Kadiri Yolu

 

Kalbi Cilalamak

Bismillahirrahmanirrahim

Kalbin Cilalanması Nasıl Olur:

Nefsinden çık, ondan uzaklaş. Mal mülk telaşını bırak. Her şeyi Allah’a teslim et. Kalbinin kapısında onun kapıcısı ol. Kalbine girerken onun emrine sarıl. Durman gerektiğinde de yine onun nehyi ile dur.

Hazır heva ve hevesini ortadan çıkartmışken, ona muhalif iken, her halinde ona uymayı terk etmişken, sakın kalbine heva ve hevesini sokma. Ona uyup peşinde giderek kalbine girmesine izin verme. Onun istediğine sakın muvafakat etme, ona tam tersi ile karşılık ver. Aksi halde ona iyilik etmiş olursun.

Ahmaklar Vadisi:

Nefis, ahmakların vadisidir. O vadide ölümün, helakin demektir. Cenabı Hakk’ın nazarından da düşersin ondan perdelenme söz konusudur. Hakkın emrini daima koru onun yasakladığı şeyden daima kaç. Onun takdirine daima teslim ol. Ona mahlukatından herhangi bir şeyi ortak koşma. Senin iraden heva ve heves in arzuların bunların hepsi onun bir mahlukudur.  Hiçbir ilave yapma başka bir şey isteme, başka bir şey arzulama. Aksi halde müşrik olursun ona şirk koşmuş olursun.

Allah Teala şöyle buyuruyor:” De ki: “Ben, yalnızca sizin gibi bir insanım. Şu var ki bana, ilâhınızın, sadece bir ilâh olduğu vahyolunuyor. Artık her kim rabbine kavuşmayı bekliyorsa dünya ve âhirete yararlı iş yapsın ve rabbine ibadette hiçbir şeyi ortak koşmasın.” Kehf: 110 

Şirk Sadece Putlara Tapmak Değildir:

Bilakis heva ve hevesine uyman, Rabbine karşı dünyadan, ahiretten, onların içindekilerden, kısaca onun dışındaki bir şeyleri tercih etmendir. Eğer ondan başka bir şeye dayanır ve güvenirsen başkasını ona ortak etmiş şirk koşmuş olursun.

Bir Şey Olduğunu Zannedip Söz Ve Hal İddiasında Bulunma:

Sakın, emin olma. Kork, güvenme. Mutmain oluncaya kadar uyanık ol, gafil olma. Kendine ne bir hal ne bir söz nispet et; bunlardan hiçbirinde iddialı olma hiçbir kimseye bende şu var deme. Zira Allah Teala her an bir işte her an değişik  ve farklı bir şey dedir Sende var olanlar birden yok olur verir boş bir halde kaldı verirsin kiminle muhatap sen ona karşı utanırsın O halde Kendinde olan şeyleri saklı tut etrafına yayma eğer o şeyler sana verilmişse bu bir bağıştır Bundan dolayı teşekkür et devamını iste fakat onu görme dikkate alma Sen yoluna devam et.Onu dikkate alıp takılma. Eğer bundan başka bir şeyse, böyle değilse, o halde onda bir ilim marifet  nur, yakaza ve edep ziyadesi var demektir.

Makam Ve Hal’im Bakidir Deme:

Allah her şeye kadir olduğunu unutma herhangi bir takdirinde onu sakın itham etme, onu suçlama. Bu niye böyle oldu deme, niçin böyle oldu da deme, vaadinde şüpheye düşme Resulullah’ı kendine güzel bir örnek olarak al. Ona inen ayetler ve sureler, kendisi ile amel edilen, Mihraplarda okunan mushaflarda yazılı olan nice şeyleri neshetmiştir. Onlar kaldırılmış ve yerine başkaları konmuştur.

Devamlı Değişiklik Ve Tevbeye Sarılmak:

Resulullah başka duruma nakledilmiştir bu şeriatın zahirin de böyledir Bahtına ilme ve hale gelince ; Resulullah as kendisiyle Allah Teala arasındaki  duruma işaretle şöyle derdi: ”Kalbimi bir şeyler kaplarda gece ve gündüz 70 defa Allah’a istiğfar ederim.” Müslüm Buhari Ebu Davud

Resulullah (as) her zaman bir halden bir başka hale geçer kurbiyet menzilinde ve gayb meydanlarında seyr ederdi. Üzerindeki nur elbiseleri sürekli değişirdi. İkinci hale geçtiği zaman bir önceki hal tabii ki dini sınırlar çerçevesinde ona zulmet karanlık kusur ve noksanlık olarak görünürdü. En güzel hallere sahip olması hasebiyle kendisine istiğfar ve tövbe hissi gelirdi.

Bunlar insanların babası Adem (as) Hz. Peygamber (Sav)’e miras kalmış iki güzel haslettir. Ahdi ve verilen sözü unutma, cennete Mennan ve Rahman olan Allah Teala’nın yakınında ebediyen kalma ve Meleklerin arasına karışma isteği zulmeti, Adem (as)’ın saf ve tertemiz  haline hulul getirip ondaki berraklığı bozdu. Kendi iradesini hakkın iradesinin ortağı olarak gördüğü zaman o güzelim irade kırıldı, hal kaybolduğu velayet yakınlık gitti, Menzil düştü, nurlar karardı, safa ve temizlik bulandı. Sonra Rahman’ın safisi (Hz. Adem) kendisine geldi. Düştüğü günahları ve verdiği sözü unutuşunu itiraf etmesi gerektiğini anladı ve şöyle diyerek durumunu ikrar etti:

“O ikisi dediler ki: Rabbimiz Bizler nefsimize zulmettik Eğer sen bize merhamet etmezsen Bizler hüsrana uğrayanlardan olacağız.” Araf:23 

İşte bunun üzerine hidayet, tevbe ve mağfiret nurları, onlarda saklı olan faydalar daha önce olduğu gibi tekrar geldi. Adem (As) bunlara ancak bu şekilde mazhar oldu. Önceki hal gitti yerine başka bir hal geldi. En büyük velayet geldi. Önce dünyada sonra da ahirette sükunete erişti. Onun dünyası da ahireti de değişti.

İşte senin için Habibullah’ın ve babası Adem safiyyullah’ın durumları, kusurlarını itiraf ve her halinde istiğfar etmen hususunda senin için güzel bir örnek.

Futuhal Gayb.


Post a Comment

İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...

Daha yeni Daha eski

Öne Çıkanlar

Nefs