkat kesilmiştir, kalbine gelen hitabı dinlemektedir. Onun yanında daima bir konuşan vardır. O daima bir suskunluk ve ferah içerisindedir.

Allah’ım!

Bize kurbiyetinin lezzetini tattır. Sana güzel dualar etmeyi, seninle sevinmeyi nasip et. “Bize dünyada da, ahirette de güzellik ver ve cehennem azabından bizi koru.”

Kaynak:Cilaü’l-Hatır, Abdülkadir Geylani


Post a Comment

İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...

Daha yeni Daha eski

Öne Çıkanlar

Nefs