Kadiri Yolu

 

Seyr-i Sülukte Ölüm Ve Kalp Terbiyesi

Seyr-i Süluk'te Ölüm Ve Kalp Terbiyesi

Tasavvufî Bir Tertip ve Tasnif


Ölümün Hakikati ve Sâlike Öğretilen İlk Ders

Tasavvuf yolunda ilk farkındalık, ölümü bir “yok oluş” değil, “gerçek hayata geçiş” bilmekle başlar.
Cüneyd-i Bağdadî der ki:

“Sûfî, ölmeden önce ölen kimsedir.”

Bu yolun yolcularına öğretilen ilk esas şudur:
Nefis ölmeden hakikat dirilmez.
O nedenle sâlik, beden ölümünden önce nefsiyle hesaplaşır, dünyaya karşı içte bir mesafe kazanır.

İmam Gazâlî, İhyâ’da ölümü unutan kalbin karardığını, ölümü anan kalbin ise yumuşadığını söyler. Çünkü ölüm, insanın kalbindeki kibri, gafleti ve hevâyı temizleyen ilâhî bir cilâ gibidir.


Kalbin Ölümü ve Dirilişi

Tasavvuf büyükleri “bedenin ölümü”nden önce “kalbin ölümü”nden söz ederler.
Kalbin ölümü; Allah’tan yüz çevirme, gafletle kararma, masivaya bağlanma hâlidir.

Abdullah b. Mübarek şöyle der:

“Kalbin ölümü, günaha karşı alışkanlığındandır. Günah, kalbi delik çuval gibi boşaltır.”

Kalp, dildeki zikirle değil; murakabe ve muhasebe ile dirilir. Er-Ri‘âye müellifi el-Muhâsibî, kalbi diriltmenin üç temeli olduğunu söyler:

1- Nefisle muhasebe

2- Amelde ihlâs

3- Dünyadan zahidâne kopuş

Seyr-i sülûk yolcusu için kalp; nazargâh-ı İlâhî’dir. Kalp diri değilse yol yürünemez.


Dünyanın Hileleri ve Sâlike Verilen Uyanıklık

Büyüklerin sözü şöyledir:

“Dünya aldatır, fakat aldananlar kendini âlim sanan gafillerdir.”

Dünya bir gölge gibidir; kişi onu kovaladıkça kaçar, yüz çevirdikçe arkasından gelir.
Sâlik, dünyayı inkâr etmez; onu gözünde küçültür.
Öğreti şudur:

- Dünya bir sınav meydanı

- Hayat bir emanet

- Ömür bir sermaye

- Ölüm ise hesap kapanışıdır


Ölümün Sevimsizliği, Zorluğu ve Ciddiyeti

Ölüm, sâlik için sevimsiz değil; fakat ağır ve yakıcı bir imtihandır.
El-Muhâsibî ölümün üç zorluğundan bahseder:

1) Ayrılık acısı

İnsan; evlâdını, malını, bütün tanıdıklarını geride bırakır. Sâlik için bu nefsin en büyük şokudur.

2) Hesap endişesi

Kul o an bilir ki; dünyevî adalet yoktur, ilâhî adalet vardır. Kimseden saklanmaz, hile işlemez.

3) Sekeratın şiddeti

Hadislerde Peygamber Efendimiz'in (s.a.s.) bile ölüm anında terlediği, yüzünü buruşturduğu nakledilir.
Hz. Âişe validemiz şöyle der:

“Rasûlullah’ın vefat anındaki sıkıntısı kadar bir acı görmedim.”

Bu, ölümün ne kadar ağır olduğunun delilidir.


Canı Çekilirken Sâlik Ne Hisseder?

Sekerat; ruhun bedenden ayrılırken yaşadığı karışıklık, acı ve bilinç dalgalanmasıdır.
Tasavvufta sekerat şöyle tarif edilir:

“İnsanın dünyaya bağlı damarlarının tek tek kopartılmasıdır.”

El-Muhâsibî’nin ifadesiyle:
“O an kul, ne sol tarafını bilir ne sağını; diller susar, nefis bütün kuvvetini kaybeder.”

Sûfîler sekerat hâlinde üç tür hâl yaşanacağını söyler:

1- Gözün donması – artık dünya ile bağ kopar

2- Dilin tutulması – kelime-i tevhid nefisten değil, kalpten çıkar

3- Yüz çizgisinin değişmesi – rahmet veya hüzün izleri belirir

Bu hâller, tasavvuf yolcusuna sürekli “son nefes hazırlığı” talimi yaptırır.


Can Çekerken Meleklerin Görünmesi

Kur’ân’da meleklerin mü’minlerin ruhunu “selâm ile” aldığı bildirilir (Nahl 32).
Nefis sahipleri için ise “demir tarakla yüzü parçalarcasına” çektikleri rivayetlerde yer alır.

Tasavvufta bu sahne şöyle anlatılır:

“Salihlerin yanına rahmet kokusu gelir, fasıkların yanına kahır soluğu gelir.”

Sâlik ölüm meleğini hoş karşılamak için bu dünyada kalbini aydınlatır.

Hz. İbrahim ile ölüm meleği arasında geçen meşhur kıssa şöyledir:

Hz. İbrahim:

“Ey ölüm meleği! Dost dostunu öldürmeye gelir mi?”

Melek:

“Ey Allah’ın Halîli! Ölümden sonra Rabbinin huzuruna gideceksin.”

Hz. İbrahim:

“Öyleyse hoş geldin.”

Bu kıssa, sâlik için “ölüm meleği ancak dosta dostça gelir” gerçeğinin dersidir.


Ölüm İçin Hazırlık: Sâlikin Günlük Yol Haritası

Tasavvufta ölüm hazırlığı; ölümü beklemek değil, ölüme hazır hâlde yaşamaktır.
Bu hazırlık beş adımda özetlenir:

1) Muhasebe

Her gün ne yaptığını hesaplayan kişi, ölürken korkmaz.

2) Tevbe

Her gün yenilenen tevbe, ölümü yumuşatır; “son nefes iman”ın temelidir.

3) Zikir ve tefekkür

Zikirle kalp parlar; tefekkürle nefis küçülür.

4) Kul hakkından sakınmak

Kul hakkıyla ölenin âkıbeti karışıktır.

5) Helâl-haram hassasiyeti

Sâlikin hesabı hafifleyen budur.

Sûfîler şöyle der:

“Ölüm, hazırlığı bulunanlar için düğündür; gafiller için felâket.”


Ölmeden Önce Ölecek Kalbin İnşası

Seyr-i sülûk yolunun özeti şudur:

- Ölümün hakikatini bilmek,

- Kalbi ihya etmek,

- Nefsi kırmak,

- Sekeratı unutmamak,

- Son nefese hazırlanmaktır.

Büyüklerden biri şöyle der:

“Son nefeste ne ile meşgul olacaksan, bugün onunla meşgul ol.”

Bu yolculuğun son durağı Allah’a kavuşmaktır. Sâlik bu nedenle ölümü değil; ölüme hazırlıksız olmayı korku bilir.

Post a Comment

İçinizde olan güzellik her zaman yazılarınıza ve dilinize aşkla dökülsün...

Daha yeni Daha eski

Öne Çıkanlar