Kadiri Yolu

 

Hz. Hamza (R.A)



Hz. Hamza (R.A) Kimdir?

Hz Peygamberin amcası ve süt kardeşi, Allah’ın aslanı ve şehitlerin Efendisi unvanıyla anılan sahabe

 

Hz. Hamza (R.A)

Adı

Hamza

Baba Adı

Abdülmuttalip b. Haşim

Doğum Tarihi

569 veya 570

Anne Adı

Hâle bint Vüheyb

Doğum Yeri

Mekke

Aile Bağları

Hz. Resullah’ın Amcası ve süt kardeşi

Künyesi

Ebu Umâre, Ebu Ya’la

Müslüman 

olma Tarihi

615

Lakapları

Esedullah, Seyyidü’ş-şüheda

Vefat Tarihi

Hicretin 3. yılı (625)

Vefat Yeri

Medine

Kabrinin 

Olduğu Yer

Uhud şehitliği (Medine)


Mekke’de 569-570 yılında doğan Hz. Hamza’nın anneleri Hz. Peygamber’in annesi Amine ile amca kızıdır. Hz. Peygamberle süt kardeş olan Hz. Hamza aynı zamanda Resulullah (AS)’ın çocukluk ve gençlik yıllarındaki en yakın arkadaşlarından biriydi. Resulullah’a peygamberlik verilmesinin 5. yılında Müslüman olmuştur.

Rivayet edildiğine göre Müslüman olduğu gün Ebu Cehil ve adamları Safa Tepesi yakınlarında Resulü Ekrem’e eziyet edip ağır hakaretlerde bulunuyorlardı. Bunu gören bir kadın avdan dönen ve Kabe’yi tavaf etmekte olan Hz Hamza’ya durumu anlattı. Duydukları karşısında büyük bir öfkeye kapılan Hz. Hamza koşarak Ebu Cehil’in yanına gitti elindeki yay ile kafasına vurarak onu yaraladı ve “İşte ben de Muhammed’in dinini benimsiyorum cesareti olan varsa gelsin dövüşelim” diye haykırıp İslamiyet’i kabul ettiğini ilan etti. Ebu Cehil ve yanındakilerden hiçbiri Hz. Hamza’nın karşısına çıkma cesareti gösteremedi.

Hz. Hamza’nın İslam dinini benimsemesiyle Müslümanların güçleri artmış, bu da müşriklerin Müslümanlar, özellikle Hz. Peygamber aleyhindeki teşebbüslerini bir defa daha gözden geçirmelerine sebep olmuştur. Hz. Peygamber, hicretten sonra Medineli Müslümanlarla (ensar) bu şehre hicret eden Mekkeli sahabeler (muhacir) arasında kurduğu kardeşlik bağının (muâhât) bir benzerini daha önce Mekke’de hayata geçirmiş ve Hamza Müslüman olunca onu Zeyd b. Hârise ile kardeş ilan etmişti. Medine’ye hicretten sonra ise amcasını Kuba’da evinde misafir olarak kaldığı Külsüm b. Hidm ile kardeş yapmıştır. 

Hicretten sonra Medine’deki Müslümanlar için tehdit oluşturmaya devam eden Kureyşlileri sindirmek için ticaret yollarını ablukaya almayı düşünen Resûl-i Ekrem, bu amaçla gönderdiği ilk askeri birliğe (Sifülbahr Seriyyesi) Hz. Hamza’yı kumandan tayin etti. Hz. Hamza katıldığı diğer seriyyelerde de büyük yararlılıklar gösterdi ve Resûl-i Ekrem’in sancağını taşıdı.

Bedir Gazvesi’nin (2/624) önde gelen kahramanlarından olan Hz. Hamza, büyük bir cesaretle savaşarak Şeybe b. Rebia, Utbe b. Rebia ve Tuayme b. Adi gibi Mekke müşriklerinin ileri gelenlerinden bazılarını öldürdü. Bu yüzden, savaştan sonra ondan intikam almak isteyen müşrikler, Habeș asıllı köle Vahşi b. Harb’e Hamza’yı öldürmesi karşılığında hürriyetine kavuşturulacağını ve değerli hediyeler kazanacağını söylediler. Bedir’de babası ve amcasının yanı sıra kardeşini de kaybeden Hind bint Utbe de Vahşi’ye büyük ödüller vaat etmiş, akrabalarını öldüren Hamza’nın ciğerini yiyeceğine ve organlarından yapacağı gerdanlığı boğazına takıp Mekke’ye öyle döneceğine yemin etmişti.

Hz. Hamza, Uhud Gazvesi öncesinde Medine’yi içeriden savunmak ya da şehrin dışında düşmanla savaşmak seçenekleri tartışılırken ikinci seçenekten müşriki öldüren Hamza, Hz. Peygamber’in uyarısını yana oldu. Uhud’da kahramanca savaşan ve pek çok dinlemeyen okçuların yerlerini terk etmesi yüzünden İslam ordusu dağılınca, “Ben Allah ve resulünün aslanıyım. Allah’ım! (Mekkelilerin lideri) Ebu  Süfyan ile adamlarının yaptıkları kötülüklerden sana sığınırım, Müslümanların yanlış hareketlerinden dolayı da senden af dilerim” diyerek düşmanla çarpışmaya devam etti. Bir kayanın arkasına gizlenip Hz. Hamza’yı takip eden Vahşi, onun rakibini öldürdükten sonra kendisinin bulunduğu yere yaklaştığını görünce mızrağını fırlatarak Hamza’yı şehit etti; daha sonra ciğerini çıkarıp Hind’e götürdü. Bu arada müşrikler de başta Hamza olmak üzere şehitlerin burunlarını, kulaklarını ve diğer organlarını keserek iplere dizdiler ve savaşa katılan kadınların boyunlarına gerdanlık diye taktılar.

Hz. Hamza’yı bu durumda görünce üzüntüsünden ağlayan Resul-i Ekrem şöyle dedi: “Hiç kimsenin ölümü bana seninki kadar ağır gelemez ve beni bugüne kadar senin şu durumun kadar öfkelendiren bir şey olmamıştır.” Hz. Peygamber daha sonra
müşriklere karşı ileride zafer nasip olması halinde yetmiş müşrike aynı şekilde davranıp intikam alacağına yemin etti. Ancak, “Eğer ceza verecekseniz size yapılanın misliyle ceza verin. Ama sabrederseniz elbette bu, sabredenler için daha hayırlıdır” (en-Nahl 16/126) mealindeki ayet nazil olunca yemininden vazgeçti ve düşmana işkence yapılmasını ve düşman ölülerinin organlarının kesilmesini (müsle) yasakladı.

Resûl-i Ekrem, Hz. Hamza’yı görmek isteyen halası Safiyye’ye engel olmaya çalıştıysa da, Safiyye kardeşinin bu musibete Allah yolunda uğradığını, bu yolda daha beterine bile razı olacağını ve sevabı O’ndan bekleyeceğini söyleyerek ısrar etti; fakat yine de Hamza’nın cenazesini o vaziyette görünce göz yaşlarını tutamadı. Hz. Peygamber, halası Safiyye’yi ve Hamza’nın kızı Fâtıma’yı teskin ederken, onun Allah ve resulünün aslanı, şehitlerin efendisi olduğunu söyledi. Şehitlerin ölmeyip cennette yaşadıklarını belirttikten sonra bu esnada nazil olan şu ayetleri okudu: “Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü zannetme! Bilakis onlar diridirler. Allah’ın lütuf ve keremiyle kendilerine verdiklerine sevinerek rableri yanında rızıklara mazhar olmaktadırlar. Arkalarından gelecek ve henüz kendilerine katılmamış olan şehit kardeşlerini de, “Onlara hiçbir korku yok, onlar üzülmeyecekler’ diye müjdelemektedirler” (Âl-i İmrân 3/169-170).

Elli dokuz yaşında şehit olan Hz. Hamza’nın ve diğer şehitlerin cenaze namazını Resûl-i Ekrem kıldırdı. Bütün şehitler yıkanmadan, kefenlenmeden ve üzerlerindeki elbiseleriyle Uhud’da toprağa verildi. Uhud’daki diğer şehitler gibi Hz. Hamza’nın elbiseside başına çekilse ayaklarını, ayaklarına çekilse baş tarafını açıkta bırakıyordu, Hz. Peygamber’in emriyle üzerindeki kıyafet göğüs ve baş kısımlarına sarıldı, alt kısmı da kokulu otlarla örtüldü. Hz. Hamza’nın kabrini Hz. Ebu Bekir, Ömer, Ali ve Zübeyr b. Avvam kazdılar ve Resûlullah ile birlikte defnettiler. Medine’ye dönülünce, Hz. Peygamber’in üzüntüsünü gören Ensar kadınları ondan izin alarak Hamza için ağıt yaktılar. Ancak Hz. Peygamber daha sonra ölülerin ardından uzun süre yas tutmayı ve ölçüyü kaçıracak biçimde ağıt yakmayı yasakladı (Ebû Dâvùd, “Talâk”, 44, 46).

Mert, dürüst ve titiz bir insan olan Hz. Hamza, oruçlu olduğu halde Uhud Gazvesinde dillere destan olacak bir kahramanlık göstermiştir. Onu şehit eden Vahşi b. Harb Mekke’nin fethinden sonra Tâif’e kaçıp oraya yerleşmiştir. Buradan Yemen’e veya
Sam’a kaçmayı düşünen Vahşi, Tâifliler İslamiyet’i kabul ettiklerini bildirmek üzere Medine’ye bir heyet gönderdiklerinde Hz. Peygamber’in İslamiyet’i benimseyenleri öldürmediğini öğrenince onlarla birlikte Medine’ye gelip Hz. Peygamber’in huzuruna
çıktı. Amcasının şehit edilişini kendisinden dinlerken büyük bir üzüntü duyan Resulü Ekrem ona bir daha gözüne  görünmemesini söyledi. Resûlullah’ın Vahşi’yi cezalandırmak şöyle dursun ona kötü bir söz bile söylememesine mukabil kendisini görmeye tahammül edemeyeceğini ifade etmesi, amcası Hz. Hamza’yı ne kadar çok sevdiğini göstermektedir, Hz. Hamza’nın Umâre, Ya’lâ ve Amir adlarında üç oğlu ve Fâtıma ile Umâme adlarında iki kızı vardı. Hz. Peygamber onun kızlarının yetiştirilmesiyle bizzat ilgilenmiş ve evlenmelerine yardımcı olmuştur.

Abbasiler zamanında Hz. Hamza’nın kabri üzerine bir türbe yapılmış, daha sonra türbenin yanına mescit ve kütüphane eklenmiştir. Osmanlılar zamanında buranın bakımına itina gösterilmiş, bölgenin yönetimi Osmanlıların elinden çıktıktan sonra ise Mekke ve Medine’deki diğer mezarlıklarda olduğu gibi türbe ve çevresindeki bütün yapılar yıkılmıştır.

Resal-i Ekrem’in çok sevip saydığı, maddi ve manevi birçok desteğini gördüğü Hz. Hamza İslamiyet uğruna kendi hayatını hiçe saymanın ve cesaretin simgesi olmuş Hak yolunda savaşan bütün gaziler için bir kahramanlık örneği haline gelmiştir bundan sonra İslam tarihinde “seyyidi Şüheda” şehitlerin efendisi ve “esedullah” Allah’ın aslanı unvanı ile alınmıştır.

Hz. Hamza Hakkında Hadisler:

1- Ahmed, Urve (ra)’nin şu şekilde söylediğini rivayet etmiştir:
“Ebu Zübeyr (ra)’in bana bildirdiğine göre, kendisinin Uhud’da bulunduğu sırada, bir kadın koşarak gelir. Kadın tam şehitlerin bulunduğu yere yaklaşınca, Resulullah (a.s), kadının cesetleri görmesini istemez ve: “Kadın! Kadın” diye seslenir. Ebu Zübeyr olayın devamını bana şöyle anlattı: “Ben bu kadının, annem Safiyye olduğunu anladım, ona doğru gitmeye başladım. O, cesetlerin yanına varmadan, ben kendisine yetiştim. (Annem) o zaman Celde ile evliydi. Sert bir şekilde göğsüme vurdu ve: “Git buradan, senin burada toprağın yok!” dedi. Ben: “Resulullah (a.s) (seni şehitlerin yanına) yaklaştırmamada kararlı,” dedim. Bunun üzerine durdu, yanında getirdiği iki elbiseyi çıkardı ve “Ben bu iki elbiseyi kardeşim Hamza için getirdim. Onun öldürüldüğünü duydum. Siz bu iki elbise ile onu kefenleyin,” dedi. Sonra Hz. Hamza (r.a)’ya kefen yapmak üzere bu iki elbiseyi getirdik. Hz. Hamza (r.a)’nin yanında ensar dan şehid olan bir kişi vardı. Hz. Hamza (r.a)’yı iki elbise ile kefenlerken, ensardan şehid olan kişiyi kefensiz bırakmayı uygun görmedik ve: “Bu iki elbisenin biri Hz. Hamza (r.a) için, diğeri de Ensari için olsun,” dedik. Elbiseleri ölçtük, biri diğerinden daha büyüktü. Bu durumda hangisinin hangisine olacağını belirlemek için kur’a çektik ve her birini kurada kendisine çıkan elbise ile kefenledik.” (Ahmed Müsned (11165) Bu hadisi Ahmed den başka da rivayet eden vardır. Hadis hasendir)

2- Taberani ve Hakim İbn Abbas’tan şöyle rivayet etmişlerdir: Rasulullah (a.s) şöyle buyurdu: “Şehitlerin efendisi (seyyidi) Hamza Bin Abdulmuttalib ile, Zalim bir devlet başkanına karşı gelen ve ona emir ve nehiyde bulunan ve bundan ötürü öldürülen kişidir.”

3- Taberani, İbni Şihab (ra)’dan şu şekilde rivayet etmiştir: “Resulullah aleyhisselam ile birlikte Bedir Savaşı’na, Hz. Hamza bin Abdülmuttalib bin abdimenaf da katılmıştır.”

4- Hakim, Hz. Ali (ra)’nin şöyle dediğini rivayet etmiştir: “Resulullah Aleyhisselam bana Hamza’yı çağır diye buyurdu. Bende şu kırmızı deve sahibi adam kimdir diye sordum. Hz. Hamza (Ra) “O, Utbe bin Rabi’dir” diye söyledi. Daha sonra Hz. Hamza (Ra) Utbe bin Rebi ile karşılıklı çarpışmaya çıktı ve onu öldürdü.”

5- Ahmet ve hakim İbn’i Ömer (r.a)’den şöyle rivayet etmiştir: “Resulullah (as) kendilerinden öldürülenlere ağlayan Ensar kadınlarının seslerini duydu ve ancak Hamza için ağlayan kimse yok diye buyurdu. Onun üzerine aynı kadınları gelerek Onun yanında Hz. Hamza için ağlamaya başladılar. Allah Resulü (as): “Onlara söyleyin, bugünden sonra artık kimseye ağlamasınlar” diye buyuruncaya kadar, bu şekilde ağlamaya devam ettiler. 


Kaynak:


Temel İslam Ansiklopedisi

El esas Fi’s Sünne

Post a Comment

İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...

Daha yeni Daha eski

Öne Çıkanlar

Nefs