Mevla'mıza karşı içten içe doğru bir sevgi ve muhabbet duyduğumuzda O’na yönelmiyor muyuz? Acaba bu yöneliş ne kadar samimi ve ihlasla yapılmaktadır. “Allah'ım seni seviyorum” sözünü her yerde demek ne kadar doğrudur?
Bu sözü her yerde ifade etmek çok zor olmasa gerek. İnsanın sevdiğini yüceltmesi onun büyüklüğünden ve kudretinden hayâ ederek sevgisini gizlemesi gerekmez mi bu daha seçkin ve akıllı insanların her halde bir özelliği olsa gerek. Neden mi?
Sevgiyi gizlemek bir vefa örneğidir. Çünkü muhabbet sevgiliye ait aşıkların kalplerinin derinliğinde saklı bir sırdır. Bu sırrı açıp yaymak muhabbete ihanettir. Düşünün kendisinin muhabbet ehli olduğunu söylemek ve bunu ima etmek acaba ne kadar edebe uygundur. Ne kadar haya’ya uygundur. Bunda biraz şöhret kokmuyor mu sizce? Bu durumda kişinin kalbine gizli davalarda bulunma ve kendini büyük görme hastalığı girmez mi?
Ariflerden biri demiştir ki: "Allah'tan en uzak olanlar devamlı onu sevdiğini anlatmaya çalışan kimselerdir." Bu kimseler, her işinde ve sözünde Allah'ı sevdiğini ima etmeye çalışır; herkesin yanında Allah'ı sevdiğini söyleyerek yapmacık hal ve hareketlere girer. Bu yüce Allah'ı sevenler ve O'nu tanıyanlar yanında kızılacak bir davranıştır.
Zünnun-i Mısri devamlı muhabbetten bahseden arkadaşlarından birinin yanına vardı baktı ki adamın başına anlatılması güç bir bela gelmiş Zünnun; “O’nun gönderdiği musibetin acısını duyan kimse onu sevmiş olamaz” dedi. Adam; “Ben de derim ki ondan gelen musibetten tat almayan kimse onu sevmiş olamaz” dedi. Buna karşı Zünnun: “Aslında onu sevdiğini söyleyerek kendini meşhur eden bir kimse onu sevmiş olmaz” dedi. Bunun üzerine adam Allah'tan affımı istiyor ve ona tövbe ediyorum dedi. Evet Allah muhabbetini kalpte gizli tutmak, muhabbetteki ihlastandır. Çünkü muhabbet kalbin amelidir.
Şu sebeplerle muhabbet gizlenmelidir.
1- Muhabbetin kalpten çekilip alınma korkusu
2- Muhabbetin başka bir halle değiştirilmesi endişesi
3- Gizli bir tuzağa düşme ve istidraç yani bilmeden azaba yaklaşmak korkusu
Bütün bu sebeplerle muhabbeti gizli tutmak onun kalpte tam olarak gerçekleştiğini gösterir. Nefsi muhabbeti açıklamaktan alıkoymalıdır. Onu kendisi gibi olan insanlardan gizlemeli, onunla övünmeyi terk etmek muhabbeti ele geçirmenin alametidir. Çünkü yüce Allah kıskançtır.
Yüce Allah'ın kendisine karşı muhabbetinin açıklanmasına karşı gösterdiği gayret kulun kalbindeki muhabbetini ortaya koyma gayretinden daha şiddetlidir. Yine Allahu Teala'nın kendisini sevenlerin kalplerindeki muhabbeti kendi cinsindeki insanlara açıklanmasına karşı gösterdiği gayret de kıskançlık bütün sevenlerinin Allah'ı sevmek için gösterdikleri gayretten daha şiddetlidir.
Manevi ayıklık içinde olanlar buna dikkat etmelidir. Vecd / Cezbe halinde olanlar bu hale mağlup olduklarından dolayı mazurdur; yaptığı işlerden ve söylediği sözlerden sorumlu değildir.
Adamın biri Allah'ını sevenlerin birinden cahilane yapılan bir hareket gördü ve bunu gelip Maruf-i Kerhiye haber verdi. O tebessüm ederek ona şöyle söyledi: Ey kardeşim Allah'ın küçük büyük deli akıllı pek çok seveni vardır senin gördüğün kimse Allah'ı seven delillerden biridir.
Allah'ı sevmenin alametlerinden biri de ondan gelen bela ve sıkıntıya razı olduktan sonra onu gizleyip kimseye şikayet etmemektir. Çünkü sevgiliden gelen sıkıntı sevenin yanında sevgilinin bir sırrıdır ona karşı edepli davranmalıdır.
Sehl (R.a.): Korkunç bir hastalığa yakalanmıştı başkalarının vücudunda bulunan aynı hastalığı tedavi edebiliyordu ama kendi hastalığını tedavi edemiyordu. Bazıları bu tavrını kınayarak kendisine sebebini sordular. Sehl cevaben “Dosttan gelen darbe acıtmaz” demiştir. Başa gelen sevimsiz durum ve hastalıklar karşısında muhabbetin artması ve bela anında sevgiliyi zikretmek gerçek sevginin bir alametidir. Çünkü bütün sıkıntılar aslında onu yüce Mevlasından gelen birer lutuftur. Sıkıntıda sevgiliye yakınlık vardır. Birde ilahi muhabbet kalbi tam olarak sardığı zaman, başa gelen bütün bela ve musibetlerin vereceği sıkıntı azalır.
Allah dostlarının şöyle söylediği denmiştir: “Benim en safi / en güzel zikir halinde olduğum an, dertli ve üzüntülü olduğumu zamanlardır.
Yüce Allah'ın kendisine karşı muhabbetinin açıklanmasına karşı gösterdiği gayret kulun kalbindeki muhabbetini ortaya koyma gayretinden daha şiddetlidir. Yine Allahu Teala'nın kendisini sevenlerin kalplerindeki muhabbeti kendi cinsindeki insanlara açıklanmasına karşı gösterdiği gayret de kıskançlık bütün sevenlerinin Allah'ı sevmek için gösterdikleri gayretten daha şiddetlidir.
Manevi ayıklık içinde olanlar buna dikkat etmelidir. Vecd / Cezbe halinde olanlar bu hale mağlup olduklarından dolayı mazurdur; yaptığı işlerden ve söylediği sözlerden sorumlu değildir.
Adamın biri Allah'ını sevenlerin birinden cahilane yapılan bir hareket gördü ve bunu gelip Maruf-i Kerhiye haber verdi. O tebessüm ederek ona şöyle söyledi: Ey kardeşim Allah'ın küçük büyük deli akıllı pek çok seveni vardır senin gördüğün kimse Allah'ı seven delillerden biridir.
Allah'ı sevmenin alametlerinden biri de ondan gelen bela ve sıkıntıya razı olduktan sonra onu gizleyip kimseye şikayet etmemektir. Çünkü sevgiliden gelen sıkıntı sevenin yanında sevgilinin bir sırrıdır ona karşı edepli davranmalıdır.
Sehl (R.a.): Korkunç bir hastalığa yakalanmıştı başkalarının vücudunda bulunan aynı hastalığı tedavi edebiliyordu ama kendi hastalığını tedavi edemiyordu. Bazıları bu tavrını kınayarak kendisine sebebini sordular. Sehl cevaben “Dosttan gelen darbe acıtmaz” demiştir. Başa gelen sevimsiz durum ve hastalıklar karşısında muhabbetin artması ve bela anında sevgiliyi zikretmek gerçek sevginin bir alametidir. Çünkü bütün sıkıntılar aslında onu yüce Mevlasından gelen birer lutuftur. Sıkıntıda sevgiliye yakınlık vardır. Birde ilahi muhabbet kalbi tam olarak sardığı zaman, başa gelen bütün bela ve musibetlerin vereceği sıkıntı azalır.
Allah dostlarının şöyle söylediği denmiştir: “Benim en safi / en güzel zikir halinde olduğum an, dertli ve üzüntülü olduğumu zamanlardır.
Yorum Gönder
İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...