Kadiri Yolu

Sufilerin sohbet ve arkadaşlık adabı

Sufilerin Sohbet Ve Arkadaşlık Adabı


Şeyhlerden biri İbrahim b. Şeyba'ın “Biz benim na'linim, benim testim, diyenlerle arkadaşlık etmezdik” dediğini anlatmıştı. Bir adam Sehl’e “Ben seninle beraber bulunmak; sohbet etmek istiyorum” demişti de Sehl ona şu karşılığı vermişti: “Birimiz öldüğünde diğeri kiminle sohbet edecekse, şimdiden onunla sohbet etmeye bakalım!”


Zünnuna adamın biri “Kiminle sohbet edeyim?” diye sordu. Zünnun “Hastalandığında seni yoklayan, günah işlediğinde kendisine başvuracağın zat ile” dedi. Bir başka şeyh de şöyle bir ölçü ortaya koymuştur: “Hadi kalk gidelim dediğinde sana “Nereye?” sorusunu soran gerçek arkadaş değildir. 


Zünnun bir keresinde: “Hakk ile sohbetin onun emrine muvafakat tarzında, halk ile sohbetin onlara öğüt ve nasîhat türünde, nefs ile sohbetin ona muhâlefet şeklinde, şeytanla beraberliğin ona düşmanlık tarzında olsun!" diye konuşmuştur.


Ahmed b. Yusuf Züccâci der ki: "Birbiriyle sohbet eden iki kişi, bir araya gelen ve bir araya gelişleriyle daha önce görünmeyen şeyleri gösterecek kadar güçlenen iki ışık gibidir. İhtilâf ise birbirlerini Allah için seven iki kişinin arasını açan ve her türlü tefrikanın temeli olan bir şeytan hîlesidir."


Ebû Said Hârrâz der ki: "Elli yıl kadar sûfilerle arkadaşlığım oldu. Aramızda hiçbir ihtilâf olmadı." Sordular: "Peki bu nasıl gerçekleşti?" Şu karşılığı verdi: "Çünkü ben onlarla olduğumda dâimâ nefsime karşı (onun aleyhinde) oldum."


Cüneyd: "Bana göre güzel huylu günahkâr bir adamla arkadaşlık, kötü huylu bir alimle arkadaşlıktan daha iyidir." der ve şöyle anlatırdı: Ebû Hafs Haddâd'ın yanında kel kafalı hiç konuşmayan devamlı sükût eden birini gördüm. Arkadaşlarına "Bu kim?" diye sordum. Dediler ki: "Bu, Ebû Hafs'ın sohbetine katılan ve bize de hizmet eden biridir. Kendisine âid yüzbin dirhemini Ebû Hafs'ın hizmetine harcadı. Ardından bir yüzbin de borç alıp onu da infâk etti. Ebû Hafs onun bir kelime bile konuşmasına izin vermiyor. 


Bâyezid Bistâmî der ki: "Ebû Ali Sindî ile sohbet ettim. Ben ona farzları yerine getirecek bilgileri ta'lîm ediyordum. O da bana tevhid ve hakâyık ilmini öğretiyordu."


Ebû Osman anlatıyor: Ben genç bir delikanlı iken Ebû Hafs'ın sohbetine

katılmıştım. O "Benim yanımda durma!" diye beni kovdu. Ben onun sözüne karşılık vermeden yüzüm kendisine doğru olduğu halde, geri geri görünmez oluncaya kadar meclisten uzaklaştım. Ebû Hafs'ın kapısının önüne bir kuyu kazmaya, oraya yerleşip Şeyh beni görünceye kadar ayrılmamaya karar verdim. Vakta ki beni bu hâlde gördü, yanına aldı, öptü ve ölünceye kadar seçkin ihvânı arasına kattı.


İbn Sâlim anlatıyor: Altmış yıl kadar Sehl b. Abdullah'ın sohbetinde bir gün olsun bana, sana gelip giden "büdelâ ve evliyâ" tâifesini bulundum. Bir gün kendisine dedim ki: "Sana altmış yıl hizmet ettim. Ama göstermedin." Bana şu karşılığı verdi: "Onları her gün benim yanıma sokan sen değil misin? Dün seninle konuşan, misvâklı ve peştemalli zâtı görmedin mi? İşte o, onlardandı." 


İbrahim b. Şeybân anlatıyor: Ebû Abdullah Mağribî ile gençliğimizde

arkadaşlık eder, çöller ve yollar kat'ederdik. Yanımızda Hasan isimli bir

şeyh de vardı. Bu arkadaşlığımız yetmiş yıl sürdü. Birimizden bir hata

meydana geldi. Şeyh tavır koydu. Biz durumumuzun eski hâline dönmesi için şeyhe aracılık yapıyor, arayı düzeltmeye çalışıyorduk.


Rivâyete göre Sehl b. Abdullah, bir gün mürîdlerinden birine şöyle demiş: “Eğer yırtıcı hayvanlardan korkuyorsan bizimle beraber bulunma!"


Yûsuf b. Hüseyn Râzî, Zünnûn'a: "Kiminle arkadaş olayım?" diye sormuş. O da: "Kendisinden hiçbir şeyini gizleyemeyeceğin, Allah'ın seni kendisine bildirdiği kişiyle" cevâbını vermiş.


İbrahim b. Edhem, birisi kendisiyle arkadaş olmak istediğinde "hizmet ve ezân okuma işinin kendisine âid olmasını, dünyâlık olarak gelecek her türlü zuhûrâtın içinde kendi elinin bulunmasını" şart koşardı. Dostlarından birisi: "Ben buna dayanamam" deyince İbrahim b. Edhem: "Doğru sözlülüğün hoşuma gitti" demişti. İbrahim b. Edhem bazan bostan bekçiliği yapar, hasad mevsiminde de çalışarak elinin emeğiyle geçinir, arkadaşlarına da infâkta bulunurdu.


Ebû Bekir Kettânî anlatıyor: Benimle arkadaşlık yapan bir adam vardı. Bir gün kalbimde ağırlık hissettim. Kalbimdeki ağırlık zâil olsun diye ona elbise, giysi ne varsa verdim. Fakat bu hâl bir türlü geçmiyordu. Nihâyet onu bir yere götürdüm ve dedim ki: "Ayağını yanağıma koy" O i'tirâz edecek oldu ise de, ben bastırınca bunu yapmaya mecbur oldu. O ayağını yanağıma basar basmaz, kalbimde bulunan sıkıntı zâil oldu.


Dukkî bana, Şam'dan tâ Hicaz'a Ebû Bekir Kettânî'den bir hikâye sorup

öğrenmek için gittiğini anlatmıştı.


Ebû Ali Ribâtî anlatıyor: Abdullah Mervezî ile arkadaşlık yaptım. O genelde yanına azık almadan çöl yoluna çıkardı. Ben kendisiyle arkadaşlık ettiğim zaman da bana: "Benim emir olmamı mı istersin, yoksa sen mi olursun?" diye sordu. Ben de kendisine: "Emîr sen ol!" dedim. O da: "O zaman sana da itâat düşer." dedi. Ben de "Peki" dedim. Bir torba aldı ve içine azık koydu. Torbayı da sırtına vurdu. Ben kendisine: "Ver onu ben taşıyayım" dedim. O: "Emîr ben değil miyim? Sana düşen itâattır." karşılığını verdi. Geceleyin yağmur yağmaya başladı. Gece boyu elinde örtü ile başından ayrılmadı ben oturuyorum O beni yağmurdan korumaya çalışıyordu ben kendi kendime keşke ölseydim de ona emir sen ol demeseydin diye düşünüyordum. Sonra bana biriyle arkadaşlık yaparsan işte böyle benim sana yaptığım gibi yapmalısın dedi. 


Sehl b. Abdullah şöyle der: “Üç grup insanla arkadaş olmaktan sakın! Gafil ve kibirli kişiler, yağcı alimler, cahil sufiler.” 


Sufilerin birbirleriyle olan sohbet ve arkadaşlıkları bu manada anlatılan hikayelerdeki gibi olur. Akıllıya az örnek de yeterli olur. Başarı Allah'tandır


1 Yorumlar

İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...

  1. Yanlışımızı gördüklerinde usûlünce uyaran, her zaman bizi iyiye çeken, derdimizle dertlenen, ellerini semaya açtığında kardeşlerini de unutmayan, kendisine ne istiyorsa dostlarına da onu isteyen tüm ağabeylere ve kardeşlere selam olsun. Sadece sadece Allah için sevdiğimiz dostlarımızla ülfetimiz cennete kadar uzansın, Cemal-i İlahiyyesine mevlam hep beraber kavuşmayı nasip etsin inşallah 🌹

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...

Daha yeni Daha eski

Öne Çıkanlar