Siret-i Nebi
Ders Notları
بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم
İşkenceler Dönemi Ve Davet
İlahi tebliğ görevinin başlaması: “Önce en yakın akrabalarını ikaz edip uyandır.” Şuara/214 Bu ayetin etkisi ile bir ay boyunca evine kapanmış, öyle ki, hastalandığını zanneden halaları sağlığını sormak için ona gelmişlerdi. Hz. Muhammed (صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم) toplumu ve kabilesini tanıyordu aldığı ilahi emir nazikce bir durum oluşturmaktaydı. Kendisine gelen halaları onu cesaretlendirdi lakin amcası Ebu Lehebi vereceği yemeğe çağırmamasını tavsiye ettiler. Çünkü amca ile yeğen arasındaki o eski yanlış anlamalar sürüp gitmekteydi. Muhammed (صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم)tüm aile mensuplarını bir yemeğe davet etti. Her zamanki gibi herkes yemeği yiyip, ev sahibinin kendilerine önemli bir şey söylemek isteyebileceğini hatırlarına bile getirmeden, peş peşe evlerine gitmişlerdi. Muhammed (صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم) bu kez tedbirli davranıp, yemekten sonra kendilerine ileteceği bir konu olduğunu bildirmek için ikinci bir davet düzenledi. Ve ikinci davete davetli olmadığı halde toplantıya Ebu Cehilinde katıldığı belirtilir. Resulullah (صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم) halaları endişelenmekte haklı çıkmışlardı. Zira onun kalkıp da Allah'ın kendisine nasıl ilahi bir görev verdiğini, bu ilahi görevin ne olduğunu toplantıda açıklar açıklamaz Ebu Leheb ayağa kalkıp küstahça sözler sarf ederek Muhammed (صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم)'ın kendilerini atalarının dininden saptırmak istediğini ve bunun tanrıların gazabına yol açacağını söyleyip orada bulunan aile mensuplarını tahrik etti, bunun üzerine topluluk keyifsiz ve neşesiz bir şekilde oradan ayrıldı.
Gerek bireylere, gerekse topluluklara hitap ederken Hz. Muhammed (صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم)'in kullandığı yöntem önce tatlı ve yumuşak sesiyle çoşku içerisinde Kur'an'dan birkaç ayet okumak sonra da bunları yorumlayıp dinleyicileri bunlara inanmaya davet etmek biçimindeydi başarıya öyle çabucak ulaşılmadı.
Hz Peygamber (صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم) Zu'l-Mecaz çarşısında gördüm. Şöyle diyordu: “Ey insanlar! Allah'tan başka ilah yoktur deyin ve kurtulasınız.” insanlar etrafında toplanmıştı. arkasında bir parlak yüzlü, Perçemleri iki taraftan uzanmış bir adam vardı. “Doğrusu o dinini terk eden bir yalancıdır.” diyerek arkasından gidiyordu. Onun kim olduğunu sorduğunda, Resulullah (صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم)'in nesebini zikrederek şöyle dediler: “Bu, amcası Ebu Leheb'dir.”
Bir rivayete göre ise “Resulullah (صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم) ondan kaçıyor, o ise Resulullah (صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم)'i takip ediyordu denilmiştir. Diğer bir rivayette de fazlalık vardır: “İnsanlar onu yakından görebilmek için etrafında kalabalık oluşturmuş bitişip kalkışıyorlardı. kim bir şey söylerse susmuyor onu cevaplıyordu.” İmam Ahmed müsned (4/431)
Buhari'de Abdullah Bin Mesud (ra)'ın Şöyle dediği rivayet edilir: “Resulullah (صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم)'in peygamberlerden birini anlattığını görür gibiyim: Kavmi ona vurmuş ve vücudunu kanatmıştı. Yüzünden kanı silerken şöyle diyordu: “Allah'ım kavmini bağışla, doğrusu onlar bilmiyorlar.”
Tebliğ döneminde davet tüm zorluğuyla devam etmekte iken ilk zamanlarda gerçekleşen bir olay olmuştur. Mekke halkı ile ilişkiler iyice Resulullah (صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم) için kısıtlandığı sırada, asabının başına geçip Kabe'nin avlusunda cemaatle namaz kıldı. Bu namaz öyle bir kargaşaya neden oldu ki, Haris İbn Ebu Hale Hz Hatice'nin ilk kocasından olan oğlu kureyşliler tarafından öldürüldü. Müslüman olduğu için şehid edilen ilk sahabe o olmuştur. Olayın devamında neler yaşandığını sa'd ibn Ebi Vakkas'tan şöyle rivayet edilir: “Bir yıl boyunca müslümanlığımızı gizledik ve namazlarımızı evlerde, kapılar kapalı olarak ya da şehrin dışındaki dal geçitlerinde kıldık. Bir gün Ebu Dubb adlı geçite gidip, abdest aldıktan sonra, hiçbir yabancının bizi görmemesine özen göstererek, cemaatle namaz kıldık. Ancak kureyşler bizi aramaktaydılar; Ebu Süfyan, el-Ahnes ibn-i Şerif ve diğerleri bizim bulunduğumuz yeri keşfettiler. Bize küfürler savurmaya başladılar. sonra kabahat sözler söyleyip vurmaya başladılar. Yakınlarında bir deve kemiği buldum ve onunla müşriklerden birine vurup fena halde yaraladım. Kaçmaya başladılar ve ben Allah yolunda kan döken ilk Müslüman oldum. Aynı olayda bize o dönemde biri sabahleyin “Fecir namazı” ve diğeri ikindi olmak üzere sadece iki vakit namaz kıldığı bildirilmektedir.
Uygulanan zulüm ve işkenceler çoğu kez İslam lehine sevgi ve sempatinin doğmasına yol açmıştır. Resulullah (صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم)'in amcalarından biri olan Hamza avcılık da geçinirdi. Zamanını kuşları ve her türlü hayvanı öldürmek için çöllerde tepelerde ormanlarda geçirirdi. Manevi meseleler onu hiç ilgilendirmezdi. Bir gün her zamanki gibi av dönüşü şehre girmiş ve adet olduğu üzere evine gitmeden önce Kabe'nin etrafında alışılmış dönüşlerine başladı. O sırada yayı omuzunda ve okları belindeydi kölelerinden biri gelip gündüzleyin Ebu Cehil'in senin yeğenine karşı şimdiye kadar görülmemiş kötülüklerde bulunduğunu anlattı. Hamza öfkelendi ve hemen Ebu Cehil'in yanına koşup ona demir yağı ile vurarak ağır bir biçimde yaraladı ve şöyle dedi: “Sen Muhammed'in akrabaları tarafından terk edildiğini mi sanıyorsun? İyi dinle: Ben de onun dinini kabul ettim. Şimdi ister sen, isterse bana cesareti olan kim varsa çıksın karşıma.
Malik bin Kinane oğullarından birinin şöyle dediğini rivayet etmiştir: Resulullah (صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم)’ı zü’l-Mecaz çarşısında gördüm. “Ey insanlar! Allah’tan başka ilah yoktur deyin ki kurtulasınız.” diyerek dolaşıyordu. Ebu Cehil, Hz. Peygamber (صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم)’in üzerine toprak saçıyor ve şöyle diyordu: “Bu sizi dininiz hususunda sakın aldatmasın. Doğrusu o ilahlarınızı terketmenizi, Lat’ı ve Uzza’yı bırakmanızı istiyor.” Resulullah (صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم) ona dönüp bakmadı bile.”
Raviye “Bize Resulullah (صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم)’ın özelliklerini anlat” dedik. Dedi ki: “Orta boylu, dolgun vücutlu, güzel yüzlü, koyu siyah saçlı, beyaz tenli, gür ve uzun saçlıydı.” İmam Ahmed, Müsned, (5/376) el-Heysemi, Mecma’ez- Zevaid’de zikreder. (6/22)
Resulullah (صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم)'in başına gelenler çok tuhaftır her sınıftan Mekkeli insanlar Akşamları onun Kur'an okuyuşunu dinlemek için düzenli olarak evinin önüne gelirlerdi. bir gün Mekke'nin en önde gelenlerinden 3 kişiyi teker teker ve gizlice oraya gitmişlerdi. karşılaştıklarında şöyle dediler: “halka Muhammedin yanına gelmesini yasaklamamız hiç uygun değil, Çünkü biz de onun akşam “şarkılarına” sık sık geliyoruz. Sonra bundan böyle oraya bir daha gitmeyeceklerine dair birbirlerine söz verir. ertesi gece yine her biri Gecenin karanlığına sığınarak gizlice oraya gelmişlerdi. Dönüşte tekrar karşılaştılar ve yine bir daha buraya gelmeyecekleri üzerine sözleştiler. Böylece verdikleri sözü unutarak üç gece üst üstüne birbirleriyle karşılaştılar! Bu üç kişi Ebu Cehil, Ebu Süfyan ve Ahnes idi.
Resulullah (صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم) insanları Allah'a teâlâ'ya birlemeye davet ediyor insanlar işte söylediklerini reddederek ona eziyet ediyorlardı. bu durum gün ortasına kadar devam etti. Daha sonra etrafındaki kalabalıklar dağıldı Bu arada Hazreti Peygamber (صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم)'in yanına bir kadın geldi boyuna açıktaydı elinde su kabı ve kurulama bezi vardı Resulullah (صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم) ondan getirdiklerini aldı su içti ve abdest aldı. Sonra başını kaldırarak şöyle dedi: “ Ey kızım boynunu ört baban için de korkma! Bu kadın kimdir diye sorduk kızı Zeynep'tir dediler. el Haris bin el-Haris (ra) Taberani
Ebu Davud'da geçmekte olan bir hadis-i şerifte Cabir bin Abdullah şöyle dediği rivayet edilir: Resulullah (صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم) insanların toplandıkları yerlerde kendini takdim eder ve şöyle buyurur: “içinizden beni kavmine götürecek bir adam yok mu? Kureyş Rabbimin kelamını tebliğ etmeme engel oluyor.”
Yine Taberani'de Mudrike bin el-Haris (Ra) şöyle dediği var rivayet edilir: “Babamla birlikte haccediyorduk. Mina'ya indiğimizde bir kalabalıkla karşılaştık. Babama bu Kalabalık nedir diye sordum şöyle cevap verdi: “Bu dininden dönen bir adamdır.” baktım Resulullah (صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم) şöyle buyuruyordu: “ Ey insanlar! Allah birdir deyin ki kurtulasınız.”
Resulullah (صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم) Mekke sokaklarında kötü davranışlara ve ağır hakaretlerle karşılaştığında Ebu Süfyan'ın evine sığınır ve orada himaye ve emniyete kavuşurdu. İslam düşmanı olan Ebu Süfyan'ın bu tutumu asla peygamberimiz tarafından unutulmadı. Mekke'nin fethi sırasında şöyle ilan etmişti: “Silahlarını bırakanlar emniyette olacaktır, Ebu Süfyan'ın evine sığınanlar emniyette olacaktır…”
Resulullah (صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم)'in İslami daveti bırakması için Mekke'nin şehir Meclisi bir karar alarak hutbeyi Hz Peygamber(صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم)'e göndermeye karar verdi. Utbe Resulullah(صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم)'ın yanına varıp onunla şu şekilde konuşmaya başladı: “Ey Muhammed! biz seni öteden beri akıllı, iyiliksever ve cana yakın biri olarak biliriz. Senin hiçbir kimseye kötülük yaptığını asla görmedik. ama senin konuşmalarının halk arasında nasıl bir çalkantaya yol açtığını sana söylemeye gerek duymuyorum. Şimdi bana tüm bunlardaki amaç ve niyetinin ne olduğunu açık yüreklilikle söyle! Para mı istiyorsun? Şehrin sana istediğin kadar para toplayacağına güvence veriyorum. Canın kadınların mı arzu ediyor? Şehrin en güzel kızlarını kendine eş olarak al! emin ol ki biz hepimiz seni memnun etmek için her şeyde anlaştık. Yoksa hükümetin başına mı geçmek istiyorsun? Seni en yüce başkanımız olarak seçmeye hazırız, ama bir şartla: Artık sahip olduğumuz dini ve toplumsal duyarlılığımıza hücum edip sarsma! gerek şimdi taptığımız gerekse atalarımızın zamanında tapmış olduğu putların ebedi cehennem ateşine atılacağını da artık söyleme!” Şu dokunaklı sözle konuşmasını bitirdi: “Eğer kendini hasta hissediyorsan, sana beden ve ruhunu iyileştirecek en iyi doktorlar arayalım. ama bir, şehrimizde ve toplumumuzda sürtüşme ve karışıklık istemiyoruz.” Muhammed Aleyhisselam cevap olarak fussilet suresi 1-13 ayetleri okumakla yetindi:
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1. Hâ. Mîm.
2. (Kur'an) rahmân ve rahîm olan Allah katından indirilmiştir.
3. (Bu,) bilen bir kavim için, âyetleri Arapça okunarak açıklanmış bir kitaptır.
4. Bu kitap müjdeleyici ve uyarıcıdır. Fakat onların çoğu yüz çevirdi. Artık dinlemezler.
5. Ve dediler ki: Bizi çağırdığın şeye karşı kalplerimiz kapalıdır. Kulaklarımızda da bir ağırlık vardır. Bizim
6. De ki: Ben de ancak sizin gibi bir insanım. Bana ilâhınızın bir tek İlâh olduğu vahyolunuyor. Artık O'na yönelin, O'ndan mağfiret dileyin. Ortak koşanların vay haline!
7. Onlar zekâtı vermezler; ahireti inkâr edenler de onlardır.
8. Şüphesiz iman edip iyi iş yapanlar için tükenmeyen bir mükâfat vardır.
9. De ki: Gerçekten siz, yeri iki günde yaratanı inkâr edip O'na ortaklar mı koşuyorsunuz? O, âlemlerin Rabbidir.
10. O, yeryüzüne sabit dağlar yerleştirdi. Orada bereketler yarattı ve orada tam dört günde isteyenler için fark gözetmeden gıdalar takdir etti.
11. Sonra duman halinde olan göğe yöneldi, ona ve yerküreye: İsteyerek veya istemeyerek, gelin! dedi. İkisi de «İsteyerek geldik» dediler.
12. Böylece onları, iki günde yedi gök olarak yarattı ve her göğe görevini vahyetti. Ve biz, yakın semâyı kandillerle donattık, bozulmaktan da koruduk. İşte bu, azîz, alîm Allah'ın takdiridir.
13. Eğer onlar yüz çevirirlerse de ki: İşte sizi Âd ve Semûd'un başına gelen kasırgaya benzer bir kasırgaya karşı uyarıyorum!
O sırada utbe öyle bir ruhsal durumda idi ki sanki o anda başına yıldırım düşeceğini sandı. Allah'ın adını anarak Muhammed (صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم)'a Kur'an okumayı bırakması için yalvardı. sonra kaçıp gitti. kureyşlerin toplantı yerine gelince onlara sadece şöyle dedi: “ istediğinizi yapın, Zira bu iş benim gücümü aşıyor.”
Resulullah (صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم) İslam'ı tebliğe yükümlü kılındıktan sonra asla İslam'a daveti ara vermemiştir örnekler ortadadır ne şahsına ne ailesine ne de ashabına yapılan eziyetler ne de Müslümanlara uygulanarak ekonomik ve sosyal ambargolar onu davetten alır koymamıştır.
Gitgide şiddetin artması eziyet ve işkenceleri sonunda Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem evini terk etmek ve dinini yaymaya çalışmaları için ashabından el Erkam'ın evini konut olarak seçmek zorunda kaldı. Burada kendisine inananlara öğüt ve bilgiler verdi, sahabenin getirdiği ve mutlak gerçeği arayan insanları burada kabul edip görüştü müminlerin başına geçip cemaat namazları burada kıldırdı. bu dış dünyadan çekilme birkaç yıl böyle devam etti.
Yorum Gönder
İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...