Kadiri Yolu

 

Dizi Senaryolarında İslama Yönelik Olumsuz Temsiller

Dizi Senaryolarında İslam’a Yönelik Olumsuz Temsiller: Akademik, Sosyolojik ve Fıkhî Bir İnceleme

Son yıllarda bazı televizyon ve dijital platform dizilerinde görülen İslam’a yönelik olumsuz temsilleri; temsil kuramı, medya sosyolojisi, psikoloji ve İslam hukuku perspektiflerinden incelemektedir. Çalışmada, senaristlerin dünya görüşleri, kişisel travmaları ve sektörel dinamiklerin bu temsiller üzerindeki etkisi değerlendirilmiş; olumsuz dini figürlerin dramatik anlatıda nasıl kullanıldığı analiz edilmiştir. Makale, meseleyi genellemeden fakat yapısal eğilimi de görmezden gelmeden ele almayı amaçlamakta, sonuç bölümünde ise dengeli bir yaklaşım önerilmektedir.

Dizi ve film yapımları günümüzde toplumların kültürel algılarının şekillenmesinde en etkili araçlardan biridir. Türkiye’de özellikle son yıllarda bazı dizilerde Müslüman kimliğin olumsuz temsiline dair eleştiriler gündeme gelmiştir. Bu temsiller kimi zaman bilinçli bir ideolojik tercihten, kimi zaman senaristin kişisel psikolojisinden, kimi zaman da Batı menşeli senaryo formatlarının etkisinden doğabilmektedir. Bu makalenin amacı, söz konusu temsilleri çok yönlü bir akademik ve fıkhî bakış açısıyla analiz etmektir.


Temsil Kuramı Açısından Dinî Figürlerin İnşası

1. Temsil Teorisi ve Dizilerde Gerçekliğin Yeniden Üretimi

Stuart Hall’ın temsil kuramına göre medya, gerçekliği doğrudan yansıtmaz; onu belirli ideolojik ve kültürel çerçeveler içinde yeniden üretir. Dizilerde:

- Müslüman kimliğin sıklıkla cahil, kaba, şiddet eğilimli,

- Gayrimüslim kimliğin ise medenî, ahlaklı, düzenli şekilde işlenmesi, temsil eşitsizliği olarak tanımlanabilir.

2. Yerli Oryantalizm ve Kültürel İçe Aktarım

Edward Said’in “Oryantalizm” kavramı, Batı’nın Doğu’yu eksik ve sorunlu bir dünya olarak inşa etmesini ifade eder. Son yıllarda bazı yerli yapımlarda bu bakışın yerelleştirilmiş versiyonları görülmekte; Müslüman toplum kendisine yabancılaştırılarak temsil edilmektedir.


Sosyolojik Perspektif: Algı Yönetimi ve Kültürel Yönlendirme

1. Normalleştirme Mekanizması

Bir davranışın sürekli aynı kimlik üzerinden sunulması, izleyicinin zihin haritasında o davranışı o kimlik ile özdeşleştirir. Böylece dindarlık ile olumsuzluk arasında kültürel bir bağ kurulmuş olur.

2. Seçici Vurgu ve Karakter Mimarlığı

Toplumda herkesin işleyebileceği bir suçun özellikle dinî kimliğe sahip karakterlere yüklenmesi, “İslam = Çelişki” algısını güçlendirir.

3. Kültürel Yer Değiştirme

Manevî otoritelerin küçültülmesi ve modern seküler figürlerin yüceltilmesi, sosyolojik olarak bir değer hiyerarşisi dönüşümü oluşturur. Bu durum bazen bilinçli bir kültür mühendisliğine, bazen de sektörel taklitçiliğe dayanmaktadır.


Psikolojik Perspektif: Senaristin Kimlik İnşasındaki Rolü

1. Kişisel Travma ve Duygusal Aktarım

Bazı senaristlerde dini otoriteyle ilgili çocukluk travmaları, baskı deneyimleri veya aile içi çatışmaların bilinçdışı yansıması görülebilir.

2. Yansıtma (Projection) Mekanizması

Psikolojide kişinin kendi iç çatışmalarını başka bir figür üzerinden dışsallaştırması yansıtma olarak tanımlanır. Bu durum dizilerde “dinî karakter üzerinden kendi hesaplaşmasını yapma” şeklinde ortaya çıkabilir.

3. Kimlik Krizi ve Kültürel Aşağılık Kompleksi

Bazı yazar ve yönetmenlerde Batı kültürünü merkeze, İslam’ı ise periferide konumlandıran zihinsel bir hiyerarşi bulunabilir. Bu da senaryo karakterlerine yansıyabilir.


Fıkhî Perspektif: Dinî Değerlerle Alay ve Aşağılama

1. Niyetin Hükme Etkisi

Fıkıhta niyet esastır. Bir kişiyi “İslam düşmanı” ilan etmek, yakîn gerektirir. Zanna dayalı hüküm vermek caiz değildir (Hucurât 12).

2. Dinle Alay Etme ve Tezyif

Kur’an’da dinî değerlerle alay etmek açık bir haramdır (Tevbe 65–66). Bir yapımda:

- dinî semboller,

- Kur’an ayetleri,

- ibadetler,

- din adamı kimliği

- Kur’anın haram saydıklarını helalleştirme, alaycı veya küçültücü amaçla kullanılıyorsa, bu açıkça haram ve tezyif kapsamına girer.

3. Fıskı Yayma ve Kötülüğü Teşvik

Dizilerde:

- iffetin zedelenmesi,

- manevi değerlerin küçümsenmesi,

- kötülüğün şehvet uyandırıcı biçimde sunulması

“münkeri teşvik” kapsamındadır. Bu, fıkıh usûlünde küçük günahın yaygınlaştırılması olarak nitelenir.


Tartışma: Sistematik Bir Düşmanlık mı, Yapısal Bir Sorun mu?

Bu soruya iki uç cevap vermek akademik değildir:

* “Hepsi İslam düşmanı” demek delilsiz genelleme olur.

* “Hiçbir sorun yok” demek ise bariz yapısal eğilimleri görmezden gelmektir.

En dengeli yaklaşım:

“Bazı yapımlarda ideolojik, psikolojik veya kültürel sebeplerle İslam’a yönelik olumsuz temsiller üretildiği açıktır; fakat bu durumu tüm sektörün bilinçli düşmanlığı şeklinde yorumlamak doğru değildir.”


Sonuç

Bu çalışma göstermektedir ki, dizi sektöründe görülen İslam’a yönelik olumsuz temsiller çok boyutlu bir meseledir. Akademik teoriler, sosyolojik mekanizmalar, psikolojik arka planlar ve fıkhî değerlendirmeler birlikte ele alındığında, sorunun kişisel düşmanlıktan ziyade kültürel temsil eşitsizliği ve ideolojik tercihler kaynaklı olduğu anlaşılmaktadır. Müslüman toplumun bu temsillere karşı tavrı, öfkeye dayalı genelleme yerine; ilmî, dengeli ve alternatif üreten bir yaklaşım olmalıdır.


1 Yorumlar

İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...

  1. Haticetül kübra23 Kasım 2025 01:03

    Bu tarz dizilerin reting alıp bukadar izlenme rekoru kırılmasının sebeblerinden birisi bilinçsiz müslümanların izlemesidir...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...

Daha yeni Daha eski

Öne Çıkanlar