Kadiri Yolu

  

Korku Hakkında Hadisler


Korku Hakkında Hadisler

Bismillahirrahmanirrahim 

Korku Ne Demektir:

Gerçek bir tehlikenin ya da bir tehlike olasılığının, düşüncesinin uyandırdığı kaygı duygusu. Ayrıca, kaygı, üzüntü, kötülük, zarar gelme olabilirliği veya olasılığı gibi anlamlarda kullanılır.

Korku İle İlgili Rivayetler:

 Hz. Ebû Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (ﷺ) buyurdular ki: “Kim korkarsa akşam karanlığında yol alır. Kim akşam karanlığında yol alırsa hedefine varır. Haberiniz olsun Allah’ın malı pahalıdır, haberiniz olsun Allah’ın malı cennettir.”

Kaynak:  Tirmizi, Kıyamet 19, (2452).


 

Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (ﷺ) ölmek üzere olan bir gencin yanına girmişti. Hemen sordu: “Kendini nasıl buluyorsun?” “Ey Allah’ın Resûlü, Allah’tan ümidim var, ancak günahlarımdan korkuyorum” diye cevap verdi.

Resûlullah(ﷺ) da şu açıklamayı yaptı: “Bu durumda olan bir kulun kalbinde (ümit ve korku) birleşti mi Allah o kulun ümid ettiği şeyi mutlak verir ve korktuğu şeyden de onu emin kılar.”

Kaynak:  Tirmizi, Cenaiz 11, (983); İbnu Mace, Zühd 31, (4261).


Hz. Aişe (ra.anh ) diyor ki: “Ben Resûlullah (ﷺ)’ı ciddi bir şekilde, küçük dili görünecek derecede güldüğünü görmedim. O, sadece tebessüm ederdi.”

Buhari’in bir rivayetinde şu ziyade mevcuttur: “Resûlullah (ﷺ) bir bulut görecek olsa bu yüzünden bilinirdi. Ben (bir seferinde): “Ey Allah’ın Resûlü, halk bir bulut görecek olsa, yağmur getirebilir ümidiyle sevinir, halbuki sen bir bulut gördüğünde üzüldüğünü yüzünden okuyorum, sebebi nedir?” diye sordum. Bana şu cevabı verdi: “Ey Aişe! Bunda bir azab bulunmadığı hususunda bana kim teminat verebilir? Nitekim geçmişte bir kavm rüzgarla azaba uğratılmıştır. O kavim azabı gördükleri vakit: “Bu gördüğümüz, bize yağmur getirecek bir buluttur” demişlerdi.”

Kaynak:  Buhari, Tefsir, Ahkaf 2, Edeb 68; Müslim, İstiska 16, (899); Ebu Davud, Edeb 113, (5098, 5099); Trimizi, Tefsir, Ahkaf, (3254).


Ebu Zerr (ra) anlatıyor: “Resûlullah (ﷺ) buyurdular ki: “Ben sizin görmediğinizi görür, işitmediğinizi işitirim. Nitekim sema uğuldadı, uğuldamak da ona hak oldu. Semada dört parmak sığacak kadar boş bir yer yoktur, her tarafta Allah’a secde için alnını koymuş bir melek vardır. Allah’a yemin olsun, benim bildiğimi siz bilseydiniz az güler, çok ağlardınız, yataklarda kadınlarla telezzüz etmezdiniz, yollara, çöllere dökülür, (belanızı def etmesi için) Allah’a yalvar yakar olurdunuz.”

Kaynak:  Ebu Zerr (radıyallahu anh) ilave etti:”Keşke sökülen bir ağaç olsaydım.” Tirmizi, Zühd 9, (2313); İbnu Mace, Zühd 19, (4190).


Hz. Ebu Hüreyre (ra. anh) anlatıyor: “Resûlullah (ﷺ) buyurdular ki: “Mü’min, Allah indindeki ukubeti bilseydi, cennetten ümidini keserdi. Eğer kafir Allah’ın rahmetini bilseydi, cennetten ümidini kesmezdi. “

Kaynak:  Rezin ilavesidir. Hadis’i Müslim tahric etmiştir: Tevbe 23, (2755); Keza, Tirmizi de tahric etmiştir: Da’avat 108, (3536).


Ebû Bürde Amir İbnu Ebi Misa (ra) anlatıyor: “Bana, Abdullah İbnu Ömer (ra. anhüma): “Biliyor musun babam baba’na ne demiş?” diye sordu. Ben: “Bilmiyorum” dedim. Bunun üzerine: “Babam, senin babana: “Ey Ebu Musa! Resûlullah (ﷺ)’la olan İslamımız, onunla olan hicretimiz, onunla olan bütün amellerimiz bizim için sabit ve devamlı olsa, ondan sonra işlediğimiz amellerin de her birinden başa baş kurtulsak bu seni memnun eder mi?” dedi.

Baban, babama şu cevabı verdi: “Vallahi hayır! Biz ondan sonra cihad yaptık, namaz kıldık, oruç tuttuk, çok hayırlar işledik. Bizim elimizde çok insan Müslüman oldu. Biz bütün bunların ecrini ümid ediyoruz.” Babam tekrar dedi ki: “Fakat ben, Ömer’in ruhu yed-i kudretinde olan Zat-ı Zülcelal’e kasem olsun, bunların bize sabit kalmasını, O’ndan sonra yaptıklarımızdan da başa baş kurtulmayı isterim.” Ben atılıp: “Senin baban, vallahi benim babamdan daha hayırlıymış” dedim.”

Kaynak:  Buhari, Menakıbu’l-Ensar 45.


Abdullah İbnu’z-Zübeyr ra. anhüma’nın anlattığına göre, “Kendilerinin müslümanlığı kabul etmeleri ile, Allah’ın onları azarladığına dair (şu) ayetin inmesi arasında dört yıldan fazla zaman olmamıştır.” “Onlar, daha önce kendilerine kitap verilen ve zaman geçtikçe kalpleri katılaşan kimseler gibi olmasınlar. Çünkü onların çoğu yoldan çıkmış kimselerdi” (Hadid 16).


Hz. Ebu Hureyre ra. anlatıyor: “Resûlullah (ﷺ) buyurdular ki: “Çok gülmeyin, çünkü çok gülmek kalbi öldürür.”


Bera (ra) anlatıyor: “Biz Resûlullah (ﷺ)’la birlikte bir cenazede beraberdik. (ﷺ) kabrin kenarına oturup ağladılar, öyle ki (gözyaşlarıyla) toprak ıslandı. Sonra da: “Ey kardeşlerim İşte (başımıza gelecek) bu aynı (ölüm hadisesi) için iyi hazırlanın” buyurdular.”


Abdullah İbnu Mes’ud (ra.anh) anlatıyor: “Resûlullah (ﷺ) buyurdular ki: “Sinek başı kadar bile olsa, gözünden Allah korkusuyla yaş çıkan ve bu yaşı yanak yumrusuna değecek kadar akan hiçbir mü’min kul yoktur ki, Allah onu (ebedi) ateşe haram etmesin!”


Hz. Muaviye İbnu Ebi Süfyan (ra. anhüma) anlatıyor: “Resûlullah (ﷺ) buyurdular ki: “Ameller kap(ta bulunan madde) gibidir. En aşağısı (yani dipteki kısım) güzelse en yukarısı (yani üst kısmı) da güzel olur; en aşağısı bozulursa en üstü de bozulur.”


Hz. Ebu Hureyre (ra) anlatıyor:”Resûlullah (ﷺ) buyurdular ki: “Eğer kişi namazını herkesin gözü önünde kılınca (edebine uygun kılar) güzel yapar, tek başına kimsenin görmediği durumda kılınca da (edebine uygun kılar) güzel yaparsa, Allah Teala hazretleri (onun ibadetinden memnun kalır ve:) “Bu (kulluğunu riyasız yapan) gerçek bir kulumdur” der.”


Hz. Ebu Hureyre ra anlatıyor: “Resûlullah (ﷺ) buyurdular ki: “(Ey müminler! Amel ve ibadetlerinizi) itidal üzere yapın, ifrattan kaçının. Zira sizden hiç kimseyi (ateşten) ameli kurtaracak değildir.” Sahabeler: “Seni de mi amelin kurtarmaz, ey Allah’ın Resulü!” dediler (ﷺ): “Beni de, buyurdular. Eğer Allah kendi katından bir rahmet ve fazl ile benim günahlarımı bağışlamazsa beni de amelim kurtarmaz!” buyurdular.”


Post a Comment

İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...

Daha yeni Daha eski

Öne Çıkanlar

Nefs